CHP'li Nazlıaka: Bakanlık soyadı dayatmasını yeniden değerlendirecek

CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, CHP Genel Merkezi'nde açıklama yaptı.

Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile görüşmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Partisinin Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında konuşan Nazlıaka, "Görüşmede Sayın Bakan’a 11 maddeden oluşan geniş kapsamlı bir dosya sundum. Sayın Bakan sunduğum dosyayı inceleyeceğini, dosyadaki bazı sorulara yazılı cevap vereceğini belirtti" dedi.

'SOYADI DAYATMASINA İLİŞKİN YENİDEN BİR DEĞERLENDİRME YAPILACAK'

Nazlıaka, kadınların tepki gösterdiği soyadı düzenlemesi ile ilgili, "Bu görüşmede umudumuzu büyüten en önemli haber; soyadı düzenlemesinin 9. Yargı Paketi’nden çıkarılacağı bilgisi oldu. Bu sabah aldığımız bilgiye göre, soyadı dayatmasına ilişkin bakanlık bünyesinde yeniden bir değerlendirme yapılacak" ifadelerini kullandı.

"Sayın Bakan ile gerçekleşen bu görüşmeyi karşılıklı iletişim açısından çok önemsiyorum" diyen Nazlıaka, "Yakın tarihte tekrar bir görüşme yapacağımızı umuyorum. Sayın Bakan’ın da bu konudaki samimi tavrına ilişkin edindiğim izlenim, periyodik görüşeceğimiz yönündedir" diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka'nın açıklamaları şöyle:

"Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında gerçekleşen görüşme sonrası Gölge Bakanlarımız, Bakanlarla görüşmeye başladı. Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Gölge Bakan olarak ben de Bakanlığın faaliyet alanlarına yönelik sorun ve çözüm önerilerimizi iletmek üzere Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş ile bir görüşme gerçekleştirdim. Öncelikle Sayın Bakan'a misafirperverliği için çok teşekkür ederim. Kadın Kolları Genel Sekreterimiz Mehtap Yücel ile gittiğimiz görüşmede Sayın Bakan’a 11 maddeden oluşan geniş kapsamlı bir dosya sundum. Sayın Bakan sunduğum dosyayı inceleyeceğini, dosyadaki bazı sorulara yazılı cevap vereceğini belirtti.

Bir saati aşan görüşmede Sayın Bakan ile şu başlıkları görüştük:

Kadına yönelik şiddetle mücadele başlığının altında; İstanbul Sözleşmesi’ni, veriler ulaşma sorununu, kadın cinayetlerinin şüpheli ölüm adı altında gizlenmesini, deprem bölgesinde artan kadına yönelik şiddet vakalarını, KADES uygulamasındaki eksikleri, elektronik kelepçe sayısındaki yetersizliği, ŞÖNİM sayılarının artırılması gerektiğini ve budanmaya çalışılan 6284 Sayılı Kanun’u konuştuk. Sil baştan yazılamaya çalışılan Medeni Kanun, 9. Yargı Paketi içerisindeki soyadı dayatması, kadın yoksulluğu ve sosyal desteklerdeki adaletsizlikler hakkında görüşlerimizi ilettik.

Çocuk hakları başlığı altında; çocuk işçileri, eğitim dışına itilen çocukları, karma eğitim tartışmasını, devlet korumasındaki çocukları, erken yaşta zorla evlilikleri, depremdeki kayıp çocuklar konusunu anlattık.

Engelliler, şehit yakınları ve gaziler ile Romanların yaşadığı hak mağduriyetlerini ve çözüm önerilerimizi sunduk. Tarikat ve cemaatlerle imzalanan protokoller hakkında geniş kapsamlı bilgi talep ettik. Verimli bir sohbet gerçekleştirdik.

'SOYADI DÜZENLEMESİ'

Sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyeyim. Bu görüşmede umudumuzu büyüten en önemli haber; soyadı düzenlemesinin 9. Yargı Paketi’nden çıkarılacağı bilgisi oldu. Bu sabah aldığımız bilgiye göre, soyadı dayatmasına ilişkin Bakanlık bünyesinde yeniden bir değerlendirme yapılacak.

Sizlerin de çok iyi bildiği üzere; uzun zamandır 9. Yargı Paketi ülke gündemini meşgul ediyor. Partimizin Meclis Grubu, özellikle de Adalet ve KEFEK komisyonu üyesi olan milletvekillerimiz, Türkiye kadın hareketi, eşitlikçi erkekler ve benzer görüşü paylaşan diğer siyasi partiler bu süreçte net tavır aldı, itirazlarını dile getirdi. Kadın örgütleri basın açıklamaları yaparak Anayasa Mahkemesi Kararı’na uyulması çağrısı yaptı. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel grup konuşmasında ve kamuoyuna yaptığı açıklamalarda 'hangi soyadını kullanacağına sadece kadınlar karar verir' dedi. Grup başkanvekillerimiz ve milletvekillerimiz sabaha kadar süren komisyon toplantılarında soyadı dayatmasına 'hayır' dediler. Emeği geçen herkese binlerce teşekkür ederiz.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET

Sayın Bakan ile tüm kırılgan grupların güçlendirilmesi gerektiğini konuştuk. Kadına yönelik şiddet vakaları konusu gündeme geldiğinde Sayın Göktaş, her cinayet ve şiddet vakasının kendileri için çok önemli olduğunu bildirdi. Amaçlarının topyekûn bir mücadele ile kadına yönelik şiddeti sıfırlamak olduğunu belirtti. Kendisinin de bizzat Belçika’da bir kadın cinayetine şahitlik ettiğini söyledi. Sayın Bakanı bu konuda kararlı buldum. Önceki Bakan’ın “şiddeti tolere edilebilir” bulduğunu anımsayınca, Sayın Göktaş’ın şiddete sıfır tolerans yaklaşımını önemsedim. Bu konuda verileri kendisine sunduğumda Sayın Bakan her türlü katkıya açık olduğunu dile getirdi.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Türkiye’deki kadın örgütleriyle yakın temasta olduğumuzu, bu görüşme öncesi onların görüşlerini aldığımızı belirttim ve İstanbul Sözleşmesi’nin önemine değindim. Kendi alanında altın standart niteliğinde olan bir sözleşme olduğunu, kadınların can simidi olduğunu vurguladım. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi ve Sözleşme’nin yeniden yürürlüğe konulması talebimizi ilettim.

6284 Sayılı Kanun’un etkin uygulanmaması nedeniyle suç duyurusunda bulunan kadınların karakolda şiddet uygulayan kişiyle uzlaştırılıp şiddet sarmalına mahkum edildiğini anlattım. Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden sonra bu tablonun arttığı bilgisini paylaştım. 64 binden fazla 6284 kapsamında takip edilen dosya olduğu bilgisi verildi. Bakanlık yetkilileri şüpheli ölüm vakalarının dosyalarına müdahil olduklarını kaydetti. Ayşe Tuba Arslan’ın 23 kez suç duyurusunda bulunduğunu ve göz göre göre öldürüldüğünü hatırlattım. Bakanlık yetkilileri bu vakaların bir daha yaşanmaması için çalışıldığını söyledi. Emniyet mensuplarına verilecek toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin önemine değindiğimde, Sayın Bakan jandarmanın farkındalık çalışması yaptığından bahsetti.

Sayın Bakan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Avrupa’da da pek çok ülkede geri çekilmeler olduğunu ancak Sözleşme’nin kıymetli bir alt yapısı olduğunu, 6284’ün ise dünyada eşi benzeri olmayan bir yasa olduğunu bildirdi. Öncelikle şunu belirtelim; Erdoğan Sözleşmeyi 2021’de fesih etti. 2023 ise Avrupa Parlamentosu birlik genelinde İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını kabul etti. Yani Sözleşmeye olan destek her geçen gün artıyor. Gelişmiş ülkeler Sözleşmenin önemini kavrarken, ülkemiz 3 kez boş diyerek sözleşmeden çıkıyor.

6284 NO'LU YASA

6284 No’lu yasaya gelince; o dönemde milletvekili olduğumu, bu yasanın geçmesinde benim de emeğim olduğunu belirttim. Ancak komisyondan geçen yasanın adının Genel Kurul’a indirilirken adının değiştiğini ve “Kadına Yönelik Şiddet Sözleşmesi” yerine “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi” olduğunu hatırlattım. Böylece kadını aile içinde eriten bir anlayışın pekiştirildiğini, kadın şiddet görse de “kol kırılır yen içinde kalır, önemli olan ailenin korunmasıdır” mesajı verildiğini ifade ettim. Aile bütünlüğünün elbette önemli olduğunu söylediğimde Sayın Bakan “sağlıklı aileler” eklemesi vurgusu yaptı. Sayın Bakan sağlıklı aileleri korumak istediklerini, kadını güçlendirmek için eylem planları olduğunu söyleyerek, “keşke vakaları sıfırlayabilsek” ifadesini kullandı.

YaşamHak projemiz kapsamında hayata geçirdiğimiz 444 82 85 numaralı ALO Şiddet hattımızın deprem bölgesindeki mağdur kadınlar tarafından çok arandığını ve bu şikayetleri kendilerine iletmek istediğimizi söyledim. Sayın Bakan da uluslararası kurumlarla çalışmalar yürüttüklerini ve sadece deprem bölgesi değil şikayet vakalarının kendilerine iletilmesini ve önleyici tedbir almayı istediklerini belirtti. Deprem bölgesindeki sorunları da ilettim.

'KONUKEVİ İFADESİNDE FARKLI DÜŞÜNÜYORUZ'

Sayın Bakan’a KADES uygulamasını önemli bulduğumuzu belirterek akıllı telefon kullanım ve internete erişimde yaşanan sıkıntıları aktardım. Emniyet verilerini paylaşarak başvuru sayısına rağmen elektronik kelepçe sayısının yetersizliğini dile getirdiğimde 744 vakanın elektronik kelepçe ile aktif takipte olduğu bildirildi.

ŞÖNİM’lerin sayısının yetersiz olduğunun altını çizdiğimde 82 ŞÖNİM olduğu ve 6 tane daha açılacağı belirtildi. Bu sayının da yetersiz olduğunu ilettim. Ayrıca terminoloji olarak 'konukevi' ifadesinin doğru olmadığını 'sığınma evi ya da sığınak' ifadesinin kullanılması gerektiğini kaydettim. Bu konuda farklı düşünüyoruz.

PROTOKOL ARAŞTIRILACAK

Son olarak, Bakanlığın birçok cemaat ve tarikata bağlı derneklerle protokol imzalamaya devam ettiğini basına yansıyan haberlerden takip ettiğimizi ilettim.

Nur Cemaati’ne bağlı Hayrat İnsani Yardım Derneği arasında imzalanan protokolü, Menzil Cemaati’ne bağlı Beşir Derneği ile yapılan protokolü hatırlattım. Protokole göre, Beşir Derneği’nin çocuk evleri açma yetkisi olduğunu söyledim. “Bakanlık neden kendi imkânlarıyla çocuk evleri açmıyor?” diye sordum. Sayın Bakan bu konuyu araştıracağını söyledi.

'YENİDEN BİR GÖRÜŞME YAPILABİLİR'

Sayın Bakan ile gerçekleşen bu görüşmeyi karşılıklı iletişim açısından çok önemsiyorum. Yakın tarihte tekrar bir görüşme yapacağımızı umuyorum. Bugün genel sorunlar üzerinde yoğunlaştık. Bundan sonra yapılacak görüşmelerde özel dosyalar üzerinden giderek kırılgan grupların yaşadığı sorunları bizzat iletmek istiyorum. Sayın Bakan’ın da bu konudaki samimi tavrına ilişkin edindiğim izlenim, periyodik görüşeceğimiz yönündedir."

(HABER MERKEZİ)