CHP'li Karaca: Sarayın yönlendirdiği bir yargı sisteminde kaygı duymamak mümkün mü?

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, cezaevlerindeki mahpus sayısının kendisini kaygılandırdığını belirterek, "Türkiye'de yaşayıp kaygı duymayan var mı?" dedi.

Abone ol

Zafer Kıraç*  

DUVAR - TBMM 27. Dönem Denizli Milletvekili ve Cumhuriyet Halk Partisi, İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ile hapishanelerde artan mahpus sayılarını, yaşanan insan hakları sorunlarını ve çocuk mahpusları konuştuk.

Hapishanelerde bugün itibariyle 310 bin mahpus var. Her gün yüzlerce insan bu sayıya ekleniyor. Bu durum sizi kaygılandırıyor mu?

Gülizar Biçer Karaca

Elbette kaygılandırıyor. Sarayın talimatla yönlendirdiği bir yargı ve infaz sisteminde kaygı duymamak mümkün mü? Türkiye'de yaşayıp kaygı duymayan var mı? Her gün sokakta, evde ya da herhangi bir yerde öldürülebilir miyim, başıma bir iş gelir mi? Attığım tweet nedeniyle evimi şafak vakti polis basar mı? Yazdığım, konuştuğum, itiraz ettiğim, açıkladığım düşüncem nedeniyle tutuklanır mıyım, yarın yiyecek ekmek bulabilecek miyim, barınma hakkı diyorlar ama fahiş ev kiraları karşısında ay sonunda evden atılıp tahliye edilecek miyim? Çocuklarıma bir gelecek bırakabilecek miyim? Bu soruları kendine sormayan tek kişilik hükümette baskı ve sansürle karşılaşmayan var mı?

'AİLELERİN BEKLENTİLERİNİ CEVAPSIZ BIRAKMA LÜKSÜMÜZ YOK'

İktidarın bu politikaları nelere yol açıyor?

Kaygı, korku, belirsizlik, güvencesizlik, değersizlik, onurlu yaşam hakkından mahrumiyet...

Türkiye hapishaneleri kapasite fazlasıyla tıklım, tıklım dolu. Suçla ilişkilenmeyi önleyici hiçbir çalışma yapılmıyor ve sürekli yeni hapishane inşaatları ile karşı karşıyayız. Bu konuda CHP'nin politikası nedir?

Konu cezaevlerine gelince tam bir fiyasko... Kalabalık koğuşlar, pandemide yetersizlikler, içeriden bize iletilen yüzlerce sorun... Hele ki pandemi döneminde katlanarak artan hak ihlalleri konusunda o kadar çok hükümlü ya da tutukludan mektup aldık ki... Ailelerin korona virüsü ile ilgili önlem alınması çağrıları, telefonları, mektuplarının ardı arkası kesilmedi. Hem onların sesi olmayı hem Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında önergelerle yasama çalışmalarını hem de ilgili cezaevleri yetkilileri ya da kamu temsilcileri ile görüşmeleri sürdürdük. Genel merkezimize ulaşan her bir talebe insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcılığı olarak cevap veriyoruz. İnsanların hele ki yakınları cezaevlerinde olan ailelerin beklentilerini cevapsız bırakma lüksümüz yok.

'DEVLET ÖDEV VE SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMEKTEN KAÇINIYOR'

Hapishanelerden çok fazla insan hakları ihlalleri şikayetleri, hatta çığlıkları yükseliyor. CHP olarak bu şikayetleri duyuyor musunuz? Önlemek için neler yapıyorsunuz?

Hak ihlallerinin bu kadar arttığı bir Türkiye tablosunda suçu konuştuğumuz kadar bireyleri suça iten sebepleri çok boyutlu olarak ele almak zorundayız. Örneğin suça sürüklendiği iddia edilen çocuklar açısından baktığımızda devletin "önleyici" mekanizmaları hayata geçirmesinin önemi açık ve net ortaya çıkmaktadır. Öte yandan "Ön tedbirlilik" önemli bir kavram. Kadın cinayetlerinde de doğa hakları konusunda işlenen suçlarda da hangi alana bakarsanız bakın önlenebilirliği önceliklendirmemiz gerekiyor. Ne yazık ki İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı tek adam kararıyla çıkan devlet, ödev ve sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınıyor. Sorumluluk üstlenmeyerek, artan suç oranlarını yok sayarak "Suçlu"yu günah keçisi ilan etmeyi meşrulaştırarak hareket edilmesi, tıklım tıklım dolu hapishaneler problemini çözemez. "Suç ve ceza" politikasını insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkesinden hareketle tartışmak zorundayız. Yüzlerce mektup ve cezaevlerinden gelen taleplerin muhatabı bir genel başkan yardımcısı olarak evrensel insan hakları ilkeleriyle hareket etmek CHP’nin temel politikasıdır.

'ÇOCUK HASSASİYETİNİ ANA AKIMLAŞTIRMAK GEREKİYOR'

Suçla ilişkilenen çocuklar hemen tutuklanıp, hapsediliyorlar. Çocuk hapishaneleri çocukların daha fazla suçla ilişkilenmesi, suç örgütleri için elaman bulma kurumu gibi sonuçlara yol açıyor. CHP olarak, çocuk hapishanelerinin kapatılması ve rehabilitasyon merkezleri açılması fikrine nasıl bakarsınız?

CHP olarak bütüncül çocuk politika belgesi taslağımızı hazırladık. Çocuk hakları alanında çalışan hak savunucularıyla toplantı yaparak görüşlerini aldık. 16 Haziran’da "çocuk katılımı" ilkesinden hareketle çocukların taleplerini bir çevrimiçi toplantıda dinleyecek ve taslağa son halini vereceğiz. CHP olarak tavrımız politikamız net. İktidarımızda kurulacak Çocuk Bakanlığı ile çocuğa özgü adalet sisteminin hayata geçirildiği bir sistem getireceğiz. 12 ana başlıkta tutum belgemizi nihai hali verilince kamuoyuna açıklayacağız.

"Ceza ehliyeti" tanımından vazgeçilerek, “ceza sorumluluğu” tanımı kapsayıcılığı getirilmeli, suç konusunda yaptırımsız bırakmak değil çocuğun kazanılması amaçlı davranılarak hapishanelerin çözüm olmadığı dile getirilmelidir.

Çocuk hassasiyetini ana akımlaştırmak gerekiyor. Kurumların içinde bu çocuk hassasiyeti sağlanmalı, eğitimden sağlığa, barınmadan kültür sanata dış politikadan ekonomiye tüm alanlarda, politikalarda ve projelerde “çocuğu gözeten”, sonuçların çocukları nasıl etkileyeceğini öngören çalışmalar bütüncül bir mantıkla yapılmalı ve “çocuk” alanı önemsizleştirilmemeli, yalnızlaştırılmamalıdır. Bir alana, bir kuruma ya da bir kişinin/mevki-görev sahibinin inisiyatifiyle sınırlandırılmamalıdır.

'ÇOCUKLARIN YERİ DÖRT DUVAR DEĞİLDİR'

Çocuk hapishaneleriyle ilgili size göre öne çıkan sorunlar neler?

Kelepçe uygulaması, çıplak arama, odaya kapatma cezası gibi çok keyfi uygulamalar var. Hapishanelerde mevcut kapalı ceza infaz kurumlarında bağımsız izleme mekanizmaları yok. Yargılanan çocukların hapsedilen çocukların neredeyse yarısı yetişkinlere özgü kurumlarla muhatap olmak durumunda kalıyor.

Bu konuda bir çalışma yapılmasının yanı sıra adalet sisteminde ciddi değişiklikler gerekiyor…

Evet, biz CHP olarak rehabilitasyonun önceliklendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve diyoruz ki çocukların yeri dört duvar değildir. Parti olarak çocuklarımız için bir politika belgesi hazırladık.

CHP olarak, çocuk hakları sözleşmesini ve evrensel ilkeleri temel yapı taşı olarak ele alıyoruz. 18 yaşındaki her bireyin çocuk olduğunun altını çiziyor, her türlü platformda tekrar tekrar dile getiriyoruz. Hem çocuk ceza adalet sisteminde hem suça sürüklendiği iddia edilen çocuklarda hem de çocukların eğitim ve sağlıklarını değerlendirme sürecinde yaşamın her alanında çocuklar için çocuklarla birlikte bir toplumsal yaşamı özlüyor, kurmaya söz veriyoruz.

***

Gülizar Biçer Karaca’yı uzun süredir ilgi ve heyecanla izliyorum, son bir hafta içinde yaptıklarından bir bölüm şöyle; Silivri'de Gezi tutuklularıyla görüşme, Van ve Mardin’de kadınlarla buluşma ve sorunları dinleme, bir cinayet olarak nitelediği Aladağ yangın davasını izleme ve ailelerle olma, Milletin Sesi Mitingi'ne katılım, Canan Kaftancıoğlu davası izleme, Gezi tutuklarını Bakırköy Kadın Hapishanesi'nde ziyaret, Ekrem İmamoğlu duruşması için mahkemede...

Ana muhalefet partisinin insan haklarından sorumlu genel başkan yardımcısı olarak son bir haftalık yaptıklarına baktığımda hem ne çok problemimiz olduğunu hem de bunların üstüne giden çözüm arayan bir çabanın varlığını görüyorum.

Umutlarım artıyor.

Gülizar Biçer Karaca Twitter'da Nazım Hikmet’in şu dizelerini paylaşmış:

"Umut, bin bir ayaklı.

Umut, güneşte saklı,

Umut, edenler haklı,

Umut, insanın hakkı"

*İnsan Hakları Çalışanı