Cumhuriyet tutuklularından mesaj var

CHP milletvekilleri Veli Ağbaba ve Nurettin Demir, Cumhuriyet gazetesi tutuklularını ziyaret etti. Yazar ve yöneticiler, şu mesajları yolladı...

Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Cezaevleri İnceleme Komisyonu Sözcüsü Veli Ağbaba ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir, 10 Kasım 2016 tarihinde Silivri Cezaevi'ne gerçekleştirdikleri ziyarette Cumhuriyet Gazetesi tutukluları Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Turhan Günay, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik ve Bülent Utku ile görüştü. İncelemelerinin ardından bir rapor yayınlayan milletvekilleri, yaklaşık 5 yıldır cezaevlerine gittiklerini, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından cezaevlerinde keyfiyetin gün geçtikçe arttığına tanık olduklarını belirtti. Cezaevi şartlarının her geçen gün hem ziyaretçiler hem de ziyaret edilenler açısından daha sıkıntılı bir hal aldığı gözlemlenmiştir.

'MEKTUP YAZMAK VE KİTAP SOKMAK İMKÂNSIZ HALE GELDİ'

Komisyon üyesi Ağbaba ve Demir, “İki milletvekili cezaevine gittik, aynı tutuklularla görüşecektik ancak bize 'Aynı anda görüşemezsiniz' dediler. Bunun mantığını anlamak mümkün değil. Bunu zar zor aşabildik. Cezaevlerinde mektup yazmanın ve dışarıdan kitap sokmanın ilk kez neredeyse imkansız hale geldiğine tanıklık ettik. CHP olarak gazetecilerin tutuksuz yargılanmasının esas olması gerektiğini savunuyoruz” açıklamasını yaptılar. İki vekilin, görüştükleri tutukluların sözlerinden aktardıkları şu şekilde:

MURAT SABUNCU: BÜTÜN DÜŞÜNCE SUÇLULARI İÇİN ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ

9 gün boyunca gazete alamadık, ilk kez dün gazete alabildik. Cumhuriyet'e karşı yapılan operasyon bu gazeteye değil, cumhuriyet anlayışına yapılan bir operasyondur. Bizim işimiz gazetecilik. FETÖ'cü bir savcının iftirası nedeniyle buradayız. Canımız acıyor, yine de suçsuzluğumuzun en kısa sürede anlaşılacağını biliyoruz. Cezaevlerinde 200'ün üzerinde gazeteci tutukluyken, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay tutukluyken, vekiller cezaevine konmuşken sadece kendimiz için özgürlük istemek bizi utandırır. O yüzden bütün düşünce suçluları ve muhalifler için herkes için özgürlük istiyoruz. Okurlarımızın ve halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz, başka kimsenin önünde eğilmiyoruz. CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür ediyoruz, özgürlüğümüzü savundukları için teşekkür ediyoruz. Bana vakıf ile ilgili, İcra Kurulu ile ilgili sorular sordular. Genel Yayın Yönetmeni olmadan önce sorulan sorulardan sorumluluğum yok, ona rağmen yapılan haberlerin arkasında duruyorum. Bana sordukları soruların birisi "Abant toplantılarına katıldın mı?" Abant toplantısına konuşmacı olarak değil, muhabir olarak katıldım. 2 bin 500 toplantıya katılmışım, AKP'nin iftarına, kampına, CHP'nin mitingine, TÜSİAD'ın toplantısına, HDP'nin Nevruz'una katıldım. Böyle olursa herkes suçlu olur. Yapılan operasyon, Cumhuriyet'in savunduğu demokrasi, insan hakları, laiklik, özgürlük, hukukun üstünlüğüne yönelik bir operasyon. Sadece Cumhuriyet gazetesi değil, Cumhuriyet de yok edilmek isteniyor. Herkes duyarlı olmalı.

KADRİ GÜRSEL: ÖRGÜTLÜ TOPLUM KARŞI ÇIKARSA OPERASYON BOŞA ÇIKAR

Bu operasyon cumhuriyeti yok etmeye yönelik bir operasyon. Kişisel bir nedenle değil, bu nedenle buradayız. Cumhuriyet gazetesini yok etmek için bizi buraya soktular. Okuru, STK'sı, örgütlü toplumu karşı çıkarsa bu operasyon boşa çıkar. Bizim burada başımız dik, alnımız açık. Bize yönelik suçlamaları duyunca gülüyoruz. Bunlar akla, hukuka tamamen aykırı. 2008-2009'dan bu yana görülen siyasi davalar arasında Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon en gülüncü, siyasi açıdan en dayanaksız olanıdır. Avukat ve bizler nöbetçi hakimin karşısında tutuklanmadan önce bize atılan bütün suçları paramparça ettik. Ölü doğmuş bir davayla karşı karşıyayız. PKK ve FETÖ adına faaliyet göstermek gibi akla hayale sığmayan bir soruşturma açıyorlar. Bizzat savcı, Selam Tevhid davasının sanığı. Masumiyet karinesine dayanarak mesleğini yapan bir savcının, bunu yapması bile garabet. Adil yargılanma hakkımız çiğnenmiştir. Siyasi operasyonun boşa çıkarılması için örgütlü toplum tepki göstermelidir. Ben, Cumhuriyet'te 40 gündür künyedeyim. 10 Mayıs'tan beri yazı yazıyorum. Bana sorulan soruların hiçbiri beni ilgilendirmiyor. 12 Temmuz'daki 'Erdoğan babamız olmak istiyor' yazısının son paragrafından suçluyor. Sigara bırakmayı hicveden bir yazıydı o. Sigara içmek isteyen çocuklar, engellemek isteyen babalardır. Otoriter bir babanın antitezi asi evlattır. Ben, asi evladın, Tunus'taki gibi kendisini yakan biri değil, sigarasını söndüren bir kişi olabileceğini söyledim. Bundan dolayı darbeyi savunuyorsun diyorlar. Subliminal mesaj falan bilmem, açık yazan biriyim. Yazdıklarım dışarı verilmiyor. Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok. Hukuk daha kötüye gidiyor. Geçmişte mahkemeleri izlerken gördüğüm komedilerin çok daha fazlası burada yaşanıyor.

TURHAN GÜNAY: YAZDIKLARIMI OKUYAMAYAN BİR SAVCI VAR

2011-2013'te Yeni Gün Ajansı'nın yönetim kurulunda bulundum, idari görevde bulundum, kitaplarla ilgili yazılarım var, siyasi hiçbir yazım yok ama yazdıklarımı okuyamayan bir savcı var. 51 bin TL'yi 51 milyon TL gören bir savcı var. Bin TL'lik ilanı 1 milyon TL olarak gördüler.

MUSA KART: BU TORBA DİKİŞ TUTMAZ, PATLADI PATLAYACAK

Her voltaya çıkışımda / Silivri'nin tüm kargaları / Üşüşüyor başıma / Hakkımda açılan davayı anlatıyorum / Onlar gülüyor / Ben gülüyorum... Hakkımda açılan dava çoktu, yargılandım. Öteden beri karikatüre karşı hoşgörüsüz bir adam, bu vesileyle açtılar. 3 gün hiç uyutmadan parmak izi almak için beklettiler. 10 karikatür gösterdim, 5'i PKK eleştirisi, 5'i FETÖ eleştirisi barındırıyor. 1. sayfa karikatürleri sadece benim değil Cumhuriyet gazetesinin de fikri. PKK ve FETÖ'ye sert eleştiriler gazetenin de fikri aynı zamanda. Önyargıyla önceden alınmış bir karar. Biz dimdiğiz. Dayanışma önemli, moral buluyoruz. Yaptığımız gazetecilik, başka bir şey yapmadık. Daha önceden damgalanmış bir torbaya her kesimden muhalifi attılar ama bu torba dikiş tutmaz, patladı patlayacak.

MUSTAFA KEMAL GÜNGÖR: BU İKTİDARIN HEDEFİ CUMHURİYET'İ BİTİRMEK

Vakıf yönetim seçimi yasaya aykırı yapıldı deniyor. Bu konuda hukuk dersi vermekte iken tutukladılar. Bu iktidarın hedefi Cumhuriyet'i bitirmek.

GÜRAY ÖZ: BURADA KALMAK, MÜCADELENİN PARÇASIDIR

Kitap gelmiyor. Yazmak yasak. Burada kalmak, bu mücadelenin bir parçasıdır. Dışarıda mücadele sürdüğü sürece biz burada kalırız.

HAKAN KARA: ZEKERİYA ÖZ YÖNETİMİYLE SORUŞTURMA YÜRÜTÜLÜYOR

34 yıl çalıştım, 20 yıl haber müdürlüğü yaptım. Türkiye'nin ilk hava muhabiriyim. Bu soruşturma trajikomik bir soruşturma. Ergenekon gibi uydurma deliller var. Kaçan savcı Zekeriya Öz'ü kopya ediyorlar. Zekeriya Öz yöntemiyle soruşturmayı yürütüyor. Zekeriya Öz'ün ruhu hâlâ dolaşıyor. Savcı 7 haberi sordu. Dava açılmamış haberler nedeniyle buradayız. Bir yazıyı sordu, Cumhuriyette CIA var mı diye sordu. Yazarı kim dedim. Yazarı yok. İstikbal 7 tane reklam vermiş onu sordular. Sabah gazetesi 85 tane almış, biz 7 tane. Bizi FETÖ'ye yardım etmekle suçluyorlar. Savcıyı da FETÖ'ye üye olmakla suçluyorlar. O hâlâ görevini yapıyor, biz içerideyiz.

ÖNDER ÇELİK: CUMHURİYET'İN YAYIN ÇİZGİSİNE BİR SALDIRI

İçi boş bir şey, yazılan, çizilen, sosyal medya haberleriyle ilgili suçlamalar var. Haberlere niye müdahale etmediniz diye soruyorlar. Cumhuriyet'in yayın çizgisine bir saldırı, Atatürkçü yayın çizgisine bir saldırı, bu. Yazarlarıyla, çizgisiyle FETÖ ile mücadele eden bir çizgimiz var. Yüzlerce dava açıldı. 7 reklamı suç gösteriyorlar. Sabah 85 kez, biz 7 kez reklam almışız. Bu mantığa göre Sabah gazetesinin tüm yazarları ve çalışanları tutuklanmalı. İstikbal yataklarında yatanlar tutuklanmalı bu mantıkla.

BÜLENT UTKU: AYM 'HABER' DEMİŞ, YARGILAMAYA ÇALIŞIYORLAR

Vakıf yönetimi olarak bu yazılardan sorumlusunuz deniyor ama bu Basın Yasası'na aykırı. Can Dündar'ın yaptığı haberi gündeme getiriyorlar. Anayasa Mahkemesi 'haber' demiş. Bu haberden Erdem Gül ve Can Dündar yargılandığı halde o davadan bizi de yargılamaya çalışıyorlar. Bir davadan hem Can Dündar hem Erdem Gül'e hem de bize ceza vermeye kalkıyorlar. (HABER MERKEZİ)