Covid-19 salgını ırkçılığı tetikliyor

BM, Asya halkına yönelik fiziksel saldırılar, nefret söylemi ve göçmenlere sağlık hizmetlerinin reddedilmesi konusu hakkında bir rapor hazırladı. BM tarafından yayınlanan bu raporda, Covid-19 salgını sadece bir sağlık pandemisini temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda ırkçılık, yabancı düşmanlığı, dışlanma ve nefreti de yoğunlaştırıyor. BM, Covid-19 salgınının yabancı düşmanlığını, dışlanmayı ve ırkçılığı olağanüstü artırdığı konusunda uyarıda bulundu.

Abone ol

Ali Arayıcı*

Dünyada neredeyse tüm ülkeleri etkisi altına alan Covid-19 salgınından, günümüzde farklı ülkelerde köle gibi boğaz tokluğuna çalışan, az gelirli yoksul insanlar, göçmen emekçiler ve sığınmacılar; en fazla etkilenen toplumsal katmanlar arasında bulunuyor. Bu salgın nedeniyle, dünyanın pek çok ülkesinde farklı dil, din, renk, kültür ve uluslardan insanlara yönelik; yabancı düşmanlığı, ayrımcılık, ırkçılık ve ırkçı saldırılarda, son aylarda önemli düzeyde bir artış oldu.

Anımsanacağı gibi, Transatlantik köle ticareti ve onun ırkçılık mirası, dünyada insanlığa karşı işlenen en ciddi suçlardan biri olarak kabul ediliyor. Ama, bu sadece insanlık tarihinin karanlık bir dipnotu değildir. Bugün, hâlâ daha utanç verici miraslarıyla karşı karşıya kalıyor ve bunu bizzat yaşıyoruz. Bundan bir süre önce, ABD'nin Minneapolis kentinde, George Floyd adlı siyah Afrika kökenli bir insanın; 4 ırkçı polis tarafından nefessiz bırakılarak öldürülmesi olayı buna bir örnektir.

George Floyd'un ırkçı polisler tarafından öldürülmesiyle ilgili olarak, ailesinin ileri sürdüğü şu sözler düşündürücüdür: "Hayvanlardan daha kötü davrandılar. O hayatı için yalvarırken yardım etmek için kimse hiçbir müdahalede bulunmadı. Ülkede adalet yok." Ayrıca, yeğeni Tera Brown ırkçı polisleri suçlayıp yargılanmaları gerektiğine vurgu yaparak şunları söyledi: "Hizmet etmek ve korumak için orada olmaları gerekiyordu ve o hayatı için yalvarırken yardım etmek için hiçbiri bir şey yapmadı. Siyahilere yönelik bu tutum ırkçılıktır. Bize adalet yok."

Kuşkusuz, bu ırkçı saldırı olayları, sadece emperyalist ABD'de siyah Afrika kökenlilere karşı yapılmıyor. Bu durum, dünyanın birçok gelişmiş emperyalist/kapitalist ülkeleri için de geçerliliğini koruyor. Bu ülkelerde göçmen ya da sığınmacı olarak yaşayan, Latin Amerikalı, Asyalı ve Afrika kökenliler, Çingeneler, Araplar ve Türkiye kökenli göçmen emekçilerde, bu ve benzeri durumlarla karşı karşıya kalıyor.

KÖLELİĞİN MİRASIYLA YÜZLEŞME

UNESCO'ya üye devletlerin ve bazı STK'nin (Sivil Toplum Kuruluşları) katkısıyla, 28 Mayıs 2020 tarihinde saat 16'da yapılan; UNESCO’nun web semineri serisinin 9. toplantısında, özel olarak Covid-19 salgını nedeniyle kölecilik, ırkçılık ve eşitsizlik konuları üzerinde duruldu. Bu salgın krizine, küresel ve yerel düzeylerde nasıl yanıt verileceği konusunda; karşılıklı deneyim ve beceri alışverişinde bulunuldu.

Bu seminerde, BM'nin (Birleşmiş Milletler) temel ilkesi olan "kimseyi geride bırakma" hedefinin sosyal boyutlarına, artan eşitsizlik, ırkçılık ve ayrımcılık olaylarıyla mücadele etmek için alınan önlemlere özel olarak vurgu yapıldı. Seminer boyunca, özellikle "köleliğin mirasıyla birlikte mücadele etmek: ırkçılık” konusu geniş olarak ele alındı.

UNESCO'nun web semineri, ulusal/yerel düzeydeki siyaset bilimcilere ve çeşitli paydaşlara, bölgesel ve uluslararası organizasyonlara, akademisyenlere, öğrencilere ve STK'lere direkt olarak hitap etti. Konuşmacılar arasında, dünyada kendi alanlarında tanınmış uzmanların yanı sıra, UKSŞK'nin (Uluslararası Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Şehirler Koalisyonu-ICCAR) başkanları ve belediye yetkilileri de aktif olarak yer aldı.

Covid-19 salgını, çarpıcı bir şekilde köle ticareti ve miraslarını, Afrikalılar başta olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerinde yaşamak zorunda kalan insanların karşılaştıkları ırkçılık, eşitsizlik ve kırılganlıklar yoluyla ortaya koydu. Bununla beraber, hipertansiyon, yetersiz beslenme ve kirliliğe maruz kalma gibi yapısal ırkçılığa bağlı sağlık sorunları; zaten Afrika diasporasındaki topluluklara önemli ölçüde zarar verdi.

Üstelik, Covid-19 salgını Afrikalı insanların durumunu önemli ölçüde kötüleştirdiği gibi, orantısız bir şekilde acı çekmesine neden oldu. İşte, 28 Mayıs'ta yapılan bu tartışma, UNESCO ve BM Kölelik Anısına Programı-Uluslararası Afrika kökenli insanların 10 yılı (2015-2024) kapsamında düzenlendi. Konunun uzmanları, Transatlantik köle ticaretinin ve onun ırkçılık mirasının anlaşılmasının neden gerekli olduğunu, ekonomik durumun yeniden düzeltilmesinin bir sonraki adımlarının nasıl dönüşümsel bir değişim fırsatı sunacağını açık olarak belirttiler.

BM'DEN UYARI

BM, Asya halkına yönelik fiziksel saldırılar, nefret söylemi ve göçmenlere sağlık hizmetlerinin reddedilmesi konusu hakkında bir rapor hazırladı. BM tarafından yayınlanan bu raporda, Covid-19 salgını sadece bir sağlık pandemisini temsil etmekle kalmıyor, aynı zamanda ırkçılık, yabancı düşmanlığı, dışlanma ve nefreti de yoğunlaştırıyor. BM, Covid-19 salgınının yabancı düşmanlığını, dışlanmayı ve ırkçılığı olağanüstü artırdığı konusunda uyarıda bulundu.

Bu raporda, Asyalılara karşı fiziksel saldırılar, azınlıkları Covid-19 virüsünü yaymakla ve göçmenlere sağlık hizmetlerini reddetmekle suçlayan nefret söylemi hakkında geniş olarak bilgi verildi. BM, İnsan Hakları uzmanları, belgesiz göçmenlere tıbbi bakımı reddetme çağrıları ve pandemi hakkında bilgi eksikliği konusunda endişelerini dile getirdi. BM azınlık meseleleriyle ilgili özel raportörü Fernando de Varennes, bu konuda şu önemli uyarıları yaptı:

"Dünyadaki en savunmasız olanlar genellikle en son destek alan kişilerdir. Bu nedenle, uluslararası toplum ve devletler onları bilgilendirmek, onlara yardım etmek ve korumak için birlikte çalışmalıdır. Bu, mümkün olduğunda hayati bilgileri ve halk sağlığı hizmetlerini etkili bir şekilde iletmek için onlarla kendi dillerinde iletişim kurmanın yanı sıra, onları fiziksel istismar ve nefret söylemine karşı korumak için önlemler uygulamayı içerir."

Bu bağlamda, Mayıs 2020'den itibaren planlanan UNESCO'nun web seminerleri, toplumsal yapılarda var olan visseral ayrımcılık, dışlamacılık, eşitsizlik ve ırkçılık biçimlerini vurgulayan tematik alanlara odaklandığı için, gerçekten izlenmeye değer. Bu yeni web seminerler serisi, aynı zamanda günümüzde nasıl hareket etmek ve geleceği görmek için; Covid-19 salgının temelini oluşturan belirli sayıda önemli soruyu daha iyi anlamayı amaçlıyor.

*Prof. Dr.