Covid-19 salgını ve muhtemel sonuçları

Canlı ile cansız arasında geçiş teşkil eden yapı tanımı Covid-19'a uymamaktadır. Bu birkaç ayda onun bakteriler gibi bir ömrünün olduğunu söyleyebiliriz. Bu, bakteriye yakın bir formdur. Özelliklerine baktığımızda bakteri ile virüs arasında geçiş özelliği olan bir canlıdır. Ne bakteridir, ne de virüstür, ya da her ikisidir de. İşte bu salgın mikrobiyoloji müfredatındaki virüs-bakteri sınıflandırmasında bazı değişikliklerin yapılmasına neden olacaktır.

Abone ol

Edib Polat*

Dünya'da milyonlarca kişiye bulaşan korona virüsü (Covid-19) salgını bir çok sosyolojik, felsefi, siyasi ve biyolojik tanımları değiştiriyor, daha çok değiştireceğe benziyor. Bilimsel tanımından başlarsak:

TANIM

Korona virüsü ailesinden olduğu açıklanan Covid-19 virüs tanımına tam uyuyor mu? Bugüne kadar hiç kimsenin bu virüsün biyoloji bilimi (mikrobiyoloji) alanında ne tür bilimsel sonuçları olabileceğini tartıştığını duymadım. Oysa bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da bilinen ezberler bozulacaktır/bozulmalıdır. Şöyle ki:

COVİD-19 BİLİNEN VİRÜS TANIMINA TAM UYMUYOR!

Bu konudaki bilgilerimize göz atacak olursak virüs: Cansız ortamda cansız, canlı ortama veya bir organizmaya girdiğinde ancak canlanabilen, içinde DNA veya RNA ipliği bulunan ve buna göre adlandırılan (DNA virüsü, RNA virüsü), stoplazması ve organelleri olmayan patolojik olan veya olmayan yapılardır.

Bugüne kadarki gözlemler ve araştırmalar Covid-19'un bu virüs tanımını çok aştığını, bunun dışına çıktığını görüyoruz. Bu özellikleri şunlardır:

a) Cansız ortamda cansız olmayışı: Bu virüs havada veya cisimlerin üzerinde canlı ve hastalık yapıcı özelliğini koruyarak günlerce kalabilmektedir. Bu yönüyle bakterilere benzemektedir ve bu salgından sonra biyoloji biliminde ya virüs tanımı değişecektir veya Covit-19 virüs sayılamayacaktır. Bu salgının birinci sonucu bu.

b) Organel bakımından da Covid-19 virüs tanımına uymuyor. Dış yüzeyini diken gibi kaplayan ve hücreye tutunmasını sağlayan tutaçları vardır. Bu ona hem hareket özelliği katmakta hem daha çok patojenleştirmektedir. Okuduğumuz kadarıyla bu tutaçlar protein (veya biraz lipit) yapıdadır ve bu yönüyle tek hücrelilerden Paramesyum'un psödopodlarına (yalancı ayak) benzemektedir. Covid-19'un bir RNA virüsü olduğu açıklandı, ancak her RNA ipliğince yönetilen yapı virüs olmayabilir, tıpkı her DNA ipliğince yönetilen canlının bakteri olmadığı gibi. Stoplazması, ribozomu, mitokondrisi vesairenin olmayışı, tek başına eski sınıflandırmada ısrar etmemizi sağlamaz, önemli olan yeteneği ve dirençliliğidir. Genomunu çözen, yani o tek iplik RNA'sındaki nükleotid sırasını çözen meslektaşlarımız, onun dışarıda nasıl saatlerce canlı kalabildiğini, bu gücünü nereden aldığını henüz tam açıklayamamışlardır. Her gün yeni bilgiler geliyor, kimi gemide 17 gün kalmış diyor, demir üzerinde, plastik, tahta ve giysilerde bilmem şu kadar saat canlı kalıyor deniyor, sonra bu süre yeni bilgiler değişiyor. Henüz hangi zeminde ne kadar süre canlı veya hastalık yapıcı özellikte kaldığı belli ki tespit edilememiş. Bu nedenle viral sınıflandırmada tam bir yere konamamaktadır. Neden bu kadar uzun süre canlı kalabilmektedir? Güçlü protein kılıfı olabilir, bakterilerdeki gibi kapsül olabilir. İkincisi daha mantıklı gelmektedir. Kapsül olmasa da bu görevi gören bir protein yahut lipoprotein kılıfı vardır. Virüs gücünü parazitik olarak insan genomuna uyduğu için çabuk bulaşma yeteneğinden alıyor elbet, ama esas özelliğini cansız ortamlardaki dayanıklılıktan almaktadır. Onca saat dışarıda kalamayan çok sayıda bakteri vardır oysa.

Nükleotid yapısı çok basit olmalı ki hemen girdiği hücrede RNA zincirinin karşısına gelecek kodları bulabiliyor ve kendini çabuk çoğaltabiliyor. Örneğin AUU (Adenin-Urasil-Urasil) veya GGC (Guanin-Guanin Citozin) sıralamaları çok çeşit barındırıyor olamaz, ihtimalle bu kodlar kendini tekrarlıyordur (Yani AUU, GGC, tekrar AUU, GGC şeklinde). Neden? Bu şekilde hücrelerimizin stoplazmasından kolayca Adenin veya Guanin nükleotidlerini bulabiliyor diye düşünüyorum.

Canlı ile cansız arasında geçiş teşkil eden yapı tanımı Covid-19'a uymamaktadır. Bu birkaç ayda onun bakteriler gibi bir ömrünün olduğunu söyleyebiliriz. Bu, bakteriye yakın bir formdur. Özelliklerine baktığımızda bakteri ile virüs arasında geçiş özelliği olan bir canlıdır. Ne bakteridir, ne de virüstür, ya da her ikisidir de. Protein kılıfı, Clostridium tetani'nin (tetanoz bakterisi) kapsülüne çok benzemektedir.

İşte bu salgın mikrobiyoloji müfredatındaki virüs-bakteri sınıflandırmasında bazı değişikliklerin yapılmasına neden olacaktır.

DÜŞMAN KARŞISINDA HEP SAVUNMADA KALDIK

Covid-19 insan soyunun düşmanı bir varlık. Peki bu düşmanla savaşta bizler, sağlıkçılar, politikacılar, aydınlar vs. kafa yoranlar ne durumda? Savunmadayız, yani bu canlı vücudumuza girdiği andan itibaren 'ne yapabiliriz'e odaklanmışız. Şöyle düşünün: İki cephe var, insan türü ve Covid-19. Covid-19 senin topraklarına, en küçük birimine (hücrene) kadar geliyor ve sen bundan sonra 'ne yapabilirim'i tartışıyorsun. Bütün dünya, bilim insanları buna odaklanmış durumda. İnsanlar olarak bizler ne zaman saldırıya geçeceğiz? Böyle bir olanağı düşünüyor muyuz? Henüz değil. Çünkü "cansız ortamda cansızdır" diyor, cephe hattı neresidir diye soruyoruz.

Alınan bütün tedbirler bulaşmamaya dönük tedbirlerdir. Hatta bırakın bulaşsın, "sürü bağışıklığı" oluşsun diyenler var. Okulları açalım, tedbirleri kaldıralım, bulaşacağı kişi sayısı artınca, bunlar bağışıklık kazanmış olur, böylece toplum yangının önüne değil, yanan anız tarafına geçmiş olur deniyor. İngiltere denedi, ABD'nin bazı eyaletleri denemeye başlıyor. Bu, kesinlikle yanlıştır, reddedilmelidir. Virüse düşman tanımı yapmamaktır ve insanları kobay olarak görmektir.

Covid-19'un vücudumuza gelmeden önceki cephe hatları nerelerdir? Ne yapılmalıdır?

1- Havada ve cisimlerde uzun süre kaldığına göre dezenfeksiyona hız vermek, cadde, sokak, mahalle, işyeri ayırımını yapmadan devletin kurumları ve belediyelerce yoğun olarak dezenfektanlarla sıklıkla temizlenmelidir. Bunun çok yoğun yapıldığını düşünmüyorum. Virüsün zayıf hattı, insandan insana geçerken katettiği yoldur, o kısa süredir. Maske takıp kendini korumaya almak yetmez.

2- Covid-19'un ve korona ailesinin diğer üyelerinin şu anda bile mutasyon geçirdiklerini ve birçok hayvanda var olduklarını biliyoruz (Canlılardaki evrimi inkar edenler bir kez daha düşünmeli!). Madem insanlığa karşı en büyük tehlike bunlardan gelmektedir, demek ki SARS-1 ve SARS-2 (Covid-19)'den sonra da serisi devam edecektir. Çözüm şudur: Bu virüsler insana bulaşmadan önleri kesilmeli hayvandayken tedavi, itlaf her neyse yapılmalıdır.

Şimdi insanoğlunun ne böyle bir ortak ordusu var, ne de DAİŞ'e karşı oluşturulan Uluslararası Koalisyon benzeri bir birleşik sağlık konseyi.

3- Madem virüs insan türünün ortak düşmanı, o halde buna karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları da tek elden, bir birim tarafından yürütülürse daha tez başarı elde edilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) öncülüğünde böyle bir birim oluşturulabilir ve şu an her ülkede ayrı yürütülen ve test aşamasında olan aşı-ilaç bulma çabaları merkezileştirilmelidir. Oysa görüyoruz ki her ülke özgün çalışmasını yapıyor, bilim insanları arasında henüz bir dayanışma yok, varsa da azdır.

Bu bağlamda gelinen aşamayı bir video konferans yöntemiyle organize etmek bile başarılamamıştır. Yapılması gereken şudur: WHO öncülüğünde bir an önce bir anti-korona konseyi kurulmalı ve hangi ülkede hangi ilaç etkili veya aşılar hangi aşamalarda tespit edilip, bu münferit çabalar merkezileştirilmelidir. Böyle bir birim gelecekte olası salgınlara karşı kalıcı olmalıdır. Yoksa insanoğlu, "doğanın tahribatının bizden intikamı" denebilecek böyle belalarla daha çok uğraşacaktır.

Salgını muhtemel sonuçlarından birisi de, vahşi kapitalizmin sonuçlarından olan bireyciliğin, mutlak sermaye hakimiyetinin artık tartışılmaya açılması, insan türünün kendi arasında dayanışma, tedbirler alma düşüncesinin gelişmesi olacaktır.

Laboratuvar ortamında üretilmiş, yahut kazara yayılmış olabileceği ihtimalini tamamen dışlamamakla birlikte, bir forma (virüs ailesine) ait Covid-19'un suni üretilmiş olması sonucunda ancak yeni bir tür oluşabilirdi. Var olan korona ailesine ait alt form olmazdı diye düşünüyorum.