Çin Uygur Türklerini robotlaştırıyor

Bisikletli gezginler için Çin, özellikle de Uygur Bölgesi neredeyse bir kabus. Bir Fransız bisikletli, gecenin bir vaktinde uyandırılıp taksiye binmek ve otelde kalmak üzere zorlanıldığını aktarıyor. Kontrol noktalarında kamp ekipmanlarına tehlikeli oldukları gerekçesiyle el konulabiliyor.

Abone ol

Duygu Keskin Hatton

Bir yıl önce Ankara'da bir Uygur restoranı keşfettim. İçeri girer girmez ikram edilen yeşil çayın lezzetini hâlâ hiç bir yerde bulamadım. Restoranda çalışan orta yaşlı bir kadının benimle oldukça iyi bir aksanla Türkçe konuşurken çalışanlarla başka bir aksanda konuştuğunu fark edince yani siz gerçekten Çin'den buraya kadar gelip restoran mı açtınız diye sordum. Biraz işim var ama geleceğim diyerek içeri gitti. Biz yemeklerimizi yerken yandaki masaya oturup Türkiye'ye geliş hikayesinden bahsetti. Uygurlar gerçekten baskı altında mı diye sordum. Çin'deyken yaşananların ne denli büyük olduğunu göremediğini söyledi. Çünkü hayatlarının normali buymuş. Fakat Türkiye'ye geldikten sonra olayların boyut değiştirdiğini fark etmiş. Mesela yeğeninin kendisiyle internet üzerinden görüşme yapması dolayısıyla Çin polisi tarafından ziyaret edilip bu konuşmaları kesmesi, aksi halde tutuklanacağını gözyaşları içinde anlattı. O günden sonra kimseden haber alamamış.

Üç ayı aşkın bir süredir İpek Yolu üzerinde seyahat halindeyiz. Bu yolu dünyanın dört bir yanından kat eden onlarca turistle tanıştık. Çin'e yapacağınız turistik gezi için kendi aracınızla ülkeye girmek dudak uçuklatıyor. Aracıyla giren her turistin vize süresi boyunca bir rehbere ihtiyacı var. Bu geziyi grup halinde yaparsanız ücreti iki bin Euro'ya kadar düşürme ihtimaliniz var. Tanıştığımız Kanadalı bir çift yalnız olmak istediği için altı bin dolar ödediğinden söz etti. Karavanla bölgeye giden turistler rehberlerin görevinin gidilen bölgeleri adım adım raporlamak olduğunu, bunun dışında hiçbir iletişim kurmadıklarını anlattı. Yani bu rehberlik bir zorunlu bölge tanıtım hizmeti değil. Kırgızistan'da tanıştığımız Amerikalı bir gezgin beş sene evvel bir yıl boyunca yaşadığı Çin'e yaptığı bu yılki ziyaretinde kontrollerin oldukça can sıkıcı olduğunu paylaştı. Çin'in internet filtreleme ve veri paylaşımı konusundaki katı politikasının VPN kullanarak aşmaya çalışan bir başka turist bunu ancak iki kere yapabildiğini söyledi. Aynı kişi, kendisini evine davet eden ve büyük bir misafirperverlik gösteren Çinli arkadaşına ülkede başına neler geldiğini anlatmak ve sadece içten bir teşekkür etmek için uzunca bir mesaj yazmak istediğini ama arkadaşının başını belaya sokmamak için sadece “ben iyiyim” mesajı göndermenin onu ne kadar incittiğini anlattı.

Bisikletli gezginler için Çin, özellikle de Uygur Bölgesi neredeyse bir kabus. Bir Fransız bisikletli, gecenin bir vaktinde uyandırılıp taksiye binmek ve otelde kalmak üzere zorlanıldığını aktarıyor. Kontrol noktalarında kamp ekipmanlarına tehlikeli oldukları gerekçesiyle el konulabiliyor. Polis kontrolleri bazen bireysel eşyalar ve fotoğrafların tek tek incelenmesi gibi uzun işlemleri içerirken bazen bu işlem bir kilometre içerisinde iki kere tekrar edilebiliyor. Eşyalar üzerinde yapılan aramalar esnasında kırılıp bozulmalara dair yapılan bir geri ödeme de yok. Pek çok turist bu ekipmanları polislerin aldığından şüpheli. Polis, bazen sırt çantalı ya da bisikletli turistleri geldikleri sınır noktasına yeniden götürüp ülkeden ayrılmasını da isteyebiliyor ki bu Tacikistan gibi tek giriş için yetmiş dolar ödenilen bir ülkenin sınırında kendinizi bulmak olabilir. Turistlerden pek çoğu Kaşgar'ın Çinlileştirme politikası sonucu tarihi özelliğini kaybettiğini de söylemekte.

Bizim Çin'e gitmeme sebebimiz hem bu maddi külfeti karşılayacak gücümüzün olmayışı hem de köpeğimizi bir ay sürecek karantinaya terk etmemek içindi. Üstelik bizim durumumuzda köpeğinizi karantinaya bıraksanız bile bu devasa ülkeyi bir ay içerisinde gezmeniz ve köpeğinizi aynı noktadan almanız da ekstra yakıt ücreti ve zaman kaybı demek. Bu arada pasaportu ve çipi olan bir köpekten bahsediyoruz.

Peki Çin'in yabancı turistlere dahi bu denli kontrolcü yaklaşması ne anlam ifade ediyor? BBC'den John Sudworth bütün bu sorulara cevap niteliğinde bir gazetecilik çalışmasını dünyaya duyurdu. Çin'in kültürel alanda yaratmaya çalıştığı standartlaşma ülkede yaşayan farklı etnik grupları hedef alırken Uygurların kültürel asimilasyonunu kapsayan sistematik faaliyetler Sudworth tarafından büyük ölçüde belgelendi. Konuya ilişkin videolarda yetişkinlerin kaldığı yurtlarda onların “aşırı düşüncelerinden arındırıldığı” söylenmekte. Bu insanlardan neredeyse hiçbiri bir suç işlememesine karşın eğitim otoritesinin altını çizdiği konu “onların suç işlemelerini bekleyemeyiz” oluyor. Resim yapan, dans eden ve hallerinden oldukça mutlu görünen bu insanlar programlanmış birer robot gibi. (Yazının devamına konuya ilişkin videoların linklerini eklidir.)

Konunun bir başka boyutu çocuklar. Eğitim adı altında ailelerinden alınarak kreşlere gönderilen binlerce çocuklar için anadillerini konuşmak yasak. Sudwort'un Türkiye ve diğer ülkelere kaçmış diğer ailelerle yaptığı görüşmeler yürek yakan cinsten.

İpek Yolu'nu bitirmek üzere çıktığımız bu yolda Tacikistan ve Çin'i ayıran ve genişliği yaklaşık yirmi kilometre olan sınırın dikenli tellerine dokunduk. Bu dikenli telin hikayeleri de bize dokundu. Türkiye'den kara yoluyla uzaklaşıp vakit geçirdiğinizde Sudwort'un paylaştığı videolarda konuşan Uygurların söylediklerini anlamanız daha kolay olabilir. Ancak böyle bir insanlık dramını anlamak için dil bilmeye de gerek yok... Dersim'in kayıp kızları bugün Türkiye için ne ise Çin'in toplama kamplarındaki çocuklar ve aile fertleri de o. Biz, karantina koşullarına bir hayvanı bırakmak istemezken insanlar eğer şanslılarsa çocuklarından, kardeşlerinden küçük bir iz bulabiliyor.

Gelin, Uygurlar ve anadili yüzünden şiddet gören bütün halkların haklarını birlikte el ele savunalım.

Bu ayıbı durdurmak için hiçbir şey yapamıyor olsak dahi ifşa etmek bir insanlık görevidir.

https://www.youtube.com/watch?v=4kXBH21-dxM

https://www.youtube.com/watch?v=i9qJR0DvKC4

https://www.youtube.com/watch?v=35hfpVUDrXQ