Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kılıçdaroğlu'ndan daha ideal başkan olamaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'li bir kişinin kendileriyle görüştüğüne dair iddialara yanıt verdi. "CHP'nin başında kim olduğundan bize ne" diyen Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na kastederek, "İddianın sahibi belli değil, doğrulayan belli değil. En sonunda işi yandı bitti kül olduya getirdiler" dedi.
DUVAR - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, son günlerde gündemde olan CHP'li bir ismin kendisiyle görüştüğüne dair iddialarla ilgili olarak, "Güya bir CHP'li casus filmlerine taş çıkartacak senaryo ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelip bizimle görüşmüş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evidir, herkes gibi CHP'liler de gelebilir. 15 Temmuz'un ardından Bay Kemal de gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce bizimle görüşmek için Külliye'ye değil ama partimize gelmiştir. Sayın İnce ile orada bir görüşme yaptık. Sayın İmamoğlu da geldi onu da kabul ettik. Tüm büyükşehir belediye başkanlarını da kabul ettik. Külliye benim şahsi malım değil milletin varlığıdır. Son günlerdeki tartışma bambaşka mecralarda cereyan ediyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
'GÜÇLÜ TEŞKİLAT YAPISI' VURGUSU: Bölgemizdeki gelişmeler karşısında kararlı ve onurlu bir duruş sergiliyoruz. Ülkemizin gelecek asrını belirleyecek harekatlar yürütüyoruz. Dünyadaki mazlumların sesi olarak itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Bunları yaparken bedel ödememiz kaçınılmazdır. eski Türkiye gibi kabuğumuza çekilip iç çekişmelerle uğraşmıyoruz. Ülkemizin her bölümünde 81 vilayetinin tamamında milletimizle gönül bağı güçlü bir teşkilat yapısıyla yolumuza devam edeceğiz.
Partimizde sadece görev değişikliği olur. Şahsım başta olmak üzere her AK Partili davamızın neferidir. Bundan daha büyük unvan yoktur. Gerisi takdir ve kader işidir. Bizim gündemimiz ülkemize ve milletimize nasıl daha iyi hizmet edeceğimizdir. Dünyanın dört bir yanında ülkemizin menfaatlerini savunuyoruz.
CHP'Lİ ÖZKOÇ'A 'ULAN' TEPKİSİ: Türkiye'nin ikinci büyük partisinin gündemi ise bambaşka. Önce bir grup başkanvekili TBMM Genel Kurulu'nda AK Parti'yi temsil eden grup başkanvekilimize "bu hanıma haddini bildirin" diyor. Bir de "ulan" diye ifade kullanıyor. Şizofrenik vakalar sadece caddelerde değil parlamentonun içinde de var. Bu şizofrenik vakaları parlamentodan temizlemek lazım. Bunun adımlarını atmak lazım. Yapamazsak Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosuna yazık olur. Bunun temizliğini yapmalıyız. grup başkanvekilimiz kişisel haklarını savunmak için gerekeni yapacaktır. Bu zat dokunulmazlığımdan vazgeçiyorum, gereken yapılmalı demelidir. Yüreğin varsa dokunulmazlığı kaldır, hukukta gereken mücadeleyi verelim. Kadına şiddet diyeceksin karşı çıkacaksın, tokat atanlar diyeceksin karşı çıkacaksın, bunun istismarını yapacaksın. TBMM'de benim dokunulmazlığım var; 'ulan' diyeceksin, 'haddini bildirin' diyeceksin. Biz bunları görmek istemiyoruz. Türkiye demokrasisine sahip çıkarak 28 Şubat zihniyetini gömmüştür. Ama bunun kalıntılarının varolduğunu Meclis'teki tartışmayla görmüş olduk.
KÜLLİYE ŞAHSİ MALIM DEĞİL: Güya bir CHP'li casus filmlerine taş çıkartacak senaryo ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gelip bizimle görüşmüş. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi milletin evidir, herkes gibi CHP'liler de gelebilir. 15 Temmuz'un ardından Bay Kemal de gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı döneminde Muharrem İnce bizimle görüşmek için Külliye'ye değil ama partimize gelmiştir. Sayın İnce ile orada bir görüşme yaptık. Sayın İmamoğlu da geldi onu da kabul ettik. Tüm büyükşehir belediye başkanlarını da kabul ettik. Külliye benim şahsi malım değil milletin varlığıdır. Son günlerdeki tartışma bambaşka mecralarda cereyan ediyor.
CHP'NİN BAŞINDA KİMİN OLDUĞUNDAN BİZE NE: Londra'da tedavi gören ve örnek olamayacak bir gazeteci var. Buna göre 9 Kasım'da bir CHP'li plakası değiştirilmiş bir araçla Külliye'ye gelip bizimle görüşmüş, farklı plakalı bir araba ile gitmiş. Görüşmede biz 'Senin CHP Genel Başkanı olman gerekir' demişiz. Bu iddianın neresini düzeltelim bilemiyoruz. Gizli saklı hiçbir CHP'li yanımıza gelmedi. Bunlar Külliye'yi kendi merkezleri gibi sanıyor. Kimseye genel başkan olma telkininde bulunmadım çünkü Sayın Kılıçdaroğlu'dan daha ideal genel başkan olmaz. CHP'nin başında kimin olduğundan bize ne. Olmayan görüşmeyi ortaya atan gazeteciyi siciline bakarak mazur görebiliriz. Bugünkü yazısında özür dilemiş. Bizden de özür dilemiş, teşekkür ederiz.
SİYASETÇİNİN YAPACAĞI İŞ ÖZÜR DİLEMEK: Bu iddianın üzerine 'doğrudur' diyerek adeta tüy diken genel başkan ne yapacak? Peki CHP Genel Başkanı'na ne demeli? Kendisi hata ettim, özür dilerim diyemedi. Kendisi CHP'nin başına bir kaset kumpasıyla geldiği için orada kalmanın yolunu da benzer yöntemlerde arıyor. Külliye'ye gelen CHP'li iddiası da ortada kaldı. Yazıyı yazan haber kaynağım bu kişidir diyor. O kişi de kaynağım CHP'den biridir diyor. CHP kumpas kuruldu diyor. Yeni bir senaryo daha çıktı, yatta bir aradaydılar. Şimdi onlar da birbirini suçluyor. Bu iddiayı ortaya atan Sayın İnce de onlar kendilerini daha iyi biliyor diyor. İddianın sahibi belli değil, doğrulayan belli değil. En sonunda işi yandı bitti kül olduya getirdiler. Onurlu bir siyasetçinin yapacağı iş özür dilemektir. İçi boş ithamlarla ülkemizi meşgul ettikleri için milletimizden özür dilemeliler. CHP kendi kendine bir orta oyunu oynadı ve artık bitti. Ülkemizin gerçek gündemine dönmenin zamanı geldi. CHP kendi iç hesaplaşmasını kapalı kapılar ardında gerçekleştirsin. Ne olur artık milletin yakasından düşün.
İSTANBUL SUSUZLUĞA GİDİYOR: Mahalli seçimlerde kazandıkları birkaç belediye bunların dengesini iyice bozdu. Biz bu şartlarda Ankara'yı yönetemeyiz diyorlar. Ankara'nın suyundaki kiri temizleyemiyorum diyorlar. Devletten parayı alıyorsun. Parayı yönetme sanatını icra etmen lazım. 3 ay gibi bir süre sonra havalar böyle giderse İstanbul susuzluğa doğru gidiyor. Ankara'da da benzer durum var. Ankara'da atık su noktasında sıkıntılar var. Madem bu horona girdin bunları yapacaksın. Borçlanma konusunda Meclis belirli sorunmlulukları üzerine alamaz. Kendilerini en güçlü hissettikleri dönemde yaşadıkları ortada. Rabbim ülkemizi ve milletimizi CHP afetinden korusun. Bunca yıl başbakanlık yaptım, cumhurbaşkanlığı yaptım; en çok hayıflandığım konulardan biri, şöyle dişime göre bir ana muhalefet bulamayışımdır.
YERLİ VE MİLLİLİĞİMİZİ GÖSTERELİM: Ekonomideki toparlanma süreci tüm hızıyla sürüyor. Açıklanan her veri bu gerçeği ortaya koyuyor. Bunlar hala battık, bittik diyor. Bırakın doları moları paramıza dönelim. Türk Lirası'na dönelim. Türk Lirası artık kaybettirmiyor. Türk Lirası'na dönelim ve buradaki yerli ve milliliğimizi gösterelim.
TANK PALET FABRİKASI İDDİALARINA YANIT: Batılı ülkeler giderek artan şekilde savunma sanayi ambargosu uyguluyor. Yeni anlaşmaları bırakın önceden yapılmış anlaşmaları iptal ediyorlar. Suriye ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin ardından bu uygulamalar daha da sertleşti. Bize silahlı silahsız İHA vermediler, ürettik. Yeni nesil tank vermediler, prototipini tamamladı. Helikopter vermediler, ürettik. Arifiye'deki tank palet fabrikasıyla ilgili yalan üstüne yalan. 20 milyar dolar diyor, adam rakam, dolar nedir bilmiyor. Burayı satmadığımızı söylememize rağmen buranın satıldığını söylüyor. Bu tank palet fabrikası aziz milletim satılmamış, 25 yıllığına Katar-Türk sermayesinin ortaklığıyla çalıştırılan BMC firmasına tahsis edilmiştir. Burada satış yok. Ne yapacak burası? Mevcut tanklarımızın bakımı paletlerin bakımı yapılacak. Gerekirse sıfır üretim yapılacak. Burada sözleşmede bir şart daha var. Buraya 50 milyon dolar kiralamayı yapan firma yatırım yapacak. Buradaki makineler yenilenmeye muhtaç. Bu yenilenmeyi yaparak fabrikayı çok daha farklı bir duruma getirecekler. Durmadan yalan. Milli füze Bozdoğan, ilk güdümlü atış testini başarıyla tamamlandı. Bozdoğan füzesi 2020 yılında uçaktan test atışlarının tamamlanmasının ardından TSK envanterine girecek. Dünyada sadece 9 ülkenin ürettiği havadan havaya füze, milli muharip uçaklarımıza ve F-16'lara monte edilecek."