Bu yazı, ABD seçim sonuçları resmi olarak açıklanmadan önce,
Biden balkon konuşmasını yaptıktan sonra yazıldı. Bu sefer
Demokratlar kazanmışa benziyor ama aslında oy haritası 2016’dan çok
farklı değil. Bu nasıl oldu?
Sayılan oylara bakılarak değişik grupların tercihleri tahmin
edildi ve sınıfsal ve kimliksel oy verme davranışları hakkında
yorumlar yapıldı. Örneğin, Florida’daki Küba diasporasının
Cumhuriyetçilere oy vermesi Trump’ın özellikle Hispanik göçmenlere
karşı politikalarından sonra garipsendi. Hispaniklerin bir kısmı
dindar oldukları ve Demokratların kürtaj, eşcinsel evliliği gibi
politikalarını onaylamadıkları için Cumhuriyetçilere oy veriyor ama
Florida’daki Kübalı-Amerikalıların Cumhuriyetçilere oy vermesinin
nedeni devrimden kaçanlar ve aileleri olmaları. Demokratların
ABD’ye sosyalizmi getireceği propagandası bu demografik grup
üstünde işe yarıyor ve Trump’ın ilk dönemindeki performansına ya da
Biden’ın siyasi programına göre değil, kuşaklararası aktarılan
kimlik değerlerine göre oy veriyorlar.
Soğuk Savaş dönemi söylemlerinin etkili olduğu diğer diaspora
grupları da Vietnamlı ve Çinli Amerikalılar (kısmen etkili olduğu
diyelim çünkü tüm Asyalı Amerikalı topluluklar Clinton zamanından
beri ağırlıklı olarak Demokratlara oy veriyor). Vietnam diasporası
çoğunlukla Vietnam Savaşı’nda ABD’yle işbirliği yapan ve savaştan
sonra ABD’de siyasi sığınmacı olan güney Vietnamlılar olduğu için
anti-komünizm onlar için hâlâ geçer akçe. Benzer şekilde,
Çin’den 1989 sonrasında kaçmış olan liberaller de ÇKP
karşıtlığından ötürü Cumhuriyetçileri destekliyor. 2008 Aydınlar
Dilekçesi yüzünden hapis yatan ve bu yüzden Nobel Barış Ödülü’nü
alan Liu Xioabo, zamanında Bush’un Irak işgalini ‘bölgeye demokrasi
götürmek’ olarak görüp desteklemişti. Bu seçim döneminde, ABD’ye
iltica etmesine Demokrat Çinli Amerikalıların çok yardımcı olduğu
insan hakları avukatı Chen Guangcheng’in Trump’ın seçim
mitinglerinde konuşacak kadar açıktan destek vermesi şok etkisi
yarattı. Bu şaşırtıcı siyasi koalisyonların nedeni, düşmanımın
dostu dostumdur mantığı elbette. Ama, seçim öncesi heyecanıyla
yapılan bu pazarlıklar seçim sonrası ABD-Çin ilişkilerine nasıl
yansıyacak?
Hong Kong’da Ulusal Güvenlik Yasası sonrası oluşan Çin
düşmanlığı ABD seçimlerine ilginç bir katkıda bulundu. Bu seçimde,
Çin düşmanı olmanın oy kazandırdığı, Çin’le şaibeli ilişkiler
içinde olmanın oy kaybettirdiğini daha önce
yazmıştım. Seçimlerden bir ay önce, Biden’ın oğlu Hunter
Biden’ın şirketlerinin Çin KİT’leriyle beraber çalıştığını iddia
eden bir rapor ilk önce Cumhuriyetçi komplo teorisi sitelerinde
dolaşmaya başladı. Akabinde, Trump ve ekibi tarafından seçim
mitinglerinde dağıtıldı. NBC’nin araştırmacı gazetecileri raporun
yazarlarıyla temasa geçmek isteyince raporun kıtalararası bir evrak
sahteciliğinin ürünü olduğu ortaya çıktı.
Hong Kong’da protestocuları destekleyen medya patronu, ÇKP
karşıtı Apple Daily’nin sahibi Jimmy Lai’in, Cumhuriyetçi danışmanı
Mark Simon aracılığıyla, ÇKP karşıtlığıyla bilinen, Çin ve
Vietnam’daki üniversitelerdeki pozisyonları sonlanmış Cumhuriyetçi
akademisyen Chris Balding’e bu raporu yazması için on bin dolar
ödediği ortaya çıktı. Raporu, fotoğrafı bilgisayarda üretilmiş,
çalıştığı iddia edilen kurum olan Swiss Security Solution’ın
herhangi bir bağlantıyı reddettiği, kısacası aslında varolmayan bir
ismin yazdığı iddia edildi. Bu sahte yazarlı rapor, Çin’de
1990’larda bastırılmış bir kült olan Falun Gong’un Tayvan’da çıkan
ama ABD’de Trump’ı destekleyen gazetesi Epoch Times tarafından
yaygınlaştırıldı. NBC’nin haberinden sonra Balding raporu yazdığını
kabul etti, Jimmy Lai durumdan habersiz olduğunu iddia etti, Mark
Simon istifa etti. Ama bunlar oluncaya kadar, rapor sosyal medyadan
on binlerce defa yaygınlaştırılmıştı.
Biden’ın başkanlığı durumunda Çin’le ilişkilerin daha rasyonel
ilerleyeceğini
söylemiştik. Biden, Hong Kong, Tayvan, ifade özgürlüğü gibi
konularda Çin’e eleştirel yaklaşması beklenen bir politikacıydı.
Hong Kong ve Çinli muhaliflerin Biden karşıtlığı yeni dönemde
hükümetler arası ilişkileri nasıl etkileyecek yakın gelecekte
göreceğiz.