CHP'li Kılıç: Ülkedeki hemen her kokuşmuşluğun altından bir AKP’linin çıkmasını unutmak mümkün mü?

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, "Kara para aklayan fenomenlerden, futboldaki saadet zincirine ülkedeki hemen her kokuşmuşluğun altından bir AKP’linin çıkmasını unutmak mümkün mü?" dedi.

Abone ol

DUVAR - CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, görüşmeleri süren 80 maddelik torba kanun teklifine ilişkin konuştu.

Kılıç, Nihat Behram’ın şiirini okudu, “Haykır acını ey halk, baş eğme haykır” diye seslendi. 2023 yılının son konuşmasını yapan Kılıç, “Hırsızlara, arsızlara, kötülere karşı iyilerin galip geleceği bir yıl diliyorum” dedi.

Kılıç, şunları söyledi:

“Yıllardır bu kürsüden torba yasanın anayasaya aykırılıklarını, bütüncül olmayan yasa yapma alışkanlığının yeni yeni sorunlara yol açtığını, diğer komisyonları yok sayarak her şeyi plan bütçe komisyonu üzerinden yapmayı olağanlaştıran bu uygulamadan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini anlattık durduk. Bunu sadece biz görmüyoruz üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşların bile gündeminde yer aldı. Avrupa Konseyi bünyesinde kurulan Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu, iki hafta önce bir rapor açıkladı. Raporda, Türkiye’ye defaatle torba yasa uygulamasından vazgeçmesi için tavsiyede bulunulduğu ancak bu tavsiyelerin bir türlü yerine getirilmediği bir eleştiri olarak yer aldı. Türkiye’ye de Haziran 2024’e kadar süre verdi. Ve bu rapor açıklandığında maalesef o hafta bile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yine bir torba yasa mesaisindeydik biz. Bir söz var ya “azıksız yola çıkanın iki gözü torbada olur” diye sizin de bu plansız programsızlığınız yönetememezliğiniz yüzünden bu Meclis’te, gözünü başını torbadan alamadı.

'HEMEN HER KOKUŞMUŞLUĞUN ALTINDAN BİR AKP’LİNİN ÇIKMASINI UNUTMAK MÜMKÜN MÜ?'

Hepimizin zorluklarla yüzleştiği bir yılı geride bırakıyoruz. Doğal afetler, Anayasa ihlalleri, iş cinayetleri, intiharlar, emek hırsızlığı derken açlık sefalet dolu bir yılı geride bıraktık. 2023 yılı 10 yıl gibi geldi herkese. Yaşadıklarımızı geride bırakıyoruz ancak sanmayın ki unutacağız.

Mesela İsias Otel'de göz göre göre kaybettiğimiz canları unutmak mümkün mü? Depremin acılarını ve hala yaraların sarılamamış olmasını unutmamız mümkün mü? İşçiye, memura, emekliye, çiftçiye dayatılan sefaleti unutmak mümkün mü? Hemen her gün bir kadın katledildi bunu unutmak mümkün mü? Toprağa verdiğimiz kına kuzularımızı unutmak mümkün mü? Bu kürsüde gerçekleri haykırırken kaybettiğimiz milletvekili Hasan Bitmez’i unutmak mümkün mü?

Yargıtay eliyle Meclis’e ayar vermeye çalışılmasını unutmak mümkün mü?  İhtiyaca rağmen atanmayan öğretmenleri, kadro bekleyen mühendisleri işsizlikten intihar eden gençlerimizi unutmak mümkün mü? Kara para aklayan fenomenlerinden, futboldaki saadet zincirine kadar bu ülkedeki hemen hemen her kokuşmuşluğun altından bir AKP’linin çıkmasını unutmak mümkün mü?

İktidarın seçim öncesi vaatleri unutabilir miyiz? Mesela mülakat kaldırılacaktı. Mesela staj ve çıraklık mağdurları hakkını alacaktı. Mesela esnaf 7200 prim günle emekli olacaktı. Mesela memura 3600 ek gösterge uygulanacaktı. Mesela taşeron işçiler kadro alacaktı. Bu seçim vaatlerinizi tutmadığınızı unutmak mümkün mü? Sizi unutmaya ömrümüz yeter mi? Unutmayacağız unutturmayacağız. Ta ki kısa çöp uzun çöpten hakkını alana kadar.

'HAYKIR ACINI EY HALK, BAŞ EĞME HAYKIR'

2024 yılına girerken Meclis’teki son konuşmamda; bu ülkede eşitlik, özgürlük demokrasi, mutluluk huzur için yani Saray’dakiler değil halk için daha fazla umut daha fazla direniş daha fazla dayanışma diyorum. Emekçinin, ezilenin, üzülenin dara düşenin gün yüzü görmeyenin; hırsızlara, arsızlara, utanmazlara karşı yani kötülere karşı iyilerin galip geleceği bir yıl diliyorum.   

Haykır acını ey halk, baş eğme haykır / Bir yol kavşağındasın ve ancak / Yaraların, haykırışlarla onarılır / Bir yol kavşağındasın ve senin / Değişmek için çırpınıyor kaderin/  Kuşan alnında biriken o kara teri / Sırtında şakırdayan kırbacı kopar / Soluk al, ışıldat o mazlum yüreğini / Bak; korlaştı acıların, kozalandı / Ey halk, parçala şu nankör suskunluğunu / Baş kaldır artık / Sevginin ve öfkenin uğultusunu / Bağrına vura vura taşırken sana / Karşılık gözetmiyor o gencecik insanlar / Ne barbarın tehdidi, ne dişleri kıran elektrik / Dalga dalga yayılan o rüzgarı durdurabilir / Bu direniş senin için ey halk / Bu çığlık senin kollarınla / Yıkılsın şu köhne dünya / Ve coşkuyla yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı / Bir yol kavşağındasın fakat / Mutlaka değişecek kaderin / Bunu bekliyor şu ıslak çukurlarda yürüyen şu yoksul çocuk / Bunu bekliyor gözevleri kurutulmuş analar / Bunu bekliyor zincirin oyduğu bilek / Bunu bekliyor açlık, kuraklık, ılık ılık akan kan / Bunun için en gençlerimizi ölümle tanıştırdık / Kuşan kendini artık / Biraz da gövdeni yüreğinle kırbaçla / Ey halk, haykır acını; bu kara dumanı dağıt.”