DBP Eşbaşkanı Yüksek: Referandumda 'evet' çıkmaz

Demokratik Bölgeler Partisi Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Diyarbakır’da gazetecilerle bir araya geldi. Partilerine yönelik baskıları anlatan Yüksek, Anayasa değişikliği, başkanlık sistemi için referandum ve çatışmalı ortam hakkında kendisine yöneltilen soruları da cevapladı.

Abone ol

DİYARBAKIR - Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Diyarbakır’da gazetecilerle kahvaltıda buluştu. Yüksek’e DBP Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek, Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyeleri ve görevinden uzaklaştırılan DBP'li belediye eşbaşkanları da eşlik etti.

DBP’NİN EŞBAŞKANI VE 400 ÜYESİ TUTUKLU

Kahvaltının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Kamuran Yüksek, Eşbaşkanları Sabahat Tuncel’in tutuklu olduğunu hatırlatarak, “1 Kasım seçimlerinden bu yana 4 binden fazla üyemiz tutuklandı” dedi.  Yüksek, partilerine yönelik baskılar hakkında şunları söyledi:

“Siyaset yapanlar tutuklanırsa, başka araçların öne çıkmasına yol açılır. Bu yanlış bir yöntemdir. Türkiye’de siyaset yapanların cezaevlerinde işi yok. Siyasetçiler sokakta, Meclis’te, belediyelerde siyaset yürütmelidirler. Siyaset biçimi ve tarzı ne olursa olsun, siyasetin tutuklama ile engellenmesi Ortaçağ’da kaldı. Siyasetçilerin tutuklanması demokratik ülkelerde olmaması gerekiyor. Giderek Türkiye’de cezaevi siyasetin bir aracı haline getirildi.”

‘HÜKÜMET YETKİLİLERİ YANLIŞ YAPIYOR’

Demokratik siyasette ısrarcı olacaklarına vurgu yapan Yüksek, Türkiye toplumunun çatışmalı ortamdan rahatsız olduğuna dikkat çekti. Yüksek, şunları söyledi: “Demokratik siyasette ısrar edeceğiz. Sorunların çözüm yolu siyasettir. Bunun dışında yol ve yöntemler Türkiye toplumuna fayda getirmez. Çatışmanın ve savaşın ne anlama geldiğini iyi biliyor ve iliklerimize kadar hissediyoruz. Savaş ve çatışma ortamının devamlığını meşrulaştırmak için devlet ve hükümet yetkilileri büyük yanlışlar yapıyor. Açıklamaların tamamı ölümü kutsayan açıklamalardır. İnsanların ölmesi iyi bir şey değildir. ‘Ölmek kutsaldır’ diye bir siyaset yoktur. İnsanlar çatışma ortamından rahatsız ve bu ülkede herkes mutsuz. Savaş süreçlerinden geçen toplumlar siyaseti keşfetti. Biz neden ülke olarak bunu keşfedemiyoruz. Bir an önce çatışmalı ortamın son bulması ve ülkenin huzur ortamına evirilmesi gerekiyor.”

‘TEK TARAFLI ANAYASAYA KARŞIYIZ’

Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden Anayasa teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yüksek, “Demokratik bir zeminde bir anayasanın yapılmıyor olmaması, herkes tarafından eleştiriliyor” dedi. Yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirten Yüksek, “Anayasa yapımına karşı değiliz, ‘başkanlık sistemine karşıyız’ noktasında değiliz. Bizlerin de görüşlerinin dahil olduğu, toplumun fikirlerinin dahil olduğu bir anayasa geliştirilse uzlaşırsak destekleriz” dedi.

Yeni anayasa ile sistemin değiştirilmek istendiğine dikkat çeken Yüksek, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu ülkede sistemin ne olacağı herkesi ilgilendirir. Ne olması gerektiği bizleri de ilgilendirir. Şu anda tüm bu kesimleri dışarıda tutarak anayasa dayatılıyor. Bu dayatmayı kabul etmiyoruz. Tek taraflı anayasa yapılmasını yanlış buluyoruz. Bu biçimi desteklemiyoruz. Kürt halkının da içinde bulunmadığı bir anayasayı desteklemiyoruz. Yerele dayalı sistem geliştirmelidir. Dünya örneklerine bakılmalıdır. Merkezi ve tekçi sistemler başarılı değildir. Kurulmak istenen sistem o kadar risklidir ki, başa gelene göre ülke tehlikeye giriyor. Onun dışında seçilen hiçbir birimin iradesi yoktur. Bir ülkenin kaderi kişilere teslim edilemez. Yerelden toplumsal kesimlere dayalı bir sistem geliştirilmelidir. Başa kim gelirse gelsin, toplumun hak ve özgürlüklerinin engellenmeyeceği bir işleyiş olmalıdır. Gücün merkezileşmesi değil, dağıtılmasının esas alınması gerekiyor. Bu nedenle yerelden demokrasi tezini savunuyoruz.”

'HALK AK PARTİ'YE 'DUR' DİYECEK'

Hükümetin yanlış bir politika izlediğini söyleyen Yüksek, referandumda halkın AK Parti’ye “dur" diyeceğini iddia etti.

Yüksek, “Partilerin geleceğine göre anayasa yapılmaz, ülke ve toplumun geleceğine göre anayasa çıkarılır. Yanlış bir süreç işliyor. Meclis’ten geçse bile referandumda ‘Evet’ çıkmaz. Gerilim ortamında bu kadar kendine ve parti çıkarlarına göre çıkarılmak istenen anayasa çerçevesi toplum tarafından onay görmeyecektir. Gözlemlerimiz budur. Çözüm süreci askıya alındıktan sonra ülkenin geldiği durum, ekonomik bunalım ve savaş ortamı değerlendirildiğinde, toplum AKP hükümetine ders vermek ve ‘dur’ demek için fırsat kolluyor. Toplum referandum ile AKP’ye ‘Dur’ diyecek.”

‘MESELEYİ KENDİ İÇİMİZDE ÇÖZELİM’

Kamuran Yüksek, konuşmasında Kürt sorunu ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın rolüne de değindi. AK Parti hükümetinin Kürt sorunu noktasında sürdürdüğü politikaları eleştiren Yüksek, “Öcalan ile görüşmelerin sonlandırılmasının ardından ülke daha başarılı bir noktaya mı geldi?” diye sordu.

Yüksek, konuyla ilgili görüşlerini şöyle ifade etti: “Hükümetin güvenlik politikalarını terk etmesi gerekiyor. Diyalogun ele alınması çağrısında bulunuyoruz. Sayın Öcalan ile tartışmalar yürütüldü, önemli mesafe kaydedildi. Görüşmelerin sonlandırılması ardından ülke daha başarılı bir noktaya mı geldi? O zaman bunu terk etmek ve bu yanlıştan dönmek gerekiyor. Sayın Öcalan son olarak kardeşi ile görüşme yaptığında, ‘Ben hala müzakere masasındayım. Bu mesele 6 ayda çözülebilir’ dedi. Buna inanıyoruz. Kürt sorununa demokratik çözüm bulmak gerekiyor. Çatışma ortamı ile sorun çözülemez. Sorun dış güçlerle izah edilemez. Dış güçlerin Türkiye’ye yönelik planları olabilir, ancak bunun yolu bundan şikâyetçi olmak değildir. Bu meseleyi kendi içimizde çözelim. Tek yol, iç sorunları çözerek toplumsal barışı sağlamaktır. Bunlar sağlanırsa, dış güçlerin ülkeye müdahale etmesi mümkün değildir. Kürt sorunu demokratik yollar ile çözülürse, en büyük iç sorun çözülür. O zaman ülke istikrarlı olur. O zaman Türkiye bir dünya gücü olabilir.”

Kürt sorununun çözümü için Öcalan’ın rolünün önemine değinen Yüksek, hükümetin kendine yeni muhataplar aramasını da eleştirdi. Yüksek, “Hükümet kendine göre muhatap yaratma çabaları içerisinde, bu çözüm yöntemi değildir. Toplumda desteği olmayan kesimler ile çözüm geliştirilemez. Bütün Kürt kesimlerinin içinde olduğu çözüm geliştirilmelidir. Bizim muhatabımız toplum, devlet ve hükümettir. Hükümet başka kesimler ile çözüm arayışları içine girerse, karşılık bulmayacaktır. Çözümü dolandırma politikalarından vazgeçilmelidir” dedi.

KAYYIM ATANAN BELEDİYELER

Kamuran yüksek gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Yüksek, DBP’li belediyelere kayyım atanmasıyla ilgili bir soruya şu cevabı berdi: “Parti Meclisi toplantısında ele alınan temel konulardan biri bu oldu. Hukuk komisyonumuz başvurularda bulundu. Uluslararası hukuk alanında görüşmelerimiz var. Çünkü kayyum hukuki değildir. Türkiye’nin var olan siyaset ortamında sonuç almak mümkün değil, ancak sonuç alacağız.”

‘ÇATIŞMALI SÜREÇ SON BULMALIDIR’

Hükümet yetkililerinin sınır dışına kara operasyonu yapılacağı yönünde yaptıkları açıklamayı da değerlendiren Kamuran Yüksek, şöyle konuştu: “Gidişattan rahatsız olan kesimler, çatışmalı ortamın sonlanması için hem içerde hem dışarıda Kürtler ile barışmayı öneriyor. Bütün bu girişimler, güvenlik politikalarını ısrarla sürdürenlerden geri dönüyor. Kara operasyonu gerçekleştirebilirler. Güvenlik ve şiddet eksenli bir plan var. Ancak bugüne kadar onlarca sınır ötesi harekat olmadı mı? Binlerce insan öldü, sorunlar çözüldü mü? Bunlar yanlış, vazgeçilmelidir. Siyasi çabalarımız devam ediyor. Toplumu gidişatı durduracak bir noktada toplamaya çalışıyoruz.”