Çevre mühendisleri: ‘Yanan alanların orman dışında bir faaliyete açılması anayasal suçtur’

Anayasa’nın 169’uncu maddesini hatırlatan Çevre Mühendisleri Odası, “Bizler de alanın rehabilitasyonu, ağaçlandırılması, orman varlığının korunması konusunda sürecin takipçisi olacağız" dedi.

Abone ol

İZMİR- İzmir’in Karşıyaka ve Bayraklı ilçeleri arasında bulunan Yamanlar Dağı'nda çıkan ve üç günde kontrol altına alınabilen yangında bölgedeki yeşil alanlar küle döndü.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, yangında toplamda bin 600 hektar alanın zarar gördüğünü açıklarken, ormanlık alanlarda bundan sonra atılacak adımlara dair de önümüzde süreçte ağaçlandırma çalışmalarına başlayacaklarını ifade etti.

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Yöneticisi Selma Akdoğan ile yangınlara karşı alınması gereken önlemler ve yangından sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini konuştuk.

‘YANGIN ÖNCESİ HAZIRLIK YETERLİ DEĞİL’

Akdoğan, yangınlara müdahale için özveri ile çalışılsa da yangın sayıları ve kaybedilen alanlar göz önünde bulundurulduğunda yangın öncesi hazırlığın yeterli olduğunu söylemenin mümkün olmadığını dile getirdi. Gerekli önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizen Akdoğan, “Yangın riskini ve olası zararları azaltmak ve afet yönetim süreçlerini doğru bir şekilde tanımlamak için ilgili tüm kurumların iş birliği ile iklim değişikliği senaryoları da göz önünde bulundurularak yangın eylem planları hazırlanmalı, yeterli araç, gereç ve personel bulundurulmalı. Orman içi verilen izinlerin kapsamları daraltılmalı, koşul ve standartları net olarak belirlenmeli ve etkin denetimi sağlanmalı” dedi.

Selma Akdoğan (Fotoğraf: DHA)

‘ORMAN DIŞINDA BİR FAALİYETE AÇILMASI ANAYASAL SUÇTUR’

Yangınlar gündeme geldiği günden bu yana kamuoyunda tartışılan “imar” ve “rant” senaryolarına değinen Akdoğan, yanan alanların orman dışında bir faaliyete açılması durumunun anayasal bir suç olacağına işaret etti. Akdoğan, “Anayasamızın 169’uncu maddesine göre devlet ormanların korunması ve genişletilmesi için gerekli kanunları koymak ve tedbirleri almakla yükümlüdür. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir’ deniyor. Buna göre yanan alanların yapılaşmaya açılmaması gerekir.  Söz konusu alanların imara açılması kabul edilebilir bir durum olamayacağı gibi anayasal bir suç olur. Bizler de alanın rehabilitasyonu, ağaçlandırılması, orman varlığının korunması konusunda sürecin takipçisi olacağız” ifadelerini kullandı.

‘FİDAN DİKİMİ İÇİN ACELE EDİLMEMELİ’

Orman yangını sonrasında yeniden bu ekosistemi onarmanın ve ekolojik dengeyi sağlamanın zorlu bir süreç olduğunu söyleyen Akdoğan, yanan alanların restorasyonunda izlenecek süreçlerin ve gerçekleştirilecek uygulamaların çok ayrıntılı şekilde planlanması gerektiğini dile getirdi. Yangın sonrası biyolojik ve teknik etütlerin yapılması gerektiğini de belirten Akdoğan, “Yangın öncesi ve sonrası için planlama yapılmalıdır. Yangın sonrasında alanda kalan atıklar türlerine göre uygun şekilde alandan uzaklaştırılarak lisanslı tesislere verilmeli. Yanmış, yarı yanmış ağaçların kesim ve uzaklaştırma işlemlerinin belirli bir plan dahilinde tamamlanması gerekiyor. Fidan dikimi için acele edilememeli ve toprağın hazır hale gelmesi için beklenmeli. Bu noktada görev alacak uzman meslek disiplinlerinin yönlendirmeleri doğrultusunda hareket etmek gerekiyor” dedi.

‘YANGINLARIN YÖNETİMİNDEKİ BAŞARI, ÖNCESİN ALINACAK TEDBİRLERLE İLİŞKİLİDİR’

Büyük yangınların yönetimindeki başarının, yangınla mücadele çalışmalarıyla olduğu kadar yangınlar çıkmadan önce alınacak tedbirlerle de yakından ilişkili olduğunu söyleyen Akdoğan, şöyle devam etti;

“En az yangınlarla mücadeleye verilen önem kadar, yangın öncesi planlamalara da ağırlık verilmesi gerekir. Bu kapsamda yangına hassasiyet derecelerine göre orman alanlarının potansiyel yangın risk ve tehlike durumları dinamik modellerle ortaya konulmalıdır. Yangın risk ve tehlikesinin yüksek olduğu alanlarda, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yanında, yanıcı madde düzenlemeleri, yangın emniyet yol ve şeritleri ile alanların yangın riski ve tehlikesini azaltmaya yönelik tedbirler almak gerekiyor. Burada özellikle yanıcı madde birikiminin tehlikeli boyutlara ulaştığı alanlara özel önem verilmeli. İklim değişikliği senaryoları da göz önüne alınarak aynı bölgede birden fazla noktada çıkabilecek ve mücadelesi zor orman yangınlarına karşı eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.”

‘EKOSİSTEMLERİN DİRENCİNİ  ARTIRMAYA YÖNELİK TEDBİRLER ALINMALI’

İklim değişikliği senaryoları dikkate alınarak orman ekosistemlerinin direncini artırmaya ve uyumunu sağlamaya yönelik tedbirler alınması gerektiğini belirten Akdoğan, alınması gereken önlemlere ilişkin şunları söyledi;

“Çalışmalarda ilgili tüm idarelerin yetki ve görev tanımları net bir şekilde tanımlanmalı, koordinasyon içinde hareket edilmesi sağlanmalıdır.  İlgili kurumların önlemler, müdahaleler ve benzeri konularda tutarlı ve şeffaf bilgi paylaşımında bulunması gerekiyor. Orman alanlarına yakın tesislerde yangın risk analizi yapılarak çalışanların eğitiminden, ekipman temini ve bakımına kadar gerekli önlemler alınmalı. Yangın riski yüksek dönemlerde ormana girişler yasaklanmalı ve bu dönemlerde ormanlarda denetimler ve denetim ekiplerinin sayısı artırılmalı. 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 17. maddesi kapsamında verilecek izinlerde orman yangını risk değerlendirmesi yapılmalı, izin verilen yerlerde orman yangınına karşı tedbirlerin alınması sağlanmalı. Tarım alanlarından orman yangını çıkma tehlikesi ve riski olan alanlar tespit edilerek, buraların yakınına orman yangınları acil ilk müdahale timleri yerleştirilmeli ve bu alanların yakınında yangın havuzları oluşturulmalı diye düşünüyoruz.”