CHP’li Salıcı: AKP sığınmacılarla ilgili siyaseti AB’yle rüşvet pazarlığına dönüştürdü
CHP'li Salıcı, CHP 11’İnci Bölge Toplantısı'nda AK Parti'nin politikalarını eleştirdi, “AKP sığınmacılarla ilgili siyaseti tam anlamıyla Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığına dönüştürdü” dedi.
ANKARA - Cumhuriyet Halk Partisi’nin 11’inci Bölge Toplantısı, Amasya, Samsun ve Sinop illerinin katılımıyla Samsun’da yapıldı.
CHP Parti Örgütü Örgüt Yönetimleri ve Yurtdışı Örgütlenme’den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin “sığınmacı politikasını” eleştirerek, “Adalet ve Kalkınma Partisi sığınmacılarla ilgili siyaseti tam anlamıyla Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığına dönüştürdü. Türkiye rüşvet pazarlıklarına mahkûm edilebilecek bir ülke değil. Biden (ABD Başkanı) ile görüştü ya, o görüşmede muhtemelen bizim bilmediğimiz, devletin kayıtlarına girmeyen bazı sözler var. O gizli anlaşma Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan sonraki iktidarını kuracak CHP’yi bağlamaz” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR YANGINLARA SEYİRCİ KALDI’
CHP’nin 11’inci Bölge Toplantısı’na, Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan, Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci, Merzifon Belediye Başkanı Alp Kargı, Gümüşhacıköy Belediye Başkanı Zehra Özyol, Ayancık Belediye Başkanı Hayrettin Kaya ile Samsun Milletvekilleri Neslihan Hancıoğlu ve Kemal Zeybek katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Türkiye’nin 2018 Ağustos ayından bu yana ekonomik kriz içerisinde olduğunu söyledi. İktidarın ekonomik krizi yönetemediğini belirten Salıcı, “İşsizlik arttı, enflasyon arttı, kendi hayatına kıymak zorunda kalan yurttaşlarımızın sayısı arttı. Sonra aralık ayı sonunda pandemi ortaya çıktı. 70 gün sonra ilk vaka görüldü ve ilk vaka görülene kadar iktidar herhangi bir önlem almadı. Sonraki süreci nasıl yürüttüğünü de hepimiz çok iyi biliyoruz. En son ülkenin güneyinde ve batısında hepimizin yüreğini yakan yangınlar başladı. İktidar yangınlara sadece seyirci kaldı” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR YANGIN SÜRECİNİ YÖNETEMEYEN İKTİDARA DÖNÜŞTÜ’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ya birlikte Antalya ve Muğla’daki yangınların yaşandığı bölgeyi ziyaret ettiklerini belirten Salıcı, “Gördüğümüz tablo gayet vahimdir” dedi. Gece görüş imkânı olmadığı için akşamları yangın söndürme helikopterlerinin çalışmadığını belirten Salıcı sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bu iktidar 2002 yılında iktidara geldi. 2002 yılında İktidara geldiğinde Türk Hava Kurumu’nun envanterinde 16 yangın söndürme uçağı, üç tane keşif uçağı vardı. 2002 yılında 176 farklı yerde yangın çıktı ve itfaiyelerin de desteği ile ağırlıklı olarak uçaklarla, geniş bir alana yayılmadan, Türkiye’nin ana gündemine girmeden söndürüldü. 2002, AKP’nin iktidara geldiği, ‘eski Türkiye’ dediği Türkiye’nin üretmiş olduğu yapının, Cumhuriyet kurumu olan Türk Hava Kurumu’nun bu ülkenin birikimleri sonucu aldığı uçaklar. B gün çok ciddi bir alan yandı gitti. Hepimizin içi yandı. Doğamız, hayvanımız, insanımız, ekonomik hayatımız, canımız, malımız yandı gitti. İktidar bu yangın sürecini, bu krizi de yürütemeyen iktidara dönüştü. Önümüzde karşılaştığımız hiçbir krizi yönetemeyen bir siyasi iktidar var. Bu iktidar artık Türkiye’nin canına da malına da zarar gelirken sadece seyirci kalan, hatta canla başla mücadele edip söndürmek isteyen insanları da yeri geldiğinde başka sıfatlarla suçlayan iktidara dönüştü. Yangınlar, seller, doğal afetler, depremler ilk defa olmuyor. Olması gereken bu afetler gerçekleşmeden önce tedbir almak. İktidarın yapması gereken şey tedbir almak. Adalet ve Kalkınma Partisi bu tedbiri almıyor.”
‘PARİS İKLİM ANLAŞMASI ONAYLANMALI’
AK Parti iktidarının Paris İklim Anlaşmasını Meclis’te yaptıkları çağrılarına rağmen onaylamadığını belirten Salıcı, “Paris İklim Anlaşması imzaladığında bir ülkenin kendi başına çözemeyeceği doğal afetleri veya iklimi tetikleyen olumsuzlukların tedbirini tüm dünya beraber aşacak. İçinde yaşadığımız ülke, dünyadan bağımsız değil. Yunanistan’daki yangın da bizi etkiliyor, İspanya’daki yangınlarda başka ülkeleri etkiliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, bizim geleceğimizi yok edecek bir aymazlık içinde. Bu iktidarın değişmesi lazım. Değişmesi içinde acilen Türkiye’nin daha fazla hasar görmemesi için erken seçime ihtiyacımız var” dedi.
‘NEFRET DİLİNİ TASVİP EDEMEYİZ’
AK Parti iktidarının yanlış bir Suriye politikası izlediğini, yanlış politikanın sonucunda resmi ramaklara göre 3 milyon 700 bin Suriyelinin iç savaştan kaçarak Türkiye’ye geldiğini belirten Salıcı, “Biz tabi ki onları misafir eder, ekmeğimizi onlarla bölüşüyoruz. Ama Suriyelilerin Türkiye’ye gelmiş olmasının nedeninin ne olduğunu bilmemiz lazım” ifadelerini kullandı ve açıklamalarını şu satır başlarıyla sürdürdü:
SIĞINMACILARA KARŞI NEFRET DİLİNİ TASVİP ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL: Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi bu kadar yanlış bir Suriye politikası izlememiş olsaydı, komşusunun evindeki yangını körüklememiş olsa 4-5 milyon Suriyeli kendi ülkesini bırakıp Türkiye’ye gelir miydi, başka bir ülkelere gitme ihtiyacı duyar mıydı? Onun için bizim sığınmacılara karşı bir nefret dilini tasvip etmemiz mümkün değil, doğru da değil. Tabi ki onları kendi ülkemizde misafir edeceğiz, geçici bir süre için onlara destek vereceğiz ama bir yandan da bunun kalıcı hale dönüşmemesini sağlamamız lazım. Diğer ülkelerin de desteğini alarak Suriye’de savaşı bitirip, ülkenin imarını tamamlayıp, yaşanabilir bir yere dönüştürüp, can güvenliğini sağlayıp Suriyeli misafirlerimizi kendi ülkelerine misafir edeceğiz. Genel Başkanımızın söylediği gibi davulla zurnayla yolcu edeceğiz. Yani gitmekten mutlu olacakları hale getireceğiz.
RÜŞVET PAZARLIĞINA DÖNÜŞTÜ: Sadece Suriye’den gelenler mi var? Irak, İran, Afrika ülkelerinden var, geçmişte gelen Afganlar var, bugün İran sınırına kadar otobüslerle taşınan ve oradan koşarak Türkiye’ye giren Afganlar var. Adalet ve Kalkınma Partisi sığınmacılarla ilgili siyaseti tam anlamıyla Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığına dönüştürdü. “Biz bu işin finansmanını daha iyi yönetiriz” diyor Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı. Avrupa’ya “Bizim istediğimiz kaynağı ver, biz onlara burada bakalım”. Türkiye rüşvet pazarlıklarına mahkûm edilebilecek bir ülke değil. Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü başka, Dış İşleri kaynakları başka, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı başka konuşuyor. Anlaşılan o ki partisinin de devletin de haberdar olmadığı bir gizili anlaşmanın içinde. Biden ile görüştü ya, o görüşmede muhtemelen bizim bilmediğimiz, devletin kayıtlarına girmeyen bazı sözler var.
GİZLİ ANLAŞMA BİZİ BAĞLAMAZ: Şu açık; Türkiye geçmişte de göçler aldı, komşu ülkelerden göçlerle gelenlere kucak açtı ama Türkiye hiçbir zaman bunu rüşvet pazarlığı haline getirmedi. Türkiye hiçbir zaman, “Ben sizi korurum ama karşılığında şu kadar para alırım” diyen bir Cumhurbaşkanı veya Başbakan tarafından yönetilmedi. Aralarında gizli bir anlaşma varsa, Sayın Genel Başkanımız da ifade etti o gizli anlaşma bizi bağlamaz. O gizli anlaşma Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan sonraki iktidarını kuracak, yönetecek olan, Türkiye’yi refaha taşıyacak olan CHP’yi bağlamaz. Tıpkı Kanal İstanbul’la yapılacak yatırım ve verilecek olan kredilerin, geleceğin iktidarı CHP’yi bağlamayacak olduğu gibi. Tıpkı beşli çetenin bazı ilişkiler üzerinden almış oldukları Londra’daki tahkim mahkemeleri üzerinden devlet garantisi verilen, döviz üzerinden geçiş garantisi verilmiş olan projelerin CHP tarafından iktidara geldiğimizde kamulaştıracak olması gibi. Mesele bizim için çok açık. Biz Türkiye’ye zarar verecek, Türkiye’yı sıkıntıya sokacak herhangi bir işin içinde olmayız. Bunu iktidara gelince yapacağız. (DUVAR)