Sağlık Bakanı ilk defa şehirlerdeki hasta sayısını açıkladı. Her beş kişiden birinin İstanbul'da yaşadığını biliyoruz. Şimdi her iki korona salgınına yakalanın birinin İstanbul’da yaşadığını öğrendik.
Kilometrekareye 2 bin 987 kişinin düştüğü İstanbul’da şimdi kilometrekarede 1,5 COVID-19 hastası var. Kent artık tam bir pandemi aktarım merkezi (1).
Peki böylesi yoğun ve düzensiz bir kent hastalığı nereden kaptı?
Bildiğimiz şeyler var. Birincisi bu tür salgınların yayılmasında ulaşımın ve özellikle havayolu ulaşımının rolünü biliyoruz (2). İkinci olarak Türk Tabipler Birliği’nin açıklamasında İran sınırın kapatılmaması, gelenlere karantina uygulanmaması, mültecilerin sınıra götürülmesi ve sonra geri getirilmesi ve de umreden dönenlerin karantinaya alınmaması gibi nedenleri sıralaması durumu açıklıyor (3).
Şimdi daha fazla şey biliyoruz.
Birincisi, Türkiye bu tür salgınların yayılmasına kendi davetiye çakardı, 2002’de 33,8 milyon havayolu yolcusu sayısını 2019’da 208 milyona çıkarttı. Böylece salgından etkilenen her ülkeden milyonlarca insan Türkiye’ye geldi ve ülke içine kadar yayılmanın yolu açıldı.
İkincisi ise salgına davetiye çıkartmaya devam edecek. 2022 yolcu hedefi tam 246 milyon. Düşünsenize yeni bir salgın hastalığa karşı daha kırılgan olacağız.
Üçüncüsü ise korona salgınının ve ilerideki salgınların başkenti İstanbul oldu. Zaten iki vakanın birinin İstanbul’da olması yeterince manidar. Çok doğal bir sonuç bu. Şubat ayında 11,5 milyon yurt dışı yolcusunun 9,8 milyonu İstanbul’daki havalimanlarını kullanmış. 14,6 milyon yurt içi yolcusunun da 5,6 milyonu İstanbul’un yolcusu. Özetle yurt dışı yolculuğunun yüzde 85’ine ev sahipliği yapan İstanbul korona için çekim merkezi olmuş. Yurt içi yolculuğunun yüzde 38’ini de yaparak ülke çapına dağıtmış.
Dördüncü nokta ise 3HL, yani üçüncü havalimanı. Şubat ayında 9,8 milyon yolcu ile büyük bir atılım yapmış. Bu yolcularına 7,5 milyonu yurt dışı yolcusu. Korona virüsünün yayıldığı Şubat ayında yurt dışından yaklaşık 3,8 milyon insan gelmiş, 3,8 milyon insan da gitmiş. Ortada giriş yapan 3,8 milyon insan var ve bunların karantinaya alınmadığı belli.
Beşinci ve asıl ilginci, koronanın yayılmasına, 9 Şubat’ta Çin’le olan seferlerin kaldırılmasına rağmen Ocak ayından daha fazla yolcu 3HL’dan geçmiş. Ocak ayında toplam yolcu sayısı 5,2 milyon olmuş. Korona salgının yoğunu olduğu Şubat ayında 9,8 milyon yolcu ile koronaya davet çıkarmış.
Bu beş nokta COVID-19 transfer merkezinin İstanbul ve özelde ise 3HL olduğunu gösteriyor.
Türkiye’de 30 kara, 8 demir yolu, 83 deniz ve 62 hava olmak üzere toplam 183 hudut kapısı olduğunu biliyoruz. Bakan Koca’nın 17 Mart tarihli açıklamasında “Yeni tanı konulanlarla birlikte toplam hasta sayımız 47 oldu. Son 29 vakanın tamamı doğrudan ve dolaylı olarak ABD, Orta Doğu ve Avrupa temaslıdır. 3'ü umreden döndü” dediğini hatırlarsınız. İşte 3HL’nın Şubat ayındaki yolcu başarısı Avrupa, İran ve Ortadoğu'da salgının yayıldığı dönemle paralel...
Ama Mart ayında ilginç bir durum ile karşı karşıyayız. Birincisi, Erdoğan havayolu KDV’sini indirdi. İkincisi ise hala pek çok uçusa izin veriyor. En basitinden bile 2 Nisan günü saat 09.35 ve 12.25’te Tahran’dan iki uçağın 3HL’na geldiğini biliyoruz (4). Tabii ki bu uçaklarla gelecek 400’den fazla yolcunun karantinaya alınmayacağı ortada.
3HL’NA YILLIK 10 MİLYAR TL
Pandeminin Türkiye’deki adresi İstanbul. Bunu artık bakan da itiraf etti. Ama giriş kapısı da 3HL. Bunu Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Şubat ayı verileri söylüyor. Bunun finansmanı, yani korona virüsünün ülkeye girmesini sağlayan 3 HL’nin finansmanı da bizden çıkıyor. 3HL’nın ilk yıl kira bedeli 1 milyar 45 milyon euro ve ilk yıl için verilen garanti ücreti 316 milyon 351 bin 370 Euro (5). Yani ilk yıl için 1 milyar 361 milyon euro, yani bugünün kuru ile 10 milyar TL.
Yani halk koronadan kırılırken, salgınla mücadeleye devlet para bulamazken ilk yıl için 3HL’na verilecek para yaklaşık 10 milyar TL!
İstanbul kilometrekareye düşen 2 bin 987 kişi ile sağlıksız bir kent. Şimdi kilometrekareye 1,5 korona vakası ile hasta bir kent. Şubat ayında salgının yayıldığı ülkelere 7,5 milyon insanı gönderen ve getiren 3HL salgının ülkemize girdiği en büyük kapı olmuş. 2,4 milyon insanın Anadolu’daki kentlere götürüp getirerek salgının ülkeye dağıtım merkezi olmuş. Bunu yaparken de 2 Nisan tarihinde bile Tahran’dan iki uçağı kabul etmiş. Bu kadar kötü bir projeye sadece ilk yılda verilecek para bugünün kuru ile 10 milyar TL halkın cebinden çıkacak.
Bu verilerle bile 3HL’nı kapatılabilir. Hatta kapatılmalı. 3HL ile yapılan bu ekonomik düzenbazlık ciddi bir yargı süreci. Ama şimdi 3HL bir halk sağlığı sorunu. 3HL’nı kapatmak demek yıllık 10 milyar TL’lik boşa masraftan ve de pandemi kapasından kurtulmak demek.
3HL kapanırsa dert etmeyin, Atatürk Havalimanı hala duruyor. Hala çalışıyor. Kimseye söylemeyin ama Şubat ayında 4 bin 769 uçak Atatürk Havalimanına inmiş ve 107 bin ton kargo bırakmış.
Dediğim gibi, 3 HL kapatılabilir, hatta halk sağlığı, halkın ekonomisi açısından mutlaka kapatılmalı. Bir taşla iki kuş vurmak yerine, bir havalimanı ile hem sağlığımızı, hem iklimi hem de ekonomimizi kurtarabiliriz.
1- https://www.tv5.com.tr/kose-yazisi/54/pandemi-aktarim-merkezi-ya-da-turkiyenin-gazze-seridi-istanbul.html
2- https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/03/20/korona-gunlerinde-iklim-meselesi/
3- https://www.ttb.org.tr/kollar/COVID19/haber_goster.php?Guid=7546b13c-7257-11ea-b12d-d839943d748d
4- https://www.dhmi.gov.tr/Sayfalar/UcusDetay.aspx?b=1&s=1&a=istanbul
5- https://www.haberturk.com/yazarlar/guntay-simsek-1019/2273728-istanbul-havalimaninda-kira-ve-yolcu-garantisi-ne-zaman-baslayacak