Çikolata, çay ve kahvede yasaklı ilaç: Gıdada güvenlik nasıl sağlanır?

Bakanlık hileli gıda listesini açıklamaya devam ediyor. Çikolata, enerji içeceği ve macun gibi pek çok üründe yasaklı ilaç etken maddesi tespit edildi. Peki gıda güvenliği nasıl sağlanır?

Abone ol

İSTANBUL - Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıdada taklit, tağşiş yapanlar listesi kamuoyunda tepki oluşturdu. Bakanlığın yaptığı denetimler sonrasında ortaya çıkan tabloda onlarca markanın hileli gıdayı piyasaya sürdüğü ortaya çıktı. Yine bakanlığın sitesinde, ‘sağlığa tehlikeye düşürecek’ listesinde yer alan yaklaşık 20 üründe ise satışı yasak ilaç etken maddesi tespit edildi.

Bahse konu markalar çok bilinmemekle birlikte, çocukların tükettiği çikolatadan yetişkinlerin tükettiği enerji içeceğine kadar pek gıdayı üretip satışa sunuyor. Ayrıca çay, kahve ve pekmez gibi gıdalarda da yalnızca doktorlar tarafından kontrol edilebilen ilaç etken maddeleri kullanıldığı ortaya çıktı. Peki güvenli gıdaya erişim sağlanabilir mi?

Hileli gıdanın nasıl önlenebileceğini TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü ile konuştuk.

ÇİKOLATA, ÇAY, KAHVE İÇİNDE SATIŞI YASAK İLAÇ ETKEN MADDESİ

Bakanlığın açıkladığı listede, sağlığı tehlikeye düşürecek ürünleri üreten bazı markalar şöyle: Double Epimex markasının internet ortamında satılan bitter çikolatası, ginsengli bitkisel macunu, Buffola markasının enerji içeceği, Matador Power’ın cinsel güç arttırıcı ballı bitkisel macunu.

Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı.

Bakanlığın açıklamaya devam ettiği hileli gıda listesi kamuoyunda yeni bir tartışmaya neden oldu. Hileli gıda sattığı açıklanan firmalara ne olduğuyla ilgili pek bir bilgi bulunmuyor. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü, uygulamayı olumlu bulup, devam etmesini savunsa da çözümün, hileli gıdaların üretilmeden engellenmesinde yattığını söyledi.

‘ETİKETLERİNDE YAZMIYOR’

Yaşar Üzümcü sözlerine şöyle devam etti: “Bu tür ürünlerde ilaç etken maddesi bulunamaz bu yasak. Tıbbi bir ilaçtan söz ediyoruz. Herhangi bir hastalık için doktorun yazabileceği özel bir alan. Kesinlikle gıda ürünlerinde bulunmaması gerekiyor. İki türlü bir sorun var. İlacın yan etkilerinin ne olabileceği konusunda tüketen insanların bilgisi olamıyor. Çünkü etiketinde yazmıyorlar. Belki ilaca karşı tüketicinin alerjisi var. Kullanan kişi, bunun bir gıda olduğunu düşünüp tüketiyor. Dolayısıyla aşırı doz alma ihtimali var. Ciddi sağlık sorunlarıyla insanlar karşılaşabilir. Bunu yapanlar yasa dışı işlem yapıyor.”

.

'PİYASADAN TOPLATILSA BİLE...'

Peki bakanlık, hileli gıdayı tespit ettiğinde ne yapıyor? Mevzuatlara göre yapılması gereken açık. Üzümcü, süreci bu soruya şu yanıtı verdi: "Tarım ve Orman Bakanlığı gıdalarda bu gibi 'halkın sağlığını riske atan maddeler tespit ettiğinde savcılığa suç duyurusunda bulunuyor ve o ürünleri piyasadan toplatıyor. Dava aşamasında cezası 1 ila 5 yıl hapis ya da 1000 ila 5 bin gün arası idari para cezasıdır. 3 yıl içinde Tekrarında ise işletme sahibinin ticari faaliyetine son veriliyor. Bakanlığın uygulaması böyle. Ancak bu firmalar genelde isimleri duyulmamış, küçük firmalar olduğu için bugün kapatıp yarın başka isimle piyasaya yeniden girebiliyor. Bu işi yapanların, kişi olarak yasaklanması gerekiyor. Böyle bir yasal düzenleme gerekli.”

Bitkisel karışımlı macunlarda sağlığı tehdit eden ilaç etken maddesi bulundu.

‘DENETÇİ SAYISI ARTIRILMALI’

Üzümcü, halk sağlığını riske atan gıdaların üretilmeden engellenmesi gerektiğini kaydederek, “Asıl hedef ve amacın bu olması lazım. Bunun için de Bakanlık'ta denetçilerin sayısının artırılması lazım. Bu tarz yerlerde üretim yapılmadan, önüne geçilmesi gerekir. Diğer aşamada ise gıda mühendisi, gıda konusunda eğitim almış meslek mensupları, işyerinin kapasitesine uygun yeterli sayıda çalıştırılmalı. Eğer bir gıda işletmesi üç vardiya çalışıyorsa, her vardiya en az bir mühendis kontrolünde olmalı. Ancak, şu anki mevzuata göre bir tane sorumlu mühendis yetiyor” diye konuştu.

Gıda üretilen işletmelerde gıda mühendisi bulunuyor olsa da iş yeri çalışanı olduğu için denetim eksikliği ortaya çıkabiliyor. Üzümcü bu sorunla ilgili de şöyle konuştu: “İşletmelerde çalışan arkadaşlar, şirket patronuna bağlı. İş güvencesi yok. O nedenle yaptırım daha az olabilir. Bu yöntemin de değiştirilmesi gerekiyor. Bağımsız denetçilerle iş ve gıda güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Bu konuda odalara görev verilirse bu görev yerine getirilir. Böylelikle tarafsız bir mekanizma ortaya çıkmış olur.”

AVRUPA NASIL MÜCADELE EDİYOR?

Avrupa’da hangi yöntemi kullanılıyor? Türkiye’deki gıda güvenliğine yönelik eksikliklere değinen Üzümcü, Avrupa’daki uygulamadan da örnek verdi: “Avrupa Birliği’nde olduğu gibi yapılabilir. Devletten bağımsız bir kurumları var. Gıda güvenliği otoritesi oluşturulmalı, risk esaslı değerlendirmeler yapmalı. Özgür ve özerk kuruma ihtiyaç var. Türkiye’de bakanlığın alt birimi olarak çalışıyor. Burada meslek odaları devreye girebilir. O zaman gıda güvenliği sorunun çözülmesinde önemli bir adım atılmış olacak.”