Çorlu davasında 3 sanığın tutuklanması talebi reddedildi

Çorlu’da 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren faciası davasında ikinci duruşma Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde görüldü. İfadesi alınan sanıklardan Demiryolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, "2000’li yıllardan sonra yol bekçilerinden vazgeçildi. Yol kontrol bekçimiz o zamanda yoktu, şimdi de yok. Türkiye’de bütün her yerde kaldırıldı. Her yer anı sorunla uğraşıyor" dedi.

Abone ol

ÇORLU - Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, 25 kişinin öldüğü, 328 kişinin yaralandığı tren kazasıyla ilgili açılan davanın ikinci duruşması bugün Çorlu Halk Eğitim Merkezi'nde görüldü.

Mağdur avukatlarından Gökmen Yeşil, 3 sanığın tutuklanmasını talep ettiklerini söyledi. Yeşil, "Sanıkların başlangıçta verdiği savunma ile şimdiki verdiği ifadeler farklıdır. Sanıklar üst yöneticilerle çıkar birliği içindeler. Bugüne kadar delil kararttılar, bundan sonra da karartacaklardır” dedi.

Talebi reddeden mahkeme heyeti duruşmayı yarın saat 09.00'a erteledi.

Yaşamını yitirenlerin yakınları ile kazada yaralananlar ikinci duruşma öncesinde Santral Parkı’nda toplandı. Yaşamını yitirenlerin fotoğrafları ve kazanın ardından kalan kıyafetlerini taşıyan aileler, ölen 25 kişinin adını tek tek anarak ve “Hak hukuk adalet kaza değil cinayet” ve “Çorlu’nun hesabı sorulacak”, “Adalet istiyoruz” sloganları eşliğinde yürüdü. Polisin güvenlik koridoru oluşturduğu yürüyüş güzergahında çevredekiler alkışlarıyla ailelere destek oldu.

Duruşma salonuna dönüştürülen Çorlu Halk Eğitim Merkezi çevresinde yoğun güvenlik önlemi alındı.

‘KOLTUKLARI ÇOK RAHAT AMA ADALET HEPİMİZE LAZIM OLACAK’

Çorlu’daki faciada oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz Sel, duruşma öncesi yaptığı konuşmada, “Davanın bir yıl sonra başlaması insanlarımıza verilen değerin göstergesidir. Biz sorumluluğu bulunan herkesin adaletin karşısına çıkmasını istiyoruz. Başka canların yanmaması adına mücadele edeceğiz. Adalet rayların altında kalmasın” dedi.

Kazada hem anne hem de babasını kaybeden İsmail Kartal ise, “Gerçekleri gizleyen adalet sistemimiz var. Gerçekler gün yüzüne çıkarılmaya mahkumlar. Adalet saraylarınız yerin altında kalsın. Bu çocukların hakkını ödeyemeyeceksiniz. Genel müdürleriniz, ulaştırma bakanları sizler de suçlu olduğunuzu biliyorsunuz. Bu bir yıllık, üç yıllık dava değil, hayatımın sonuna kadar bu davanın peşini bırakmayacağım. Dört kişinin sorumlu olduğuna sizler de inanmıyorsunuz. Koltuklarınız çok rahat ama o adalet hepimize lazım olacak” diye konuştu.

Kazada kızı Bihter Bilgin’i kaybeden Zeliha Bilgin ise, "25 can için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Adalet size de lazım olursa bizleri daha iyi anlayacaksınız. Adalet rayların altında kalmasın istiyoruz" dedi.

‘BAHÇEDE KİMLİK KONTROLÜ YAPILAMAZ’

Duruşma salonuna giriş öncesinde mahkeme heyeti kimliklerini iletmeyenlerin duruşmaya alınmayacağını mübaşir aracılığıyla duyurdu. Mağdur avukatları bu karara itiraz ettiklerini ve buna ilişkin mahkemenin karar vermediğini ifade etti.

Avukat Gökmen Yeşil, “Mahkeme heyetiyle görüşmeden yargılama yapılamaz. Bizim de itirazlarımızı dikkate alacak. Bu OHAL uygulamasını kabul etmemiz mümkün değil. Müştekilerin kimliklerinin kontrol edilerek duruşmaya alınması mümkün değil. İddianamede bütün mağdur ve müştekilerin ismi yer almıyor. Dolayısıla iddianameye dayanarak mağdur tespiti yapılamaz. Bahçede kimlik kontrolü yapılamaz” diye konuştu.

İzleyici olarak gelenlerin de kimliklerinin tespit edilmesine çalışılmasına tepki gösteren Avukat Mürsel Ünder ise, “Burada hak arayan aileler cezalandırılıyor. Böyle keyfi bir uygulama söz konusu olamaz” diye konuştu.

Mahkeme heyeti ile avukatların görüşmesinin ardından kimlikler teslim edilmeden yalnızca gösterilerek duruşmaya giriş sağlandı.

AVUKATLAR İDDİANAMENİN İADE EDİLMESİNİ TALEP ETTİ

Mağdur ve müştekilerin duruşma salonunda kimlik tespitinin yapılmasının ardından dava görülmeye başlandı. Mağdur avukatları, avukat sınırı getirebilme kararının örgüt suçu işlendiğinde ve sanıklar yönünden yapılabileceğini hatırlatarak, her bir müşteki için 3 avukat sınırı getirilmesi kararına yönelik itiraz etti ve kararın iptal edilmesini istedi.

Avukat Mürsel Ünder soruşturma aşamasında eksiklikler yapıldığını belirterek, “Katliamın olduğu trende deliller düzgün toplanmamıştır. Tüm deliller şüphelilerin kontrolünde kalmıştır ve kazadan 4 ay sonra delillerin şüphelilerde olduğu bilinmektedir” dedi ve iddianamenin iade edilmesini talep etti. Mahkeme heyeti avukatların taleplerini görüşmek üzere duruşmaya 20 dakika ara verdi.

AVUKAT SINIRI KALDIRILDI

Avukatların taleplerini görüşen mahkeme heyeti aranın ardından kararlarını açıkladı. Heyet, mağdur avukatların ‘3 avukat sınırının kaldırılması’ talebini kabul etti. Mağdur avukatlarının dava konusu iddianamenin iade edilmesi taleplerine ilişkin heyet, “mahkememizce evvelce kabul edilmiş olması ve 15 günlük iade süresinin geçmiş olması” nedenleriyle talep hakkında karar verilmesine gerek olmadığına hükmetti. Duruşmanın SEGBİS ile kaydedilmesi talebi ise duruşmanın yapıldığı halk eğitim merkezinin uygun olmaması nedeniyle reddine karar verildi.

SANIK KURT: ŞİDDETLİ YAĞIŞTAN HABERİM OLMADI

Mahkemenin taleplere ilişkin kararını açıklamasının ardından sanıkların ifadelerine geçildi. TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt ilk ifade veren sanık oldu. “Demir yolu tarihindeki bu elim kazada hayatını kaydedenlere Allah’tan rahmet ve sabır diliyorum” ifadeleriyle başlayan Kurt şunları kaydetti:

“Benim görevim bakım şeflikleri arasında koordinasyonu sağlamaktır. Olay günü ben Haydarpaşa’daki lojmanda evimdeydim. Olay yeriyle aramızda 130 kilometre var. Şiddetli yağıştan haberim olmadı. Bana meteorolojiden, tren şefliğinden ikaz yapılmadı. Yağıştan bi haber olduğumdan işlem yapamazdım. Savcılığın bütün suçlamalarını reddediyorum. Ben görevimi yaptım. 8 metreden küçük köprülerin bakımını yaptık. Bunların raporları da gönderildi.”

'PERSONEL YETERSİZLİĞİ SÖZ KONUSU'

“Suçlamalar tamamen asılsızdır. Personel talebinde bulundum ve yazı da yazdım ama bunu yazanları sevmezler. Yol bekçisi olsaydı kaza olur muydu bilemiyorum. Personel yetersizliği söz konusudur. Gözetim yetersiz. Teknolojik destek ve yardım yapılmamıştır. İkaz sistemleri kurulabilirdi. Sistem kırmızıya döndürülebilirdi. Bunları yapacak genel müdürlüktür. Benim harcama yetkim yok sadece bakım müdürüyüm. Yağışlar olacağına dair ihbar gelmemiştir. Bize ihbar gelse bu yolu neden kapatmayalım? Bu menfez sicilli değildir. Daha önce orada sel olmamıştır. Sicilli olmayan yerin kontrolü yapılamaz. Beraatimi talep ediyorum ben suçsuzum.”

'KAZADAN ÖNCE METEOROLOJİ’DEN BİLGİ ALMIYORDUK'

Mahkeme başkanının, “Demiryolunda bir sorun tespit ettiğinizde ne yapıyorsunuz” sorusuna Kurt, “Mühendislerimiz gidip ön inceleme yapıyorlar. Biz de bunu bakım müdürlüğüne iletiyoruz” dedi. “Sizin doğrudan temin yetkiniz yok mu? İhaleye çıkamıyor musunuz” sorusuna ise Kurt, “Hayır” yanıtını verdi.

Kurt, kazanın ardından meteoroloji ile yağışa göre kırmızı yeşil renkleriyle kodlama yapma önerisini üstlerine sunduğunu yine de buna ilişkin çalışma yapılmadığını söyledi. Heyetin, “Sizin meteoroloji ile irtibatınız yok mu” sorusuna Kurt, “Sadece hava durumuna dair mesaj geliyor. Kazadan önce meteorolojiden bilgi almıyorduk” dedi.

“Personel taleplerinin yerine getirilmediğini söylediniz. Şu an nasıl yapılıyor” sorusuna sanık Kurt, “Aynı şekilde devam ediyor. Yeni personel alınmadı” yanıtını verdi. “Eğer yol kontrol bekçisi olsaydı menfezdeki bu durum görülür müydü” sorusuna ise Kurt, “O yörede oturdukları için eşi dostu onu mutlaka uyarırdı. 2000’li yıllardan sonra yol bekçilerinden vazgeçildi. Yol kontrol bekçimiz o zaman da yoktu, şimdi de yok. Türkiye’de bütün her yerde kaldırıldı. Her yer aynı sorunla uğraşıyor” yanıtını verdi.

‘BİLİRKİŞİLER DİREKT TCDD İLE ÇALIŞIYOR’

Mağdur avukatların “Siz ifadenizde iddianameye giren bilirkişi raporunu hazırlayanları mı suçluyorsunuz” sorusuna Kurt, “İddianameye giren bilirkişi raporunu hazırlayan Mustafa Karaşahin ve Sıddık Yarman direkt TCDD ile çalışıyor. Yeni yapılan menfezler eskilerden daha dayanıksız ve bunlara danışmanlık yapan Mustafa Karaşahin bilirkişilik yapıyor. Menfez konusunda danışmanlık yapıyorlar” dedi.

“Kazanın olduğu hatta arızayı bildirecek elektronik sistem yok mu” sorusuna sanık Kurt, “Hayır yok. Orada sadece tren hatta mı değil mi onu gösteren sistem var. Uyarı gösteren sistem yok” yanıtını verdi. “Yol bekçileri kaldırılırken yerine birisi ikame edildi mi? Siz bunu talep eden resmi yazı yazdınız mı” sorusuna Kurt, “Hayır ikame edilmedi. Her toplantıda bunu söyledik. Sendikam BTS de bunu her fırsatta iletti” ifadeleriyle yanıt verdi. “Kazadan sonra ilk talimatınız neydi” sorusuna Kurt, “Görevimiz gereği yolu açmamız gerekiyordu. Malzeme talep ettim. Deliller toplanınca yolu açtık” dedi.

KURT: TEPEDEN HERKESİN YARGILANMASI GEREKİYOR

“Kazadan önce sizce ihmal var mı?” sorusuna Kurt, “Benim ve altımdakilerin ihmali yok. Onun dışında bir şey söyleyemem” yanıtını verdi. “Bu salonda başka yargılanmasını beklediğiniz birisi var mı” sorusuna ise “Tepeden herkesin yargılanması gerekiyor. Amirlerimin isimlerini da sorumluluklarını da ifademde söyledim” dedi.

'1800’LERDEN KALMA BİR MENFEZDİ'

Diğer sanık Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat ifade vermeye başladı. Polat da kaza nedeniyle yaşamını yitirenlere rahmet dileyerek sözlerine başladı ve şunları söyledi; “Olay günü pazar günü olmasına rağmen makas diye tarif ettiğimiz malzemelerin değiştirme çalışmalarında görevliydik. Hava gayet sıcaktı, hiçbir sorun yoktu. Öğleden sonra bulutlanma oldu ve olayı öğrenip olay yerine gittim. Çorlu’ya kadar hiçbir problem yoktu, vardığımızda da AFAD çalışıyordu. Bu menfez muayeneleri altı ayda bir kısım şefiyle yaptığımız muayene. Bu muayenede 1800 küsürlerden kalma bir menfezdi. Buranın açık olduğunu gördüm. Daha önceki muayenelerde açık değildi. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.”

‘KAZADAN SONRA METEOROLOJİ MESAJ ATMAYA BAŞLADI’

Bir üst amirinin diğer sanık Turgut Kurt olduğunu belirten Polat, “Kazalı yerle ilgili son kontrolü hatırlıyor musunuz” sorusuna, “Haftada iki gün oto dediğimiz kamyon tipi araç ile kontrol ediyoruz. Son kontrolü cuma günü ekibimle yaptım. Altı ayda bir yaptığımız kontrollerde o menfeze indik. Kazalı menfezde tıkanıklık tespit etmedim” dedi.

Polat sözlerini şöyle sürdürdü; “Olaydan önce meteoroloji bize yağış bilgisi vermiyordu. Yağış ve sel uyarısı almayız. Devlet Su İşleri ve meteoroloji ile hiç temasımız olmadı. Biz tecrübeyle hareket ederiz. Diğer arkadaşlarımız bunu bildirirlerdi. Olaydan birkaç ay sonra yağışa dair meteorolojiden kısa mesaj almaya başladık. Kontrol mekanizmasında kazadan sonra hiçbir değişiklik yapılmadı. Önceki haliyle devam ediyor.”

‘HAVA DURUMUNU AKŞAM HABERLERDEN TAKİP EDİYORUZ’

Müşteki avukatların, “Savcılık ifadenizde meteorolojiden bilgi aldığınızı söylüyorsunuz. Bugünkü ifadenizde ise almadığınızı söylüyorsunuz. Hangisi doğru?” sorusuna Polat, “Hava durumunu akşam haberlerden takip ediyoruz, bizim görevimiz” yanıtını verdi.

“Olay gecesi ne yaptınız” sorusuna Polat, “AFAD ekibiyle birlikte yardım ettik. Jandarma ekipleri devlet demiryolları çalışanlarını içeriye almadılar. Sabaha kadar bizi dışarıda tuttular. 12 Temmuz tarihinde yeni yol yapma çalışmalarına başladık. İkinci gün gece hat açıldı. Yabancı uyruklu vagonlar var onların gitmesi lazım. Bu yüzden yol açıldı. Biz talimatla değil bir an önce yolun trafiğe açılması için çalışırız” ifadeleriyle yanıtladı.

'YOLU HEMEN AÇMAYA ÇALIŞTIK'

Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk’un ifadesine geçildi. En alt görevde çalıştığını belirten Çabuk, “Özkan Polat’ta emirleri alırım onun dışında iş yapma yetkim yoktur. Yolu onunla kontrol ederiz. Beş işçimle işleri yaparız. Ben emir dışında çalışan personel değilim” dedi.

Mahkeme heyetinin, “Kazada sorumluluğunun olduğunu düşünüyor musun” sorusuna Çabuk, “Kaza günü makas atma çalışması yapıyorduk. Hareket memuru trenin devrildiğini söyledi. Özkan Polat beni eve gönderdi. Sonra aradı biz de işçilerle gece 02.30’da gittik. Sabah olunca yol yenilemelerine başladık. Öğlene doğru jandarmaya gittik ifademizi verdik. Savcılığa ifademizi verdik” dedi.

Kazanın ardından balaz dolgu talimatını Özkan Polat’tan aldığını söyleyen Çabuk, “Yolu hemen açmaya çalıştık. Emri Özkan Polat verdi. Turgut Kurt’tan ben hiçbir zaman talimat almadım. Polat da talimatı Turgut Kurt’tan alır. Oto dediğimiz aleti sefere çıkarma yetkisine de sahip değilim. Aksaklıkları gidermede kendi yetkim yok. Ondan habersiz hiçbir şey yapamam. İşçileri trenlerde korumak başlarına bir şey gelmesini engellemek. 88’de yol bekçiydim ” diye konuştu.

“Yol bekçileri ne iş yapardı” sorusuna ise Çabuk, “Her gün 11 kilometre gider herhangi bir kırıklık döküklük varsa yapabildiğimizi yapar yapamadığımızı amirlere söylerdik. Dönüş de 11 kilometreydi. Bir gün izin olurdu. Şu an bu görevi yapan yok” yanıtını verdi. Mağdur avukatlarının, “Daha önce acil durum eğitimi aldınız mı” sorusuna ise Çabuk, “Hayır almadım” yanıtını verdi.

SANIK AVUKATI: HİÇBİR YETKİSİ OLMAYAN KİŞİ BURADA YARGILANIYOR

Sanık Çabuk’un avukatı söz aldı ve “Bugün burada Devlet Demir Yolları’nın kademesindeki en alt kişi bugün yargılanıyor. Hiçbir yetkisi olmayan kişi burada yargılanıyor. Amele başı yargılanıyor. İddianame suçlu yaratmaya çalışıyor. Şu kişinin Devlet Demiryolları'nda hiçbir yetkisi yok. Ama maalesef yargılanan kişi bu. Ben bu kardeşimin beyanlarına katılıyorum. Bütün müşteki ailelerinin Allah'tan rahmet diliyorum. Benim müvekkilimin yargılanması adalet için kara lekedir" dedi.

‘YAĞMUR YAĞDIKTAN SONRA KONTROL ETME GÖREVİM YOK’

Çabuk’un ardından kaza meydana geldiğinde Köprüler Şefi olan Çetin Yıldırım’ın ifadesine geçildi. 2 bin 600’ün üzerindeki menfezin muayenelerini yaptığını belirten Yıldırım, “2016’da ayında ben bu göreve geldim ve bu zamana kadar muayeneleri yaptım. Yağmur yağdıktan sonra yolu kontrol etme görevim yok. Ancak deprem olur, afet olur ve menfezler yıkılırsa bana ihbar gelir ve ben muayene yaparım. Ben anlayamadıysam mühendisi çağırırım ve yolu açıp kapatma kararı veririm. Polatlı’da da Bilecik’de de yağmur yağıyor. Ben hangi yağmurun ardından hepsini kontrol edebilirim. Benim alanım 738 kilometredir” diye konuştu.

4 YIL ÖNCE BALAZ DUVAR YAPILMASINI ÖNERMİŞ

2014 yılında kazanın meydana geldiği menfezi incelediğini ve kusurlar bulduğunu belirten Yıldırım, önerdiği balaz tutucu duvar yapımının 2018 yılında da yapılmadığını söyledi. Mahkeme heyetinin “Balaz tutucu olsa kaza engellenir miydi” sorusuna Yıldırım, “Bizim canlandırdığımız gibi balaz duvar yapılsaydı belki suyun alt yapıyı götürmesini geciktirirdi. Bu kadar bu boyutta olmazdı” yanıtını verdi.

‘KOSKOCA TREN KAZASI DAVASINDA BURADA OTURAN AMELE’

Sanık Yıldırım’ın avukatı yeni bir bilirkişi raporu hazırlanmasının ardından esas hakkında ifade vereceklerini belirterek, “Bu feci kazanın menfezi hakkında üç kez rapor sunmuş. Genel müdürlük ihale verecek birini bulamamış ve ihaleye çıkmamış. Burada sanığın ne kusuru olur? Bu bilirkişilerin yaptığı işle kim buraya gelmiyor da bu sanıklar geliyor? Yarın burada sanıkların değişeceği ihtimali çok yüksek. Ameleyi dinledim burada. Koskoca tren kazası davasında burada oturan kişi amele. Daha da diyeceğim bir şey yok” diye konuştu.

SANIK AVUKATI EKTAŞ: KOMPLO VE KUMPASLA KARŞI KARŞIYAYIZ

Sanık Turgut Kurt’un avukatı Mehmet Ektaş’ın savunmasıyla duruşmaya devam edildi. Hazırlanan iddianameyi eleştiren ve gerçek sorumluların yargılanmadığını ifade eden “Bu durum komplo ve kumpasla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” dedi.

Son 15 yılda hükümetin demiryoluna 15 milyar TL yatırım yaptığını belirten avukat “Bu kazaların ardından personeller cezalandırılıyor. Personeller cezalandırılıyorsa kazalar neden artıyor? Yoksa gerçek sorumlulara ulaşılamadığı için mi kazaların önüne geçilemiyor?” diye sordu.

İddianame için hazırlanan bilirkişi raporunu “kumpas raporu” diyen avukat Ektaş, “Bilirkişilerin özelliklerini ortaya koyarak savcılığa itirazımı yaptım. Bağımsız bir heyetten yeni bir rapor istedik ama savcılık taleplerimizi görmezden geldi. Bunlar kabul edilse bu sanıklar yerine bambaşka kişiler yargılanıyor olacaktı” diye konuştu.

İddianamede yer alan bilirkişi raporunu hazırlayan Mustafa Karaşahin ve Sıddık Yarman’ın TCDD ve Ulaştırma Bakanlığı ile ticari ilişkilerinin olduğunu öne süren Ertaş, “Bilirkişiler geceleri helikopterle getirilerek yöneticileri aklayacak şekilde davranmışlardır. Biz yeni bilirkişi raporu hazırlanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

'BU KAZA ÖNLENEBİLİRDİ'

Sanık avukatı Ektaş son söz olarak, “Bu kaza önlenebilirdi. Bu aileler bu kadar perişan olmazdı. Eğer mühendislik hizmetleri yerine getirilseydi bunlar olmazdı. Eğer yöneticiler 15 milyarı önlem için kullansalardı bu kaza olmazdı. TCDD, Meteoroloji ve DSİ ile protokol yapsa bu kazalar olmazdı” dedi.

MAĞDUR AVUKATI YEŞİL 3 SANIK HAKKINDA TUTUKLAMA TALEP ETTİ

Mağdur avukatlarından Gökmen Yeşil ise son söz olarak, “Dosyada işlenen suç örgüt suçu değil ama bir organizasyon içinde. Bakanlıktan sanıklara ve hakkında takipsizlik kararı verilen makinistlere kadar organizasyon içinde işlendiğini anlıyoruz. Sanıkların başlangıçta verdiği savunma ile şimdiki verdiği ifadeler farklıdır. Tutukluluk talebimiz 3 sanık yönündedir. Sanık Celaleddin Çabuk yönünden tutuklama talebimiz yoktur. Sanıklar üst yöneticilerle çıkar birliği içindeler. Bu dosyadaki diğer olası sanıkları saklama girişimleri açıktır. Bugüne kadar delil kararttılar, bundan sonra da karartacaklardır. 3 sanığın da tutuklanması yargılamanın selameti açısından gereklidir” dedi.

TUTUKLU YARGILAMA TALEBİ REDDEDİLDİ, DURUŞMA YARINA ERTELENDİ

Avukatların beyanlarının ardından iddia makamı olan savcı tutuklama yönündeki talebin reddedilmesini istedi. Sanık avukatları da tutuklama talebinin reddedilmesini talep etti. Mahkeme heyeti ikinci duruşmanın sonunda verdiği kararında tutuklama talebini reddederek 4 sanığın da tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine hükmetti. Duruşma yarın (11 Eylül) saat 09.00’a ertelendi.

KİMLER YARGILANIYOR?

Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca kazanın meydana geldiği 8 Temmuz 2018 tarihinden 8 ay sonra, 5 Mart 2019 tarihinde hazırlanan iddianame Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Ailelerin Ulaştırma Bakanı ve TCDD’nin üst yetkililerinin de aralarında bulunduğu “kazada sorumluluğu bulunan tüm yetkililerin yargılansın” talebi iddianamede yer almadı. Kabul edilen iddianamede, TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında 'taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis istemiyle Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

‘Çorlu’ ailelerinden çağrı: Adalet rayların altında kalmasın

İLK DURUŞMADA NE OLDU?

Kazadan yaklaşık bir yıl sonra 3 Temmuz 2019’da Çorlu Adliyesi’nin konferans salonunda görülen ilk duruşmaya ailelerden bazıları giremedi. Salonun kapılarının kilitlenmesine tepki gösteren aileler ve buna tepki gösteren avukatlar polis tarafından adliye koridorlarında tartaklandı. Sanıkların ifadelerine geçilemeyen duruşmada mahkeme heyeti tarafsızlığından şüphe duyulduğu gerekçesiyle davadan çekildi. Bir üst mahkemenin itirazı kabul etmemesi üzerine yeniden dosyayı değerlendiren Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi ara kararında her müşteki için en fazla 3 avukat sınırı getirdi ve duruşmayı Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne taşıdı.