Can güvenliği için tasarım

Hava yastığı tıpkı emniyet kemeri gibi yine önemini göz ardı edebildiğimiz başka bir önlem ile birlikte kullanıldığında, kazalardaki riski azaltan iki önemli tasarım unsuru. Otomotiv endüstrisinde tasarımcılar ve mühendisler her alanda riskleri azaltmak için çalışmalar yapıyor.

Özlem Yalım press@ozlemyalim.com

Bayramların ve onlarla birlikte gelen tatillerinin kuşkusuz pek çok güzel yanı var. Bir yandan da her uzun bayram tatilinde hepimizin aşina olduğu üzücü haberler. Herkesin toplu bir biçimde yollara düştüğü bu tatiller süresince yaşanan çeşitli kazalar, nerede ise kaçınılmaz olarak görülüyor; ne var ki pek çok bireysel önlemin yanında, tasarıma dayalı profesyonel alanlar bu tür kazaları azaltmaya yönelik pek çok fikir, uygulama ve ürün ortaya çıkarıyor.

Her gün trafiğe katılan yüzlerce yeni araç ve insan var. Geçtiğimiz yıl 9 günlük bayram tatili süresince 4370 kazada 55 kişi yaşamını yitirmiş ve pek çok da yaralı tatilini hastanelerde geçirmek durumunda kalmış.

Bu tür kazaların önüne geçebilmek için her bayram öncesinde yapılan yazılı ve sözü uyarılar nerede ise bir toplumsal klasik niteliğinde. Sürücülerin araçlarına bakım yaptırması, yola dinlenmiş ve uykularını tam olarak almış biçimde çıkması, emniyet kemeri, trafik kurallarına uyma, ilk yardım kitlerine ve eğitimine sahip olma gibi pek çok temel gereklilik artık benim gibi sürücü olmayanların bile ezberinde olan şeyler.

Peki iyi tasarım bu kazaların oranını azaltabilir mi? Elbette evet. Dünya bir yandan teknolojiler bakımından gelişirken bir yandan da ürettiği her alanda çok daha güvenli sonuçlar elde etmek üzere durmadan çalışıyor.

İlk başlarda ayrıcalıklı bir özellik olan ve sonraki yıllarda da olmazsa olmaz haline dönüşen air bag (hava yastığı) gibi pek çok yenilik, kazaları engelleyemese de kaza anındaki zararları en aza indiren başlıca inovasyonlar olarak ulaşım endüstrisine yön veriyor. Hava yastığını, ilk kez 1951 yılında Münihli bir mucit olan Walter Linderer, patentlemiş. Bu patent şöyle tanımlanıyor: “Tehlike anında şişerek açılan katlanmış bir kap”.

Orjinal Airbag tasarımı-Blueprint 1953

1952 yılında büyük otomobil markaları ile çalışan John W. Hetric, ailesi ile bir trafik kazası geçiriyor ve takiben hava yastığı sisteminin üzerinde çalışarak 1953 yılında kendi tasarımının patentini alıyor. Sektörün içinde olmasına rağmen otomobil üreticileri bu yeniliği araçlara eklemiyorlar. O dönemdeki bir fikirden, günümüzdeki bir standarda dönüşen hava yastığının tasarımında sadece bu iki ismin değil, aralarında farklı ülkelerden mühendislerin ve mucitlerin bulunduğu pek çok ismin on yıllarca süren emeği var. Arthur Parrott, Harold Round, Allen K. Breed, and Yasuzaburou Kobori bu isimler arasında anılabilir.

Araç yolcularının güvenliği söz konusu olduğunda, hava yastıkları yaralanmaları azaltmada ve çarpışma koruması sağlamada çok önemli bir rol oynar ve belirttiğim gibi artık nerede ise bir standart halini almıştır. Hava yastıkları, yolcularla direksiyon simidi, gösterge panelleri, gövde sütunları, tavan döşemeleri ve ön camlar gibi aracın çeşitli parçaları arasında hayati bir koruma katmanı sunan, kanıksadığımız ve bir o kadar da önemini göz ardı ettiğimiz bir yaratıcı yenilik.

Bu yenilik tıpkı emniyet kemeri gibi yine önemini göz ardı edebildiğimiz başka bir önlem ile birlikte kullanıldığında, kazalardaki riski azaltan iki önemli tasarım unsuru.

Otomotiv endüstrisinde koruyucu tasarım ve güvenlik çalışmaları, bunlarla sınırlı değil. Tasarımcılar ve mühendisler her alanda riskleri azaltmak için çalışmalar yapıyor.

ARGE yatırımları ile öncü olan Volvo, araç kazaları konusunda yaptığı testler ile sektöre büyük katkı sağlıyor.

Bu alanlardan biri çarpışma dayanıklılığı. Araçların çarpışmalara nasıl tepki verdiğini inceleyerek, yolcular üzerindeki etkiyi en aza indirmek amacıyla tasarımlar geliştiriliyor; malzeme özellikleri belirleniyor. Bu testler ile, ezilme bölgeleri, emniyet kemerleri, hava yastıkları ve diğer güvenlik özelliklerinin kullanımına ve çarpışma anındaki tepkilerine dair gözlemler ve çıkarımlar sağlanıyor.

Diğer bir güvenlik odaklı tasarım geliştirme alanı araç dinamikleri olarak ortaya çıkıyor. Burada uzmanlar araçların farklı sürüş koşullarında nasıl tepki verdiğini inceleyerek, onları stabil ve kontrol edilebilir hale getirmeyi amaçlıyorlar. Bu, frenleme, direksiyon ve süspansiyon sistemleri gibi faktörleri incelemeyi gerektiren bir alan.

Airbag ve emniyet kemeri gibi yolcu koruma tasarımları için de durmadan yenilikler üretiliyor. Çarpışmalardan nasıl etkilendiklerini inceleyerek onları korumak için güvenlik özellikleri tasarlanıyor. Bu, oturma pozisyonu, baş dayanağı ve yan darbe koruması gibi faktörleri inceleyen ve yenilikler sunan bir alan.

Güvenli sürüş sadece araçtan ve yolcudan ibaret değil. Yayaların korunması da otomotiv endüstrisinin başlıca ilgi alanlarından biri. Araçları içeren kazalarda yayaların nasıl etkilendiğini inceleyerek bunlar doğrultusunda yayaların yaralanma riskini en aza indirmek için araçlar tasarlanıyor. Bu tasarımlar arasında, enerji emici tamponlar ve özellikli kaporta tasarımları gibi yenilikler sunuluyor.

Günümüzün artan eğilimi olan elektrikli araçlar bildiğiniz üzere nerede ise yok denecek kadar sessizler. Bu aslında kent yaşamı için büyük bir sağlık gelişimine işaret ediyor. Motorlu araçların sesi, insanlığın birlikte yaşadığı, kanıksadığı ancak onu çok yoran ve sağlığını baskılayan bir unsur. Gelişen teknolojilerle günden güne yaygınlaşan elektrikli araçlar ise çok sessiz ve bu çok güzel. Ancak uzmanlar bu durumun yaya güvenliğine olumsuz etkileri olduğunu gözlemlemiş. İnsanlar seslerini duymadıkları araçları fark etmiyorlar. Bu nedenle pek çok elektrikli araca sahte ses eklendiğini biliyor muydunuz?

Tüm bunların yanında kilitlenmeyi önleyici fren sistemleri, elektronik denge kontrolü ve çarpışma uyarı sistemleri gibi özellikler her geçen gün yeni nesil otomobillere ekleniyor; var olanlar geliştiriliyor.

Tüm bunlar olurken otonom araçların sorunları ile baş başayız. Türkiye’de de uzun karayolu yolculuklarını direksiyon sallamadan oto pilotta gideceğimiz günler çok da uzak değil ve eminim yapay zekalı bu araçlar ülkemizdeki ortalama bir sürücüden çok daha başarılı ve dikkatli araç sürecekler. Ne var ki teknoloji geliştiriciler hala  otonom araçların türlü dertleri ile uğraşıyor; bunlar sebebi ile ortaya çıkan yasal boşlukların kapatılması, ilgili kanunların kapsayıcılığı ve halen test aşamasında olan bu araçların daha da akıllanması için  epey bir ter dökülüyor.

Kazasız ve belasız bir bayram yolculuğu yaptığınızı umuyor; dönüşünüzün de aynı güvenlikte ve huzurda geçmesini diliyorum. Ne derler bilirsiniz, asıl güzel olan hedefe ulaşmak değil; yolun keyfini çıkarmaktır. İyi bayramlar.

Tüm yazılarını göster