Cumartesi Anneleri Vejdin Avcıl için Galatasaray Meydanı'nda buluştu

Cumartesi Anneleri, 1003'üncü haftada polis bariyerleri önünde Galatasaray Meydanı'nda gözaltında kaybedilen Vejdin Avcıl için buluştu. Cumartesi Anneleri yargının adaletli işlemediğini söyledi.

Abone ol

DUVAR- Cumartesi Anneleri/İnsanları 1003'üncü haftada Galatasaray Meydanı'nda gözaltında kaybedilen Vejdin Avcıl için buluştu. Kayıp yakınları adına basın açıklamasını Galatasaray Meydanı polis bariyerleri önünde İkbal Eren okudu. Eren, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının uygulanmamasına da tepki gösterdi. 

Eren, alanda yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bugün Arefe. İnsanlar bayram telaşındayken biz, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları uygulanmadığı için, karar vericiler hukukun üstünlüğü ilkesine karşı direndiği için Galatasaray’daki polis bariyerlerinin önündeyiz. Devletin bu direncinin yalnız bizi sınırlamakla kalmayıp, onarılamaz sosyal, siyasal, toplumsal ve ekonomik sonuçlara yol açtığını hatırlatıyoruz."

'EVRAKLAR İMHA EDİLDİ'

Yargı sisteminin adaletli çalışmadığına değinilen açıklamada yargılama faaliyetinin sonuçsuz kaldığı Vejdin Avcıl dosyası kamuoyuyla paylaşıldı. Mardin’in Derik ilçesindeki Adakent  Köyü’ne, 12 Haziran 1994’te Derik İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerler ve korucular tarafından operasyon düzenlendi. Operasyonda beş köylü gözaltına alındı. 25 gün içerisinde dört köylü serbest bırakıldı. 30 yaşındaki beş çocuk babası Vejdin Avcıl’ın ise gözaltına alındığı 'inkar' edildi. Olayla ilgili Derik Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada, dosya görevsizlik kararıyla Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, 14 Temmuz 1994’te Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgeyi esas alarak içinde Avcıl’ın da olduğu “ölü ele geçirilen toplam dört şüpheli hakkında terör örgütüne üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Eren, bu evrakların daha sonra imha edildiğini belirtti. 

'2011'DE KEMİKLERİNE ULAŞILDI'

Kayıp yakını İkbal Eren, sözlerine şöyle devam etti: "Derik İlçe Jandarma Komutanı Musa Çitil tarafından düzenlenen belgede, Vejdin Avcıl’ın çatışmada ölü ele geçirildiği yazılıydı. Ancak Vejdil’in otopsi raporuna göre kafasından aldığı tek kurşun ile ölmesi bu iddiayı sarsıyordu. Ailesi, Vejdin Avcıl’ın  gözaltına alındığını ve  gözaltı sırasında operasyon bölgesine götürülerek ön safa sürülüp, bilerek ölümüne sebebiyet verildiğine inanıyordu. Olaydan 17 yıl sonra 22-23 Kasım 2011 tarihlerinde Derik Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir başka soruşturma kapsamında Derik Kimsesizler Mezarlığı’nda açılan toplu mezarda Vejdin Avcıl’ın  giysi parçalarına ve kemiklerine ulaşıldı."

Eren, dönemin Derik Jandarma Komutanı Musa Çitil hakkında 2012’de, içlerinde Vejdin Avcıl’ın da olduğu “13 sivil insanı gözaltına alarak keyfi ve kısa yoldan infaz ettiği” iddiasıyla kamu davası açıldı ve 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendiğini kaydetti. Savcılık makamı iddianamesinden söz eden Eren, Musa Çitil’in görev yaptığı dönemde 'şüphe olsun olmasın sivil vatandaşları tamamen keyfi bir şekilde öldürdüğü', 'ölenleri ise adli tahkikate terörist unsurlar olarak sunduğu ve bu yönde tutanaklar tuttuğu' kaydını düştü.

'BİLMEYE HAKKIMIZ VAR'

Eren sözlerini şöyle sürdürdü: "Tutuksuz yargılanan Musa Çitil, 21 Mayıs 2014’teki karar duruşmasında beraat etti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını 2 Haziran 2015’te onadı. Aileler, kararın kesinleşmesi üzerine 2015 yılında AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM ise başvuruyu 'kabul edilemez' buldu. Bunun üzerine aileler 2022 yılında AİHM’e başvurdu. Bilmeye hakkımız var: Musa Çitil değilse, Vejdin Avcıl’ın gözaltında devletin koruması altındayken, ölümüne neden olanlar, gerçek dışı tutanaklarla kimsesizler mezarlığına gizlice gömenler, mezarını 17 yıl boyunca ailesinden gizleyenler kim? Bu suçun fail ve sorumluları kim? Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında bir kez daha tekrarlıyoruz: Kaç yıl geçerse geçsin Vejdin Avcıl için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."

(HABER MERKEZİ)