Cezası iki kez Yargıtay'dan dönen 'kızına cinsel istismar' sanığı baba kalp krizinden öldü

Kayseri'de 'kızına cinsel istismar' suçundan aldığı 30 yıl hapis cezası iki kez Yargıtay'da bozulan tutuksuz sanık C.A., 18 Ağustos'ta kalp krizinden öldü.

Abone ol

DUVAR - Kayseri'de, kızı D.A.'ya (29) cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla yargılandığı davada 30 yıl hapis cezasına çarptırılan, karar 2 kez Yargıtay tarafından bozulan tutuksuz sanık C.A.’nın (55), 18 Ağustos'ta kalp krizinden yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.

DHA'nın haberine göre istismar sanığı C.A., Kayseri 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı başka bir davada ise, kapatılan Bank Asya'ya para yatırarak, "terör örgütüne yardım ettiği" iddiasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Ne olmuştu?

Kayseri'de Ekim 2019'da polis merkezine giden D.A., babası C.A.'nın 9 yaşından bu yana kendisine cinsel istismarda bulunduğunu iddia ederek, şikayette bulundu. Gözaltına alınan C.A., çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.

C.A. hakkında, Kayseri 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' ve 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçlarından 10 yıldan 30 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. 

Kayseri 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 12 Ekim 2020'de görülen davanın karar duruşmasında tutuklu sanık C.A., kızı D.A.'ya istismarda bulunduğu iddialarını reddedip, mahkemeye 10 sayfadan oluşan yazılı savunmasını okudu.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanık C.A.'yı, 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçundan 30 yıl hapis cezasına çarptırdı, 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan da beraatine karar verdi. Sanık avukatı Gökmen Döner, itiraz edip, dosyayı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi'ne taşıdı. İstinaf da yerel mahkeme ile aynı kararı verince dosya, Yargıtay'a taşındı.

YARGITAY, MAHKEMENİN KARARINI BOZDU

9'uncu Ceza Dairesi ise dosyayı esastan reddederek bozulmasına, yerel mahkemeye gönderilmesine ve sanığın tahliye edilmesine karar verdi. Ceza Dairesi, adli mercilere sunulan ses kaydının 'yasak delil' niteliği taşıdığına vurgu yaptığı kararında, "Olayın oluş şekli ve zamanı, tanık ifadeleri, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları ile adli süreçte delil olarak kullanılmak üzere alınan ses kaydının, 5721 sayılı CMK'nın 148/3'üncü maddesi kapsamında yasak delil niteliği taşımasından dolayı söz konusu kayda istinaden hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, savunma ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin kabulünde yer alan sübuta ilişkin delillerin dosya içeriğinde çelişmesi nedeniyle mahkumiyet kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesine ve tahliye ile salıverilmesine karar verilmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

İKİNCİ KEZ 30 YIL HAPİS CEZASI ALDI

Bozma kararı sonrası C.A., yerel mahkemede geçen yıl 22 Haziran'da yeniden hakim karşısına çıktı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatının da müdahale olduğu duruşmada mahkeme, Yargıtay bozma ilamı kararına karşı direnerek, sanık C.A.'yı yine aynı suçtan 30 yıl hapis cezasına çarptırdı. Taraf avukatlarının karara itiraz etmesinin ardından dosya yeniden Yargıtay'a taşındı. Dosyanın geldiği 9'uncu Ceza Dairesi'nin yaptığı inceleme sonrası dosya bir üst kurula taşındı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından yapılan incelemede, duruşma savcısının esas hakkında mütalaası alınmadan ve sanığa savunma yapma imkanı verilmeden karar verilerek yargılamanın bitirildiği gerekçesiyle, temyiz istemlerinin diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar vererek, dosya 2'nci kez yerel mahkemeye gönderildi. Genel Kurul, bozma kararında kamusal iddia makamı olan cumhuriyet savcısının karar verilmeden önce toplanan kanıtlara göre, görüşünü açık ve anlaşılır şekilde, eğer görüşü mahkumiyete ilişkin ise mevzuatta yer alan kanun maddelerini de göstermek suretiyle açıklamak zorunda olduğuna vurgu yapmıştı. (HABER MERKEZİ)