Çocuk işçiliği MESEM'le döndü: 6 ayda 8 ölüm
2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk 6 ayında MESEM'ler aracılığıyla işyerlerinde çalıştırılan 8 çocuk hayatını kaybetti. Ucuz işgücüne kapı açan MESEM'lerde çocuk işçi ihlali de gün yüzüne çıkıyor.
TRABZON - Türkiye'nin 3 Şubat 2001'de Resmi Gazete'de yayımlayarak kabul ettiği Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 182 no’lu 'En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi'nin üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen çocuk işçiliği ortadan kalkmadı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) ortaya koyduğu verilere göre son 22 yılda 907 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.
ILO tarafından 1999 yılında kabul edilen 182 sayılı 'Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Hakkındaki Sözleşme' ile sözleşmede tanımlanan kötü işlerde çocukların hiçbir şekilde çalıştırılamayacakları hususu benimseniyor. Oysa Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından kurulan Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) öğrencilerinden 8 çocuk 2023-2024 eğitim öğretim yılının ilk döneminde çalıştırıldıkları işyerlerinde hayatını kaybettiler.
Sadece geçtiğimiz ocak ayı içerisinde MESEM öğrencilerinden 14 yaşındaki Arda Tonbul İstanbul'da çalıştığı fabrikada başının sac bükme makinesine sıkışması sonucu, 16 yaşındaki Erol Can Yavuz ise Kütahya'da çalıştığı mobilya atölyesinde üzerine sunta devrilmesi sonucu hayatını kaybetti. Art arda gelen bu ölümler nedeniyle gözler MESEM sistemine çevrildi.
2016 yılında sonlandırılan Çıraklık Eğitim Merkezleri’nin yerine eğitimle daha iç içe ve ara eleman ihtiyacını karşılamak için hayata geçirilen MESEM'lere adaylar orta öğretimini tamamladıktan sonra kaydolabiliyor. 181 farklı dalda başvuru yapılabilen öğrenciler haftada 1 gün okulda teorik ders alıyor, 4 gün ise işletmelerde çalışıyor. Öğrencilerin sigortasının devlet tarafından karşılanması, asgari ücretin yüzde 30'u maaş verilmesi işverenler için de ucuz işgücü kapısı oluyor.
IRMAK: MESEM’İN MESELESİ UCUZ İŞGÜCÜ
Konuyla ilgili görüştüğümüz Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, MESEM'in piyasaya ucuz işgücü sağlamak için programlandığı söyledi. MESEM'lerin Çıraklık Eğitim Merkezleri'nin devamı olarak örgün eğitimin içine alındığını dile getiren Irmak, "Öğrenciler 4 gün çalışmaya gidiyorlar bir gün de okula geliyorlar ama ona da çoğunlukla gelmiyorlar. Ciddi bir devamsızlık da söz konusu" dedi.
Eğitim-Sen olarak MESEM'in uygulama biçiminin doğru olmadığını MEB'e bildirdiklerini kaydeden Irmak, "Yeni eğitim sisteminin siyam ikizi gibi bir tarafta ÇEDES bir tarafta MESEM'ler var. ÇEDES tarafından dinselleştirilme yapılmak istenirken MESEM tarafından da emek sömürüsü yapılıyor. Çocuklar denetimsiz ortamlarda, başlarında usta öğretici olmadan, risk alanı hesaplanmadan bir çok işte çalıştırılıyorlar. Bunun sonucunda da bir çok ölüm ve yaralanma meydana geliyor. Eylül ayından bu yana yarı dönemde 8 çocuk MESEM üzerinden çalıştığı işyerlerinde hayatını kaybetti. Geçen yıllara ait bir rakam elimizde yok. Tabi bu rakamlar da basına yansıyanlar üzerinden elimize gelenler. İki tane de ağır yaralı öğrencimiz var. MEB de bu öğrencilerle ilgili bir veri açıklamıyor" diye konuştu.
'ÖĞRENCİLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARI DENETLENMİYOR'
Mesleki eğitimin dünyanın her yerinde önemli olduğunu fakat Türkiye'deki uygulamasının yanlış olduğunu belirten Irmak, MEB'in öğrencileri ucuz işgücü olarak piyasaya sürmek yerine meslek liselerinin kapasitesini ve teknik donanımını artırarak uygulama eğitimi vermesi gerektiğini belirtti.
Sanayi bölgelerindeki MESEM'lerde öğrencilerin çoğunlukla mesai dışında fazladan da çalıştırıldığını öne süren Irmak, "Hiçbir şekilde denetleme yapılmıyor. MESEM'ler işverenler tarafından da ödeneklerden faydalanmak, maliyeti düşürmek için kullanılıyor. Öğrenci olmasa da 20 yaşın altındaki herkes bu okullara kaydolabiliyor. İşveren de çalıştıracağı elemanı sisteme kaydettirip düşük maliyetle işçi almış oluyor. Bu şekilde geçen yıla kadar 1 milyon olan MESEM öğrencisi böylece bu yıl 1 buçuk milyona kadar çıktı" sözlerini kullandı.
TESK'İN ÖLÜMLERLE İLGİLİ BİLGİSİ YOK
MESEM'in en büyük destekçilerinden Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu'na da yaşanan ölümleri sorduk. TESK Eğitim ve Planlama Müdürü Mustafa Aydemir MESEM'e kayıt olan öğrencilerin zorunlu olarak iş sağlığı ve güvenliği dersi aldığını ve başarılı olması durumunda katılım belgesi aldıklarını söyledi.
Denetimlerin koordinatör öğretmenler tarafından yapıldığını dile getiren Aydemir, "Koordinatör öğretmenler iş yerini ziyaret ederek çalışma şartlarını ve iş sağlığı ve güvenliğine uyulup uyulmadığını kontrol ederler. İş yeri uygun değilse öğrenci oradan alınır. MESEM ile işyerlerinde çalışan öğrenciler 12. sınıfta işte çalışabilirler. 12. sınıfa kadar gözlem yaparak öğrenirler" sözlerini kullandı. Aydemir, yaşanan ölümlerle ilgili ise bilgisi olmadığını söyledi.
AVUKAT ONAY: DÜZENLEMELER VAR UYGULAMA YOK
Trabzon Barosu Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Selahattin Onay, Türkiye'de çocuk işçiliğiyle mücadele kapsamında gerekli kanun ve düzenlemeler olduğunu fakat uygulamanın tam olarak yapılmadığını söyledi.
Çocuk işçiliğinde uluslararası sözleşmelerin de etkisiyle hem Türkiye, hem de dünyada 2000 yılından 2016 yılına kadar belirgin bir düşüş olduğunu belirten Onay, bu tarihten düşüşün durduğunu dile getirdi. Resmi rakamlara göre çocuk işçiliğinde Türkiye'nin oran olarak diğer ülkelere kıyasla iyi bir durumda göründüğünü belirten Onay, "Fakat Türkiye'de kayıt dışı çocuk işçiliği de çok fazla var. Kayıt dışı çocuk işçiliği mülteci göçleri çok fazla arttı. Fakat resmi rakamlara bakarsak her yıl azaldığı belirtiliyor. Türkiye'de çocuk işçiliği en fazla 15-17 yaş arasında var. Bunların da çoğu hizmet sektöründe çalışıyor" dedi.
'ÇOCUKLAR İŞÇİ GİBİ ÇALIŞTIRILAMAZ'
MESEM aracılığıyla öğrencilerin işyerlerinde işçi gibi çalıştırılmasının da hak ihlali olduğunu belirten Onay, "Çocukların çalıştırılacağı saatler bellidir. Bununla ilgili yükümlülükleri var ama uygulamada iş değişiyor. Maalesef denetimler de yeteri kadar yapılmıyor. Sözleşmede amaç çocuğun sömürülmemesidir. Meslek eğitiminde, fiziksel gelişimi aksatmayacak, duygusal yönden çökertmeyecek şekilde çalışma söz konusu olması gerekirken bir yetişkin gibi sabah erken saatte başlayıp akşam geç saate kadar öğrencilerin çalıştırılmaları söz konusu. Bunlar sözleşmeye aykırı uygulamalar. Ne yazık ki denetim yapılması için şikayet edilmesi gerekiyor. Okul idaresi de işyerindeki çalışma koşullarında sorumluluğu var" diye konuştu.
Onay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de çocuklar tüm özellikle ekonomik koşullar sebebiyle eğitimden uzak kalıyor. Kimisi ailesine destek olmak, kimisi kendi geçimi için çalışmak zorunda kalıyor. Bu konuda yeteri kadar denetim yok. Denetimlerin daha sık olması gerekiyor. Kurumların 'haberimiz yok' açıklaması kabul edilebilir değil. Sokağa çıkan herkes çalışan çocukları görüyor. Bunların kayıt dışı olduğu sömürüldüğü açık. Bu işe biraz daha ciddi olarak bakılması gerekiyor."