‘’Güzel bir dünyada yaşamak istiyorsanız siz de öyle bir meyhane bulunuz.’’
Orhan Veli
Rahmetli Vefa Zat’ın kitabına isim yaptığı gibi, biz rakı içeriz. Biz rakıyı meyhanelerde kurduğumuz çilingirlerde içeriz. Böyle bildik. O çilingirler ki bolâhenk dostlarla kurduğumuz meclislerimizdir. Bu meclisin ceminde demlenmek, söz ezmeden söz söylemek, bir sandalyelik boşluğu layıkıyla doldurmak az iş değildir hani. Sabır ister, özen ister, hüsnü niyet ister, omuzdaşlık ister. İster de ister. Gönül işidir, emek işidir manayı sezene. Böyle bildik.
Tekrara düşme pahasına söyleyeyim; barba meyhaneyi açar, ruhunu müdavim üfler. Eğer maya tutarsa tabelaya isim yazılmasa da olur. O yaşantı mekanında kurulan çilingirlerden dünyaya doğru giden tramvaylar kalkar her akşam, Cemal Süreya’ya selam çakarak. Bütün bir meyhane göğe bakar her kadehte, Turgut Uyar’a nazire olsun diye. Nazım’sız olur mu dostların arasındayız, güneşin sofrasındayız diye şişirilir avurtlar. Az rastlanır bir kumaştır bu. Böyle gördük, böyle bildik.
Tekrara düşme pahasına söyleyeyim; hisseli harikalar kumpanyasıdır meyhane. Başrolü, figüranı, assolisti olmayan. Müdavimin hissesine düşen de tek bir sandalyedir hepi topu. O sandalye, o masa, o çilingir, o meyhane harman yeri gibidir kıymetini bilene ve az her dem çoktur. Böyle bildik.
Edebiyatçının, sanatçının aynasından bu kerte güzel yansır meyhaneler ve çilingirler, elbet farkındayım. Dikensiz gül bahçesi zannettiğim düşünülmesin. Lakin Sait Faik’siz, Orhan Veli’siz Lambo’nun, Cemal Süreya’sız Hatay’ın, Ahmet Rasim’siz Todori’nin anlatılacak ne kadar hikayeleri olurdu. Arkasından, ‘’öldüğü gün hepimizi işten attılar’’ dizeleri yazılan Turgut Uyar olmasa, Ölmeme Günü adı altında kurduğu çilingirler olmasa Avcılar meyhanesini kim hatırlardı. Ezcümle meyhane de çilingir de sonludur, aslolan hikayedir.
Adetim olmadığı halde bu kadar güzellemeyi lafı Duvar’a getirmek için yaptım. Benim için bir yeryüzü çilingiriydi Duvar. Kulakları tırmalayan müstear bir isimle bu çilingire oturmama imkan sağlayan şahane insanların, gazetecilik yapabilmenin hazzını gururla taşıyan emekçilerin, okuru olmaktan büyük keyif aldığım yazarların ve yüz binlerce okurun buluştuğu, kolayına kurulamayan büyük bir yeryüzü çilingiri. Hep öyle kalması gerektiğine gönülden inanıyorum. Lakin bu eşsiz sofralara bazen ara vermek, çilingirden kalkmak gerekebiliyor hayatta. Şu an, öyle bir an. Kalanlara, okuyanlara dem olsun demeden, müsaade istemeden kalkmak adaba uymazdı.
Böyle gördük, böyle bildik.