Cumartesi Anneleri bakanlığa seslendi: Suça ortak olmaktan vazgeçin

Cumartesi Anneleri/İnsanları 912’nci hafta açıklamasında Kenan Bilgin’in akıbetini sordu. Adalet Bakanı’na seslenen anneler "Sorumluların suçlarına ortak olmaktan vazgeçin" dedi.

Abone ol

DUVAR - Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılması için her hafta Galatasaray Meydanı’na çıkan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 912'nci hafta eylemlerini de yasak nedeniyle online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara'da gözaltına alınan Kenan Bilgin dosyasındaki 28 yıllık adaletsizliğe dikkat çekildi.

'CEZASIZLIĞIN DİĞER ADI ZAMAN AŞIMI'

Bu haftaki basın açıklamasını ise İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu. "28 yıldır Soruyoruz ‘Kenan Bilgin Nerede?" diyen Yoleri, Türkiye’de yargı makamlarının zorla kaybetmenin tanımını, suçun özgün yapısını ve devam eden ihlal niteliği taşıdığını görmezden geldiğini ve zamanaşımı hükümleri devreye sokularak dosyaların kapatıldığını ifade etti. Yoleri, zaman aşımına bırakılan dosyalara işaret ederek, "Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 20 Eylül’de zamanaşımı süresi dolacak olan JİTEM, Musa Anter ve gözaltında kaybedilen Ayten Öztürk davasında mahkeme heyeti duruşmayı 21 Eylül’e erteledi. Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bozulan beraat kararı ardından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkeme’sinde beşinci duruşması görülen Ankara JİTEM davasında da yargılama faaliyetinden uzak durularak adeta zamanaşımı süresinin dolması bekleniyor" hatırlatması yapıldı.

ADALET BAKANI’NA ÇAĞRI

Adalet Bakanı’na da seslenen Gülseren, “Zorla kaybetmeler dahil olmak üzere, insanlığa karşı işlenmiş suçların sorumlularını zamanaşımı kararlarıyla aklamak, çürüyen bir hukuk politikasının göstergesidir. Yürüttüğünüz hukuk politikalarıyla fail ve sorumluların suçlarına ortak olmaktan vazgeçin” dedi.

Gülseren, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) oybirliği ile mahkumiyet kararı vermiş olmasına rağmen iç hukukta zamanaşımı devreye sokularak hiçbir sonuç alınamayan Kenan Bilgin dosyasına dikkat çekti. Gülseren devamla da Kenan Bilgin’in hikayesine daire şunları aktardı: “35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen’deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti O’nun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine on bir tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadı. Tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı.”

İç hukukta sonuç alınamayınca davanın AİHM’e taşındığını kaydeden Yoleri, AİHM yargıçlarının Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulunduğunu, tanıkların, savcıların ve polis yetkililerinin dinlendiğini belirtti. Yoleri, mahkemenin Kenan’ın 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkum ettiğini hatırlattı.

Dosyadaki hukuksal girişimleri anlatmaya devam eden Yoleri, AİHM kararına rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır” diyerek dosyada zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdiğini aktardı. Karara yapılan itirazların da reddedildiğini kaydeden Yoleri, “Türkiye, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak hem de Anayasa’nın 90. maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlüdür. Yargı makamları AİHM kararlarını dikkate almak zorundadır” diye ekledi.

Kenan Bilgin’in akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suçun bilinen şüphelileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi taleplerini yineleyen Yoleri, “Kaç yıl geçerse geçsin; Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 213 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)