Cezaevinin kitap vermeme gerekçesi: Aramada zorluk oluyor

Silivri 7 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hükümlü ve tutuklular eğitim haklarının kısıtlandığını anlattıkları mektupta akademik unvanlarına göre alanlarıyla ilgili kitapların verilmediğini söylüyor. Cezaevi idaresinin buna gerekçe olarak “İçerde çok kitap olmasını istemiyoruz, aramada zorluk oluyor” dediklerini paylaşıyorlar.

Abone ol

DUVAR - Silivri 7 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hükümlü ve tutuklular cezaevi yönetiminin personel yetersizliği, iş yükü ve artık yeni normal olan pandemiyi de bahane ederek eğitim haklarını kısıtladıklarını anlattıkları mektupta akademik unvanlarına göre alanlarıyla ilgili kitapların onlara verilmediğini belirtiyor:

“Siyasi suçluların çoğunluğu en az lisans mezunudur. Master, doktora derecesi olanlar hatta profesör olanlar bile var. Buradaki en temel ihtiyacımız okumak, özellikle alanımız ile ilgili okumalar yapmak. Çünkü burada kaldığımız her gün bildiklerimizi yavaş yavaş unutuyoruz, mesleğimizde köreliyoruz, mesleğimiz ve alanımız ile ilgili son gelişmelerden habersiz kalıyoruz. Hem içeride vakti iyi değerlendirmek hem depresyona girmemek hem bildiklerimizi etrafımızdakilere öğretebilmek ve faydalı olabilmek hem çıktığımızda karşı karşıya kalacağımız mesleki yeterlilik kayıplarını en aza indirmek için bizim burada ekmek gibi su gibi kitaba ihtiyacımız var.”

‘PANDEMİ NEDENİYLE BÜTÜN FAALİYETLERİMİZ DURDURULDU’

Eğitim, kurs ve halı saha hizmetlerinin dondurulduğunu belirttikleri mektupta pandemi şartlarının da buna bahane edildiği ifade ediliyor:

“Biz siyasi suçla hükümlü veya tutuklu olanlara şimdiye kadar hiçbir kurstan ve eğitimden faydalandırma olmadı. Sebep olarak da Halk Eğitim Merkezleri’nin her 20 kişi için bir hoca gönderdiğini ama idarenin güvenlik amacıyla bizi en fazla 10 kişilik gruplar halinde koğuş dışına çıkarabileceklerini dolayısıyla bu eğitimleri almamızın hiçbir şekilde mümkün olmayacağını söylediler. Pandemi başlayınca da bu eğitimler, kurslar ve halı saha hizmetleri donduruldu.”

‘GELEN KİTAPLAR DEPODA KAYBOLUYOR’

Mahpuslar gelen kitapların depoda kaybolabildiğini, kaybolan kitaplarla kotalarının dolduğunu ve bu durumu düzeltmek için sarf edilen bürokratik süreçlerin uzun sürdüğünü dile getiriyorlar:

“Pandemiden dolayı kitapları sadece kargo ile gönderebiliyorlar. Halbuki daha önce kapalı görüşlerde eşya ile birlikte kitap da alabiliyorduk. Fakat şu an yine iş yükü nedeniyle kapalı görüşte eşya alıyorlar ama kitap almıyorlar. Tamam sadece kargo ile gelsin buna da razıyız ama yeter ki hızlı yeterli ve güvenli bir hizmet olsun. Çünkü kargodan gelen kitapları ortalama bir ay bazen iki ay kadar kargo birimi depoda bekletiyor. Sonra bizim önümüzde kargo paketleri açılıyor, kayda giriliyor ve kitaplar eğitim birimine gönderiliyor. Eğitim biriminden kitapların bize gelmesi ise bir ay sonra oluyor. Yani kargoyla gönderilen kitaplar depoda kaybolmaz ise en erken 2 ay sonra elimize ulaşıyor. Halbuki bazı cezaevlerinde bu hizmet en fazla birkaç gün sürüyor. Bazen gelen kitaplar depoda kayboluyor bazen yakınımız gelmediği için depoya kaldırılan çıkartmış olduğumuz kitaplar depoda kayboluyor bazen çıkarttığımız kitaplar memurun hatasından ve ihmalinden, sistemden kaydını silmediğinden dolayı kotamızdan düşürülmüyor. Kotamız dolu göründüğü için gelen kitaplarımızı alamıyoruz. Bu durumu düzeltebilmek memura bir hata olduğunu ispat edebilmek bile aylar sürüyor.”

“Yabancı dilde kitapları neredeyse hiç almıyorlar. Basit dil bilgisi kitaplarını, İngilizce - İngilizce sözlükleri, İngilizce teknik kitaplar veya tıp kitaplarını almıyorlar. Bunlar için bir tercüman tutulacakmış, o kitap tercüme edilecekmiş, ücreti bizden alınacakmış sonra tercüme incelenecekmiş, uygun görülürse verilecekmiş. Aylar sürecek çok masraflı bir yol. Halbuki bir dil bilgisi kitabında bir sözlükte siyası bir içerik olmaz, olamaz. Bu kitaplar bandrollü Türkiye'de basılma ve satılma izinleri var, sakıncalı kitaplar ve yayınlar listesinde değil. Bazı yabancı dilde romanlar var ve bunların piyasa da Türkçe tercümeleri de var. Bu kitapların bazılarının hem orijinalleri hem Türkçeleri buranın kütüphanesinde var. Buranın kütüphanesindeki yabancı kitabın aynısını dahi getiremiyoruz.”

‘İÇERDE ÇOK KİTAP OLUNCA ARAMA DA ZORLUK OLUYOR’

Mahpuslar cezaevi idaresinin içeriye kitap sokmama ısrarının sebebini “aramada zorluk oluyor” şeklinde ifade ettiklerini belirtiyorlar:

“Sabah, Hürriyet gibi gazetelerin İngilizce baskılarına abone olamıyoruz. Halbuki bunlar yandaş medya ve hükümet aleyhine hiçbir haberleri yok. Biz bu konuları cezaevi müdürüyle konuşsak da üst yargı yollarına başvursak da pek sonuç alamadık. Sadece bir iki münferit başarılı olmuştur. Savcılık kararı ile bazı arkadaşlar bazı İngilizce kitaplarını alabilmişlerdir. Bizim her birimizin her bir kitap için böyle uzun hukuki bir yola başvurmamız çok zor, yıpratıcı ve yıldırıcı. Zaten cezaevinin bu konudaki yaklaşımı ve uyguladığı politika yıldırma amaçlı. Bize ‘İçerde çok kitap olmasını istemiyoruz, aramada zorluk oluyor’ diye gerçek düşüncelerini ifade ettiler.”

“Ayrıca tahliye olan arkadaşlarımız kitaplarını bize hediye ediyorlar, sonra biz bu kitapları çıkarırken bize kayıtlı değil bu kitaplar diyerek kotamızdan düşmüyorlar. Halbuki biz bu kitapları bütün koğuş bitirmişiz, çıkarıp kotamızı boşaltmak istiyoruz. Çünkü kotamızda olup hiç çıkartamayacağımız her zaman başvuru için kullandığımız kitaplar var, sözlükler, ansiklopediler gibi. Bunların yerine o arkadaşlarımızdan kalan kitapları çıkarmak istiyoruz.”