Cinsel istismar önergesi üzerine yedi tespit

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, cinsel istismar suçuyla ilgili önergeyi değerlendirdi. Erdem, önergenin geri çekilmesi gerektiğini belirtti.

Abone ol

DUVAR - Yaşar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, TBMM gündemindeki "cinsel istismar önergesi"ni değerlendirdi. Önergeyle ilgili "yanlışları" 7 madde halinde sıralayan Erdem, önergenin geri çekilmesi gerektiğini belirtti.

Önerge kabul edilse bile Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğini kaydeden Erdem'in sosyal medya hesabından yayınladığı tespitleri şu şekilde:

Getirilmek istenen düzenleme, "Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda" geçerli olacaktır. Bu düzenlemedeki yanlışlıklar:

Tespit 1. Düzenlemede, "cinsel istismar suçu" denildiğine göre bundan, 15 yaşından küçük çocuğa yönelik cinsel istismar suçunu işleyen fail yararlanacaktır. 15-18 yaş içinde bulunan çocuklara yönelik cinsel ilişkide bu düzenlemenin uygulanması mümkün değildir. Çünkü bu durumda suç zaten şikayete bağlıdır. Eğer mağdur, "eşi bildiği kişinin" cezalandırılmasını istemiyorsa zaten şikayetçi olmayacaktır. Kaldı ki, düzenlemede zaten açıkça "cinsel istismar" ifadesi yer almaktadır.

Tespit 2. Maddede cinsel istismarın 16.11.2016 tarihine kadar gerçekleşmesi aranmış, ancak ne kadar süre önce işlenmiş olduğuna ilişkin bir zaman sınırlaması öngörülmemiştir. Bu durumda sözgelimi 10 YAŞINDAKİ çocuğu istismar eden fail de bu düzenlemeden yararlanabilecek midir? Çocuğun cinsel istismara "rıza gösterebileceği" kabul edilen asgari bir yaş sınırı var mıdır?

'FAİLİN YAŞI KONUSUNDA BİR SINIRLAMA YOK'

Tespit 3. Failin yaşı konusunda bir sınırlama yoktur. Dolayısıyla bu düzenlemeden örneğin yaşı 60 olan bir kişi de yararlanabilecektir. Şu anda bu düzenleme kapsamına gireceği düşünülen cezaevlerindeki 4000 kişinin hangi yaş grubu içerisinde bulunduğu sorusuna ikna edici bir açıklama getirilmeden bir "gece yarısı operasyonuyla" yangından mal kaçırır gibi bir düzenlemeye gidilmesi ileride başka sorunlara yol açmayacak mıdır?

Tespit 4. Cinsel istismarın 16.11.2016 tarihine kadar olması gerektiği belirtilmesine rağmen, "evlenmenin" hangi tarihe kadar yapılması gerektiği konusunda bir belirleme ve sınırlama yoktur. Düzenleme yürürlüğe girdiği takdirde, hapis cezası tehdidi altında olan kişilerin mağduru ve ailesini baskı altına almaya yönelik girişimlerini önleme konusunda ne gibi güvenceler getirilmiştir? Kişiler evlenmeye/evlendirmeye zorlama ayrı ve bağımsız bir suç olarak düzenlenmiş midir?

'AZMETTİREN VE YARDIM EDEN İÇİN UYGULANMASININ SEBEBİ NEDİR?'

Tespit 5. Mağdurla failin evlenmesi deyiminden ne anlaşılacağı belli değildir. Eğer bununla anlatılmak istenen, Türk Medeni Kanunu'na göre geçerli biçimde evlenme ise, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte mağdurun henüz evlenme yaşına gelmemiş olması durumunda, onun evlenme yaşına gelmesi mi beklenecektir? Eğer öyle ise, ne kadar süre ile? Yoksa "evlenme" deyiminden TMK da geçerli kurallar dışındaki bir evlenme mi kastedilmektedir? Yoksa TMK'nın evlenme ile ilgili yaş sınırlarının ortadan kaldırılması da mı düşünülmektedir?

Tespit 6. Bu suçla korunan yarar nedir ve kime aittir? Varsayalım ki, kişinin cinselliği üzerinde tasarruf edebileceğinden hareketle böyle bir düzenleme getirilmek istenmektedir, öyleyse bu hak yalnızca suçla korunan yararın sahibi olan mağdura tanındığına göre, bu düzenlemenin azmettiren ve yardım eden için de uygulanmasının gerekçesi nedir?

Tespit 7. Bu suça korunan yarar göz önüne alındığında, küçüğün "cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın" cinsel davranışa rıza göstermesi söz konusu olabilir mi? Eğer böyle bir varsayımdan hareket edilmiş ise, neden düzenleme sadece çocukla "evlenen" faillerle sınırlıdır?

Tespit 8. Eğer bu yaş grubunda bulunan mağdurun cinsel bir davranışa göstereceği rıza geçerli sayılıyorsa, o zaman uygulama alanı neden 16.11.2016 tarihi ile sınırlandırılmaktadır? Anayasa Mahkemesi bu durumda getirilmek istenen düzenlemeyi, hele TCK m. 103/2'nin iptaline ilişkin gerekçesi dikkate alındığında, anayasaya aykırı bulmayacak mıdır? Böylece bu düzenleme genel ve "ileriye yönelik" bir uygulama haline gelmeyecek midir?

'ÖNERGE GERİ ÇEKİLMELİDİR'

Benim önerim nedir? Bu madde değişikliğinin geri çekilmesidir. Muhalefeti bu suça ortak yapmak için şurasından burasından kırpalım biçimindeki yaklaşımlar, -şimdiden söyleyeyim- Anayasa Mahkemesi duvarına çarpacak ve hatta önerilen düzenlemeden (özellikle belirli tarihe kadar işlenen suçları kapsaması açısından) daha geniş bir uygulama alanına kavuşacaktır. Engel olamıyoruz bari uygulanmasını sınırlayalım yaklaşımı kesinlikle kabul edilmemelidir. Bu durumda tek yapılacak olan, kim bu değişikliği istiyorsa, onu tarihsel sorumluluğu ile baş başa bırakmaktır. (HABER MERKEZİ)