Bir önceki yazımda hükümetin enerji politikasında Çin’le ittifak
umudu içerisinde olduğundan bahsetmiştim. Gerçekten Çin hem
Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında hem de pandemi dolayısıyla
uluslararası kalkınma yardımlarını ve finansını arttırdı. Pandemi
kaynaklı ekonomik küçülmeden diğer büyük güçlere nazaran daha hızla
ve erken çıkan Çin’in uluslararası ekonomik sistemin yeni merkezi
olacağı konuşuluyordu. Buna rağmen, Xi Jinping mayıs ayında Çifte
Dolaşım (Dual Çirculation) stratejisini yürürlüğe koydu. Buna göre,
Çin ihracatta rekabet gücünü düşürmek pahasına olsa bile iç
tüketimi arttıracak hamlelere öncelik verecek. Bu, Trump’ın
“Önce Amerika” politikası gibi bir diğer süper gücün daha içine
kapandığı, yalıtımcı siyaset güdeceği ve pandemi sonrası küresel
ekonominin ayrışma (decoupling) ve korumacılıkla belirleneceği
yorumlarına yol açtı.
ÇİN’İN ULUSLARARASI KALKINMA ATILIMI
Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, Kuzey Amerika hariç dünyanın her
bölgesinde öncelik enerji ve ulaşım alanlarında olmak üzere
kalkınma yatırımlarına finansal ve bilgi transferi desteği vermek
üzerine kurulu. Çin, hem bu yatırımlara içerideki nakit fazlasını
aktararak kendi ekonomisini dengeliyor hem de borç ya da yardım
verdiği gelişmekte olan ülkelerle kimi zaman bağımlılık ilişkisine
dayanan stratejik ittifaklar kurmuş oluyor. Bu yatırımların çoğu
zaman ölü ya da verimsiz olması, Çin’in bu ekonomik hamleyi siyasi
ve askeri saiklerle devam ettirdiği algısına neden oluyor. Chatham House’un raporuna göre
Kuşak ve Yol Girişimi’ne atfedilen “borç tuzağı” mantığı tamamıyla
doğru değil. Kuşak ve Yol Girişimi, Çin'in tek yönlü kontrol ettiği
bir 'borç tuzağı' değil; yerel hükümetler ve onların çıkar
ortakları Çin'den gelecek fonların nasıl kullanılacağına karar
veriyor ve bir verimsizlik varsa bu noktada çıkıyor. Pandemi
döneminde yapılan sağlık hibeleri de Çin’in Küresel Güney nezdinde
meşruiyetini arttırdı.
ÇİN’İN İÇE KAPANIŞI
Çin’in yerli tüketim düşüklüğü yeni ve sadece pandemiye bağlı
değil. Bir önceki liderlik döneminde de yerli tüketimi arttırmak
için ödeme kolaylıkları sunulmuştu ama kayda değer bir gelişme
sağlanamamıştı. Kuşak ve Yol Girişimi’ne de bu yüzden ağırlık
verilmişti. Çin’in “iç dolaşımı’nın sorunlu olmasının yapısal
nedenleri var.
Çin’de yaptığı büyük ölçekli anket araştırmalarıyla bilinen
sosyolog Martin Whyte’a göre, kütüğe bağlı sosyal hizmetler,
istihdam ve mülkiyet kısıtlamalarından dolayı işgücü içinde en
yüksek oranı olan köyden kente göçen güvencesiz işçiler (yüzde 70)
tüketimi arttırmak için sunulan olanaklardan yararlanamayacaklar.
Bu yüzden iç tüketimin beklendiği kadar artması, dolayısıyla Çin’in
bir içe kapanma stratejisine güvenmesi mümkün değil.
Benzer bir diğer engel de, 2020 yılına kadar yoksulluğu bitirme
politikasında kırsal nüfusun emeklilik maaşlarında iyileştirmeye
yer verilmemiş olması. Önceki
yazılarımda bu politikanın göreceli değil mutlak yoksulluğu baz
aldığını ve zaten pandemi yüzünden bu hedefin dahi erişilemez hale
geldiğini açıklamıştım. Ülkenin yüzde 40’ı
emeklilik maaşlarındaki kır-kent eşitsizliği nedeniyle çalışırken
tüketici pazarında harcama yapmak yerine emeklilik günleri için
para biriktiriyor.
Çin’in ‘ötekileri’ bu yarıştan da geri kalırken, kentli eğitimli
kesimin erken geçiş yapacağı bitcoin ve dijital para biriminin hem
iç hem dış dolaşımı bir nebze de olsa hızlandırabileceği yorumları yapılıyor. Çin merkez
bankasının nakit rezervler üzerindeki kontrolünü gevşetmek gibi bir
planı yok ama dijital Yuan’ın dolaşıma girmesiyle dış ticaret
masrafları düşebilir ve talebin azaldığı gelişmekte olan ülkelere
“dış dolaşımı” arttırabilir.
Sonuç olarak, Çin’in “çifte dolaşımı” yine iç dolaşımın
sağlanamaması, büyüme hedeflerine ulaşmak için hükümetin üretime
desteği arttırması ve tüketimi arttırmak için yine dış dolaşıma
ağırlık vermesiyle sonuçlanacak gibi görünüyor. Bu durumda, eğer
pandemi küreselleşmenin sonunu getirecekse, bu Çin’den
başlamayacak.