CHP, HDP ve İYİ Parti’den ‘stokçuluk’ ve ‘liman’ teklifine şerh
CHP, HDP ve İYİ Parti limanlara stokçuluk cezasını artıran, limanların işletme süresini 49 yıla çıkaran teklife şerh düştü.
ANKARA - AK Parti’nin Meclis’e sunduğu stokçuluk, LPG rafinericileri ve limanların işletilmesine ilişkin düzenlemeler öngören ‘torba teklif’ Meclis Sanayi Komisyonu’nda AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilirken CHP, HDP ve İYİ Parti muhalefet şerhi verdi.
Bu hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek ‘torba teklife’ karşı hazırlanan şerhlerde, limanların işletme sürelerinin uzatılmasına tepki gösterildi, stokçuluk düzenlemesinden önce ekonomik dalgalanmaların önüne geçilmesi gerektiği ifade edildi.
‘LİMANLAR YABANCILARIN ELİNE GEÇECEK, TİCARET TESLİM ALINACAK’
AK Parti, daha önce Meclis’e getirip geri çektiği, limanların işletme sürelerinin uzatılmasını öngören maddeyi ‘torba teklif’ ile yeniden Meclis’e getirdi. Teklife göre limanlar için imzalanan 49 yıldan az süreli sözleşmeler başvuruda bulunulması halinde 49 yıla kadar uzatılacak. Bu kapsamda Mersin, Antalya ve Tekirdağ gibi limanların işletme süreleri Özelleştirme Kanunu’na eklenecek geçici maddeyle 10 ila 19 yıl uzatılabilecek.
Limanların çoğunun “yandaş” ve “yabancı sermaye” tarafından işletildiğine dikkat çekilen CHP şerhinde düzenlemenin yasalaştığı takdirde, Katarlıların işlettiği Antalya Limanı’nın 2028 yılında bitecek işletme süresinin 2047 yılına kadar, Singapurlu PSA tarafından işletilen Mersin Limanının 2043’de bitecek işletme hakkı devir süresinin 2056 yılına kadar uzatılabileceğine dikkat çekildi. Şerhte, “‘Yandaş’ şirketlerden Limak’ın işlettiği İskenderun limanının işletme süresi 2061’e, Albayrak Holding tarafından işletilen Trabzon Limanının süresi 2033’e, Ciner Grubu tarafından işletilen Hopa Limanının süresi de 2027’ye kadar uzatılacaktır” denildi.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayımlanan raporlara göre, limanların işletme hakkı devirleri için ideal süre 20 ila 25 yıl olduğunu, 25 yıldan uzun süreli sözleşmelerin işletmecilerin gerekli yatırımları yapmakta yavaş kalmalarına neden olduğunu belirten CHP, “Limanlar sadece sanayi ve ticaret alanındaki öneminin ötesinde milli güvenlikle de ilgili önemli unsurlardır. Özellikle gelişen ve değişen dünya ticaretinde limanlar stratejik önem kazanmışlardır. Teklifin yasalaşmasıyla, Dünya’da ticaret savaşlarının en önemli silahları olan limanlar yabancıların eline geçecek ve tek bir kurşun atılmadan Türk Sanayii ve Ticareti teslim alınacaktır” ifadelerini kaydetti.
‘STOKÇULUK MADDESİ İDAREYE GENİŞ BİR TAKDİR YETKİSİ TANIYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın stokçuluk yapanlara verilen cezalarda artış olacağı sözlerinin ardından AK Parti tarafından Meclis’e sunulan teklifte stokçuluğa ilişkin cezaların arttırılması öngörüldü. Teklif yasalaştığı takdirde stokçuluk yapanlara verilen en düşük ceza 50 binden 100 bine, en yüksek ceza ise 500 binden 2 milyon TL’ye yükselecek. CHP şerhinde, “Ceza aralığının bu kadar geniş tutulması, her bir mal ya da hizmet çeşidi için net bir ceza tutarı öngörülmemesi, cezaların kanuniliği yönünden de tartışmalıdır” denildi.
Teklifin “stokçuluk” için cezaları düzenlerken “fahiş fiyat artışı”na dair mevcut düzenlemedeki 10 bin TL ila 100 bin TL aralığındaki idari para cezasına dair bir düzenlemeyi içermediğini hatırlatan CHP, söz konusu düzenlemeyi “isabetsiz” olarak niteleyerek şunları kaydetti:
“Sorun, uygulanan tarım ve ekonomi politikalarında, faiz ve enflasyona yaklaşımda, üretim maliyetlerindeki artışta, eksik desteklemelerde, yerli üretime verilmeyen önemde, kurumların özerkliğini yitirmesinde ve liyakatin çöküşünde gizlidir. Sorunu önce kendi politikalarında değil, zincir marketlerde ve üreticide, tedarikçide arayan iktidar, her geçen ay bir başka sektöre ve işletmeye sorumluluk yükleyerek, cezaları artırarak temel ihtiyaçlarda enflasyonu, fahiş fiyat artışını ve stokçuluğu dizginleyeceğini sanma hatasına düşmekte veya sorumluluğu kendi üzerinden atmak için farklı aktörleri bilinçli olarak seçmektedir.”
‘LİMANLARIN İŞLETME SÜRELERİNİN UZATILMASI GELECEĞİN İPOTEK ALTINA ALINMASIDIR’
HDP şerhinde de liman işletmelerinin sürelerinin uzatılması maddesinin daha önce geri çekildikten sonra “hülle” yoluyla yeniden Meclis’e getirildiği savunuldu. Maddenin yeniden getirilmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle olan görüşmelerinin etkisinin olup olmadığının kamuoyunda tartışıldığını hatırlatan HDP, “Çok tartışılan Mersin Limanının, kokain ticaretinin merkezi hâline dönüştürüldüğü yönündeki iddialar, orada yakalanan uyuşturucular başka soru işaretlerine yol açmaktadır. O nedenle limanların kesinlikle kamu eliyle işletilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz” dedi.
Teklif yasalaştığı takdirde Türkiye’nin en stratejik limanlarının en erken 2046, en geç ise 2067 yılına kadar aralarında yabancıların da olduğu şirketler tarafından işletileceğini belirten HDP şerhinde, “18 liman işletmesinin 49 yıldan kısa olan işletme sürelerinin ihalesiz uzatılması ‘stokçuları cezalandıracağız’ propagandası adı altında toplumdan gizlenmeye çalışılmaktadır” ifadeleri kaydedildi.
AK Parti’nin kendisine yakın olan şirketlere limanları ihalesiz bir şekilde “peşkeş” çekeceğini savunan HDP seçimde olası değişime işaret etti, “AKP, bizden sonrası tufan anlayışıyla yangından mal kaçırır gibi kamuya ait bütün kaynakları özelleştirme yoluyla yandaşlarına aktardığı yetmiyormuş gibi ihalelerin sürelerini de yetersiz görüyormuş ki ülkemizin kaynaklarını, çocuklarımızın geleceğini ipotek altına almaktan imtina etmemektedir. Bu maddenin kabul edilmesi mümkün değildir ve kesinlikle teklif metninden çıkarılmalıdır” dedi.
'YÜKSEK ENFLASYONUN NEDENİNİ STOKÇULARA YÜKLEMEK AKP İKTİDARININ YÖNTEMİ HALİNE GELDİ’
HDP, stokçuluk yapanlara verilen cezaların arttırılmasına ilişkin maddeye de şerh düştü. İktidarın, “Fiyat artışları stokçular tarafından oluşturuluyor” ve “dış güçlerin oyunu” gibi söylemlerle sorumluluğu başka kesimlerin üzerine attığını ve kendisini temize çıkardığını belirten HDP, “Bugün Türkiye'de yaşanan bütün bu fiyat artışlarının sebebinin iktidarın yürüttüğü ekonomi politikalarından kaynaklandığı görülmelidir” dedi. Stokçu olduğu iddia edilen kimi üreticilerin, “patates soğan teröristleri” gibi ifadelerle günah keçisi ilan edilmeye çalışıldığını belirten HDP şerhte şu ifadelere yer verdi:
“Piyasadaki fiyat artışlarının bir nedeni uygulanan yüksek vergi politikalarıdır. Üretimde kullanılan, elektrik, doğalgaz, yakıt gibi ürünlerde dışa bağımlığının getirdiği yüksek enflasyonun nedenini sadece stokçulara yüklemek, hedef şaşırtarak toplumu manipüle etmek, AKP iktidarının alışkanlık haline getirdiği bir yöntem haline gelmiştir.”
‘LİMANLAR ‘STOKÇULARLA MÜCADELE REKLAMININ ARKASINA’ GİZLENİYOR’
İYİ Parti’nin muhalefet şerhinde de limanların özelleştirilmesi maddesinin, “stokçularla mücadele reklamının arkasına” gizlendiği savunuldu, “Madde ile kendi öz kaynaklarımız olan limanlarımızın bazı imtiyazlı gruplar ve yabancılar tarafından uzun bir süre daha kullanılmasına imkân tanınmasının önünü açmaktadır” denildi. Bir erken seçim kararı alınmadığı sürece seçimlerin 2023 Haziran ayında yapılacağını, bu durumda, liman sözleşmelerinin bitiş süresi 1997 yılında özelleştirilenler için 2027 tarihinde sona ereceğini belirten İYİ Parti, “Normal zamanında yapılacak seçimden sonra dahi sözleşme süresinin bitmesine en az 4 yıl kalacak liman işletmeleri için, 49 yıllığına süre uzatılması için neden acele edildiği anlaşılamamıştır” dedi.
‘FAHİŞ FİYATLARIN ÖNÜNE GEÇMEK İSTENİYORSA DALGALANMALARIN ÖNÜNE GEÇİLSİN’
Kanun teklifinin stokçuluğun önünü tamamen kesmeyeceğini belirten İYİ Parti, “Hâlihazırda yasak olan bir eylem devam ediyorsa, yasağı uygulamada sorunlar yaşandığı ortadadır. Öncelikle bu tespit yapılarak aksayan yönler ortaya konulmalı ve tedbirler bu doğrultuda alınmalıdır” dedi. Fahiş fiyat artışı meselesinin, yalnızca stokçuluktan kaynaklı bir durum olmadığı belirtilen şerhte TÜİK’in enflasyon rakamları verilerek şu değerlendirme yapıldı:
“TÜİK verilerine göre göre dahi bu artışın temel sebebi ‘stok’ değildir. Bunun sebeplerinden birisi, 31 Aralık 2020 günü 7,37 lira olan dolar kurunun 16 Aralık 2021’de 15,65 liraya yükselmesi, vergilerin plansız ve adaletsiz toplanması, üretim ekonomisi yerine borçla geçinmenin benimsenmesi, özellikle gıda üretiminde girdi ürünlerinin maliyetli olması ve dolayısıyla üretimin yetersiz kalmasıdır. Fahiş fiyatların önüne geçilmek isteniyorsa ekonomik dalgalanmaların önüne geçilmeli, üretim desteklenmelidir.”