ÇHD’li avukatlar için çağrı: Derhal tahliye edin

ÇHD’li avukatların yargılandığı ve toplamda 150 yılın üzerinde hapis cezası kararı verildiği dava dosyasını Yargıtay incelemeye aldı. Meslektaşlarının adil yargılanma hakkının tesis edilmesini talep eden avukatlar yaptıkları ortak açıklamada, “Tutuklu tüm meslektaşlarımızın derhal tahliyesini talep ediyoruz” dedi. Ölüm orucundaki avukatlardan Ebru Timtik'in ailesi de bir mektup yazarak kamuoyundan destek istedi: "Adil yargılanma talebinin bedeli ölüm olmamalıdır."

Abone ol

ANKARA - Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 8’i tutuklu 18 avukatın yargılandığı davada verilen toplam 159 yıllık hapis cezası kararı Yargıtay’da incelenmeye başlandı. Avukatların adil yargılanmasını ve serbest bırakılmasını talep eden meslektaşları Ankara Barosu’nda açıklama yaptı.

Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Şubesi, Toplumsal Hukuk, Hukukçu Dayanışması, Demokrasi İçin Hukukçular ve Adalet İçin Mücadele’nin ortak açıklamasını ÇHD Ankara Şube Başkanı Murat Yılmaz okudu. Tutuklu bulunan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın açlık grevi eylemini ölüm orucuna çevirdiğini hatırlatan Yılmaz, “Bir an önce bu dosyada hukuk uygulansın. Bu dosyada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, siyasi iktidarın eli vardır” dedi.

TAHLİYE TALEP EDEN DİLEKÇELER YARGITAY’A TESLİM EDİLDİ

Çok sayıda ülkeden baro başkanının da aralarında bulunduğu 365 avukatın, adil yargılanma hakkının gereğinin yerine getirilmesini, temel yargılama ilkelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle dosya hükmünün esas ve usulden bozulmasını ve tutuklu avukatların derhal tahliyesini talep ettikleri dilekçeler de açıklamanın ardından dosyanın incelemede olduğu Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi'ne teslim edildi.

‘YARGI ALANINDAKİ SİYASALLAŞMANIN AÇIK GÖSTERGESİ’

“Türkiye'de uzunca bir süredir yargı bağımsızlığı-tarafsızlığı ile adil yargılanma hakkı, savunma hakkı gibi temel ilke ve haklar büyük bir saldırı altındadır” ifadelerine yer verilen 6 meslek örgütünün avukatlar için yaptığı açıklamanın satır başları şu şekilde:

SUÇ İSNADI OLARAK İLERİ SÜRÜLEN HUSUSLAR MESLEKİ FAALİYETLERİ: Dosya kapsamında suç isnadı olarak ileri sürülen tüm hususlar doğrudan mesleki faaliyetleri ile ilgilidir. Bir yıl boyunca hâkim ve mahkeme yüzü görmeden tutuklu kalan meslektaşlarımız, ilk duruşmanın sonrasında tahliye edilmişler, ancak 24 saat geçmeden tekrar haklarında, hiçbir yeni delil ve gerekçe olmaksızın tutuklama kararı verilmiştir. Tahliye kararını veren hakimlerin sonraki birkaç saat içerisinde kendi tahliye kararlarını geri çekmelerine rağmen görev yerlerinin değiştirilmesi, yargı alanındaki siyasallaşmanın da açık göstergesidir.

HUKUKİ BİR ZORUNLULUK: Sonuç olarak, yeni görevlendirilen hakimlerce yürütülen yargılama denilemeyecek bir sürecin sonunda sadece bir itirafçı tanığın beyanı ile son savunmalarını yapmalarına dahi imkan tanınmadan, müdafilerinin de olmadığı bir duruşmayla hüküm verilmişti. Türkiye’de bağımsız ve tarafsız bir yargı faaliyeti olmadığının en somut örneklerinden biri olarak ülke hukuk tarihinde yerini alan bu dava bugün itibariyle Yargıtay'da inceleme aşamasındadır. Bahsettiğimiz hukuka aykırılıkların tespitiyle adil yargılanma talebinin kabul edilmesi ve tutuklu meslektaşlarımızın derhal tahliyesinin sağlanması, gerek ulusal hukuk gerekse de taraf olunan uluslararası sözleşmeler gereği hukuki bir zorunluluktur.

FARKLI ÜLKELERDEKİ HUKUKÇULARDAN DİLEKÇE: Hukuksuzluklar ve adil yargılanma hakkının ihlali, sadece Türkiye kamuoyunun adalet duygusunu zedelemekle kalmamış, etkisi tüm dünyaya yayılmıştır. Yargılama sürecini en başından beri takip eden meslektaşlarımızın da içinde olduğu ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Benin, Bulgaristan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Fransa, Haiti, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsviçre, İtalya, Japonya, Katalonya, Lübnan, Polonya, Romanya ve Togo'dan onlarca Baro Başkanının da bulunduğu 365 avukat arkadaşımız, dosyanın incelemede olduğu Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi'ne gönderdikleri dilekçe ile adil yargılanma hakkının gereğinin yerine getirilmesini, temel yargılama ilkelerinin ihlal edildiği açık olan dosya hükmünün esas ve usulden bozulmasını ve tutuklu meslektaşlarımızın derhal tahliyesini talep etmişlerdir.

MESLEKTAŞLARIMIZIN DERHAL TAHLİYESİNİ TALEP EDİYORUZ: Bizler, yukarıda bahsettiğimiz hak savunuculuğu sorumluluğun gereği olarak, yurt içinden ve dışından yüzlerce avukatın dosyaya sunduğu dilekçelerde belirttiği üzere, oldukça meşru ve haklı olan adil yargılanma hakkının tesis edilerek, tutuklu tüm meslektaşlarımızın derhal tahliyesini talep ediyoruz.

TİMTİK AİLESİ: ADİL YARGILANMA TALEBİNİN BEDELİ ÖLÜM OLMAMALI

Avukat Ebru Timtik'in ailesi de kamuoyuna bir mektup yazarak avukatların adil yargılanma talebine destek istedi.

Timtik'in sağlık sorunları yaşamaya başladığı aktarılan mektupta "Ebru, kardeşi ve hücre arkadaşı olan avukat Barkın Timtik'in gözlerinin önünde adalet isteğiyle günbegün ölüme yürürken bizler, yani Ebru'un teyzeleri, dayıları, kuzenleri sizlere Ebru için seslenmek istiyoruz. Ebru, haksızlığa uğrayan her kim varsa, akademisyen, sanatçı, işçi, memur diye ayırmaksızın hepsi için mücadele vermiştir. Bedenini açlığa yatırırken 'Canımız halkımıza emanet' diyen Ebru, 42 kiloya düşmüş, küçücük kalmış o bedeniyle, ağzında ve vücudunda çıkmış yaraları, çektiği kas ağrılarıyla şimdi ölüme direniyor" ifadelerine yer verildi.

Adil yargılanma talebinin kabul edilmesi istenen mektupta, "Herkes için adil yargılamanın önü açılsın diye bedel ödemekten çekinmeyen bu güzel insanlar sizlerden destek bekliyor. Bir cümle dahi olsa herkesin onlar için söyleyecek bir sözü vardır; susmayalım! Adil yargılanma talebinin bedeli ölüm olmamalıdır!" denildi.