CHP dışındaki muhalif kesimler neden cazip değil?
CHP’deki kısmi kadro ve söylem değişikliğine karşı Altılı Masa'nın diğer 5 partisi ve DEM ile TİP gibi partilerde ciddi bir değişiklik yaşanmadı. CHP dışındaki muhalefette bir varoluş krizi yaşanıyor.
Altılı Masa sürecinin feci bir seçim yenilgisiyle paramparça olması Türk siyasi hayatında ciddi bir kırılma yarattı. Önce muhalif seçmenin tüm muhalefet partilerine küstüğü bir duygusal kopuş dönemi yaşadık. Ardından ise 31 Mart’ta zirveye ulaşan bir toparlanma. Ancak dağılan yapı olduğu gibi kendini yenilemedi. CHP dışındaki muhalefet partilerinin gözden düştüğü, muhalif olmanın neredeyse tümüyle Cumhuriyet Halk Partisi'ne özdeş hale geldiği atipik bir dönemden geçiyoruz. İYİ Parti'den DEVA’ya, TİP’ten DEM’e sağ ve soldaki herkes ya CHP seçmeni oldu ya da potansiyel olarak o havuzun parçası. Diğer tüm muhalif unsurları eriten ve CHP’yi muhalefet alanının hegemonya partisi haline getiren bu radikal dönüşümü birkaç basamakta analiz edebiliriz.
Öncelikle bu sonucun bir yere kadar beklenen bir şey olduğunu söylemek gerekli. Türkiye’de siyasi yarışma başkanlık sisteminin yapısal sınırlılıkları içinde hayata geçmekte. CHP 100 yıllık bir parti. AKP-CHP rekabeti ise neredeyse çeyrek asırdır devam ediyor. Ancak 2017 başkanlık referandumundan sonra bambaşka bir manzarayla karşı karşıya kaldık. Başkanlık sistemi iki seçeneğe doğru parti sistemini daralttı. Ancak Türkiye’nin siyasal sosyolojik yapısı iki parti tarafından temsil edilemeyecek kadar çoğulcu. Bu nedenle hala varlığını koruyan Cumhur İttifakı da, bugün tarihe karışmış Millet İttifakı da bir partiler koalisyonu olarak şekillendi. Millet İttifakı deneyiminin radikal demokrat bir popülizm biçimine karşılık geldiği ve Cumhur İttifakı'na göre çok daha çoğulcu bir içeriği temsil ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Muhalefetin çoklu birlikteliği içinde İYİ Parti'nin MHP’yi dengelemesi ve AKP’den oy çekmesi gerekiyordu. DEVA ve Gelecek de AKP oylarını bölecekti. Saadet ve Demokrat Parti ise Erdoğan’ın kendi karşıtlarını solcu olarak damgalaması önündeki ideolojik engellerdi. Ancak kağıt üstündeki bu planla siyasi hayatın gerçekleri birbiriyle uyuşmadı. İYİ Parti liderlik, örgüt ve ideolojik tutarlılık açısından MHP’nin gerisinde kaldı; DEVA ve Gelecek sahada çöktü
Bu partilerin yapamadığı tüm işlevleri ise biraz da İmamoğlu ve Yavaş’ın sağa hitap eden popülist dili sayesinde CHP üstlendi. CHP oylarının Millet İttifakı'nın doğal sınırları olan yüzde 40 seviyesine ulaşmasının asıl nedeni bu. Düne kadar 6 parti tarafından yürütülen AKP karşıtı popülist toplumsal muhalefet bugün 5 parti seçmeninin CHP içinde erimesi nedeniyle hemen tümüyle Halk Partisi üzerinden belirlenmekte.
İkinci neden ise değişim. Beğenelim veya beğenmeyelim büyük yenilgiden sonra değişiklik yapan tek parti CHP oldu. DEVA ve Gelecek sanki hiçbir şey yokmuş gibi bürokrat liderlerle siyaset yapmaya devam ediyor. Ne kadar çabalasalar da sesleri halka ulaşmıyor. Saadet ise kendi iç hesaplaşmasını ertelemekte. Genel merkezin istediği adayın seçilmemesinden korkan parti elitleri kongreyi ve dolayısıyla yeni siyaseti erteliyor.
CHP sadece Altılı Masa'yı değil kendisi dışındaki popüler sol unsurları da eritiyor. Kürt hareketindeki trajedi aslında ayrıca başka bir çalışmada değerlendirmeyi hak edecek kadar önemli. Ama bu noktada kısaca şöyle bir hatırlatma yapılabilir: Kürt parti liderliğiyle Kürt seçmen arasındaki mesafe giderek artıyor. Hareket 2015’te ulaştığı zirvenin gerisinde. Özellikle gençlerde büyük bir bıkkınlık var. İsimleri ne kadar efsanevi olsa da yarım asırdır siyaset yapan kişilerle yollarına devam etmek istemiyor taban.
CHP’nin agresif büyümesi karşısında TİP de krizde. Zaten baştan beri partinin işçi ve yoksul kesimle bağlantı kurma, sosyalizm hedefini tabana yayma konusunda bir donanım eksikliği vardı. Erkan Baş’ın işçi kenti Gebze’den, üstelik CHP aday çıkarmamasına rağmen aldığı düşük oy bu kanaati güçlendirdi. TİP, orta ve üst sınıfların, radikal sola ve kimlik hareketlerine eğilim gösteren küçük burjuva kitlelerin partisi. Özelikle gençlerin partiyle kurduğu ilişki bu yönde. Ancak bu Kadıköy solculuğu AKP ile CHP arasındaki yarışın tüm muhalif seçmenler için her şeyin önünde görüldüğü bir konjonktürde büyük muhalif parti lehine zemin kaybediyor.
CHP’deki kısmi kadro ve söylem değişikliğine karşı Altılı Masa'nın diğer 5 partisi ve DEM ile TİP gibi büyük sol partilerde ciddi bir değişiklik yaşanmadı. Hatta bırakın değişikliği, esaslı bir özeleştiri süreci bile devreye sokulmadı. Dahası CHP bu şekilde büyümeye devam ederse 5 sağ parti ile 2 sol partinin, kendi varlıklarını korumak için ne yapacakları da açık değil. Sonuç olarak şu söylenebilir: CHP dışındaki muhalefette bir varoluş krizi yaşanıyor. Bahsi geçen kriz sönümlenene kadar Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki alternatifler cazip değil.
* Doç. Dr. Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.