Çocuğunun önünde eşini öldüren erkeğin cezasında çifte indirim
Yozgat'ta 3 yaşındaki çocuğunun önünde Halime Yüksel'i öldüren Mustafa Yüksel'e haksız tahrik indiriminin yanı sıra cezanın geleceği üzerinde olumsuz etki yapabileceği gerekçesiyle de indirim yapıldı.
DUVAR - Yozgat'ın Şefaatli ilçesinde kendisini aldattığını iddia ettiği eşi Halime Yüksel'i (21) 3 yaşındaki kızının yanında tabanca ile vurarak öldüren Mustafa Yüksel'e (37) 'haksız tahrik' ve cezanın geleceği üzerindeki etkisi nedeniyle indirim uygulanarak 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Avukat Fatma Gül, "Aldatma iddiası gerçek değil. Ancak, aldatma olsa dahi maalesef Yargıtay aldatmayı haksız tahrik indirimi kapsamına sokuyor. Bu sadece boşanma davalarına konu olabilecek bir mevzu. Bizim ülkemizde namus cinayetleri sıkça işlenmesine rağmen böyle bir indirim yapılabiliyor" diyerek karara itiraz edeceklerini söyledi.
Halime Yüksel (21), 24 Ekim 2017'de 16 yaşındayken Mustafa Yüksel ile görücü usulü evlendi. 2 çocuğu olan Halime Yüksel, 14 Ağustos 2020 tarihinde kayınvalidesinin evinde 4 yaşındaki oğlu ve eşi Mustafa Yüksel’le kahvaltı yaptıktan sonra evde uyuyan 3 yaşındaki kızına bakmaya gitti. Halime Yüksel, odada karın bölgesine isabet eden tek kurşunla yaralandı. Hastaneye kaldırılan Halime Yüksel, kurtarılamadı. Gözaltına alınan Mustafa Yüksel, eşine bakmak için eve gittiğinde silah sesi duyduğunu, kilitli kapıyı önce omzuyla kırmaya çalıştığını ancak başaramadığını söyledi. Sonra tekme atarak kırıp içeriye girdiğini belirten Yüksel, yerde kızının yanında yaralı halde bulduğu eşinin intihar ettiğini iddia etti. Mustafa Yüksel, sorgusunun ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Şefaatli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmada dosyasına giren Adli Tıp Kurumu raporunda Halime Yüksel'in uzak atış mesafesinden vurulduğu belirtildi. Üzerindeki kıyafetlerinde de barut izine rastlanan Mustafa Yüksel, yeniden gözaltına alınarak tutuklandı. Mustafa Yüksel hakkında iddianame hazırlanarak, Yozgat 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'eşi kasten öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. İddianamede, Halime Yüksel'in, cep telefonundan sosyal medyayı çok kullandığı, sosyal medya üzerinden tanıştığı erkeklerle görüştüğü, bu durumun sanık Mustafa Yüksel tarafından bilindiği ve içine sindiremediği, bu nedenle olay günü evde aralarında tartışma çıktığı, sanığın eşini tabanca ile uzak atış mesafesinden ateş ederek öldürdüğü belirtildi.
Mustafa Yüksel, mahkemedeki savunmasında, eşinin sosyal medya hesapları olduğunu; ancak bir erkekle görüşüp görüşmediğini bilmediğini, eşine silah kullanmayı kendisinin öğrettiğini ve intihar ettiğini tekrar etti. Mahkeme heyeti sanığa önce 'eşe karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ardından eylemini haksız tahrik altında işlediği gerekçesiyle indirim uygulandı ve ceza 20 yıla düşürüldü. Verilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi de değerlendirilerek ceza 16 yıl 8 aya indirildi. Mahkeme aldatma iddiasını haksız tahrik indirimine gerekçe yaptı.
Avukat Fatma Gül Bal karara şöyle itiraz etti:
"Mahkeme Halime Yüksel'in sosyal medya hesaplarından yaptığı yazışmalar ve bir takım soyut iddialar sebebiyle eşine karşı sadakatsiz bir tutum sergilediğine karar vererek haksız tahrik indiriminde bulundu. Bu cinayet 3 yaşının kızının gözleri önünde işlenen bir cinayet. Aynı zamanda buna ek olarak iyi hal indirimi yapıldı. Bunun nedeni de sanığın gelecekteki yaşamına etki düşünülerek iyi hal indirimi yapıldı. Biz, bunu hukuk nezdinde asla normal karşılamıyoruz. Öncelikle hassas tahrik indiriminin kapsamı konusunda bir sıkıntı var. Haksız tahrik indirimi bizim olayımızda aldatma yok. Açıklamalar iddiadan ibaret. Ancak, aldatma olsa dahi maalesef Yargıtay aldatmayı haksız tahrik indirimi kapsamına sokuyor. Bu sadece boşanma davalarına konu olabilecek bir mevzu. Bizim ülkemizde namus cinayetleri sıkça işlenmesine rağmen böyle bir indirim yapılabiliyor. Aslında bu her zaman yapılan bir şey oldu. Bu da adeta namus cinayetlerini işleyen sanıkların 'namusumu temizledim' diye göğsünü gere gere gezdiği bir ülkede yargının 'evet sen namusunu temizledin' diyerek bunu hukuki bir zemine taşıması anlamına geliyor. Bu da toplum vicdanını çokça kanatıyor. Bir kadın olarak her şeyden önce benim vicdanımı kanatıyor. Ben bu açıdan mahkemenin çok yanlış karar verdiğini düşünüyorum. Biz bunu itiraz konusu yapacağız. İstinaf mahkemesine konuyu taşıyacağız." (DHA)