Çanakkale'den 'havamızı bozmayın' mesajı

Çanakkale halkı 'havamızı bozmayın' diyor... Çevrecilerin ve iklim aktivistlerinin umudu Ivanka Trump'ta! Büyük Mercan Resifi neden beyazlıyor? Hepsi Yeşil Gündem'de...

Abone ol

DUVAR - Halk sağlığını hava kirliliğine karşı korumak için bir araya gelen sivil toplum kuruluşları 24 Mayıs'ta  Kaz Dağı’ndaki tehdide dikkat çekmek için basın toplantısı düzenledi. Hava kirliliğinin Türkiye’nin en büyük halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan uzmanlar, Çanakkale’de toplamı 16’ya yaklaşan termik santral projelerinin iptal edilmesini istedi. Hava kirliliğini gözler önüne sermek için özel maske ile çekilen görsellerin de sunulduğu toplantıda, Kaz Dağı’nın Türkiye’nin ‘oksijen deposu’ olarak da bilindiğine vurgu yapılarak “Havamızı Bozmayın” mesajı verildi. Başta Kirazlıdere Termik Santrali Projesi olmak üzere, bölgede kömürlü termik santral kurmak isteyen tüm yatırımcılara da kömür santrallerinden vazgeçme çağrısı yapıldı.

Türkiye’de 2016 yılı verilerine göre sadece üç ilin haricinde hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından belirlenmiş olan limitlerinin üzerinde bulunuyor. Başta termik santrallerden kaynaklanan olmak üzere hava kirliliğinin sağlık etkileri ile ilgili çalışmak için bir araya gelen 14 çevre ve kamu sağlığı alanında çalışan kuruluştan oluşan Temiz Hava Hakkı Platformu; Çanakkale’de planlananlarla beraber sayısı 16’yı bulacak olan kömürlü termik santrallerin oluşturacağı hava kirliliği ile ilgili hazırladıkları raporun sonuçlarını açıkladılar.  Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nden (HASUDER) Doç. Dr. Çiğdem Çağlayan “Termik santrallerden kaynaklı kirleticilere uzun süreli maruz kalmanın başta olmak üzere akciğerler ve kalp üzerindeki etkileri olmak üzere etkilerini gösteren önemli tıbbi bulgular var. Hava kirliliği, bronşit, amfizem ve akciğer kanseri gibi kronik solunum hastalıkları ve kalp-damar hastalıkları gibi ölümcül hastalıklara sebep olabiliyor” dedi. Çağlayan, Adana ve İskenderun örneklerinin de termik santrallerin ölümcül hava kirliliği nin kaynaklarından biri olduğunu gösterdiğini vurgulayarak "Türkiye’de termik santraller her yıl yaklaşık 3 bin erken ölüme sebep oluyor” şeklinde konuştu.

Ardından, Sağlık ve Çevre Birliği’nden Funda Gacal termik santrallerden kaynaklı hava kirliliğinin tüm dünyanın tartıştığı bir konu olduğuna dikkat çekerek “Bu yüzden, dünyanın dört bir yanında hava kirliliğini gözler önüne sermek için sivil toplum kuruluşları bir araya geliyor. Kömürlü termik santraller ile mücadele aynı zamanda bir halk sağlığı meselesidir. Artık hep beraber ‘Havamızı Bozmayın’ dememiz gerekiyor” dedi. Kömürün iklim değişikliğini tetiklediğini de vurgulayan Gacal, “Son günlerde, Paris İklim Anlaşması’na uyumlu kömürlü santral yapacağız diyenleri duymaya başladık diyerek Paris Anlaşması'ndan sonra  kömüre yer olmadığını  bu gerçeği özel sektörün de bildiğini hatırlatan Gacal sadece Çin'in bu yıl içinde hava kirliliğini de gerekçe göstererek 120 GW’lık 103 termik santral projesini iptal ettiğini açıkladı.

HAVA KİRLİLİĞİ TEHLİKELİ BOYUTLARA ULAŞABİLİR

Türkiye’nin en önemli doğal ve kültürel miraslarından Kaz Dağı, Türkiye’nin ‘oksijen deposu’ olarak da biliniyor. Ancak bölgede, işletme, inşa ve izin aşamasındakilerle beraber toplam 16 adet kömürlü termik santralin üretim yapması planlanıyor. Firmalar, tüm bu santrallerin toplam etkisini dikkate almayan ÇED raporları sunuyor. Ancak, Platformun hazırladığı rapor, bu termik santral projeleri hayata geçerse, hava kirliliğinin yaşanmaz düzeylere ulaşabileceğini ortaya koyuyor. Toplantıda çıktıları sunulan ‘Çanakkale için Hava Kirliliği ve Sağlık Etki Modellemesi’ raporu çarpıcı sonuçlar içeriyor. Rapora göre, hava kirliliğine neden olan ve gözle görülemeyen parçacık maddeler rüzgarın etkisi ile çok geniş bir alana yayılabiliyor. CALPUFF hava kirliliği modelleme sistemini kullanarak yapılan çalışmaya göre özellikle Bandırma-Çanakkale arasındaki bölge ve Ezine’deki hava kirliliği düzeyleri etkilenecek. Bu bölgelerde, santrallerden kaynaklanan emisyonlar hava kirliliğini yüzde 50-150 arasında artırabilecek. Bu kirliğin sağlık etkisinin bölgede her yıl 1130 erken ölüm olacağı ve her yıl 160 bebeğin düşük doğum ağırlığıyla dünyaya geleceği hesaplanıyor.

KÖMÜR HER DURUMDA KİRLİ

Son günlerde yoğun bir şekilde yurttaşlar tarafından itiraz edilen Kirazlıdere Termik Santrali Projesi, basın toplantısında da gündeme geldi. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği adına konuşan Nebile Bayrak “Yıldırım Holding, yabancı bankalardan kredi alabilmek için teknolojimizi yeniledik diyerek kamuoyunda sanki temiz ve zararsız kömür varmış gibi yanıltıcı bir algı oluşturmaya çalışıyor. Oysa kömürün hangi şekilde olursa olsun santralde yakıldığı sürece hava kirliliğine ve iklim değişikliğine neden olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bizleri temiz kömür gibi kelimelerle kandıramazlar, artık kömür çağı geçti” dedi. Yatırımcı şirketin daha önce planladığı Kirazlıdere 1 ve 2 TES projelerinin teknolojisini değiştirip, tek proje haline getirerek Kirazlıdere TES ismiyle sunduğu ÇED Raporu onaylanmamış, hava modellemesinin yenilenmesi için İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısında iki ay süre verilmişti. Bayrak, “Uzmanların söylediği bilimsel veriler ve görseller ortada. Çanakkale korunmalı, termik santrallerin havamızı bozmasına izin verilmemeli. Yıldırım Holding eğer isminin temiz yatırımlarla anılmasını istiyor ve iklim değişikliğini, halk sağlığını önemsiyorsa; tüm kömür projelerini derhal iptal etsin. Kömür projelerini iptal ettiklerini açıklayana kadar konunun takipçisi olacağız” diye konuştu.

Çevreciler Ivanka'ya mesaj çekiyor  

Almanya Bonn'da toplanan İklim Zirvesi'nin en çok konuşulan konulan konularından biri ABD başkanı Donald Trump'ın kızı Ivanka Trump'tı. BBC'nin çevre editörü Matt Mc Grath'ın haberine göre  Beyaz Saray'da Ivanka Trump babasını Paris Anlaşması'ndan çıkmamaya ikna edebilecek tek kişi olabilir.

İngiltere merkezli çevre düşünce kuruluşu  E3G  (Üçüncü Nesil Çevrecilik) üyesi Liz Gallagher "Çok sayıda meslektaşım Ivanka Trump'ın Paris Anlaşması'nın savunuculuğunu yaptığını ve kabine üyeleriyle de konuşup bu konuda onları yanına çekmeye çalıştığını söylüyor" dedi. Gallagher'ın aktardığına göre Ivanka Trump Paris Anlaşması'yla sorunlarının olmadığını söyleyen Dışişleri bakanı Rex Tillerson'dan da daha fazla çaba sarf ettiğini söylüyor. Şu anda çok sayıda çevre ve iklim aktivisti en fazla Ivanka Trump'a ulaşmaya ve ona mesaj bırakmaya çalışıyor.

Çevre gönüllüleri Donald Trump'ın Paris Anlaşması'nın akıbetiyle ilgili kararı G 7 Zirvesi'nin dönüşüne bırakmış olmasının iyi bir haber olduğunu söylüyorlar.  Kolombiya'nın iklim müzakerecisi ve Dünya Kaynakları Enstitüsü üyesi olan Paula Caballero geçmişte Paris Anlaşması'nı desteklemediğini söyleyen ve Trump'ın seçim kampanyasına katkı sağlamış çok sayıda ismin artık Paris Anlaşması'nı desteklediğini söylüyor.  Öte yandan, Çevre Bakanı Scott Pruitt ABD'nin Paris Anlaşması'ndan çıkmasından yana olduğunu söylemişti. Buna rağmen iklim kampanyacıları son bir umutla yola devam edip Ivanka Trump'a mesaj göndermeye devam ediyor.

Büyük Mercan Resifi can çekişiyor

Avustralya’nın rengarenk mercanlarının güzelliği ile tüm dünyayı büyüleyen, geniş biyolojik çeşitliği ile birçok canlıyı barındıran Büyük Mercan Resifi  yok olma tehdidiyle karşı karşıya.

Resifin sadece iki sene önceki fotoğraflarıyla güncel fotoğraflarını karşılaştıranlar gördüklerine inanamıyor. Greenpeace örgütü,  Avustralya hükümetine mercanların beyazlayarak ölmesine neden olan iklim değişikliğine karşı önlemler alması ve madencilik çalışmaları ve kömür gibi fosil yakıtlardan acilen vazgeçmesi için acil çağrı yapıyor.

Avustralyalı yetkililere göre, geçtiğimiz sene Resif’in kuzey bölümündeki mercanların yaklaşık yüzde 30’u, bu sene de Resif’in merkezindeki mercanların yaklaşık yüzde 20’si öldü. İki sene gibi kısa bir sürede dünyanın eşsiz güzelliklerinden Büyük Mercan Resifi’nin neredeyse yüzde 50’sinin beyazlaşmasına ve bir kısmının da ölmesine karşın Avustralya hükümetinin halen mega-maden projesine 1 milyar dolar yatırma planları tepkilere neden oluyor.  Mercan kayaları sıcaklığın artması durumunda önce ilk olarak dokusunda bulunan yosunları atıyor, sonra da beyazlaşmaya başlıyor  Suyun sıcaklığı 6 ila 8 haftaya kadar normal seviyesine dönmediği zamanlar ise mercanlar ölüyor. Greenpeace'e göre suyun ısısındaki artışa ise vazgeçilmeyen fosil yakıtlar ile iklim değişikliği neden oluyor.