CHP'den Ekoloji Eylem Planı: 60 ilde 420 kişilik ekip

CHP, doğa hakları alanında partinin daha aktif mücadele etmesine katkı sağlayacak Doğa Hakları İzleme Komiteleri'ni kurmaya başladı. 60 ilde 7'şer kişiden 420 kişilik ekip oluştu. CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Boğaziçi’ndeki yetkilerin büyükşehirden alınmasına ilişkin, “Bir intikam hırsıyla ve öç alma saikiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait yetkileri tırpanlamaya ve tek adam rejiminde, tek elde toplamaya çalışıyorlar” dedi.

Abone ol

ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) çevre sorunlarına ilişkin parti bileşenlerinin daha aktif rol almasını hedefleyerek 81 ilin 60’ında Doğa Hakları İzleme Komitesi oluşturdu. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin çoğunlukta olduğu 21 ilde ise temsilcilik düzeyinde faaliyet gösterecek yapılar hukuki süreç tamamlanmadan çevre konularıyla ilgili başvuruları yakından takip edecek ve çevre mücadelelerinin örgütlenmesi noktasında mücadele yürütenlere destek olacak.

Ekoloji Eylem Planı çerçevesinde çalışmalarını sürdüren CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, partisinin çevre konuları noktasında yürüttüğü çalışmaları anlattı. Kapadokya’daki Göreme Vadisi’nin Milli Park statüsünün kaldırılmasına karşı dava açmaya hazırlandıklarını belirten Karaca, hükümetin Boğazlara ilişkin taslak yasa değişikliğine ilişkin ise, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetmenin acısını hâlâ yüreklerinde hissediyorlar. Bir intikam hırsıyla ve öç alma saikiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait yetkileri tırpanlamaya ve tek adam rejiminde, tek elde toplamaya çalışıyorlar” değerlendirmesini yaptı. Karaca’nın sorularımıza yanıtları şu şekilde oldu:

CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca

CHP’nin ‘Ekoloji Eylem Planı’ çalışmaları nasıl ilerliyor?

Doğa Hakları İzleme Kurulu yönergemizi MYK’da onayladık ve ardından da Türkiye’nin 81 iline resmi olarak Doğa Hakları İzleme Komitesi’nin oluşturulması için yazı gönderdik. Bu yönergeyle birlikte 7 bölge ilke manifestosunu da hazırladık. Şu an 60 ilimizde Doğa Hakları İzleme Kurulu oluşturulmuş durumda. Kurulumuzun oluşturulmadığı iller doğu ve güneydoğu illerimizde.  Onlar da birer temsilcilik anlamında oluşturuluyor. Şu an 60 ilde 7’şer kişiden oluşan toplam 420 kişilik bir ekibimiz oluştu.

21 ilde kurulun oluşturulamamasının nedeni nedir?

Doğa ve izleme kurulu yönergemize göre il başkan yardımcılarımızdan birinin başkanlığında, kadın kolları, gençlik kolları ve bu alanda çalışma yürüten bir hukukçu arkadaşımız ve STK’lardan temsilcilerinin olduğu 7 kişi ile kurulun oluşturulmasını amaçlamıştık. Takdir edersiniz ki birçok ilimizde bu alanda mücadele eden hukukçu bulmak zor oluyor. Bu alanda çalışan kişi bulmak da zor olabiliyor.  O yüzden il başkanı, gençlik ve kadın kollarından oluşan temsili bir organ düşüncemiz var.

‘HUKUKİ MÜCADELEYE DESTEK OLMA YÜKÜMLÜLÜKLERİ VAR’

Doğa Hakları İzleme Kurulu’nun görevleri ve amaçları neler olacak?

Bu kurullar bulundukları ildeki doğa hakları ihlallerini yerinde tespit edecekler.  Buna ilişkin halkın bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, halkın bu mücadeleye katılımını sağlamak ve hukuki mücadeleye destek olmak gibi yükümlülükleri var. Ayrıca hazırladıkları raporları genel merkezimizdeki doğa hakları politikaları merkezimize yön verecek biçimde bize sunacaklar. Bir buçuk yıldır ben 61 il ziyaretinde bulunmuşum, bu artık izleme kurullarımız vasıtasıyla daha geniş bir şekilde devam edecek. Mücadele alanı da daha yaygın olacak. Artık doğa hakları ihlallerine erken müdahale edebileceğiz. Hukuki anlamda süreler kaçırılmadan yasal süreleri başlatabilmek, doğa hakkı ihlalinin vatandaşın suyuna toprağına vereceği zararlar konusunda hem eğitimler vermek hem de çalışmalar yürütmek bu kurulların amacı olacak.

MİLLİ PARKIN KALDIRILMASINA KARŞI DAVA AÇILACAK

Göreme Vadisi’nin Milli Park statüsünün kaldırılmasının ardından CHP harekete geçti ve dava açacağı belirtildi. Son durum nedir? Ne tür adımlar atılacak?

Bu konuda il başkanımız, Nevşehir milletvekilimiz Faruk Sarıaslan ve çevre örgütleriyle birlikte bir çalışma yürütüyoruz. Bu çalışma sonunda da bir dava yoluna gidilecek. Hukukçu arkadaşlarımız oradaki yetkililerle birlikte çalışmalarını sürdürüyor.1986 yılında Milli Park statüsüne kavuşan bir alan burası ve UNESCO dünya mirası listesinde yer alan, birçok medeniyetin geçmişinin izlerini taşıyan bir yer. Milli Park statüsünün kaldırılmasının temel amacı orada yapılaşmanın önünü açmak, Kapadokya Alan Yasası'nı uygulayarak bir nevi inşaata ve ranta açmayı hedeflediler.  Biz de o bölgenin Milli Park ve kültür mirasımız olduğunu bunların inşaata teslim edilmemesi gerektiğini savunuyoruz.

‘YETKİLERİ TEK ELDE TOPLAMAYA ÇALIŞIYORLAR’

Boğaziçi’nde yetkinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınarak Cumhurbaşkanı’nın atayacağı bir kurula verilmesi planlanıyor. Bu taslak çalışmasına yönelik CHP’nin itirazları ve atacağı adımlar neler olacak?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetmenin acısını hâlâ yüreklerinde hissediyorlar. Bir intikam hırsıyla ve öç alma saikiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait yetkileri tırpanlamaya ve tek adam rejiminde, tek elde toplamaya çalışıyorlar. CHP’li belediyelerin ranta betona ve yapılaşmaya izin vermeyeceği bu alanı ellerine geçirerek kendi yandaşlarına peşkeş çekme mücadelesindeler. Büyükşehir belediye seçimlerini kaybettiklerinde kendilerini, yandaşlarını ekonomik olarak kaynaklar kesildi ve o kaynaklar 16 milyon İstanbulluya harcanır hale geldi. Bundan duydukları rahatsızlık nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yetki alanında olan Boğaziçi çevresinin imar plan uygulamalarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla saraya devretmeye yönelik çalışma yürütülüyor. İstanbul kıyısındaki alanlar 16 milyon İstanbulluya aittir ve buraların nasıl kullanılacağına 16 milyon İstanbullu karar verecektir. Bu alanın tek adam zihniyetine ve tek adamın yandaşlarının betonuna ve rantına dönük uygulamaya dönüşmesine bizler müsaade etmeyeceğiz ve her türlü hukuki yola başvuracağız.

 ‘TOPRAĞIN ÜSTÜNÜ SATTILAR ALTINI SATTIRMAYACAĞIZ’

Yeni bir imar yasasının hazırlandığı iddiaları var. Mera alanlarının yapılaşmaya açılması yönünde yeni bir girişim var. Daha önce reddedilmişti ama iktidarın yeniden adım attığı iddia ediliyor. Buna ilişkin ne tür gelişmeler yaşanacak?

Dün (31 Ekim) Erzincan Kemaliye’deydim. Erzincan ve çevresinin maden arama çalışmalarından dolayı çok ciddi bir tepki oluşmuştu ve yerinde tespitlerde bulunduk. Orada 80 yaşlarında bir teyze, ‘Toprağın üstünü sattılar, altını sattırmayacağız. Biz burada yaşadık burada ölmek istiyoruz’ ifadesini kullandı. Ülkemizin fabrikası, yandaşa peşkeş çekilecek yeri kalmayınca bu sefer meralara göz diktiler. Ülkemizin su ve oksijen kaynağı olan dağlarımızı maden şirketlerine ruhsatlandırma çalışmaları yetmedi, daha satacak yandaşa teslim edecek projeleri harekete geçirmek için durmaksızın çalışıyorlar. Meralar da bunlardan bir tanesi.  Meraları yok etmek demek ülkemizde hayvancılığı tamamen yok etmek demektir.  Böyle bir yasa taslağının hazırlığı tekrar var ama bizler bu alanda mücadele eden sivil toplum örgütleriyle Meclis’ten geri çekilmesi, yasallaşmaması adına mücadelemizi sürdüreceğiz.

‘RUHSAT YENİLENMEMİŞSE MEVCUT RUHSAT YOK HÜKMÜNDEDİR’

Özellikle yaz aylarında ülke gündeminde önemli yer alan Kaz Dağları’ndaki altın madenine ilişkin bu günlerde CHP ne tür adımlar atıyor?  Örgütsel anlamda CHP’nin destek olmadığı eleştirileri de yer konuşuldu. Kaz Dağları unutuldu mu yoksa hala gündemde mi?

Örgütsel anlamda adım atılmıyor demek çok doğru bir tespit olmaz. CHP Kaz Dağları mücadelesine, sivil toplum örgütlerinin talebiyle ilk destek veren partidir. O sürecin ardından hem lojistik hem de eylemsellik anlamında CHP’li belediyeler, milletvekillerimiz ve genel başkan yardımcılarımız olarak çok ciddi destek verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Alamos Gold firmasının ruhsat yenilenmesinin sağlanmadığından dolayı sanki proje iptal edilmiş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. CHP olarak gündeme taşıdığımız bir bilim insanının bilirkişi raporunda imzasının sahte olduğu meselesi vardı ve buna ilişkin açtığımız dava devam ediyor. Yine OECD üyesi ülkelerinin uymak zorunda olduğu kurallar var. Buradaki faaliyet de OECD çok uluslu şirketler kurallarına ihlal oluşturan bir çalışma. Bu kuralların içerisinde çevreye doğaya, havaya suya ve toprağa saygılı olmak maddesi var. Biz de Alamos Gold firması hakkında OECD’nin çok uluslu şirket kurallarını ihlal ettiğinden dolayı bir şikayet çalışması yürütüyoruz. CHP olarak genel başkan yardımcısı olarak bilgi edinme başvurusunda bulunduk. Ruhsatın yenileme başvurusu yapılıp yapılmadığına dair bir tereddüt oluşmuş durumda, bakanlık da net bir şekilde buna yanıt vermiyor.  Gelecek cevaba göre ruhsat eğer yenilenmemişse mevcut ruhsat yok hükmündedir. Oradaki ağaçların katledildiği alana ilişkin de CHP olarak bir tasarrufumuz olacak ve çalışma yürüteceğiz. Oradaki STK’ların mücadelesinin daha öne çıkmasını sağlayacağız ve bizden beklenen her türlü lojistik desteği yerine getireceğiz. Aynı zamanda da hukuki mücadeleye sürdürüyoruz.