Çelik'ten Macron'a: Libya'da suç işleyen sizsiniz, tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Libya'da Halife Hafter'i destekleyen Fransa'nın Türkiye'yi suçlamasına tepki göstererek, "Fransa'nın ikide bir çıkıp Türkiye'yi suçlaması basiretsizliktir. Macron'un eylemleri hukuka aykırıdır. Sayın Macron'a buradan ifade etmek isteriz; Libya'da suç işleyen sizsiniz, Libya'da tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz" dedi.
DUVAR - AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı sürerken açıklamalarda bulundu. Çelik, dün Berlin'de yaptığı açıklamada, Ankara'nın cihatçı savaşçıları Suriye'ye taşıdığını ve Birleşmiş Milletler silah ambargosuna karşı geldiğini öne süren ve "Bunun, bir NATO üyesi ülke için tarihi ve cezai bir sorumluluk içerdiği görüşündeyim" diye konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a tepki gösterdi. Çelik, "Sayın Macron'a buradan ifade etmek isteriz; Libya'da suç işleyen sizsiniz, Libya'da tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz" dedi.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
VİRÜS SALGINI BİTMİŞ DEĞİL: "Salgınla mücadele konusundaki çalışmalar sürüyor. Dünyanın her tarafında her gün yeni bir haber çıkıyor. Bütün bu süre içerisinde bu normalleşme sürecinin pekişmesi ve güçlenmesi için maske, temizlik ve mesafe kuralına iyi uyulması gerektiğini defalarca ifade ettik. Zaman zaman medyaya düşen görüntülerde gördüğümüz gibi bu üçlünün iyi işletilmediği birtakım örnekler görüyoruz. Maalesef maske-mesafe konusunda birtakım yanlış yaklaşımların olduğunu görüyoruz; gerek eğlence maksadıyla, gerek farkında olunmadan bir araya gelinen kalabalıklar vasıtasıyla bu konuda birtakım sıkıntılar var. Normalleşme sürecinin tersine dönmemesi için maske, mesafe ve temizlik konusu kritik önemdedir. Hiçbir şey geçmiş, aşılmış değil, virüs salgını bitmiş değil. Bunun herhangi bir tedavisi aşısı bulunmuş değil. O yüzden hepimizin dikkatli olması gerekiyor. Bu salgın karşısında hem tıbbi, hem sosyal hem de ekonomik birçok cephede etkin bir mücadele verdik."
TERÖR ÖRGÜTLERİ AVRUPA'YI KULLANIYOR: "Terörle mücadele konusunda Pençe-Kaplan Operasyonu şimdiye kadar yaptığımız operasyonların tamamlayıcısı olarak gündeme geldi. Silahlı kuvvetlerimizin bütün unsurlarıyla terörle mücadelede çok güçlü bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, tespitlerimizi raporlar halinde sunmuştu. Fakat bizi tatmin eden adımlar atılmadı. Terör örgütleri Avrupa'yı kullanıyor. Bazı Avrupa ülkeleri terörizmi desteklemeyi sürdürüyor."
AVUSTURYA FAŞİST HAREKETLERİN MERKEZİ HALİNE GELDİ: Çelik, dün Viyana'da Avusturya polisinin Türk bayrağının yakıldığı eylemlere izin verdiğini belirterek, "Avusturya makamlarını bu terörü himaye etme şeklindeki sistematik davranışlardan uzak durmaya davet ediyoruz. Maalesef Avusturya, Türkiye, İslam karşıtı aşırı sağcı faşist hareketlerin merkezi haline gelmiştir. Avusturya kendi tarihinden ders çıkarmamakta ısrar ediyor.Siyasi hesaplarla terörizmi kucaklayan ama vatandaşlarımıza karşı bu şekilde sert davranış içerisinde olan Avusturya polisinin soruşturulmasını Avusturya makamlarından bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
FRANSA'NIN SUÇLAMALARI BASİRETSİZLİK: "Özellikle darbeci Hafter milislerinden kurtarılan Tarhuna'daki toplu mezarlar uluslararası kamuoyunda geniş bir yankı uyandırdı. BM İnsan Hakları Konseyi, Libya'daki insan hakları ihlaline ilişkin bir heyetin ve bir inceleme misyonunun kurulduğunu ifade etti. Burada garip olan şudur; darbeci Hafter'e ve işlediği cinayetlere destek veren Fransa'nın, bu toplu mezarların arkasında desteği bulunan Fransa'nın ikide bir çıkıp Türkiye'yi suçlaması kalkmaları basiretsizliktir. Macron'un eylemleri hukuka aykırıdır. Sayın Macron'a buradan ifade etmek isteriz; Libya'da suç işleyen sizsiniz, Libya'da tehlikeli bir oyun oynuyorsunuz."
DÜNYA İSRAİL'İN İLHAK PLANINA TEPKİ VERMELİ: "Uluslararası düzeni sarsacak bir adımdır. Tüm dünyanın buna tepki vermesi gerekiyor. Bütün dünyayı somut eylemler koyacak, İsrail'i Batı Şeria'nın ihlakından vazgeçirecek adımlar atmaya bir kez daha çağırıyoruz. İsrail hükümetinin bundan sonra hiçbir hukuk ve prensip tanımayacağını gösteren bir tutumdur. Doğu Akdeniz meselesini çok yakından takip ediyoruz. Adım adım her süreci takip ediyoruz. Rum-Yunan ikilisinin Türkiye'ye karşı hasmane biçimde Avrupa'yı yanına almaya çalıştıklarını, Avrupa'nın da mahalle birliği gibi adımlar attığını görüyoruz. Türkiye hukuktan yanadır, hakkaniyetten yanadır. Karşınızda hukuktan ve hakkaniyetten yana muhatap varsa Türkiye masada adil bir taraf olarak her zaman hazırdır."
TÜRK DONANMASI İLE ŞAKA YAPILMAZ: "Hukuku ve hakkaniyeti bir kenara bırakıp bizim KKTC'nin sesini kısmaya çalışanlar, Türkiye'nin meşru hak ve menfaatlerini görmezden gelmeye çalışanlara en ufak tavizimiz söz konusu değildir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Türkiye ile masaya oturulmasından bahsediliyor. Böyle saçma bir şey olmaz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin muhatabı KKTC'dir. Güney Kıbrıs'ın Türkiye tarafından muhatap alınması gibi bir şey söz konusu değildir. Akıllarınca Güney Kıbrıs'ı meşrulaştırmaya çalıştıkları adımlara hiçbir şekilde yüz vermeyeceğimizi belirtmek isteriz. Hidrokarbon kaynaklarını Güney Kıbrıs kendisini alsın, gelirini de alsın, bir gün çözüm olursa KKTC ile paylaşırız diyor. Şimdiye kadar ne Güney Kıbrıs'ın ne Yunanistan'ın ne de Avrupa'nın verdiği sözleri tuttuğunu gördük. Böyle bir şey olamaz. Güney Kıbrıslı bir bakan çıktı AB Türkiye'ye karşı kalıcı bir donanma kursun dedi. Türkiye'ye karşı şununla, bununla hareket etmeniz Türkiye'nin tavrını değiştirmez. Türkiye'ye bu yaklaşımlarla adım attırmak mümkün değildir. Hukuk ve hakkaniyet temelli hareket ediyoruz. Fiili güç kullanmaktan bahsediyorsanız size basit bir uyarıda bulunmak isterim, Türk donanması ile şaka yapılmaz. Türk donanması ile şaka yapmaz sizi çok aşar."
FETÖ'YLE MÜCADELEDE GEVŞEME YOK: "Geçmişte bunların dersaneleri, televizyonları kapatılırken gidip kendilerini siper edenler. O süreçte kim bunların televizyonunu korumak için siper olmuşsa, yerlerde yuvarlanmışsa bugün FETÖ mücadelesinde gevşeme mi var diyorlar. Cumhur İttifakı FETÖ mücadelesinde son derece kararlıdır. Bu örgütün sinsi yöntemlerini bildiğimiz için eskiden daha dikkatli yürütüyoruz. Sayın Bahçeli'ye saldırmaya çalışanların FETÖ'cülerin kanallarını, gazetelerini korumak için fotoğrafları vardır."
FETÖ'ye karşı en ufak taviz verilmeyecektir. Şimdi siyasi ayak tartışması yapılıyor. MİT Müsteşarı'nı göz altına almaya, 17-15'ten sonra kimler bunlara kalkan oldular hep beraber görüyoruz. Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı ortada yokken, askeri vesayet dönemlerinde vesayete karşı, darbe düzenlerine karşı hassasiyetle mücadele etmiştir. Sayın Bahçeli'ye bu şekilde yaklaşımda bulunanların hepsinin FETÖ'nün kurumları önünde canlı kalkan olarak fotoğrafları ve beyanlarını gördüm. Cumhur İttifakı'nın tamamı FETÖ ve diğer örgütlerle mücadelede tam bir kararlılığa sahiptir.
BAROLARLA İLGİLİ KANUN TEKLİFİ: "Türk siyasi hayatıyla ilgili özel bir Wikipedia yapmak lazım. Totaliter zihin diye bir madde açılsa iyi bir örnek olur. Totaliter zihinlerde devletle sivil toplum arasında fark yoktur. Meslek örgütü ile bir modelleme içerisine girilmeye çalışıyor. Şimdi bugün sözcüleri çıkmış, bunlar kamu kurumudur diyor. Avukatlar Türkiye'de kamu kurumu olarak maaş mı alıyorlar? Yapılmak istenen şu; bir çoğulculuk gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bir mecburiyet üzerinden, tekelcilik üzerinden yıllardır bu yapılarla ilgili eleştiriler biliniyor. Bu meslek örgütlerinde insanlar kendilerinin takdir ettiği yönetimler çerçevesinde farklı barolara üye olabilecekler. Bu savunmanın nitelikleri açısından hiçbir zarar verici yönü yok. Kılıçdaroğlu'nun örneğinden gidersek Türkiye'de sendikaları da teke düşürmek lazım.
Ne zaman sistemle ilgili tartışma yapsanız bunların aklına rejim krizi çıkarmak, Türkiye'nin bölünmesiyle ilgili kaygı oluşturmaktan başka bunların elinden bir şey gelmez. Verdiği örneğin başı ile sonu birbirine uymuyor. Totaliter zihin budur, meslek örgütü ile kamu kurumunu birbirine karıştırır. Yaptığımız iş baroların meslek örgütü olarak seçimler sonucunda oluşan iradenin yönetime yansıyacak bir modeldir. Savunmanın unsurlarını yönetimlere yansıtacak, savunma erkini daha da güçlendirecek bir model üzerinde çalışıyor arkadaşlarımız."
S-400'LER SON KULLANICIYA SATILDI: "Bir ülke bir başka ülkeden silah ya da silah sistemi aldığı zaman bunu kullanmak için alıyor. Türkiye Cumhuriyeti Patriot almak istedi vermediler ve S-400'de karar kılındı. Bir silah sistemi bir ülkeye satıldığı zaman son kullanıcı olarak satılır. Türkiye Cumhuriyeti açısından bakarsak Türkiye Cumhuriyeti köklü devlettir. Tüm ülkelerle ilişkilerde adımları atarken hesap ederek atar. Katsa yaptırımları yaklaşımı Türkiye Cumhuriyeti açısından doğru bir tavır olarak gündeme gelmez. Patriotlar konusunda irademizin müttefikimizin ABD tarafından değerlendirilmesini bekleriz." (ANKA)