DAİŞ ile TAK aynı eylemi nasıl üstleniyor?
PKK’nin amaçlarıyla DAİŞ-IŞİD’in amaçları arasında herhangi bir ortaklık, hattâ kesişme var mı? Olabilir mi? Bu akla uzak ihtimali herhalde ikisi de kökten ve şiddetle reddeder. O halde iki örgüt nasıl bu kadar birbirine karıştırılabilir eylemler yapabiliyor? Örgütlerin amaçlarıyla yöntemleri, eylemleri arasında bağ olması, uyum olması, örtüşme olması gerekmez mi? Nasıl aynı eylemi amaçları birbirine bu kadar zıt örgütler üstlenebiliyor?
Diyarbakır Emniyeti’ni hedef alan, dokuzu sivil on bir kişinin can vermesine yolaçan bombalı saldırıyı kimin yaptığı konusu hem bir Türkiye klasiği hem de yeni bir Türkiye rezaleti olmaya doğru gidiyor. İki gün önce Duvar’a yazdığım, “DAİŞ yaptı ama biz PKK diyelim!?” başlıklı yazıda eylemi “İslâm Devleti” örgütünün (DAİŞ-IŞİD) üstlenmiş olmasını -ve yetkililerin bunu görmezden gelmesini- veri almış, buna göre konuşmuştum. Dolayısıyla hem kısmî özeleştiri hem okurlara izahat borcum var hem de geçen yazıda şöyle bir değinip geçtiğim hususta birkaç söz söylemeye niyetim. (“Kısmî”, çünkü eylemi kimin yaptığı hâlâ belli değil; yetkililerin bize yalan söylediğiyse belli.)
'JİYAN'IN YAZISI
Öncelikle sizi bir başka yazıyı okumaya davet edeceğim. Böylelikle bir başkasının pek güzel şekilde toparladığı noktaları ille de kendi sözlerimle yeniden toparlayacağım diye uğraşmayacak, sözkonusu toparlamayı benden önce yapmış insanın da hakkını teslim edeceğim.
“Jiyan” adıyla yazan Twitter kullanıcısı (@nishtimann), “Diyarbakır bombalı saldırısı ve üstlenme muamması” başlıklı bir yazı kaleme alarak, verileri, ihtimalleri değerlendirdi ve “belki milyonda bir rastlanacak bir durum, belki çoğunuza saçma gelebilir” kaydıyla, ortaya “uçuk” bir teori, daha doğrusu bir soru koydu: Eylem iki örgütün birbirinden habersiz kalkıştığı işlerin birbirine karışmasının sonucu mu; üstlenme muamması da bu yüzden mi ortaya çıktı?
Bu teoriyi tartışabilir veya baştan kaldırıp atabilirsiniz, orasına karışamam, lâkin “Jiyan”ın yazısında ortaya konan veri ve sorulardan haberdar olmanızı tavsiye ederim.
Bunu özellikle beni PKK propagandacılığıyla, yalancılıkla suçlayanların yapmasını isterdim, ama böylelerinin derdi genellikle hakikat olmuyor. Bendeniz insan öldürerek iyi bir amaca ulaşılabileceğine inanan biri değilim. Bunu kamuya açık şekilde ilk ifade edişimden bu yana yaklaşık çeyrek asır geçti. Fakat maksat damgalamak, itibarsızlaştırmak. Türkiye’de şiddetsiz, cinayetsiz siyasî mücadelenin önünü devletin tıkadığını, Diyarbakır’daki gibi eylemlere bu yüzden herkesin gerekli tepkiyi gösteremediğini düşünüyorum. Sakalet üreticileriyle daha fazla uğraşarak vakit kaybetmeyelim. Nasılsa ayıp mayıp bilmezler.
ORTADAKİ CİDDÎ SORUNLAR
Verilerimiz ve şimdilik ulaştığımız bazı sonuçlar şunlar:
İlkin: Olaydan iki saat sonra “PKK’nin işi” diyen valilik ve resmî mercilere inanmak için en ufak bir sebebimiz yok, çünkü Türkiye’de resmî merciler ve onların hizmetkârı olan medyacılar mütemadiyen yalan söylerler, manipülasyon yaparlar, hakikat diye bir dertleri yoktur, topluma/“millete” doğru söylemek diye bir kaygıları, sorumlulukları yoktur. Nitekim, resmî merciler ve hizmetkârları önce “PKK üstlendi” iddiasını ortaya attılar, neden sonra valilik, ellerinde eylemi PKK’nin yaptığına dair kanıtlar olduğunu ileri sürdü. Yani buna göre, üstlenme yok, devlet faili bulmuş. Yani yetkililerin cibilliyetine dair abartı veya iftira kabahati işlemiş değiliz: Failin bulunduğu gerçekse bile önceki açıklama, “üstlendiler” açıklaması yalan.
İkincisi: DAİŞ bugüne kadar yapmadığı eylemi üstlenmedi. Buna karşılık Türkiye’de yaptığı eylemleri de üstlenmedi. Fakat bu son saldırıyı üstlendi. DAİŞ’in eylem üstlenme kanalı belli: Duyurularını Telegram üzerinden yapan Amak Ajansı. Diyarbakır saldırısından sonra örgüt Amak aracılığıyla üstlenme duyurusunu yaptı. Buna inanmamak için de hiçbir sebep yok. Üstelik DAİŞ, TAK’ın üstlenme iddiasından sonra da tutumunu değiştirmedi.
Üçüncüsü: TAK’ın eylemi üstlendiği de vakıa. Üstlenme açıklamasını kamuoyuna duyuran ANF’nin sitesinin hack’lendiği, TAK’ın aslında üstlenmediği haberleri doğru çıkmadı. Buna inanmamamız için de sebep yok. Birileri yapmadığı eylemi TAK’a yamıyor, onlar da durumu aydınlatamıyor değiller.
Bütün bunların aynı anda nasıl olabildiğini şahsen izah edemiyorum. “Jiyan”ın yukarıda değindiğim yazısına bir de burada link vererek sizi o yazıda ileri sürülen izahat önerisini okumaya davet ediyorum.
AMAÇLAR FARKLIYSA EYLEMLER NASIL AYNI?
Fakat nâçizâne söz söylemek istediğim başka bir konu var.
“İslâm Devleti” örgütü, DAİŞ-IŞİD, mâlûm, İslâm’ın bozulmamış, katışıksız kökü saydığı Selefî dünya görüşü uyarınca bir zorbalık düzeni kurmaya çalışan İslâmcı örgüt. TAK ise PKK’nin, bizzat üstlenmek istemediği terör eylemlerini yapan sözde bağımsız yan kuruluşu. PKK’nin amaçlarıyla DAİŞ-IŞİD’in amaçları arasında herhangi bir ortaklık, hattâ kesişme var mı? Olabilir mi? Bu akla uzak ihtimali herhalde ikisi de kökten ve şiddetle reddeder. O halde iki örgüt nasıl bu kadar birbirine karıştırılabilir eylemler yapabiliyor? Örgütlerin amaçlarıyla yöntemleri, eylemleri arasında bağ olması, uyum olması, örtüşme olması gerekmez mi? Nasıl aynı eylemi amaçları birbirine bu kadar zıt örgütler üstlenebiliyor? Daha önemlisi, Diyarbakır’daki gibi bir eylem yapıldığında hepimiz nasıl, bilinmezlikler deryasında fail kim sorusunun peşinde kulaç atıyoruz da, daha baştan, eylemin şekline, hedefine vs. bakıp, “Bunu şu yapmış olamaz, mutlaka bu yapmıştır” diyemiyoruz?
Bu sorunun hayatî olduğuna inanıyorum. Sadece olayları öğrenip aktarmak, yorumlamak, analiz etmek durumunda olan bizler için değil. Her anlamda herkes için. Zira eylemler bu kadar birbirine benzemeye başlamışsa, bu örgütlerin nihaî amaçları belki değil, ama kısa vadedeki hedefleri ve yöntemleri, eylemleriyle verdikleri mesajlar hakkında şimdiye kadar veri alınan her şeyin gözden geçirilmesi gerekecektir.
İKİ İHTİMALE BAĞLI SORUNLAR
Şimdi de, iki ayrı ihtimale bağlı, yine hayatî olduğuna inandığım soruları ortaya koymak istiyorum.
Eylemi TAK yapmışsa:
Bu eylemin hedefi nedir? “Ben halkın özgürlüğü için savaşıyorum” iddiası taşımak TAK’a o halkı öldürme serbestliği mi veriyor? Eylem Emniyet binasında HDP’lilerin bulunduğu bilinmeden mi yapıldı yoksa eylemciler bunu bilmelerine rağmen mi harekete geçtiler? Bîhaber idiyseler, böylesine bir gafleti nasıl izah edecekler? Haberleri var idiyse bunu nasıl izah edecekler? Burada örgütün altından kolay kalkamayacağı ağır ihtimaller var.
Eylemi DAİŞ yapmışsa:
Valilik ve devlet Amak Ajansı’nın açık üstlenme duyurusunu neden dikkate almıyor, yok sayıyor? Emniyet binasında gözaltındaki HDP’lilerin bulunduğunu DAİŞ’e haber veren mi oldu? Çok daha büyük, sansasyonel eylemlerini üstlenmeyen örgüt, neden bunu üstlendi?
Devletin, yetkililerin güvenilirliği, işte tam da böyle hallerde elzem. Biz böyle bir gerçekle hiç bir arada yaşamadık. Mevcut ortamda, devlet ne derse desin inanmayacak olanlar DAİŞ’in, devlet ne derse desin inanacak olanlar TAK’ın bu eylemi yaptığını tekrarlayacaklardır. Kimin hangisine aklı yatacak, asla bilemeyeceğiz. Çünkü herkes aklının yattığını değil, kendi tribününün benimsediğini tekrarlayacak.
Bitirirken, olaylara baştan verilmiş hükümlerle yaklaştığımı, maksadımın propaganda olduğunu, yani aslında tıpkı kendileri gibi üçkağıtçı olduğumu imâ eden muhterem zevatın sabahını, öğlenini, akşamını tebrik ederim.