Cumartesi Anneleri: Meryem Baskın'ın mücadelesi sürecek
Cumartesi Anneleri 725. haftasında Rıdvan Karakoç’un akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri, bugün hayatını kaybeden Meryem Baskın için, "Mücadelesi sürecek" dedi.
DUVAR - Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'ndaki 725. buluşmasını polisin engellemesi sonucu Çukurluçeşme Sokak’ta bulunan İHD İstanbul Şube Binası önünden gerçekleştirdi. Eyleme Leyla Güven’in açlık grevini izlemek için Avrupa’dan gelen barış heyeti üyeleri Öğmundur Jonasson, Beverly Ann Keene de katıldı.
Eylemde kayıp yakını Meryem Baskın’ın bu sabah kaybedildiği aktarıldı, Baskın’ın adalet mücadelesinin sürdürüleceği vurgulandı.
Basın metnini okuyan kayıp yakını kayıp yakını Besna Tosun, 26 haftadır Galatasaray’a gidişlerinin hukuksuzca yasaklandığını anımsattı. Tosun, “Bu hafta Rıdvan Karakoç’un gözaltında kaybedilişinin 24. yılında üç yıl önce aramızdan ayrılan Asiye Karakoç’un bıraktığı yerden; ‘Rıdvan için, bütün kayıplarımız için adalet istiyoruz’ diyerek buluştuk” diye konuştu.
'TEHDİT EDİLİYORDU'
Karakoç’un Kürt siyasi partilerinde çalışmalar yürüttüğünü, Mezopotamya Kültür Merkezi'nin kuruluş çalışmalarında yer aldığını hatırlatan Tosun, 34 yaşındaki Karakoç’un bu faaliyetleri nedeniyle polisin hedefinde olduğunu aktardı. Hakkında arama kararı olduğu için polis tarafından ablukaya alınan evine gidemediğini söyleyen Tosun, şunları da ifade etti: “Polis tarafından defalarca Karakoç Ailesinin evine baskın düzenlendi. Eve gelen polisler her seferinde aileyi, ağır küfür ve hakaretler eşliğinde ‘Rıdvan’ı bize getirin, eğer getirmezseniz gördüğümüz yerde öldürürüz’ diye tehdit etti. Ailesi ile düzenli bir biçimde haberleşen Rıdvan, İHD avukatlarından Eren Keskin'e de posta ile vekâlet gönderdi. Rıdvan'ın ailesi ve avukatı Keskin ile haberleşmesi 15 Şubat 1995 tarihine kadar sürdü. 15 Şubat'tan sonra Rıdvan'la bağlantı kesildi. Evdeki polis ablukası kalktı, polis baskınları son buldu.”
Karakoç Ailesi’nin, tüm mercilere başvuru yaptığını ancak sonuç alamadığını belirten Tosun, gözaltına alındığı inkâr edilen Rıdvan için devletin tüm kurumları ‘Bizde yok’ cevabı verdiğini aktardı. Tosun sözlerini şu biçimde sürdürdü: “3 ay sonra oğulları Hasan'ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen, Rıdvan'ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç'un işkence ile öldürülmüş bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na defnedildiği gerçeği açığa çıktı.
Rıdvan Karakoç'u gözaltına alanlar ve sorgulayanlar bilinmesine rağmen hukuk işletilmedi ve failler korundu. 24 yıldır süren soruşturma davaya dönüşmedi. 24 yıldır Beykoz Savcılığı’nda bulunan soruşturma dosyasında, rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadı.
Asiye Karakoç'un oğlu Rıdvan için yürüttüğü mücadelenin takipçileri olarak; Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz.”
Tosun, sözlerini kayıpları aramaktan ve Galatasaray’dan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak sona erdirdi.
'24 YIL DAHA GEÇSE KAYIPLARIMIZI ARAMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, 24 yıldır insanların kaybedilmesine karşı, kayıpların akıbetinin bulunması için mücadele ettiklerini kaydetti. Dava dosyalarında tek bir ilerleme olmadığına dikkat çeken Karakoç, “Her savcılığa gittiğimizde oyalanıyoruz, yıllardır böyle sürüyor. 24 yıldır devletin raflarında bekletilen dosyanın zaman aşımı ile karşı karşıyayız. Benim ağabeyim için yapabileceğim şey akıbetini bulmak, bunun için mücadele etmek. İnsanların gözü önünde, sokak ortasında sistematik işkencelerle insanlar katledildi. 24 yıl önce bu durumu protesto etmek için bu mücadeleyi devraldık. Kaybedilenler bu ülkenin evlatlarıydı, 11 yaşından 80 yaşına kadar insanlar kaybedildi. Devlet yetkilileri hiçbir şey yapmıyor. 24 yıl daha geçse kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Hüseyin Ocak ise şunları söyledi: “24 yıl önce Hasan’ı ararken Rıdvan’ın dosyasını gördük. Beykoz cumhuriyet başsavcılığına durumu bildirdim. Bu sorun devletin sorunu, devlet o dönem de biliyordu Rıdvan’ın kaybedildiğini. Rıdvan da Hasan gibi Beykoz’a bırakılmıştı, daha sonra Hasan ile beraber adli tıpa götürüldü. Tüm gerçekler ortaya çıkacak, sorumlular yargılanacak bunun mücadelesini veriyoruz. Rıdvan, Hasan ve tüm kayıplarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.” (HABER MERKEZİ)