CHP ne zaman ‘sol’du?

CHP yönetiminin mayıs seçimleri sonrasında yalpalaması, ilkelerinden ayrılması, seçmen tabanında büyük bir küskünlük yarattı. CHP’nin geçmişte yüzde 42’lere varan oyu, 'sol' politikaları savunmasıyla mümkün olmuştu. 1973 ve 1977 seçimlerinde 'düzen değişikliği' ve emeğe yakın politikalar, CHP’yi birinci parti yapmıştı. CHP’den umudunu kesenlerin yeni adresi, sosyalist sol olabilir…

Atilla Özsever atillaozsever@gmail.com

CHP ilçe kongrelerinde parti tabanı, “sağa kayışı”, laiklik başta olmak üzere “6 ok”un tam anlamıyla savunulmayışını ciddi biçimde eleştiriyordu. 14 ve 28 Mayıs seçimleri sonrasında parti yönetiminin yenilgiye ilişkin ciddi bir özeleştiri vermeyişi, kısır çekişmeler içine girmesi, ilkelerine yeterince sahip çıkmaması, CHP tabanında, seçmenlerinde ciddi bir küskünlük yaratmıştı.

Parti tabanı ve seçmende, umutsuzluk, şaşkınlık ve küskünlük sürüyor. Mart 2024 yerel seçimlerinde sandığı gitmeme eğiliminin yanı sıra bir arayış da söz konusu. Bu sürecin nasıl gelişeceğine ilişkin görüşlerimizi ortaya koymadan önce CHP’nin ne zaman güçlü olduğuna ilişkin tarihsel referanslara bakmanın yararlı olduğu düşüncesindeyiz.

CHP, ‘ORTANIN SOLUNDA’

Sosyalist bir parti olan Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile parlamentoya girmesi, CHP’yi de etkilemişti. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 1965 seçimleri sonrasında partinin “ortanın solunda” olduğunu ilan etmişti.

Parti Genel Sekreteri Bülent Ecevit de, 1969 seçimlerinde “Toprak işleyenin, su kullananın”, “Ne ezen, ne ezilen, hakça bir düzen” sloganlarını işliyordu. Kuşkusuz, o dönemdeki Türkiye’de nispi özgürlük ortamı içinde öğrenci ve işçi hareketleri etkin bir hale geliyordu, hem ülkemizde, hem de dünyada “sol dalga” yükseliş halindeydi.

Sermaye sınıfı, egemen güçler ve onların denetimindeki ordu, bu gidişi durdurabilmek için 12 Mart 1971’de bir muhtıra verdi, özgürlükler ve demokrasi belli ölçüde “askıya alındı”. 1961 Anayasası’nda sosyal ve sendikal haklara kısıtlamalar getirildi.

Aydınlar, ilericiler, işçi liderleri tutuklandı, devrimci gençliğin liderleri Deniz Gezmiş Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi, Mahir Çayan ve arkadaşları Kızıldere’de katledildi, İbrahim Kaypakkaya işkencede öldürüldü.

12 MART VE ECEVİT’İN TAVRI

12 Mart’ta parlamento kapatılmadığı için bu askeri müdahaleye “yarım darbe” denebilir. Bu muhtıranın CHP üzerinde de derin etkileri oldu. CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, muhtıranın verildiği gün askeri müdahaleye açıkça karşı çıktı, “ortanın solu” hareketinin hedef alındığını söyledi.

Ecevit, Nihat Erim’in başkanlığında kurulan “partiler üstü hükümete” CHP’nin katılmasını istemedi. İnönü ise, böyle bir hükümete CHP’nin bakan vermesinden yanaydı.

12 Mart Muhtırası'yla birlikte İnönü ve Ecevit arasında daha ilk adımda bir anlaşmazlık olduğu ortaya çıktı. 6 Mayıs 1972’de toplanan olağanüstü kurultay, Ecevit’in zaferiyle sonuçlandı. Ecevit yanlısı parti meclisi güvenoyu aldı.

Bu gelişme üzerine İsmet İnönü, CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa etti, 14 Mayıs 1972’de yapılan kurultayda da Bülent Ecevit, partinin 3. Genel Başkanı oldu.

1973 SEÇİMLERİNDE BİRİNCİ PARTİ

12 Mart sürecinde partiler üstü hükümetler başarısız kaldı, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Ocak 1973’te görevinin sona ermesi üzerine muhtıra veren Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler’in yeni cumhurbaşkanı olmasını istedi.

Askeri görevinden istifa edip kontenjan senatörü olarak parlamentoda cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılan Faruk Gürler, Ecevit’in CHP’si ile Demirel’in AP’sinin iş birliği sonucu gerekli oyu alamadı. Bu iki partinin desteği ile yine kontenjan senatörü olan Fahri Korutürk yeni cumhurbaşkanı seçildi.

17 Ekim 1973’te yapılan seçimlerde, CHP, yüzde 33,3 oyla birinci parti oldu. Ecevit, bu seçim döneminde siyasal özgürlüklerin yanı sıra geniş halk yığınlarını ilgilendiren ekonomik vaatler de bulundu.

CHP milletvekilleri, işçi semtlerinde, grev yerlerinde hazır bulunup halkın somut sorunları üzerinden doğrudan bir temas sağlamış oldu. CHP bu seçimlerde 450 kişilik parlamentoda 185 milletvekili elde ederken Adalet Partisi (AP) yüzde 29,8 oy oranı ile 149 milletvekili çıkarabildi.

CHP, çok partili hayata geçildikten sonra 1961 seçimleri hariç tutulursa ilk kez seçimlerden birinci parti olarak çıkıyordu. CHP’nin bir önceki 1969 seçimlerinde aldığı oy oranı yüzde 27.4’tü.

CHP, 1973 seçimleri sonrasında 48 milletvekili olan Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Selamet Partisi (MSP) ile koalisyon hükümeti kurdu. Bu koalisyon uzun sürmedi. Daha sonra sağ partiler, Milliyetçi Cephe (MC) hükümetleri kurmaya başladılar.

YÜZDE 42’YE VARAN OY

Türkiye’de takip eden yıllar, sosyal huzursuzluklara ve ekonomik sorunlara yol açtı. Ülkedeki işçi sınıfı ve sol güçlerin etkinliği de sürüyordu. 5 Haziran 1977’de yapılan genel seçimlerde CHP, yüzde 41,4 oranında oy elde etti. Ancak milletvekili sayısı, 213’te kaldığı için 450 kişilik parlamentoda tek başına hükümet kurması mümkün olmuyordu.

Yine aynı yıl yapılan Cumhuriyet Senatosu kısmi seçimlerinde CHP oy oranını yüzde 42,3’e çıkartmıştı. 11 Aralık 1977’de yapılan yerel seçimlerde de bu partinin oyu yüzde 42,1 oldu.

CHP, tek başına ya da koalisyonlarla hükümet kuramadığı için yine sağ partiler MC’li hükümetlere devam ettiler. 1978’de AP’den ayrılan 11 milletvekili ve diğer küçük partilerin katılımı ile Ecevit, yeni bir hükümet kurdu. Ancak Türkiye’nin çalkantılı dönemi devam etti.

Sermaye sınıfı ve emperyalist güçler, ekonomik krizi ve kaotik süreci de bahane edip 12 Eylül 1980’de üçüncü bir askeri darbeye başvurdular…

BUGÜNKÜ DURUM

Günümüze geldiğimizde CHP’nin geçmiş “sol” politikaları savunmasından eser yok. Başta laiklik olmak üzere parti ilkeleri savunulmadığı gibi yönetimin mayıs seçimleri sürecinde iyice sağa kayması, seçmenin tepkisine de yol açıyor.

Ekim sonu ya da kasım ayı başında yapılacak kurultayda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkanlığa aday olması kesin gibi gözüküyor, bunun yanı sıra CHP Grup Başkanı Özgür Özel de “genel başkan adaylığı” sinyali verdi.

Tüm bu gelişmelerin çok fazla bir heyecan yaratması da beklenmiyor. CHP’nin bu tutumunu sürdürmesi halinde Mart 2024 yerel seçimlerinde başarılı olma şansı zayıf ve özellikle İstanbul’u kazanması zor gözüküyor.

İyi Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener de, “ayrı telden çalıyor”. CHP ile ittifak yapmayacaklarını belirtiyorlar. Akşener, yerel seçimlerde “tartılıp kilomuzu göreceğiz” diyor.

İyi Parti’nin AKP’ye hizmet edecek bu tavrı karşısında seçmenden gerekli ilgiyi görmesi de zorlaşabilir. “Tartıda”, oy oranları yüzde 10’lardan yüzde 6-7’lere kadar düşebilir.

SOSYALİST SOLUN GÖREVİ

Bu koşullarda, daha önce de belirttiğimiz gibi CHP’deki küskün seçmen, ya hiç sandığa gitmeyebilir ya da sosyalist partilere yönelebilir. 14 Mayıs 2023 seçimlerinde TİP ağırlıklı olmak üzere sosyalist partilerin 1 milyon 200 bin dolayında oy alması, önemli bir göstergedir.

Bu oyların büyük bir kısmının kentli ve eski CHP’li seçmenden gelmesi, büyük bir olasılık ve olgu olarak gözükmektedir. CHP ilçe kongrelerinde de izlediğimiz gibi bu partiden umudu kesenlerin TİP ve diğer sosyalist partilere yöneldiği dikkate değer bir tutum olmuştur.

Ancak bu kesim, sosyalist partilerin kendileriyle de yeterince ilgi kurmamasından şikayetçi bir pozisyondadır. Sosyalist partilerin, özellikle beyaz yakalı çalışanlarla birlikte emek kesiminin tüm unsurlarıyla somut sorunlar üzerinde bir ilişkiye girmesi gerekli gözükmektedir. Hadi bakalım hayırlısı…

Tüm yazılarını göster