'Davet gelsin Kanal İstanbul'u Erdoğan'a anlatayım'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul'a ilişkin açıklamalarda bulundu. Kanal için 'cinayet projesi' diyen İmamoğlu, Erdoğan ve diğer siyasi liderlerle Kanal İstanbul'u konuşmak istediğini dile getirdi ve "Eminim ikna ederim" dedi.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu Kanal İstanbul'a ilişkin "Kanal İstanbul, tek başına ihanet de değil. Net söylüyorum: Bir cinayet projesidir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen İmamoğlu "Yani bugün seçim olsa şu yarattıkları travmayla değil 800 bin fark, 1 milyon 600 bin fark olurdu" ifadelerini kullandı. İmamoğlu, davet edilirse Kanal İstanbul'u Erdoğan ve diğer siyasi liderlere anlatmak istediğini söyledi.

İBB Başkanı İmamoğlu, Dudullu-Bostancı Metro Hattı Projesi’nin İçerenköy İstasyonu şantiyesinde incelemelerde bulundu. Alanda konuşma yapan İmamoğlu, son günlerde gündeme oturan Kanal İstanbul'a ilişkin açıklama yaptı.

'İHANET KELİMESİ YETMEZ'

Kendilerinin metrolara öncelik verdiği sırada Kanal İstanbul meselesinin gündeme oturtulduğunu söyleyen İmamoğlu, kanal hakkında "İhanet kelimesi yetmez, bir cinayet projesidir" yorumunda bulunurken, "Bu arada 'ihanet' tarifi de bana ait değil İstanbul’la ilgili. Biz sadece ihanete izin vermiyoruz" dedi. İncelediği metro hattına ilişkin açıklamalar da yapan İmamoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

ÖNÜMÜZE BAKIYORUZ: 2019’da bitmesi gerekiyordu. Ancak, yaklaşık 2-2,5 yıldır sorun yaşıyor bu proje. İlk başta bir finans imkanı sağlanmış, ama sonrasında bu imkan sağlanamayınca, Ekim 2018’den itibaren neredeyse tümüyle durmuş durumda. Yatırım planı olmayan bir hattı. Yatırım planındaki onay, merkezi hükümet tarafından geçtiğimiz aylarda verildi. Şimdi önümüze bakıyoruz. Finans imkanlarıyla ilgili araştırmalarımız var.

KANAL İSTANBUL CİNAYET PROJESİDİR: Faydalı bir iş. İstanbul’da biz göreve geldiğimizde neredeyse 8 hat durmuş durumdaydı. Çalışmıyordu. Bunları tamamlamak, bunları bitirmek istiyoruz ve İstanbul için aciliyet olan işleri önceliyoruz. Öncelemek zorundayız. Bu tür projeler, hayatın geleceğini tanımlıyor. Verimli proje üretip, verimli bir şekilde İstanbul halkına hediye ettiğiniz zaman, İstanbul halkı nefes alır, mutlu olur, hayatlarının büyük bir kısmını trafikte geçirmemiş olur, çile çekmemiş olur. Bir de hiç öncelikli olmayan bir hususu insanların önüne koyarsanız; o da anlamsız olur. Aksine, insanların daha fazla çile çekeceği bir ortam yaratmış olursunuz. Tam da biz, metroları önceliyor iken, İstanbul’un gündemine oturtulmak istenen Kanal İstanbul gibi, tekrar söylüyorum, ihanet kelimesi yetmez, bir cinayet projesidir… Bu arada “ihanet” tarifi de bana ait değil İstanbul’la ilgili. Biz sadece ihanete izin vermiyoruz. Ama Kanal İstanbul, tek başına ihanet de değil. Net söylüyorum: Bir cinayet projesidir.

VATANDAŞIN ALEYHİNE İŞLERE EVET DEMEYİZ: Biz, öncelik olan her şeyi alkışlanırız, sahipleniriz, başlatana teşekkür ederiz. Bitirince onları davet ederiz, kucaklaşırız. Ama önceliği olmayan, vatandaşın lehine, bu kentin doğasına ve lehine olmayan hiçbir işe de asla ve asla öyle oturup, ‘Evet’ demeyiz. Zaten bu süreç içerisinde bu tarz talimatları almayacağımızı, gereksiz ve lüzumsuz olan işlere dönük birtakım sözleri talimata çeviren anlayışa karşı olduğumuzu, 16 milyon insandan talimat alacağımıza da görevimize başlarken bütün halkımıza iletmiştik. Tam da orada duruyoruz biz şu anda. Bu tarz güzel ve faydalı projeler, milli duygusunu içeren projelerdir. Çünkü, siz 16 milyon insanı mutlu ettiğinizde ve huzurlu hale getirdiğinizde bu, Türkiye’ye enerji olarak yansır” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sorulan sorular ve İmamoğlu'nun verdiği yanıtlar şöyle:

200 MİLYON EURO'YA İHTİYAÇ VAR

Yüzde 70’i bitmiş bir metro hattı için ne kadar daha finansman ihtiyacı var?

Burası 558 milyon Euro artı KDV gibi bir maliyete sahip. Arkadaşlarımın revizyonda biraz maliyeti hafifletme çabaları var ama bu açıkçası yüzde 3 dilimlerinde. Şu anda ihtiyaç duyulan rakam, 200 milyon Euro artı KDV gibi bir finansman maliyeti. Yaklaşık 2018 Ekim’den beri duran bir şantiyeden bahsediyoruz.  Ama buranın yatırım planı izni daha yeni çıktı. 2020’nin ilk haftalarında onaylanıp ilan edilmesini bekliyoruz. Akabinde finansman çalışmalarımız sürecek. Başlangıçta İller Bankası ile kredileme yapılmış, başlanmış ama sonrasında bu süreç kesintiye uğramış. Dolayısıyla bize emanet. Çalışacağız. 4 ulaşım aksı ile buluşan bu değerli hattı hızlıca İstanbullularla buluşturmak istiyoruz.

Kanal İstanbul ile ilgili dünkü sunumunuz üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklama yaptı. Sözlerinin hedefinde siz vardınız. Cumhurbaşkanı; ‘Öncelikle projenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Onların görevi, devletin aldığı karara uygun şekilde hareket etmektir. Görevini ihmal eden hesabını millete ve hukuka mutlaka verecektir’ dedi. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını bir metin üzerinden okudum, Çekmeköy’de. ‘Çekmeköy’le nasıl iyi çalışırız’ toplantısından sonra. Ben, açıkçası Sayın Cumhurbaşkanı’ndan Kanal İstanbul ile ilgili daha açıklayıcı bir izah beklerdim. Ama hâlâ benzer cümleler duyuyoruz. Daha önce bize yönelik, 'Kazma vuracağız, ihale yapacağız, otur işine bak' cümlelerinin yerine, bugün de ‘Hesap verir” cümlesi eklendi. Gerçekten hoş değil. Doğru da bulmuyorum. Tam aksine, belirleyici bir takım eğer varsa delilleriniz, ifadeleriniz; onları ifade ederdiniz. Biz de bir şeyler anlardık. Ben, Kanal İstanbul adına açıklamalardan hiçbir şey anlamadım. Bugün baktığımızda, hesap verme konusunda, tabii ki devlete karşı sorumluluklarımız var. Bazı birimlere, Sayıştay’a, Danıştay’a… Ben, belediye başkanıyım. Ama benim en doğru en belirleyici hesap vereceğim nokta, 16 milyon insanımız. Ben de zaten onlara hesap veriyorum. Geçen hafta, umarım takip etmişlerdir; 16 milyon insana, 6 ayla ilgili bir hesap verdim zaten. Hesap vermeye de devam edeceğim. Hesap veremeyeceğim tek şey; İstanbul için cinayet dediğim Kanal İstanbul’un başlatılması konusu. Eğer o başlarsa, ben İstanbul halkına hesap veremem. Zaten kendileri veremez. Bugüne kadar 'İhanet’ dedikleri, 'İstanbul’a ihanet ettik' dedikleri sıfata, cinayet de eklenmesin diye aslında Sayın Cumhurbaşkanı lehine de çaba gösteriyorum.

'BUGÜN SEÇİM OLSA, FARK 1 MİLYON 600 BİN OLUR'

'Nasıl olduysa kazandılar?’ diye de bir cümlesi oldu. Aslında kazananın siz değil, CHP değil, AK Parti olduğunu ve meclisteki çoğunluğu dikkat çekti…

Tabi hâlâ bunu tartışmaya açmak düşüncesini bile anlayamıyorum. Herhalde yanlış bir iş yapmanın sağladığı bir psikolojinin dili bu. Gerçekten ben, kendilerinin de yakın çevresinin de inanarak bu süreci savunmadığına inanıyorum. Kabinedeki insanlar da inanmıyor bu işe. Ama bu nedir, nereden dayatıldı? “Yüzlerce kurumdan olur alındı”. Ya Devlet Su İşleri’nden alınmadı. Devlet Hava Meydanları’ndan alınmadı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınmadı. Daha ne olsun? Yani televizyona çıkıp konuşan, bu işi anlatan –sözüm ona bilim insanı- bilim insanı yok.  Neyi ifade ettiniz, neyi tanımladınız da insanlar ikna olsunlar? Bu yetmiyor işte kazandığımız seçime böyle tarifler yapılıyor. Çok üzüntü verici. Biz, bunlarla açıkçası kendimizi meşgul etmiyoruz. Yani bugün seçim olsa şu yarattıkları travmayla değil 800 bin fark, 1 milyon 600 bin fark olurdu. Bu farkı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın derin siyasi tecrübeleri ile çokça yerel ve genel seçim yaşamış birisi olarak çok iyi analiz ettiğini, çok iyi okuduğunu hissediyorum, anlıyorum ve görüyorum.

'Dün, çalıştaya bakanları da davet ettiniz.  Görünüyor ki sadece bakanlarla değil, Cumhurbaşkanı ile de bu diyalog aranızda sürekli yaşanıyor. Cumhurbaşkanı’nı davet edecek misiniz? Yoksa daha önce olduğu gibi randevu talibiniz olur mu? Çünkü onu da ikna etme durumunuz olur mu? Çünkü elinizde belgeler var, dün bilimsel rakamları açıkladığınız gibi. Böyle bir gelişme yaşanabilir mi?'

Biz, 15 maddelik sunumumuzda, zaten tümüyle bilimsel konuştuk. Vatandaşımıza; akılla, bilimle niçin bu işin yanlış olduğunu anlatamaya çalıştık ve devam edeceğiz. Ama görüyorum ki; Sayın Cumhurbaşkanı, bugün bize sadece geçmişi anlattı. Efendim şu yapılırken o siyasi şunu demiş, bu siyasi bunu demiş. Oraya dönersek biz de deriz ki: 'Sayın Cumhurbaşkanı, siz de 3. Köprü’nün İstanbul’a ihanet olduğunu söylemiştiniz ama yaptınız.' Şimdi bunlara girmeyelim. Ben, geleceği anlatıyorum.  Ben, bu şehrin çocuklarına gençlerine geleceğini anlatıyorum. Bilimsel olarak izah ediyorum. 'Bizi ikna edin' demiş. Tamam. Memnuniyet duyarım. Zaten Temmuz’dan beri kendisine, İstanbul’un önemli konularıyla ile ilgili konuşacağımı ifade etmiştim. Arkadaşlarım çok iyi biliyorlar; en önemli 3-4 dosyamdan biri Kanal İstanbul. Hâlâ randevuya cevap bekliyoruz. Ama benim talebim şu: Sayın Cumhurbaşkanı’mız, Sayın Genel Başkan’ımız Kemal Kılıçdaroğlu, hatta diğer siyasi liderler de katılabilirler. Kim olursa olsun zevk duyarım. Davet etsinler, gelelim. Ben, bütün bilimsel verileri, bütün dayanakları kendilerine anlatayım. Eminim ikna ederim. Çünkü bunun karşısında bu toplumun öncelikleri açısından bugün yaşananlar açısından ve gelecekte yaşanacaklar açısından çok doğru dayanaklarla, bu işin olmaması yönünde o kadar netiz ki. Tümüyle bunlar akıl ve bilimli, zerre kadar siyasetle ilgili değil. Biz, “O, bunu dedi” ile ilgilenmiyoruz. Davet bekliyorum. Sayın Cumhurbaşkanı davet etsinler. Sayın Genel Başkanı’mız Kemal Kılıçdaroğlu da gelsin. Başka siyasi parti başkanları da gelsin. İstanbul halkı adına, cinayete dönük bu projenin feryadını bilimsel verilerle kendilerine anlatayım.

Dünkü açıklamanızda, 30 milyon metrekarelik imar hareketliliği olduğunu ve ilk 3 şirketin de Arap şirketi olduğunu söylediniz. Bu açıklamanız gündem oldu ve bu Arap şirketlerinin ne kadar yerler aldığı haberleştirildi. Bu üç Arap şirketi ile ilgili ayrıntı verecek misiniz?

Öncelikle şunu söyleyeyim, İmar hareketi değil, tapu hareketi. Yani Şehircilik Bakanı 'Hiçbir tapu hareketi olmamıştır' diye çok iddialı bir cümle kullandığı için, açıklamak zorunda kaldım. 30 milyon metrekarelik tapu hareketi. Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa ve Beyoğlu’nu içine alan 3 ilçe boyutunda. Anlattığımız buydu. Yani ilk 3 firmanın en fazla yatırım yapan firmanın Arap olması bir detaydır. Bütün konuların önüne bunun konması, bu sürece ihanet olur. Diğeri daha önemli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2011’deki konuşması da gündemde.’ Kimsenin o güzergahtan haberi yok ki bunun önüne geçmek için’ amaçlı açıklaması olmuştu çünkü...

Görünen 30 milyon metrekare hareketi, Sayın Cumhurbaşkanı davet ederse, tek tek anlatırız. Orada tek tek hangi tapular kimler tarafından alınmış sıralarız. Sürpriz isimler çıkar mı bilmem. Tanıdıkları çıkar mı bilmem. Ama benim için bir detay. Benim için şehrin geleceği. Suyu, havası bu şehrin düzeninin altüst olmaması. Yani o bakımdan bu biraz magazin olur. Kimin tapusu var vs. bu konular beni çok ilgilendirmiyor. (HABER MERKEZİ)