Cumartesi Anneleri karanfil bıraktı: 'Bu bir aşamadır'

Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda yapmak istediği basın açıklaması engellendi. Ablukaya alınan kayıp yakınları, Galatasaray Meydanı'na karanfil bıraktıktan sonra ayrıldı.

Abone ol

DUVAR - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim'deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 971'inci haftada da polis engeliyle karşılaştı.

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği hak ihlali kararı Beyoğlu Kaymakamlığı'na tebliğ edilmesine rağmen Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı’na çıkması 30’uncu kez polis tarafından engellendi. AYM'nin verdiği hak ihlalinin ardından Galatasaray Meydanı'na gelen kayıp yakınları 29 hafta gözaltına alındı. 30'uncu kez meydana giden kayıp yakınları ablukaya alındı. Yapılan görüşmenin ardından kayıp yakınları ablukadan çıkarak Galatasaray Meydanı'na karanfil bıraktı. İnsan Hakları Derneği'nde açıklama yapan Mikail Kırbayır, "Bugün karanfil bıraktık. Bu bizim için bir aşamadır" dedi.

CUMARTESİ ANNELERİ DARGEÇİT KAYIPLARINI ANDI

Cumartesi Anneleri'nin 971'inci haftada açıklaması şöyle: "Dargeçit kayıpları için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeleri esas alarak 30 haftadır Galatasaray’da toplanma ve basın açıklaması yapma hakkımızı kullanmaya çalışıyoruz. Ancak kamu gücünü kullananlar, Anayasa’ya, AYM kararlarına ve uluslararası sözleşmelere meydan okuyarak bu hakkımızı engelliyor 'Kayıplarımız nerede?', 'Onları kaybedenler neden korunuyor?' feryadımız karşısında etkin soruşturma ve kovuşturma yapılmasını sağlamakla görevli olanlar bu feryadımızı polis şiddeti, kelepçe, gözaltı ve adli süreçlerle bastırmak istiyor. 971. haftamızda Galatasaray’daki buluşmamız engellense de karanfillerimizi Dargeçit kayıplarımızla buluşturduk. 29 Ekim – 8 Kasım 1995 tarihleri arasında Mardin/Dargeçit’te ağır silahlı askerler ve korucular tarafından yapılan ev baskınlarında dört çocuk, iki lise öğrencisi ve iki kadının da aralarında olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü. Gözaltında tutulanlardan bazıları bir süre sonra serbest bırakıldı. Ancak 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun ve 57 yaşındaki Süleyman Seyhan’dan bir daha haber alınamadı. Onları soran ailelerine 'Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler' cevabı verildi. Olaydan 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeni bir kuyuda bulundu. Seyhan’ın bulunmasından iki gün sonra da onun bulunduğu yer hakkında ailesine bilgi verdiği ve taburda yaşananları üst makamlara aktarma potansiyeli taşıdığı gerekçesiyle, Dargeçit Jandarma Taburunda görevli uzman çavuş Bilal Batırır da kaybedildi. Evlatlarını bulmak için ailelerin yaptıkları suç duyuruları etkin bir biçimde soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandı.

Ailelerin ve İnsan Hakları Derneği’nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ve İHD Mardin Şubesi’nin çabası sonucunda Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı yeniden açtı ve soruşturma başlattı. Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012 – 2013 ve 2015 tarihleri arasında tanık beyanlarına dayanarak yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Savcılığın hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada yedi Dargeçitli’nin ve uzman çavuş Bilal Batırır’ın nasıl ve kimler tarafından kaybedildikleri tüm detaylarıyla mahkeme kayıtlarına geçti. Dava dosyasında sanıkların sorumluluğuna işaret eden birbiriyle tutarlı çok sayıda tanık beyanı ve bu beyanları destekleyen deliller yer almasına rağmen mahkeme, 4 Temmuz 2022 tarihinde rütbeli subay, uzman çavuş ve koruculardan oluşan 18 sanığın beraatine karar verdi. 971. haftamızda bir kez daha söylüyoruz: Dargeçit kayıpları ve tüm kayıplarımızın faillerinin etkin bir biçimde yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz. Kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz. Selam olsun bugün bir kez daha tüm baskıları göğüsleyerek ülkenin dört bir yanında bizimle eş zamanlı sesimize ses katan kayıp yakınları ve insan hakları savunucularına."

İHLAL KARARI UYGULANMIYOR

Cumartesi Anneleri'nden Maside Ocak, 700. haftadaki (25 Ağustos 2018) polis müdahalesini AYM'ye taşıdı. Ocak, başvurusunda "24 yıldır süren etkinliğin barışçıl bir şekilde yapıldığını, yasaklamaya ilişkin herhangi bir tebligat yapılmadığını ve bunun yanı sıra kolluk gücünün orantısız güç kullanarak toplantıyı dağıttığını, müdahale ve gözaltı sırasında yaralandığını belirterek kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini" dile getirdi.

Yüksek mahkeme "kötü muamele" iddiasını reddederken, Anayasa'nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Maside Ocak'a 13 bin 500 lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Karar oy çokluğuyla çıktı.

Karara karşı oy kullanan tek isim ise İçişleri Bakanı yardımcısı iken AYM üyeliğine atanan ve geçtiğimiz günlerde AYM'nin Can Atalay için verdiği hak ihlali kararında karşı oy kullanan Muhterem İnce oldu.