2021 yılının ilk günlerinde dijital ortamda yapılan bir olağanüstü kongrede DalKurd’ta yönetim değişti. Aslında bu değişim uzun zamandır fiili olarak işbaşında olan bir yönetimin, kongrede resmileştirilmesinden başka bir şey değildi. Geçen sezonun başında eski başkan Ramazan Kızıl ile Junaid Rekani Kardeşler arasında, sponsorluk için yapılan görüşmeler olumlu sonuç vermiş ve Rekani Kardeşler tekrar DalKurd’un yüzde 49’luk hisselerini satın alarak, kulübe tekrar yeniden dönüş yapmış oldular.
İşte bu yönetim, son anda DalKurd adını ve logosunu değiştirme kararı aldı ve 23 Şubat'ta yapılacak olağan kongrede resmileştirecek. Niyet bu. Peki ama neden?
Açıkça konuşmak gerekirse, geçen sezon DalKurd Superettan’da küme düşerken işbaşında bu yönetim vardı. DalKurd’u Superettan’da tutamayan bu yönetim, şimdi de adını ve logosunu değiştirmek istiyor. Sanki bütün bu başarısızlığın tek sorumlusu ad ve logoymuş gibi. Oysa DalKurd İsveç liginin zirvesini görmüş bir takım ve kulüp. 2004 yılında kurulmasına rağmen, 2018 yılında Allsvenskan'a çıkmış ve aynı yıl içinde kümeden düşmüştü.
Aslında bu düşüşün aktörlerinden biri de Rekani Kardeşlerden Kawa Junaid’tir. 2017 yılında Superettan şampiyonluğunu kazanan ekip Ramazan Kızıl ve Kawa Junaid Rekani'den oluşuyordu. Şampiyonluk sonrası kulübün yeniden yapılanması perspektifinde ortaya çok ciddi anlaşmazlıklar çıktı. Hikâyenin bütününe hakimim, çünkü bu anlaşmazlığı çözmek üzere, arabuluculuk görevi yaptım. Bu yazının amacı o günlere geri dönmek değil.
Kulübün yeniden yapılandırılmasını canı gönülden desteklerim. Kulübün daha profesyonel bir kimlik edinme çabalarını tereddütsüz desteklerim. Üstelik bütün bunları kim yönetimdeymiş, buna bakmadan, kim olursa olsun bu doğru işlerin arkasında dururum.
Ama iş, öneri, teklif ya da karar DalKurd adını ve logosunu değiştirmeye gelirse, bunu kabul edemem. Kabul etmediğim gibi hem şiddetle muhalefet ederim hem de bütün içtenliğimle kınarım.
2009 yılında medyada DalKurd’a ilişkin ilk yazımı kaleme alırken, başlık olarak "DalKurd bir Kürt masalı’’ manşetini kullanmıştım. İsveç’te Kürt göçmenlerin kurduğu bu takım ilk beş yıl üst üste şampiyon olmuş ve İsveç alt liglerinin peri masalına dönüşmüştü. Bu çok heyecan vericiydi. Herkes gibi ben de çok heyecanlanmıştım ve artık bir takımım olduğu içinde bulduğum her fırsatta DalKurd’a dair yazılar yazmaya başladım.
DalKurd tarihsel açıdan rolünü oynamış ve efsaneleşmiş bir Kürt kulübü olarak adını altın harflerle futbol tarihine yazdırmıştır. Geçen sezon küme düşmesi bu gerçeğe asla halel getirmez. Toparlanır ve bu sezon yeniden Superettan’a çıkabilir. Bu iniş ve çıkışlar futbolun doğasında vardır. Ama durum böyledir diye takımın adını ve logosunu değiştirmek kabul edilemez.
Ben bu eğişim taleplerinin altında siyasi birtakım komplolar olduğuna inanmıyorum. Ama bu durum bile tavrımı ve eleştirilerimi yumuşatma nedeni olamaz. Rekani Kardeşler modernist bir tutumla tepeden aşağıya bir tür jakoben gibi kulübü ve takımı değiştirip yönetmek istiyor.
DalKurd yerine önerdikleri ‘’Bratî’’ yani kardeşlik adı, bana ezik bir modernist tavır gibi geliyor. Herkese şirin görünme ezikliğinin somut dışa vurumu. Biz adımızı değiştirip kardeşlik yapınca bütün dünya 'kardeş olacak’.
DalKurd bir ikonik semboldür ve bu sembol bir kimliğe dönüşmüştür. Değişim bu kimliğin ölüm fermanıdır ve kabul edilemez.