Davutoğlu: Bazıları Davutoğlu kabinesi diye espri yaptı

Ahmet Davutoğlu, Erdoğan'ın AK Parti içine dönük bir kabine kurduğuna dikkat çekti, kendisiyle uyumlu çalışan isimlerin de yer aldığı kabine için 'Davutoğlu kabinesi' esprisi yapıldığını belirtti.

Abone ol

DUVAR- Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yeni kabineyi "Pelikancılar çetesi ve damat çevresinin dışında, Soylu'nun ayrılması ile MHP etkisinden de uzak" olarak değerlendirdi, kendisine yakın isimler olduğuna dikkat çekti.

T24 yazarı Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtlayan Davutoğlu, yeni kabineyi bir şahsiyet sınavının beklediğini belirtti, "her cümleye 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları' diye başlamadan, 'aklın ve bilimin gereklilikleri', 'milli değerlerimizin ve kamu emaneti bilincinin sorumlulukları' veya 'devlet geleneğimizin esasları' diyebilmeleri" gerektiğini ifade etti. Davutoğlu'nun yanıtlarının ilgili bölümü şöyle:  

'HAKAN BEY'LE HUKUKUMUZ ÇOK ÖNCESİNE GİDER'

"Şimdi yeni kabinede birçok açılardan yakından tanıdığım isimler var. Hatta kimileri 'Davutoğlu'nun savunduğu isimler kabinede' diye değerlendirmeler yaptı. Bazıları Davutoğlu kabinesi diye espri bile yaptı. Doğruluk payı şudur: Bu arkadaşların önemli kısmı benim yakından tanıdığım ve kimi zaman da Sayın Erdoğan'la olan tartışmalarda doğrusu onları korumaya da çalıştığım isimler. Hakan Bey'le hukukumuz çok öncesine gider, akademik hayata gider. MİT başkanlığına gelişi de daha sonra üstlendiği görevlerde de tavsiyelerim olmuştur ve birçok süreçte de istişarelerde bulunmuştum. Yanlış bir algı var 2015'te benim tek taraflı olarak onu milletvekili yapmayı arzu ettiğim gibi. O zaman Dışişleri ve MİT arasındaki koordinasyonun siyasal düzeyde yapılması şeklinde bir yeniden yapılanma düşünüyorduk ve bu çerçevede kendisinin de talebiyle üst düzeyde mutabık kaldığımız bir husustu. Sayın Erdoğan'ın daha sonra buna itiraz etmesi üzerine vaz geçildi. Hakan Bey o zaman geleceği dışişleri bakanlığı görevine yedi yıl gecikmeli bir şekilde geldi.

Genel olarak kabinedeki isimler bağlamındaki tercihe baktığımızda olumlu olan iki hususu zikredeyim. Birincisi, bu kabinenin 'Pelikan Çetesi' diyebileceğimiz çetenin veya damat çevresindeki oluşmuş ağın dışında oluştuğu anlaşılıyor. İkincisi de, Soylu'nun da devre dışı kalmasıyla MHP etkisinin dışında oluştuğu anlaşılıyor. Bu açıdan Erdoğan özellikle bizim de Meclis'teki muhalefetimizin olabileceğini düşünerek tabiri caizse AK Parti'nin daha kendi içine dönük bir kabine oluşturmaya özen göstermiş. Bu arkadaşların bir kısmı en azından tanıdıklarımızın ve beraber çalıştıklarımızın, siyasi ahlak sicilleri daha önceki bazı uygulamalardan farklı. Ayrıca kendi meselelerine vakıflar. Mehmet Şimşek örneğin... Mehmet Şimşek ile başbakan yardımcımız ve maliye bakanımız olarak birlikte çalıştık. Bütün o reform sürecini Mehmet Şimşek'le yönetiyorduk. Cevdet Yılmaz da başbakan yardımcılığımızı ve bakanlığımızı yaptı. Daha birçok isim zikredebilirim. Yaşar Güler Paşa çok doğru bir tercihtir. Ben O Genelkurmay 2. Başkanıyken birlikte çalıştım. Genelkurmay Başkanlığı'nda da Türkiye'de askerin disipline, tekrar bir hiyerarşiye kavuşmasında da hep Yaşar Güler Paşa'ya güvendim.

Bu isimler doğru isimlerdir açık ifade edeyim ama bundan sonra bu isimlere gerçekten hareket alanı, gerçekten inisiyatif alanı bırakılacak mı, mesele bu. Tayyip Erdoğan'ın en büyük vebali, en büyük hatası günahı nedir deseniz, çok zor şartlarda yetişmiş insanı çok kısa sürede tüketebiliyor, örseleyebiliyor ve kamuoyunda itibarsız hale getirebiliyor. Yani bir siyasi liderin en fazla övünç duyacağı şeylerden biri ne kadar devlet adamı yetiştirdiğidir. 'Demirel'e yakın rical' denirdi mesela 'Ecevit'e yakın rical'. Birçok ismi Özal, rahmetli Erbakan Hoca birçok devlet adamını potaya soktu, ama Erdoğan potaya soktuğu insanları kullanıp bir kenara atıyor.

Bu arkadaşları şimdi şahsiyet sınavı bekliyor açık ifade edeyim. Bu şahsiyet sınavı şudur: Öncekilere olduğu gibi her cümleye 'Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları' diye başlamadan, 'aklın ve bilimin gereklilikleri', 'milli değerlerimizin ve kamu emaneti bilincinin sorumlulukları' veya 'devlet geleneğimizin esasları' diyebilmeleri. Şimdi bu arkadaşlar ve diğer birçok isimler de. Mesela otuz yılı aşan bir geçmişle yakından tanıdığım Ömer Bolat'ı ahlaki değerlerine güvendiğim için 2015 yılındaki olağan kongrede kurduğumuz ve başkanlığını bir ahlak abidesi olan rahmetli Raşit Küçük Hocamızın üstlendiği Siyasi Etik ve Erdem Kurulu üyeliğine atamıştım. Şimdi kabinede Ticaret Bakanı. Acaba kendisinden iki önceki Ticaret Bakanı'nın kendi bakanlığına dezenfektan satmasının yol açtığı kamu zararını soruşturabilecek mi yoksa olabilecek yeni yolsuzluklara 'Cumhurbaşkanımızın talimatları' diyerek sessiz kalmayı m tercih edecek?" (SÖYLEŞİNİN TAMAMI)