CHP’li Canan Keleş: Plancia Magna’dan 1900 yıl sonra kent kadın başkan görsün

Antalya’da antik çağın kadın belediye başkanı olarak bilinen Plancia Magna’dan 1900 yıl sonra bu göreve talip olan CHP’li Canan Keleş, “Çevreye duyarlı turizme kapısını açan bir şehir istiyorum" dedi.

Abone ol

DUVAR - Muratpaşa Belediye Başkanlığı için adaylık başvurusu yapan CHP’li Canan Keleş, siyasi hayatına yaklaşık 25 yıl önce Ankara bürokrasisinde başlayan bir isim. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 80’li yıllarda mezun olduktan sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanlığı, Başbakanlık Basın Müşavirliği, Murat Karayalçın’a CHP Samsun Milletvekili olduğu döneminde TBMM danışmanlığı yaptı. 2000’lerin başında TRT Ankara Radyosu’nda çalışan Keleş, daha sonra siyasi hayatına Antalya’da devam etti. 2014’ten itibaren CHP’de yöneticilik kademelerinde görev alan Keleş, aradan geçen 10 yılın sonunda bu kez belediye başkanlığına talip oldu.

Keleş ile adaylık sürecine dair konuştuk.

‘GENEL BAŞKANIN DAVETİNDEN GÜÇ ALDIM’

Seçim yarışına “Partide kadın adaylar var” diyerek değil, ‘CHP’nin Muratpaşa’da başkan adayı ben olmalıyım’ iddiasıyla girdiniz. Bu kararı nasıl verdiniz?

Doğrusunu isterseniz ben Genel Başkan Özgür Özel Antalya Manavgat’ta o toplantıyı yapana kadar çok düşündüm. Çok da yaşama geçirmeyi hedeflediğim konu değildi belediye başkan adaylığı. Ama ne zaman ki o bize ‘gelin’ dedi, kadın adaylara öncelik verileceğini, hele ki erkeklerle aralarında bir eşitlik olması durumunda kesinlikle kadınlardan yana oy kullanacaklarını çok net bir şekilde ifade etti, o zaman karar verdim. Kadının seçme seçilme hakkını almasının yıldönümünde, 5 Aralık’ta başvurdum. Kadınlara güç veren iki karardan güç aldım. Bu açıdan da çok değerliydi bence.

Parti kademelerinde yöneticilik yaptıktan sonra son dönemde Muratpaşa Meclisi’nde CHP grup sözcüsüydünüz. İlk defa belediye başkanlığına aday oldunuz.

Sıfırdan başlayıp mahalle temsilcisi, sandık üyesi, okul temsilcisi, ilçe yöneticisi, il yöneticisi olarak görev yaptım. En son meclis üyeliğine ve parti grup sözcülüğüne geldim. Cumhuriyet Halk Partisi’nde pek çok görevde bulunmuş bir kadın siyasetçinin iddiası olarak görüyorum ben belediye başkanlığına aday olmayı. Bunu örgüt içinde bir hakkın teslimi olarak görüyorum. Bugüne kadar eleştirdiğimiz ne varsa aslında farklı bir yolu olduğunun, farklı bir siyaset yapma ihtimali olduğunun da ispatı.

Plancia Magna heykeli.

‘DÜŞÜNSENİZE, 1900 YIL ÖNCE KADIN YÖNETTİ’

Kadın temsili belediye başkanlığı düzeyinde pek de alışık olduğumuz bir şey değil. Sizce bu sefer olacak mı?

Yani düşünsenize, 1900 yıl önce bu kent bir kadın yönetici gördü. Plancia Magna. Bugünkü tanımını tam karşılamasa da belediye başkanı diyebileceğimiz niteliklerde bir kadın yönetici vardı bu topraklarda. Hatta Antik Çağ’da ‘kentin koruyucu anası’ derlermiş ona. Genç Cumhuriyet’te de 89 yıl önce bu hak verildi kadına. Ama Antalya’da, hakkın kazanılışının üzerinden geçen 89 yılda seçilmiş bir kadın belediye başkanı yok. Yani buradan baktığımız zaman Antalya’nın seçilmiş ilk kadın belediye başkanı olma hedefi gerçekten çok heyecan verici. Örgütten geliyor olmak, emek vererek geliyor olmak da işin bir başka heyecan verici yönü.

'‘TOPLUMCU BELEDİYECİLİK’ BİR BAYRAK YARIŞI'

Antalya seçmeni sizi başkanlık görevine seçerse nasıl bir Muratpaşa görecek?

Mevcut yönetimle birlikte bir yönetim sergileyeceğiz. Çünkü yaklaşık 10 yıldır Muratpaşa’da hizmet veren anlayış, Türkiye’nin çok özgün yerel yönetim pratiklerinden biridir. Ümit Bey’in ortaya koymuş olduğu bir sistem bu. Toplumcu belediyecilik.

CHP’li belediyelerde, iklime, çevreye duyarlı, eşitlikçi, hak temelli, katılımcı, şeffaf, hesap verebilir bir yerel yönetim anlayışı görüyoruz. İktidarın sunduğu koşulların bu kadar ağırlaştığı bir dönemde CHP’li belediyeler bir yandan akıl dışı politikalarıyla mücadele ediyor, bu zorluğun altında bir yandan da yurttaşlarımıza, kentimize nefes aldırıyor. Muratpaşa’da da bunun güzel, özgün bir örneği var. Geleceğe dair umut aşılayan bir pratiği var. İşte bizim belediyecilik diyoruz. Halk için, halkla beraber kuruldu. Vedat Dalokay’dan, Ali Dinçer’den, Selahattin Tonguç’tan, Murat Karayalçın’dan aldığımız bir toplumcu belediyecilik bayrağı var aslında. Ümit Uysal, o bayrağı layıkıyla taşımış bir belediye başkanıydı. O bayrağı biraz daha yukarıya çıkarmak bizdeki hedef. Biraz daha sürdürülebilir bir gerçekliğe dönüştürmek bizim amacımız olacak.

CHP'li Canan Keleş ve Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal
İLK İCRAAT ‘MURATPAŞA ÇALIŞTAYI’

Muratpaşa’da Ümit Uysal yönetimini başarılı buluyorsunuz ama bir yandan da bölgenin eksiklerini ve ihtiyaçlarını muhakkak tespit ediyorsunuz. Antalya’nın merkez ilçesine başkan olursanız, neleri değiştirmek, neleri daha iyi hale getirmek istiyorsunuz?

Muratpaşa’ya Antalya’nın kalbi diyoruz. Antalya’nın kalbini yönetmek hem çok kolay hem çok zor. Kolay çünkü geçmişten gelen oturmuş bir miras var bizde. Bir yandan da çok bilinçli, çağdaş, dünyayı tanıyan bir Muratpaşalı profilimiz var. Bu açıdan zor diyorum. Türkiye’nin İnsani Gelişmişlik Endeksi listesinde bir numaraya oturup orada durmamız gerekiyor. Bunun için farklı bir yönetim şeklini uygun görüyorum. Eğer aday olursam çok kısa bir sürede çok hızlı bir şekilde çalıştay düzenleyeceğiz. Antalya’da bütün derneklerin, meslek örgütlerinin, eğer uygun görürlerse partilerin de katılımıyla geniş bir ‘Muratpaşa Çalıştayı’ yapmayı planlıyorum. Gazetecilerin katılımı da çok önemli ki yaptığınız haberlerle katkınız çok değerli. Orada, “Nasıl bir Muratpaşa?” diye soracağız. Önümüzdeki beş yılı nasıl planlamak istiyor Muratpaşa? Bunun cevabını alacağız. Katılımcı belediyecilik ete kemiğe bürünecek. Aldığımız çalıştay sonuçları ile şekillenecek bir 5 yıl planlaması olacak. ‘Başkan olunca şunu şunu yapacağım’ söylemini doğru bulmuyorum. Kentimize birlikte planlama yapalım. Kent hakkını savunan bütün demokratik kitle örgütleriyle, uzmanlarla yoldaşlığı sürdürmek zorundayız. Başka türlü bir siyaseti savunuyorsak, başka bir dünya mümkün diyorsak bu tartışmaları mutlaka yapmalıyız.

Biz aslında Muratpaşa’yı yıllar içinde üst üste yapılmış bir sürü imar yanlışıyla sıkışmış bir yer olarak biliyoruz. Sahil bandında dev binaların sıralandığı Muratpaşa, bundan sonra düzeltilmesi çok zor birçok sorun barındırıyor. Bu anlamda rehabilitasyon planınız var mı? İmar konusunda nasıl bir politika izleyeceksiniz?

Kamusal alanlar kamunun elinde kalacak. Bu kadar net, ranta açılamaz. Muratpaşa’nın bütçesi internette oylamaya sunuluyor. Şeffaf belediyecilik anlamında bence çok değerli. Çünkü yatırım planlarına onay veriyor halk. Ama şimdi biz bunu bir adım daha ileriye götürüp mahalle meclislerine geçiş yapabilmeliyiz artık. Mahalle meclisleri halk için denetim yapılabilmesini sağlayacak. Dikkat ederseniz nokta projeler değil, saydam, şeffaf, denetlenebilir, demokratik, toplumcu bir yönetim anlayışı ile yola çıkıyorum. Yerel üreticilerin kooperatiflerle desteklendiği, iklime, çevreye duyarlı, sürdürülebilir turizmle kapısını tüm dünyaya açan bir şehir hedefini geliştirmek istiyorum. Belediyecilik anlayışını daha yukarı taşırken mirası da koruyup sistematik bir hale getirmek çok değerli. Kentli hakkı odağında kente karşı işlenen suçlara karşı sosyal adalet mücadelesi vermek, bunun kamu yönetimi tarafından destekleniyor olması çok değerli. Bu bilinçle hareket edeceğim.

‘KALEİÇİ’NE TALİP OLACAĞIZ’

Tarihi Kaleiçi, son dönemde sık sık Antalya Büyükşehir ve Muratpaşa belediyeleri arasında yetki krizleriyle gündeme geldi. Bu konu gündeminizde mi?

Muratpaşa Antalya’nın kalbi diyoruz ama Kaleiçi de Muratpaşa’nın kalbi. Çok özel yaklaşılması gereken bir alan. Kaleiçi ile ilgili sorunların temelinde de birçok kamu kurumunun bir arada bu alanla ilgili söz sahibi olması yatıyor. Muratpaşa Belediyesi var, konteynerleri temizliyor, Büyükşehir Belediyesi var, sokakları süpürüyor, Şehircilik Bakanlığı var, Vakıflar Müdürlüğü var, Valilik var. Böyle birbirinin içine geçmiş birçok görev, karmaşa içinde yürütülmeye çalışılıyor. Bu sorun çözülmeli. Bunun için yeni dönemde başkan olursam Kaleiçi’ne talip olacağız. Bunun için gerekli bürokratik görüşmeleri gerçekleştireceğiz. Daha önce örnekleri var. Kaleiçi mirasının en iyi şekilde korunması için tek elden yönetilmesi lazım.

Muratpaşa’nın falez bandında belediyenin son dönemde özel sektöre kiralamaktan vazgeçip birebir işletmeye başladığı parklar, kafeler, plajlar var. Başkan olursanız bu tür girişimler devam edecek mi?

Halkın memnun olduğu uygulamalardan haberimiz var. Onlar devam edecek mutlaka. Halkımız gerçekten belediye işletmelerimiz olmasa bir mekana gidip bir iki lokma bir şey yiyip tercih ettiği herhangi bir içki türünü kullanamayacak noktaya geldi. Hızla artan hayat pahalılığı nedeniyle bizim işletmelerimizde yapabiliyorlar bunları. Kamuya ait alanlar kamunun olmaya devam edecek derken bu işletmeleri de kastediyorum. Her alanda yaşam tarzı tehdit edilen halkın gönlünce kullandığı, istiyorsa içkisini içtiği mevcut alanlar iyileştirilerek devam edecek. İki noktada daha istediğimiz plaj yerlerimiz var. Onların da inşallah alımı söz konusu olacak.

'BİR ‘MURAT’ TARAFI VAR, BİR DE ‘PAŞA’'

Muratpaşa’da bir kısım seçmenin dile getirdiği bazı bölgelere çok yatırım gittiği, diğerlerinin geri planda kaldığı gibi bir eleştiri var. Buna katılıyor musunuz?

Hani bir şaka vardır, Muratpaşa’nın bir ‘Murat’ tarafı var, bir de ‘paşa’ tarafı var diye. Kuzeyindeki gelişmişlik düzeyini güneyin de yakalaması gerekiyor. Muratpaşa birçok açıdan gelişmiş bir kent. Ancak halkın kentli, yoksul uçurumu çok hızla artıyor. Muratpaşa’da yaşayanların hızla Kepez’e, Muratpaşa çeperlerine doğru kaymasını doğru bulmuyoruz. Burada yapabileceğimiz kamu yönetimi olarak önemli adımların olacağını düşünüyoruz. Ben Antalya’nın kalbi olan tek Muratpaşa olma hedefini tamamlayacağımızı düşünüyorum bu önümüzdeki süreçte. Kamu yararını her şeyin önüne alıyoruz. Ötekileştirilen, yok sayılan bütün kesimleri kentin öznesi haline getirmenin mücadelesini vereceğiz.

'KENTİN GÖBEĞİNDE OKUMA-YAZMA KURSUNA İHTİYAÇ VAR'

Hatta bundan daha derin bir sorun var. Muratpaşa falezlerin üstünde lüks yaşamın, altındaki mağaralarda evsizlerin yaşadığı ilçe. Bu uçuruma bir çözüm planınız var mı?

Merkezi hükümetin politikaları nedeniyle giderek artan sayıda kent yoksullukla karşı karşıya. Yoksulluğun önlenmesi gerekiyor. Yani bu çok net. İktidarın yaptığı gibi yoksulluğu yönetecek değil, yoksulluğu giderebilecek ve o yoksulluğu üreten sorunlara karşı önlem alabilecek bir yaklaşım lazım. Asıl mesele bu. CHP’li belediyeler hakikaten yıllardır bu işi yapıyor. Bir yandan iktidarın kendilerine yönelik akıl dışı politikalarıyla mücadele ederken, bir yandan da toplumda iktidarın yaratmış olduğu harabiyeti giderecek uygulamaların içinde oluyor. Evet, doğrudan görevimiz değil ama bunu yapmak zorundayız. Toplumcu, insan odaklı belediyecilik bunun için var. Mesela kültür evi olarak da kullanılan Zeytinköy Derneği’nde şu an yürütülmekte olan kadınlara okuma yazma kursu var. Yani tam kentin göbeğinde olan bir bölgede bile hala buna ihtiyaç var. Kent yoksulluğu ve barınma modelleri üzerinde çalışan, eğitimden sosyal hayatın zenginleşmesine kadar genişleyen etüt merkezimiz var.

‘YABANCILAR MECLİSİ AKTİF OLACAK’

Bu dönemde işiniz biraz daha zor. Bölge yoğun göç alındıktan sonra siz böyle bir göreve talip oluyorsunuz. Şehirde yabancı göçü kaynaklı nüfus artışının yoğunlaştığı yerler Muratpaşa ve Konyaaltı. Bu artışı yönetmeye yönelik planlarınız var mı?

Biliyorsunuz Muratpaşa’nın bir Yabancılar Meclisi var. Bu meclis daha etken hale getirilecek. Eğer buraya geliyorsa insanlar ve yurtdışına dönüş durumları yoksa birlikte yaşam çözümleri bulmak zorundayız. Bizim Muratpaşa çatısı altında karşılıklı saygı çerçevesinde, tüm kesimlerin yer aldığı ve ortak akılla şekillendirilen bir hayat sürdüğü düzeni kurmak zorundayız. Çocuklarımız birbirinden hoşnut. Çocuklarımızın memnuniyetleri bizi yönlendirmeli. Hoşnutsuzluğu giderecek bir yapıyı birlikte kurmak zorundayız. Evet birlikte yaşıyoruz. Dostça, kardeşçe yaşadığımız ve paylaştığımız bir kent fikrini ancak bu yolla hayata geçirebiliriz diye düşünüyorum. Elbette merkezi yönetime de düşen inanılmaz büyük görevler var bu konuda.