Çeçenler, İhvancılar, Uygurlar tedirgin!

Türkiye’nin Rusya, Çin hatta Mısır ile ilişkilerinin düzelmesi, bu ülkelerden Türkiye’ye kaçan muhalifleri tedirgin ediyor. Türkiye’nin daha önce destek verdiği Mısır’ın Müslüman Kardeşler üyelerinin ve bazı Çeçen muhaliflerin sınırdışı edilmek üzere gözaltına alınması, 'Normalleşmenin diyeti mi?' sorusunu akla getiriyor.

Abone ol

DUVAR - Türkiye, Suriye’deki iç savaş nedeniyle en kalabalık göçmen sayısına sahip olsa da, siyasi mülteciler bugünlerde büyük tedirginlik yaşıyor. Bu tedirginliğin sebebi ise Rusya'yla ilişkilerin düzelmesi, Çin ile yakınlaşma, hatta Mısır darbesinin artık eskisi kadar gündeme getirilmemesi. Son olarak, Türkiye’deki Çeçenlerin yakından tanıdığı birinci ve ikinci Çeçen savaşlarına katılmış, Çeçen direnişinin önemli isimlerinden Sabur Ali Kujulov’un iade edilmek üzere göç idaresi tarafından gözaltına alınması bu kaygıyı artırdı. Daha önce de iade edilmek istenen Kujulov hakkında Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin, 'gönderileceği Rusya ve Çeçenistan’da öldürülme ve işkence görme riski olduğu' gerekçesiyle iptal kararı vardı. Bu karara rağmen 2016’nın son günlerinde gözaltına alınan Kujulov sivil toplum kuruluşlarının yoğun baskısı üzerine 2017’nin ilk gününde serbest bırakıldı.

ÜÇ DEFA SUİKAST GİRİŞİMİNE UĞRADI

Son aylarda Kujulov’un da içinde olduğu bazı Çeçenlerin geri gönderilmek üzere gözaltına alınması, 'Rusya ile olan yakınlaşmanın bir diyeti mi?' sorusunu gündeme getirdi. Daha önce üç defa suikast girişimine maruz kalan Kujulov’un gözaltına alınmasını haber yapan birçok İslamcı yayın, Çeçen muhalifin Rusya'nın hedefinde olduğunun altını çizdi.

Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya’daki politik gelişmelere bağlı olarak Uygur Türklerinden, Mısırlı muhaliflere, Çeçen direnişçilere kadar geniş bir coğrafyadan politik mülteciler Türkiye’de bulunuyor. Bu mültecilerin içinde yaşadığı tedirginliği ve sorunları, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Avukat İbrahim Ergin ile konuştuk.

Kendisi de Türkiye’de hukuksal olarak sorun yaşayan birçok mültecinin avukatlığını yapan İbrahim Ergin, 2013 yılına kadar yasal bir düzenlemenin dahi olmadığını aktarıyor. Bu yıldan sonra kurulan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile ilk defa Türkiye’ye politik olarak göç etmiş yabancılar yasal koruma altına alınmış: “Kanunun 4. maddesi yaşam hakkını düzenliyor. Bu madde 'Bir yabancıyı sınır dışı ederken insanlık dışı muameleye tutulma söz konusu ise işkence görecekse o kişiyi gönderemezsin' diyor. Yine 55. madde 'Sınırdışı edilecek kişi Türkiye’de kamu düzenini bozsa dahi bunu değerlendirmek zorundasın' diyor.”

Ancak, Avukat İbrahim Ergin, bu yasal düzenlemelere rağmen, “Ben bu 5-6 yıldır bu işi yapıyorum. Kanun 2013-14 yıllarında hayata geçti. Hiç o maddelerin uygulandığını görmedim” diye ekliyor.

EN BÜYÜK ENDİŞE PAZARLIK KONUSU EDİLMELERİ

Rusya, İran, Mısır, Çin gibi ülkelerden Türkiye’ye kaçan siyasi muhalifler için en büyük tehlike ise bu mültecilerin hayatlarının ilgili ülkeler tarafından siyasi, ticari antlaşmalarda pazarlık konusu yapılması. Ülkelerinde aranan bu kişiler Türkiye’den iki yolla isteniyor. Öncelikle kriminal birer suçlu oldukları iddia edilerek haklarında İnterpol tarafından arama kararı çıkartılarak isimleri Türkiye’ye bildiriliyor. İkinci ve en etkili yol ise aranan bu kişilere G-87 kodu koymak.

Avukat İbrahim Ergin, Türkiye'deki siyasi mülteciler üzerindeki baskının arttığını söylüyor.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Genel başkan yardımcısı İbrahim Ergin, G-87 kodu konan bir yabancının bütün haklarını kaybettiğini söylüyor ve ekliyor: “Bu devletlerden gelen bilgiler doğrultusunda Göç İdaresi G-87 kodu koyuyor. Bu yabancılara konan en üst seviyede güvenlik kodu, devletin algısında bu adam bomba patlatabilir, bir yere saldırabilir. DAEŞ mensubu gibi değerlendiriliyor. Yani bu kişiyi hemen yakalayacaksın, bir karantinaya alacaksın. Bu kod doğrultusunda muhalifler hakkında hemen sınırdışı kararı alınıyor. Normalde somut hiçbir ihlal yok, ama o kodu koyduğu için o kod sınır dışı edilmesini sağlıyor. Normalde kanuna göre ülke sınırları içinde bulunan bir yabancıya o kodu koyamazlar”

İHVAN MENSUPLARI DAHİ GÖZALTINA ALINDI

Bu nedenle birçok ülke vatandaşının mağdur olduğunu belirten Avukat İbrahim Ergin, Mısır’da Müslüman Kardeşler davasından ceza aldığı için Türkiye’ye kaçan siyasi mültecilerin dahi gözaltına alındığını belirtiyor; “Bu ülkeler sistemin açığını buldu. Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan gibi muhalif avına giden ülkelerin istihbarat örgütleri cihadist diyerek bu kişilere o kodun konmasını sağlıyor. Şu an Mısır’ın bile taleplerini yerine getiriyor Türkiye. İhvan davasından bir çok örneğimiz var. İhvan davasında genel merkezde yönetici, parti başkanı, parti yardımcıları düzeyinde insanlar bunlar. İnterpol’ün taleplerini uygulayarak mağdur ediliyorlar. Böyle çok insan var.”

İbrahim Ergin şu anda ismini vermek istemediği üst düzey bir Müslüman Kardeşler yani İhvan yöneticisinin gözaltında olduğunu aktarıyor ve şu bilgileri veriyor: “Mısır’da müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir adam var. İhvan genel merkez davasında idam cezasına çarptırılan Muhammet Bedii ile yargılanmış. Müebbet hapisle yargılanmış birisi. Şu anda 6-7 aydır tutuyorlar burada. Göç İdaresi, Mısır makamlarının taleplerini yerine getirmek istiyor”

RUSYA’YA İADELER DURDU

Türkiye kamuoyunun Müslüman muhacirler konusunda büyük bir hassasiyetinin olduğunu söyleyen Ergin, Kujulov’un iadesinin bu nedenle durdurulduğunu belirterek, "Son olaylardan sonra kamuoyunda bir hassasiyet oluştu. Böyle bir karar alındığını duyduk” diyor. Ancak son aylarda hakkında G-87 kodu konanların sayısında bir artış olduğunu da ekliyor; “Dört ayda, 13 bin yabancıya giriş yasağı koymuşlar. Tabi sayılar resmi olarak açıklanmıyor. İçişleri bakanı bir yerde açıklama yaparken, '50 bin kişiye giriş yasağı koyduk' diyor. O zaman 'şu kadar artmış' diyoruz. Böyle bir tespit etme yöntemi yok. Bunlar gelişi güzel listeler halinde, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan gibi Orta asya ülkelerinden zalim yönetimler ve Rusya tarafından bildiriliyor."

Rusya ile ilişkilerin düzelmesinden sonra yeni listelerin gelmesinden şüphe duyduklarını belirten Avukat Ergin, “Karacay Türkü burada yaşayan bir arkadaşımız geldi. Normalde ikamet izni var. Göç İdaresi mayıs ayında 'hakkında herhangi bir kod yok' dedi. Üç ay önce ikamet iznini uzatmak için gitti adam, hakkında G-87 kodu koymuşlar. Demek ki yeni bir liste gelmiş. O listeyle birçok insanı aldılar. Bu kod konan insanın üstü çiziliyor. Hiçbir haktan yararlanamıyor”

MUHALİFLER SİYASİ VE TİCARİ ANTLAŞMALARIN MADDESİ OLABİLİYOR

Bu ülkelerin, muhalifleri geri istemek için siyasi, ticari antlaşmalarda gayri resmi olarak bu kişilerin iadesini öngördüğünü aktaran İbrahim Ergin, Çin’in istediği Abdulkadir Yapcan örneğini veriyor. Uygur Türklerinin haklarını savunan Abdülkadir Yapcan’ın Çin tarafından iadesinin istendiğini belirten Ergin, “65 yaşındaki bu adam şu anda geri gönderilme merkezinde tutuluyor. Son yıllarda müttefiklerimizin azalması nedeniyle Türkiye’de çok güç durumda kaldı. Elbette bunları geri göndermek istemiyor. Ama bu ülkelerin baskısı altında” diyor. Bu merkezlerde 12 aya kadar insanların tutulabildiğini belirten Ergin, geri gönderilmeyip bırakıldıklarında ise baskının devam ettiğini söylüyor.

'CİHADİSTLE, MUHALİFLER ARASINDA AYRIM YOK'

Mülteci Hakları Derneği Genel Başkan Yardımcısı Avukat İbrahim Ergin, IŞİD gibi örgütlere üye, 'cihat için' Türkiye’ye gelenler ile siyasi muhalifler arasında bir ayrım yapılmamasının en büyük sorun olduğunu anlatıyor. Bu nedenle Rusya ile olan uçak krizinden sonra dahi Çeçen muhaliflerle cihadistlerin aynı kefeye konulduğunu belirten Ergin, “Çeçen mücadelesi farklı cephelere ayrılır. Bazıları sadece cihadist bakış açısına sahip. Bazıları ise sadece vatan savunması bilinciyle muhalif oluyorlar. Cihadist gruplar 'Allah adına her yerde savaşırız' psikolojisindeler. Diğerleri kendi ülkelerinde bir özgürlük mücadelesi verdiler, başarılı olamadılar, burada olağan hayatlarına devam ediyorlar. Terörizme hiç bulaşmadılar” diyor.

Ergin, kamplarda IŞİD gibi gruplarla aynı yere konulan bu kişilerin oralarda da büyük tehlike altında olduğunun altını çizerek, birçok müvekkilinin kamplarda tehdit edildiğini söylüyor; “Onlar için Çeçen olmuşsunuz, Müslüman olmuşsunuz fark yok. Herkesi tekfir ilan ediyor. Onlardan değilseniz katliniz vacip. Kamplarda en azından onlardan ayrılmalarını talep ediyorlar.”

RUS UÇAĞI DÜŞTÜKTEN SONRA DAHİ GÖZALTILAR DEVAM ETTİ

Kafkasya’dan ve Çeçenistan’dan kaçan muhalifler hakkındaki gözaltı kararlarının, Rusya ile ilişkilerin kötü olduğu uçak düşürme olayından sonra dahi hız kesmediğini aktaran Ergin “Uçak düşürme hadisesinden sonra gözaltında olan Çeçenler kendilerinin serbest bırakılacağını düşündüler. Ama olaylar öncekine göre hız kesmeden devam etti” bilgisini veriyor.