Dargeçit'te kayıp avukatları engellendi
Dargeçit’teki toplu mezarda bulunan kemiklerle kayıplara ulaşma umudunun yeniden doğduğunu söyleyen JİTEM davalarının avukatlarından Erdal Kuzu, delil toplama sırasında BM Minnesota Sözleşmesi'nin ihlal edildiğini söyledi. Kuzu, "90’lı yıllarda yakınlarını kaybeden insanların tamamının kan örneği vermek için Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığına başvurması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
DUVAR - Mardin'in Dargeçit ilçesine bağlı Akyol (Derêca) Mahallesi'ne bağlı Libka Kanîya mezrasındaki bir mağarada bulunan toplu mezarın, 1990'lı yıllarda kaybedilenlere ait olma ihtimali değerlendirilirken, Derik, Kızıltepe ve Dargeçit JİTEM dosyalarının avukatlarından Erdal Kuzu delil toplama biçimine tepki gösterdi.
Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan başvuru üzerine başlatılan olay yeri incelemesine yakınlarını kaybeden avukatların da bulunduğu İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şube avukatlarına izin verilmedi. İncelemede 35-40 civarı kafatası ve insan kemiğine rastlandı. Başlatılan soruşturma dosyasına ‘gizlilik’ kararı konulurken, bulunan kemikler incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderilecek.
Valilik tarafından yapılan açıklamada, bulunan kemiklerin tarihi dönemlere ait olabileceği değerlendirmesiyle İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nün bilgilendirildiği kaydedildi.
DAHA ÖNCE KAYIPLARIN KEMİKLERİ BULUNMUŞTU
Avukat Erdal Kuzu, Mardin ve ilçelerinin 90’lı yıllarda kayıt dışı gözaltı, kaybettirme ve yargısız infazların yoğun olarak yaşandığı bir bölge olduğunu hatırlattı. Daha önce Derik, Kızıltepe ve Dargeçit’te benzer şekilde kazılar yapıldığını ve kaybettirilen insanların kemiklerine ulaşıldığını belirten Kuzu, “Dargeçit ilçesinde 2013 ve 2015 yılları arasında yapılan kazılarda o dönem gözaltına alınan ve kaybettirilen sivil yurttaşların kemiklerine ve cenazelerine ulaşıldı. Dargeçit bu anlamda Mardin’in en başta gelen ilçesidir. Bulundukları yer itibariyle şüpheli bir yer. Savcılık tarafından bugün yapılan çalışma İHD Mardin Şubesi’ne yapılan başvuru üzerine ve şubenin de savcılığa başvurması üzerine delillerin toplanması talebinde bulunuldu” dedi.
'AVUKATLARIN ALINMAMASININ HUKUKİ BİR GEREKÇESİ YOK'
Delil toplanma sürecinde kayıp avukatları olarak çalışma alanına alınmamalarına tepki gösteren Kuzu, gözlemleri kadarıyla delil toplama biçiminin Birleşmiş Milletler Hukuk Dışı, Keyfi ve Yargısız İnfazların Önlenmesine ve Soruşturulmasına ilişkin Minnesota Sözleşmesine aykırı olarak yapıldığını vurguladı.
Kuzu, inceleme talebi kendileri tarafından yapılmış ile şikayetçi avukatlar ile kayıp avukatlarının alana alınmamasının hukuki bir gerekçesinin olmadığının altını çizdi. Savcılığın soruşturmanın ‘gizliliği’ gerekçesiyle kendilerini alana almamasının soruşturmanın adilane ve etkin yürütülmesi konusunda ciddi şüpheler uyandırdığını söyleyen Kuzu, “Biz bu anlamda gerekli resmi başvurularımızı yapacağız. En azından bu kişilerin kim oldukları, öldürme biçimlerini ve hangi gerekçe ile öldürüldüklerinin ortaya çıkarılması için gerekli çalışmamızı yapacağız” dedi.
‘DARGEÇİT DAVASINDAKİ DÖRT KİŞİNİN KEMİKLERİ OLABİLİR'
Kemiklerin İstanbul ATK’ye gönderilmesinin ardından hangi döneme ait oldukları, cinsiyetleri ve öldürülme biçimlerinin tespit edileceğini ifade eden Kuzu, Adıyaman’da devam eden Dargeçit JİTEM davasında ulaşılamayan 4 kişinin olduğunu, kemiklerin arasında bu 4 kişiye ait kemiklerin olabileceğini söyledi.
Henüz ulaşılamayan bu 4 kişiye ulaşma umudunun yeniden doğduğunu belirten Kuzu, kemiklerin bulunduğu bölgenin 90’lı yıllarda şüpheli olan yerlerin başında geldiğini dile getirerek, şunları söyledi: “Bu anlamda kemiklerin 90’lı yıllara ait olma ihtimalini daha da güçlendiriyor. En nihayetinde son kararı bilimsel kurul olarak addedebileceğimiz İstanbul ATK verecek. Bu çerçevede 90’lı yıllarda yakınlarını kaybeden insanların tamamının kan örneği vermek için Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığına başvurması gerektiğini düşünüyoruz.” (MA)