Can Atalay'ın tahliyesini engelleyen Yargıtay üyeleri hakkındaki suç duyurusu raftan indi
MHP'nin Abdullah Öcalan çıkışı sonrasında Can Atalay'ın tutukluluğu tekrar gündeme geldi. Atalay'ın tahliyesini engelleyen Yargıtay üyeleri hakkında yapılan suç duyurusunun gündeme alındığı öğrenildi.
İSTANBUL - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı çıkışla PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 'umut hakkı' kapsamında tahliyesi tartışılmaya başlanırken, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) hak ihlali kararına rağmen Can Atalay'ın tahliyesini kabul etmeyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında 11 ay önce yapılan suç duyurusunun Yargıtay tarafından gündeme alındığı öğrenildi.
MHP lideri Bahçeli'nin partisinin grup toplantısında kullandığı ifadeler, siyasetin gündemini de seyrini de değiştirdi. Bahçeli, 1 Ekim'de yeni açılan yeni yasama yılında, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) grubuna giderek selam vermesinin ardından 22 Ekim'de yaptığı yeni çıkışla PKK lideri Abdullah Öcalan için 'umut hakkı'ndan söz etti.
'UMUT HAKKI İÇİN YASAL DÜZENLEMENİN ÖNÜ AÇILSIN'
Bahçeli, grup toplantısında şu ifadeleri kullandı:
"Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere sesleniyorum; Türkiye'ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun gelsin TBMM'de DEM sıralarına katılıp silah bıraktığını ilan etsin, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Her adımı atmaya kararlı, inançlıyız."
CAN ATALAY HATIRLATMASI
Bahçeli'nin sözlerinin ardından karşılıklı açıklamalar birbiri ardına gelirken, sosyal medyada 14 Mayıs 2023'te düzenlenen seçimlerde Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen ancak Gezi davasından tutuklu olduğu için hapisten çıkarılmayan Can Atalay'ın cezaevinde olduğunu hatırlatan paylaşımlar da yapıldı.
Atalay, milletvekili seçilmesine rağmen hapisten çıkarılmayınca yaptığı başvuru, Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve hak ihlali kararı çıkmıştı. Geçen yıl ekim ayında çıkan bu karar, davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından uygulanmamış ve dosya Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderilmişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay'ın 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' hükümlü olduğunu belirterek, Atalay'ın tahliyesini engellemişti.
YARGITAY MHP'Lİ İSME ATIF YAPTI
Karardan hemen önce, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Anayasa Mahkemesi'ni 'yargısal aktivizm' yapmakla suçlamış, Yargıtay 3. Ceza Dairesi de ret kararında "Yargı ne zaman aktivist davranış sergilerse, o zaman meşruiyetini yitirecek ve sorgulanmaya başlayacaktır. Anayasa Mahkemesi, bu şekilde yargısal aktivizim yaparak kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır” ifadelerine yer vermişti.
YARGITAY'DAN AYM'YE SUÇ DUYURUSU
Bunun üzerine yapılan yeni hak ihlali başvurusu da Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi. İkinci hak ihlali kararının ardından, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yine tahliye kararı vermedi ve Atalay'ın dosyasını tekrar Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Yine ret kararı veren Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında 'Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığı' iddiasıyla da suç duyurusunda bulundu. Bu gelişmelerin ardından milletvekilliği düşürülen Can Atalay, yüksek mahkemeye bir başvuru daha yaptı. Bu başvurunun ardından Anayasa Mahkemesi önceki kararlarını hatırlattı ve Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesinin 'yok hükmünde' olduğunu belirtti. Ancak Atalay, Anayasa Mahkemesi'nin üç kararına rağmen ne hapisten çıkabildi ne de TBMM'de yemin ederek görevine başlayabildi.
YARGITAY ÜYELERİ ŞİKAYET EDİLDİ
Can Atalay lehine hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında yapılan suç duyurusunun ardından, çok sayıda siyasi parti, sivil toplum kuruluşu ve hukukçu da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurularından biri de, Avukat Hakları Grubu tarafından yapıldı.
DOSYA RAFTAN İNDİ, BAŞKANLIK GÜNDEMİNDE
Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerinin, 'yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs', 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarını işlediğini belirterek geçen yıl kasım ayında suç duyurusunda bulunan Avukat Hakları Grubu'nun başvurusu, aradan 11 ay geçtikten sonra raftan indirildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Yargıtay Başkanlığı'na gönderilen başvuru, Gazete Duvar'ın yargı kulislerinden edindiği bilgiye göre Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nun gündemine alındı. Dönemin Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında yapılan başvurunun önümüzdeki günlerde inceleneceği belirtiliyor.
'ŞENTÜRK'ÜN GÖREVİ ÇELİŞKİLİ'
Başvuruyu yapan Avukat Hakları Grubu'nun sözcüsü Turgay Bilge, o dönem Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı olan Muhsin Şentürk'ün, şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığını hatırlatarak, "Şentürk'ün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na getirilmesinin Yargıtay'ın saygınlığı ve hukuk devleti ilkesi açısından dikkate değer bir çelişki olduğunu düşünüyoruz" dedi.
'ATALAY ENGELLENİRKEN ÖCALAN'A UMUT HAKKI KAMPANYASI DİKKAT ÇEKİCİ'
"Yargımız bazı cemaatlerin, MHP ve AKP'nin artık alenileşen çekişmesinin zemini haline gelmiş durumda. Bu çekişmelerin dışında kalan dürüst ve tarafsız olan ve bağımsız kalmaya çalışan değerli yargıçların ve üst yargı üyelerinin halen bulunması umudumuzu canlı tutuyor. Biz de bunlara güvenerek hukukun üstünlüğünün yeniden tesisine ve yaptığımız başvurunun hukuka uygun biçimde sonuçlanacağına inanmaktayız" değerlendirmesini de yapan Bilge, MHP lideri Bahçeli tarafından Öcalan'la ilgili 'umut hakkı' tartışmasının başlatılmasına yönelik şu yorumu yaptı:
"Aldığı ağırlaştırılmış müebbet cezası hem AYM hem de AİHM denetiminden geçen PKK lideri Abdullah Öcalan hakkında umut hakkı, salıverilme, af vb. denemeler altında yürütülmeye başlanan siyasi kampanya dikkat çekici hale gelmişken halkın oylarıyla seçilen ve uğradığı haksızlık en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesince tescillenen Can Atalay'ın özgür bir milletvekili olarak yasama faaliyetini yürütmesinin engellenmesi kabul edilemez."