“Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.”
Nazım Hikmet
Kuzey Ege’de küçük bir köy kuaförü… Güzeller güzeli, kocaman gülüşlü, buna tezat oluşturacak şekilde gözlerine safran sarısı bir hüzün çökmüş bir Yörük kızı yan koltukta saçlarının yapılmasını bekliyor.
“Üç gün üç gece sürecekmiş” düğünü. Elleri kınalı... Kuaför çırağının sorularına yanıt yetiştirirken öğreniyorum ki düğün günü başını güzel bir tozakla donatacak, kötü gözden korunmak için yanına muska ve tılsımlı objeler alacakmış. Makyajını kendi yapmayı planlıyor.
Düğüne davetliler kısır keçi getireceklermiş. Evinden ayrılırken ardından hangi yanık türkülerin söyleneceğini tartışıyorlar yanındaki kuzeniyle… Duvağından uğur getirsin diye birer parça verecekmiş kuzenine. O da baba evinden ayrılırken arkasından kovayla su serpecekmiş ki gideceği yere alışsın, gelinin üzerine tahıl atacakmış ki gittiği yere bereket getirsin.
Yaşı en fazla 16.
O evlenince, hayvancılık yaparak geçimini sağlayan ailesinde mutfaktan bir boğaz daha eksilecek. O da çocuk doğurana kadar kocasının ailesine ait keçi ve koyunları otlatmak için dağları, tepeleri arşınlayacak; zeytin ve incir ağaçlarının altında soluklanacak yitip giden çocukluğuna özlemle.
Kapıda müstakbel kocası bekliyor. Yapayalnız bir ağaç gibi duruyor. Boşluğa uzanmış çekingen bakışlarına sert bir hava bürünmüş ki yaşı büyük gözüksün. Ama o da taş çatlasın 17 yaşında.
Gerçekten evlenmek istiyorlar mı, yoksa sözümona gelenekler mi bunu dayatıyor, başka bir coğrafyada ve sosyal çevrede başka koşullar altında doğmuş olsalar şu anda kendilerini ne şekilde gerçekleştirirlerdi? Tüm bu sorular zihnimden sel gibi akıyor.
Daha sonra bu sahneyi anlattığım tanıdıklarım, “keşke bu çocuk evliliğini yerel yetkililere bildirseydin” diyorlar. O anda yaşadığım duygusal çöküşü, yanı başımda tanık olduğum çaresizliği, ne yapacağını bilememe halini onlara kelimelerle ifade edemiyorum.
Yaz ayları yaklaşıyor. Bir yandan da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na günler kala herkes “çocuklar geleceğimizdir”, “çocuk susar, sen susma” şeklinde içi boş ve çocuğun iyi olma halini öteleyen, yok sayan, bir güne hapseden söylemlerle vicdan aklayacak.
Bu ve benzeri tanıklıklar, tüm kasvetiyle üzerimize çökecek.
Her ne kadar küresel düzeyde kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne göre 2030 yılına kadar uluslararası toplum çocuk yaşta evliliği sona erdirme taahhüdünde bulunmuş olsa da, Birleşmiş Milletler’in geçtiğimiz yıl yayınladığı bir rapora göre, “mevcut hızla gidersek, çocuk yaşta evliliği ortadan kaldırmak için 300 yıl beklememiz gerekebilir.”
Dünya çapında 18 yaşın altındaki evliliklerin sayısının 640 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. Her yıl 12 milyon kız çocuk, zorla veya “yasal kılıflara uydurularak” evlendiriliyor. Son dönemde yaşanan göçler, yerinden edilmeler, iklim değişiklikleri, salgınlar, çatışmalar, savaşlar da kız çocukları çok daha kırılgan hale getiriyor.
Ama çocuk yaşta zorla evlilikler kader değil. Bunu da Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği’nin, UNFPA’nın maddi desteğiyle en son yayınladığı “Çocuk Yaşta Evlilikler Atlası”nda net bir şekilde görüyoruz. 71 sayfalık bu çok kapsamlı raporda çocuk yaşta evliliklerle mücadelede küresel iyi uygulama örnekleri ve 49 ülkedeki durum ele alınıyor.
Dünyanın her yerinden yüzlerce kitap, makale, haber ve rapor taranarak, çeviriler yaparak, uluslararası örnekler kıyaslanarak, yakın tarihli örneklere atıfta bulunarak hazırlanan bu Atlas’ın, çocuk hakları alanında çalışan tüm sivil toplum kuruluşları çalışanlarının, araştırmacıların ve kamu yetkililerinin masasında demirbaş olması, bu rapordaki ilham verici uygulamaların yerel gerçekliklere uyarlanarak uygulanması, ülke örneklerinden yola çıkarak Türkiye’de bu alanda atılabilecek yerel adımların araştırılması gerekiyor.
Çünkü bir ülkede bir çocuk 6 yaşında evlendiriliyorsa ve o çocuk yıllar sonra kozasını kırıp kendisine yaşatılan cehennemin hesabını soracak kadar cesaret bulamıyorsa, bazı siyasetçiler Çocuk Koruma Kanunu’nu ve uluslararası yükümlülüklerimizi hiçe sayarak “kime göre, neye göre çocuk” diyerek ufacık çocukların evlenebileceğini “iddia edebiliyorsa” ve aslında tüm bunların apaçık istismar olduğu göz ardı ediliyorsa bunda hepimizin suçu ve sorumluluğu var.
Bu yıldan itibaren “Çocuk Yaşta Evliliklerle Mücadele Savunuculuk Programı”nı başlatan Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, bir ülkede tek bir çocuk evliliği dahi çok fazla diyor.
Derneğin bu konuda görüştüğüm Yönetim Kurulu Başkanı Selen Doğan’a göre; çocukların evlendirilmesi büyüklerin insafına bırakıldığı için halen bu sorunla Türkiye’de ve dünyada mücadele ediliyor.
“Bu evlilikleri önlemenin bir tercih, bir merhamet etme olmadığını, çocuk yaşta evliliklerin bir insan hakları ihlali ve suç olduğu için durdurulması gerektiğini topluma ve karar vericilere anlatmaya çalışıyoruz,” diyor Doğan.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 15 Kasım 2022 tarihinde, çocuk yaşta, erken ve zorla evliliğin sona erdirilmesine yönelik alınan kararı destekleyen 125 ülkeden biri olan Türkiye’de, TÜİK’in 2023 yılı verilerine göre 16-17 yaş arasında 10 bin 471 kız çocuğu evlendirildi. Üstelik büyük bir kısmı da kendilerinden yaşça çok büyük erkeklerle… Çocuk yaşta zorla evlilikler en çok Antep’te yaşanırken, onu Urfa izledi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Çocuk Gebelikleri Raporu’na göre son 22 yılda 15 yaşından küçük çocukların yaptığı doğum sayısı 21 bini geçti; 2012-2021 yılları arasında reşit olmadığı halde “evlenebilir” kararı verilen çocuk sayısı ise 130 bine yakın.
Van’da Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi (Yaka-Koop) 10 yıl önce çocuk yaşta zorla evliliklerle mücadelede sıra dışı bir savunuculuk örneğini başlatmış, çocuk yaşta evliliklerin çok yaygın olduğu Van’dan başlayarak söz konusu mücadele İzmir, Manisa, Şırnak, Bursa, Yalova gibi uzak illere dek ulaşmıştı.
Bu kampanyada aslında çok temel bir önlem alınmıştı: Çocukların ve/veya ailelerinin düğün öncesi gittikleri kuaför, gelinlik mağazası, pastacılar, matbaacılarla, yani yerel esnafla işbirliği yapıldı ve kuaför çocuk yaşta olduğunu anladığı müşterisine gelin saçı yapmayı reddetti; mağaza sahibi kız çocuklara gelinlik, oğlan çocuklara damatlık dikmeme/satmama kararı aldı; pastacılar çocuk evlilikleri için düğün pastası yapmayı reddetti; matbaacılar çocuk evliliği ise düğün davetiyesi basmama yolunu seçti. Bu önlemleri, köylerdeki muhtarlar, imamlar ve öğretmenlerle birlikte yerel iş birlikleri izledi.
Yani yerel halk, “Evlendirmiyoruz, eğlendirmiyoruz, çocuğa gelin saçı yapmıyoruz, çocuğa damatlık dikmiyoruz” dedi. Dediğini de uyguladı. Belediyeler kuaförlerle protokoller imzaladı. Yerelden güç alan bir hak savunuculuğu sayesinde, bu sürecin normalleşmesine asla izin verilmedi.
Peki Atlas’ın sayfalarını çevirdiğimizde diğer ülkeler nasıl önlemler alıyor?
Buyurun birkaç örnek… Norveç’te 37 yaşındaki biriyle evlendirilmek istenen Thea adlı bir kız çocuk adına başlatılan “Bu Düğünü Durdurun!” kampanyası 1 milyar kişiye ulaştı. Thea, evleneceğini annesinden öğrenene kadar okula giden, veteriner olmayı hayal eden bir kız çocuktu. Blogunda kendi düğününe giden süreci, 2,5 milyon kişinin okuduğu bir İnternet günlüğü şeklinde anlatınca devlet başkanlarından Hollywood yıldızlarına dek küresel bir kampanya başladı ve düğün, 11 Ekim Uluslararası Kız Çocuklar Günü’nde gerçekleşmeden engellenebildi.
Aslında Thea bir kurgu karakterdi ve dünyanın herhangi bir noktasında aynı kaderi paylaşan tüm kız çocukların hikayesini simgeliyordu. Norveç’te kampanyadan haberdar olanların yüzde 68’i artık çocuk evlilikleriyle mücadelenin önemini anladı; her 10 kişiden dokuzu Norveç’in çocuk evlilikleriyle mücadelede küresel düzeyde liderlik yapması gerektiğini söyledi.
Rotamızı Küba’ya çevirelim. Latin Amerika ülkesinde 2022 yılı Eylül ayında dünyanın en ilerici ve en katılımcı (6 buçuk milyona yakın kişinin yani seçmenlerin dörtte üçünün dahil edildiği, 80 bine yakın mahalle toplantısı ve 25’in üzerinde taslak sonucunda hazırlandığı düşünüldüğünde) aile yasalarından biri kabul edildi ve asgari evlilik yaşı, “halka rağmen değil halkla birlikte” 14’ten 18’e yükseltilip çocuk yaşta evlilik yasaklandı. Bununla da kalınmadı; yasağın uygulanmasını sağlamak için ebeveynler ve bakım verenlerin yanı sıra ilgili meslek profesyonelleriyle ülke çapında eğitimler düzenleniyor.
ABD’de ise çocuk yaşta evlilikler halen 40 eyalette yasal. 2000-2021 yılları arasında sadece Washington’da 13 yaşından küçük 5000’in üzerinde çocuk -çoğu da yetişkin erkeklerle- zorla evlendirildi. Çocuk yaşta evlilikler en çok Teksas’ta, ardından Kaliforniya ve Florida’da yaygın. Kendisi de 19 yaşında bir yabancıya zorla evlilikten kurtulan Fraidy Reiss isimli bir hak savunucusu, ABD’de çocuk yaşta ve zorla evliliklerin önlenmesi amacıyla kurduğu bir savunuculuk örgütüyle barışçıl protestolar düzenliyor ve kamuoyu yaratıyor. Amacı, 50 eyaletin tamamında bu çocuk hakkı ihlalini önlemek üzere yasaların değiştirilmesi. Yaptığı çalışmalarla da birçok eyalette çocuk yaşta evliliğin yasaklanmasını sağladı.
Asya ve Afrika ülkelerinde ise, çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi için toplum temelli çalışmalar yaygın; zira sadece Güney Asya’da çocuk yaşta evlendirilmiş 290 milyon kız çocuk var. Örneğin erken evlilik oranının en yüksek olduğu ülkelerden Nepal’de henüz 13 yaşındayken ailesi tarafından zorla evlendirilmek istenen ve düğün törenini iptal ettirinceye kadar mücadeleyi bırakmayan Ganga Parki adlı bir kız çocuğun parçası olduğu Ergen Kulübü isimli savunuculuk kampanyası oldukça önemli. Bu kulüp, hem çocuk yaşta evliliğe karşı kampanya yürütüyor, hem de köy ahalisi bu evliliklerin olası sonuçları hakkında bilinçlendiriliyor. Bunun için de örneğin sokak tiyatroları düzenleniyor, ev ev dolaşılarak topluluklarla iletişim kuruluyor, danışmanlık veriliyor. Böylelikle yıllar içerisinde onlarca çocuk evliliği önlendi. Belediyeler de kampanyaya mali destek verirken, polisle, öğretmenlerle ve sağlık çalışanlarıyla da koordinasyon içerisinde çalışılıyor.
Kosova’da oldukça yoğun bir bilinçlendirme süreci söz konusu. Kosova parlamentosunun sözcülüğüne 2020 yılında ilk kez bir kadın seçildikten sonra dönüşüm başlıyor. Aynı yıl, Çocuk Koruma Yasası yürürlüğe girdi ve akabinde Kosova’nın Roman, Aşkali ve Mısırlı topluluklarında, büyük oranda 14 yaşlarında evliliğe zorlanan kız çocukların durumunu ve buna nasıl karşı koyabileceklerini anlatan Romni adlı film çekildi. Bir yandan da bu topluluklarda erken yaşta evlenmenin kök sebepleri araştırıldı ve hükümetin bu topluluklardaki genç kadınları yeterince istihdam etmediği ve onların da erken yaşta evliliğe yöneldiği görüldü.
Bunun üzerine Kosova’daki Roman, Aşkali ve Mısırlı Kadın Örgütleri Ağı (NRAEWOK), çocuk yaşta evliliklere karşı yasal tedbirler hakkında iki yıl süren bir farkındalık kampanyası yürüttü; gönüllü gruplar broşür ve afişler dağıttı, çocuk yaşta evliliğe karşı mesajların yazılı olduğu tişörtler giydiler; çocuk yaşta evliliklerin sonuçlarını tartışmak üzere yüzlerce aileyle bir araya geldiler. Kampanya bittiğinde ailelerin büyük kısmı çocuk yaşta evliliklerin önlenmesinde birer hak savunucusuna dönüşüp çocuklarının haklarının farkına vardılar.
Tanzanya’da da gençler ve yerel influencer’lar, çocuk yaşta evlilikle mücadele için dijital bir savunuculuk olarak Binti (Kiswahili dilinde ‘kız çocuk’) isimli bir uygulama geliştirdiler. Uygulamanın ana karakteri, Binti isimli 14 yaşındaki kız çocuktu. Hayalleri vardı. Okula gidiyordu. Mühendis olmak istiyordu - ama ailesi izin verirse… www.binti.tz uzantılı websitesinde Tanzanya’daki çocuk yaşta evliliklerin sebep olduğu hak ihlalleri, bu sorunun yaygınlığını gösteren veriler (ülkede 18 yaş altı her üç kız çocuktan biri evlendiriliyor) ve evlendirilme riski altındaki kız çocukların başvuracağı adresler yer alıyor.
Uçan Süpürge Derneği’nin Atlas’ında bunlar ve daha nice kıymetli örnekler var. Birçoğu da Türkiye’nin yerel gerçeklikleriyle örtüşüyor. Psikiyatrist Agah Aydın, “Hiçbir şey olmamış gibi yaparak hayat kaldığı yerden devam etmez. Önce kaybın kaybolduğunu, ormanın yandığını, hatalar yapıldığını kabul etmek gerekir. Yoksa, statükocuların yumuşak sesinde kuluçkaya yatan o sorumsuzluklar, her sene yeniden doğar,” der.
Çocuk yaşta zorla evlilikler gibi çocukluğu geri dönülmez şekilde imha eden bu eğilim karşısında adamsendeciliğe, statükoculuğa, sorumsuzluğa karşı sivil toplum dünya çapında etkisini artırıyor.
Çocukları evlendirmeyin efendiler. Onlara kıymayın.
Kitap önerisi: Hindistan’da kız çocukların erken yaşta evlilik lanetinden kurtularak okullulaşmalarına dair topluluk temelli bir girişimi bir Batılı eğitimcinin gözünden okumak isterseniz, Laetitia Colombani’nin “Uçurtma” isimli kitabını (Yan Pasaj Yayınevi, 2021) tüm kalbimle tavsiye ederim. Ama öncesinde aynı yazarın Saç Örgüsü isimli kitabını bir solukta okumanız gerekiyor.