Cumartesi Anneleri 1026 haftadır soruyor: Hayrettin Eren nerede?

Cumartesi Anneleri 1026. hafta açıklamalarında, gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in akıbetini sordu.

Abone ol

İSTANBUL - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından beri oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı. Kayıp yakınları 1026. haftada, Hayrettin Eren'in akıbetini sordu.

Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen kayıp yakınlarının bu haftaki açıklamasını Setenay Yarıcı okudu.

Açıklamada öne çıkan başlıklar şöyle:

HUKUK DEVLETİ TALEBİMİZDE ISRAR EDİYORUZ: Adalet sisteminin evrensel hukukla, ahlak ve etikle arasındaki zorunlu bağı koparması sonucunda Türkiye ağır bir hukuk devleti krizi yaşıyor. Siyasetin baş aktörü olduğu bu krizi aşmak yargının yürütmenin güdümünden çıkarak hakların korunmasındaki gerçek rolüne kavuşması ile mümkün olacaktır. Ancak o zaman hukuk kuralları hakları ihlal edilenleri koruyabilecek ve sevdiklerimizi kaybedenlere yaptırımlar uygulanabilecek. Tamda bu yüzden hukuk devleti talebimizde ısrar ediyoruz.

SARAÇHANE'DE GÖZALTINA ALINDI: 1026. haftamızda, tanıklara rağmen, somut delillere rağmen tüm hukuk yolları denenmesine rağmen 44 yıldır sonuç alamadığımız Hayrettin Eren dosyasını bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. 26 yaşındaki Hayrettin Eren 70’li yıllardaki gençlik hareketinin içinde yer aldı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından hakkında yakalama kararı çıkartılarak aranmaya başlandı. Hayrettin Eren, 21 Kasım 1980 tarihinde Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’nde arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakol’una oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldü. Karagümrük Karakolu'na giden ailesine Hayrettin’i Gayrettepe’deki Siyasi Şube'ye gönderdikleri söylendi.

AĞIR İŞKENCE GÖRDÜ: Bunun üzerine Gayrettepe’ye giden  anne Elmas Eren, Hayrettin’in gözaltına alınırken kullandığı babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobili Siyasi Şube’nin bahçesinde gördü. Ama oğlunu soran  Elmas Eren’e "gözaltında böyle biri yok" cevabı verildi. Oysa tanık beyanlarına göre Hayrettin Eren, Siyasi Şube’nin alt katındaki hücredeydi. Başında Fikret Işınkaralar'ın olduğu işkence timine ifade vermeyi reddettiği için ağır işkence görüyordu. Onunla aynı operasyonda yakalanan 8 kişi mahkemeye çıkarıldıklarında, “Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı” diyerek suç duyurusunda bulundu. "Hayrettin Eren'in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda, hem de siyasi şubede gördüm" diye savcıya ifade verdi.

12 EYLÜL ZİHNİYETİ DEVAM EDİYOR: Eren ailesi Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm resmi makamlara başvurdu. "Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor" cevabı hiç değişmedi. Tüm yasal yolları kullanan Eren Ailesi, hiçbir sonuç alamadı; Hayrettin’e ve otomobiline ne olduğu 44 yıldır karanlıkta bırakıldı. Elmas ve Kemalettin Eren, çiçeklerle donatacakları bir mezar arayışını çocuklarına, torunlarına miras bırakarak aramızdan ayrıldılar. Onların bıraktığı yerden tekrarlıyoruz: İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, Hayrettin'e işkence yapan timin şefi Fikret Işınkaralar, Hayrettin Eren’in kaybedilmesi suçunun fail ve sorumlularıdır. Devleti yönetenler,  44 yıldır Hayrettin Eren’in akıbetini gizleyerek, onu kaybedenleri cezasız bırakarak 12 Eylül zihniyetini devam ettiriyor.

VAZGEÇMEYECEĞİZ: 1026. haftamızda iktidara ve yargı makamlarına sesleniyoruz: Hayrettin Eren dosyasında etkin soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.