CHP İstanbul İl Örgütü, adliyede 'Anayasa' nöbeti başlattı
Yargıtay'ın AYM'nin Can Atalay kararını uygulamamasıyla ilgili İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan CHP İstanbul İl Örgütü, adliye önünde oturma eylemi başlattı.
DUVAR - CHP İstanbul İl Örgütü, Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararına rağmen Gezi Davası'ndan tutuklu milletvekili Can Atalay'la ilgili tahliye kararını uygulamayan Yargıtay'a karşı İstanbul Adliyesi önünde oturma eylemi başlattı.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, "İstanbul Adliyesi önünde anayasal düzene karşı kalkışmaya dur demek için buradayız. İstanbullulara, hukuku, Anayasayı savunanlara sesleniyorum: Bugün itibarıyla burada günlerce sürecek bir oturma eylemi başlattık. Yarın da buradayız, ertesi gün de burada olacağız. Tüm İstanbul'u bu demokratik mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum!" ifadelerini kullandı.
Adliye önünde basın açıklaması yapan Çelik, herkesi, parti, siyasi görüş ayrımı yapmaksızın hukuku, Anayasa'yı ve bu demokratik mücadeleyi savunmaya, bu mücadeleye omuz vermeye davet ettiklerini belirterek şunları söyledi:
SADECE OY VEREN SEÇMENLER DEĞİL, HUKUKU, ANAYASA'YI SAVUNAN MİLYONLAR VAR ARKANIZDA: İki gün önce Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerine, tanımadıkları Anayasa metnini posta yoluyla göndererek Anayasamızı hatırlattık. Bugün ise anayasal düzene karşı kalkışmaya dur demek için İstanbul Adliyesi'nin önündeyiz. Yarın da buradayız, ertesi gün de burada olacağız. Bugün itibarıyla burada günlerce sürecek olan oturma eylemini başlatıyoruz. Hukuku, Anayasa'yı her gün savunmaya devam edeceğiz. Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararı sonrası tahliye edilmesi engellendi. Anayasa Mahkemesi kararını tanımayanlar, sadece anayasal düzene karşı koymakla kalmadılar. Aynı zamanda Can Atalay'a karşı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu da işlediler. Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Anayasa Mahkemesi kararından sonra içeride tutulduğu her gün, her saat, her dakika, her saat bu suçu işlemeye devam ediyorlar. Buradan Can Atalay'a seslenmek istiyoruz. Yalnız değilsin. Gezi'de nasıl yan yana mücadele ettiysek şimdi de yanınızdayız. Sadece oy veren seçmenler değil hukuku, Anayasa'yı savunan milyonlar var arkanızda. Bizler varız ve yanınızdayız.
ÜLKEMİZ NEREDEYSE HER GÜN YARGIYA DAİR BİR SKANDALLA ÇALKALANIYOR: Ülkemiz neredeyse her gün yargıya dair bir skandalla çalkalanıyor. Bir gün bir başsavcının yargıda yaşanan yolsuzlukları deşifre ettiği mektubu ortaya çıkıyor. Başka bir gün yargı hakkında MİT'in hazırladığı iddia edilen raporu hazırlayan gazeteciler gözaltına alınıyor. Başka bir gün suçlanan kimler ise daha vahim iddialarla yine başka yargı mensubu kararını benimsiyor, savunuyorlar. Bu durum akıl alır bir durum değildir. Geçiştirilecek bir durum değildir. AKP ve ortakları şunu çok iyi bilmelidirler, bu durumu kesinlikle kabullenmeyeceğiz.
YARGI, İKTİDARIN ELİNDEKİ SOPA DEĞİLDİR: Yargı, iktidar erkini elinde bulunduranların hesaplaşma alanı değildir. Yargı, iktidar kavgalarının ring alanı değildir. Yargı, iktidarın elindeki sopa değildir. Hukukun üstünlüğünü Anayasa'yı savunan bizler siyasi iktidara ve onların ortaklarına bunu her seferinde hatırlatmaya devam edeceğiz.
BU KALKIŞMAYA KARŞI DURACAĞIZ: Yandaş medyada günlerdir Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi kararını tanımaması bir yargı krizi gibi sunuluyor. İçinde bulunduğumuz durum iki yüksek mahkeme arasındaki bir kriz değildir. İçinde bulunduğumuz durum, sonuç itibarıyla Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in de ifade ettiği gibi Anayasa'yı tanımamaya varan bir kalkışmadır. Bugüne kadar siyasi iktidarın anti demokratik, hukuka aykırı uygulamalarına nasıl karşı durduysak bundan sonra da bu kalkışmaya karşı duracağız. Yarın da burada olacağız, sonraki gün de burada olacağız. Oturma eylemimiz günlerce devam edecek. Her gün saat 14.00'te burada buluşacağız. Herkesi, parti, siyasi görüş ayrımı yapmaksızın hukuku, Anayasa'yı ve bu demokratik mücadelemizi savunmaya, bu mücadeleye omuz vermeye davet ediyoruz. Yaşasın adalet diyoruz, yaşasın demokrasi diyoruz. Yaşasın bağımsız yargı diyoruz, yaşasın tam bağımsız Türkiye diyoruz.
Ne olmuştu?
Can Atalay, Gezi Parkı davasında 18 yıl hapse mahkum edildikten sonra 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP'ten milletvekili seçilmişti. Atalay'ın, "milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle yaptığı başvuru, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce reddedilmişti. Milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazandığı gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştı.
Sürecin devam ettiği sırada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı. AYM de başvuruyu kabul ederek oy çokluğuyla 25 Ekim'de Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. AYM'nin kısa kararı Gezi davasına bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye işçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. (HABER MERKEZİ)