Cemal: Gazeteciliğin hedefi barışa ulaşmaktır
Özgür Gündem davasında yargılanan 16 gazetecinin bu gün duruşması var. İlk olarak hakim karşısına çıkan Necmiye Alpay "Bunlar Voltaire davalarıdır. Düşüncenize katılmasam da onu ifade edebilme hakkınızı ölümüne savunurum" dedi. Gazeteci Hasan Cemal ise "Kürt gazeteciler özgür olmadan Türk gazeteciler de özgür olamaz. Gazeteciliğin hedefi de barışı yakalayabilmektir" diye ifade verdi.
İSTANBUL - Kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla başlatılan bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliği kampanyasına katılan 16 gazeteci, aydın, insan hakkı savunucusu ve siyasetçi bu gün hakim karşısına çıkıyor. 'Terör örgütü propagandası yapmak'la suçlanan gazetecilerin duruşmaları İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki 14. ve 22. Ağır Ceza Mahkemelerinde yapılıyor.
Çağlayan Adileyesi'nde bu gün hakim karşısına çıkan isimlerden biri dilbilimci Necmiye Alpay'dı. Alpay, Özgür Gündem gazetesinin nöbetçi yayın yönetmenliği kampanyasına katıldığı için yargılandığı davaya tutuklu bulunduğu cezaevinden getirildi. Aynı davada yargılanan Özgür Gündem gazetesinin tutuklu Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya da duruşma salonunda hazır bulundu. Kimlik tespitleri yapıldı. İddianame okundu.
Dilbilimci Necmiye Alpay ifadesinde, Özgür Gündem gazetesiyle 24 saatliğine nöbetçi yayın yönetmenliği yaptığını söyleyerek, basın ve ifade özgürlüğünü amaç edindiği için mahkemede bulunduğunu söyledi.
NECMİYE ALPAY: BUNLAR VOLTAIRE DAVALARI
Alpay ifadesinde şunları söyledi: "24 saatlik nöbetçi yayın yönetmenliği kampanyasına katılarak amacım ne terör örgütünü savunmak ne de başka bir şey. Amacım sadece basının ifade özgürlüğünü savunmaktır. Söz konusu bir suç edimi değil bir Voltaire edimidir. Sosyalizm ifade özgürlüğünün yokluğundan dolayı yıkılmıştır. Türkiye'nin Kürt sorunu patlak vermiştir. Ayrıca zaman zaman basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar arttığında yazarlar, gazeteciler ve insan hakları savunucular Voltaire edinmelerine başvurmak zaruriyetlerini hissetmişlerdir. Kaldı ki 24 saatliğine farklı siyasi görüşlerden birçok gazeteci, yazar, insan hakkı savunucusu 24 saatliğine aynı gazetenin yayın yönetmeni sıfatıyla nöbetçi yayın yönetmenliği yaptı. Çünkü bu gazetenin çalışanları nefes alamaz durumda gelmişlerdir. Beraatimi talep ediyorum. Biz basının ifade özgürlüğü için böyle davrandık ayrıca başka mahkemede danışman sıfatıyla bulunduğum için tutuklu bulunmaktayım bunun bir tezat olduğunu düşünüyorum."
'BÜTÜN GAZETELER BU HABERLERİ VERDİ'
Alpay'dan sonra Özgür Gündem gazetesinin Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya'nın ifadesi alındı. Kızılkaya, yaptıkları bütün haberlerde toplumu ve kamuoyunu bilgilendirmenin amaç edindiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Türkiye'de günde süreli çıkan yaklaşık 20 gazete vardır. Bizim de gazetemiz onlardan biriydi. Amacımız Türkiye'de ve bölgede yaşananlara ilişkin dikkat çekmek. Yaşanan gelişmelere eleştirel bir bakış açısı getirmek. Bu anayasayla güvence altına alınmıştır. Türkiye'den ve uluslararası gazeteciler gelsin yaptığımız haberlerin haber olmadığını söylüyorlarsa bütün suçlamaları kabul ederim. 7 Haziran öncesi bütün gazeteler bu haberleri veriyorlardı bizim günahımız ne ? Bu bir ayıptır, Türkiye'nin ayıbıdır. Sedat Peker 'oluk oluk kan akıtacağız' diyor o bugün dışarıda ben ise bir gazeteci olarak içerideyim."
Duruşma 14 Şubat 2017 tarihine ertelendi.
TÜRKER: ŞANGHAY BEŞLİSİ'NE GİRMEDİĞİMİZE GÖRE
Necmiye Alpay'ın duruşmasının ardından gazeteci Yıldırım Türker de kapatılan Özgür Gündem'le dayanışma için bir günlük nöbetçi genel yayın yönetmenliğine katılmaktan hakim karşısına çıktı. Türker'le birlikte Özgür Gündem gazetesinin Sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya da tekrar hakim karşısındaydı.
Tutuklu yargılanan Özgür Gündem gazetesinin Sorumlu Yazıişleri Müdürü Kızılkaya ve Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliğine katılan Türker'in kimlik tespitleri yapıldı. Türker, ifadesinde nöbetçi genel yayın yönetmenliğine dayanışmak için katıldığını belirterek şunları söyledi: "Bu bir dayanışma eylemidir. Simgesel bir eylemdir. Biz bunu kendimize borç olarak yaptık. Ben gerçekten genel yayın yönetmenliği yapmadım. Şu an Şanghay Beşlisi'ne katılmadığımıza göre AİHM'in kararlarının hâlâ geçerli olduğunu düşünüyorum."
Mahkeme gazetenin bir bölümünü okudu. Türker'e "Konuyla ilgili söylemek isteyeceklerin var mı" diye sordu. Türker; "İçerikle ilgili diyeceğim bir şey yok" dedi.
Kızılkaya'ya gazetenin içeriğinde yer alan yazılara ilişkin söyleyecek bir şeyin olup olmadığı soruldu. Kızılkaya, önceki duruşmada verdiği beyanı tekrar ettiğini söyledi.
HASAN CEMAL: DEĞİŞEN BEN MİYİM HUKUK MU?
Daha sonra gazeteci Hasan Cemal, Özgür Gündem'in nöbetçi yayın yönetmenliğini yaptığı için hakim karşısına çıktı. Cemal, savunmasında şunları söyledi: "Daha önce savcılık ifademde de belirttiğim gibi Kürt gazeteciler özgür olmadan Türk gazeteciler de özgür olamaz. Bunun altını çizmek istiyorum. Türkiye'de 47 yıldır gazetecilik yapıyorum. Birçok kademede görev aldım. Kandile'de gittim Öcalanla'da Karayılanla'da görüştüm. Genelkurmayla'da görüştüm. Kürt sorunuyla ilgili dört kitap yazdım bu ana kadar bu kadar propagandayla karşılaşmadım. Söz konusu değişim ne oldu hep merak ettim. Değişen ben miyim yoksa hukuk mu ? Gazeteciliğin hedefi de barışı yakalayabilmektir."
Mahkemeye heyeti gazetenin içeriğiyle ilgili Cemal'e söyleyeceğiniz bir şey var mı diye sordu. Gazeteci Cemal'de;"Gazetenin içeriğiyle ilgili söyleyeceğim bir şey yoktur"dedi.
UYURKULAK: BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SUÇ DEĞİLDİR
Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla bir günlük nöbetçi yayın yönetmenliği yapan gazeteci ve yazar Murat Uyurkulak da gazetenin Sorumlu Yazıişleri İnan Kızılkaya ile birlikte hakim karşısına çıktı. 20 yıldır gazetecilik yaptığını ve meslek gereği savaşları yakından takip ettiğini belirten Uyurkulak, şunları söyledi:
"Dış haberciyim. Çalıştığım gazetelerin sayfalarında yerle bir edilmiş şehirlerin fotoğraflarını yayınladım. Grozni, Gazze, Beyrut, Bağdat, Halep... O görüntülerin hiçbirinin bugünkü Sur'dan, Şırnak'tan, Nusaybin'den, Cizre'den farkı yoktu. Sorunların şiddetle değil müzakereyle çözüleceğine inandım. Romanlar, hikayeler yazdım hepsinde barış kardeşlik ve özgürlüğü savundum. Gazetecilik toplumsal sorumluluk meselesidir benim için. Farklı düşüncelerin dile getirilebilmesi için elinden geleni yapar. Bu minvalde, Türkiye'nin en yakıcı sorunu olan Kürt sorununda farklı seslerin ve fikirlerim duyulabilmesi için Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmayı bir gazetecilik ve yazarlık sorumluluğu gördüm. Baskı gören hangi medya organı olursa olsun benzer bir dayanışmayı sergilemekten geri durmayacağım. İfade ve basın özgürlüğünün suç olduğunu düşünmüyorum. Eğer bu bir suçsa, bu suçu ömrümün geri kalanında da işlemeye devam edeceğim."
Suçlamaları kabul etmeyen Uyurkulak, beraatini talep etti.
Uyurkulak'ın avukatlarından Hürrem Sönmez de savunmasında, iddianameyi yazan savcının FETÖ üyeliğinden yargılandığını ve bu yargılamanın yapılmasının hukuka aykırı olduğunu söyledi. Sönmez, Uyurkulak'ın beraatini talep etti. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 14 Şubat'a erteledi.
'EDİTÖRYAL BAĞIMSIZLIĞA İNANIYORUM'
Hemen ardından ise gazeteci Faruk Balıkçı ile İnan Kızılkaya ile hakim karşısına çıktı. Kızılkaya, suçlamalar karşısında beyanlarını tekrar etti. Balıkçı ise savunmasında “25 yıldır bölgede gazetecilik yapıyorum. Bunu vicdani ve ahlaki olarak görüyorum. Bunu yaparken düşünce ve ifade özgürlüğüne dikkat çektim. 90’lı yıllarda da gazetecilik yaptım bölgede. O zaman da baskılar vardı gazeteciler üzerinde ama bu kadar dava açılmıyordu” diye konuştu. Balıkçı, editöryal bağımsızlığa inandığını söyledi. Balıkçı'nın duruşması da 14 Şubat 2017 tarihine erteledi.
Bugün aynı mahkemede duruşmaları bulunan gazeteciler Said Sefa ve Kumru Başer ise yurt dışında olduğundan duruşmaya katılamadı.
ADLİYE GAZETECİLERE ÇALIŞIYOR
Bu gün gazeteci ve yazarlar Celal Başlangıç, Ömer Ağın, Hüseyin Güçlü, Emrullah Kurcan, Reyhan Çapan, Fehim Işık, Yıldırım Türker, Jülide Kural, İlham Bakır, Kumru Başer, Murat Uyurkulak, Faruk Balıkçı da hakim karşısına çıkıyor.