DBP'den cezaevinde bayıltana kadar darp tepkisi: 12 Eylül'ü bile aştı

DBP, gözaltına alınırken çıplak arama uygulamasına karşı çıkınca bayılana kadar darp edilen Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan için basın açıklaması yaptı: OHAL'den demokrasi mücadelesini yürüten tüm kesimlere yönelik faşizm uygulamaları 12 Eylül askeri darbe mekanizmasını katbekat aşan bir noktaya vardı.

Abone ol

DİYARBAKIR - Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan’ın Rize Kalkandere L Tipi Cezaevi’ne sevk edildiği gün bayılana kadar darp edilmesi parti yönetimi tarafından kınandı. DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Seher Tümer “Faşizm uygulamaları 12 Eylül’ü katbekat geçti” dedi. DBP Eşgenel Başkan Yardımcısı Seher Tümer “Olağanüstü Hal (OHAL) ilanından sonra başta cezaevleri olmak üzere demokrasi mücadelesini yürüten tüm kesimlere yönelik içeride ve dışarıda başlatılan faşizm uygulamaları 12 Eylül askeri darbe mekanizmasını katbekat aşan bir noktaya varmıştır” ifadelerini kullandı.

'ÇIPLAK ARAMA DAYATMASINA KARŞI ÇIKTI'

DBP Eşgenel Başkan Yardımcısı, Mehmet Arslan'ın durumuna ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Efrin’de başlatılan savaşa karşı çıktığı için 6 Şubat günü gözaltına alınarak tutuklanan Eş genel başkanımız Mehmet Aslan, Diyarbakır D tipi Kapalı Cezaevi’nde sürgün edileceği gerekçesiyle tek kişilik hücrede tutulmuş 19 Şubat günü ise Rize Kalkandere Kapalı Cezaevi’ne götürülmüştür. Cezaevi girişinde çıplak arama dayatmasına karşı çıktığı için onlarca gardiyanın saldırısına maruz kalmış, bayılıncaya kadar işkence devam etmiştir."

'KAMERA OLMAYAN NOKTALARDA YAPILIYOR'

Tümer, "Kalkandere cezaevinde kalan diğer tutsakların da aynı şekilde işkenceye maruz kaldıkları ve bunun kameraların olmadığı noktalarda yapıldığı, bazı tutsakların kollarının kırıldığı bazı tutsakların işkence esnasında kalp krizi geçirdiği beyan edilmiştir" dedi.

'İHD VERİLERİNE BAKIN'

15 Temmuz ile beraber başta DBP, HDP, DTK ve HDK birleşenlerine, gazetecilere, akademisyenlere ve genel olarak iktidara muhalif bütün kesimlere yönelik 'siyasi soykırım operasyonları' başlatıldığını savunan Tümer şöyle devam etti: “Bu operasyonlar günlük yaşamın rutini haline getirilmeye ve toplum üzerinde bir sindirme aracına dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bu açıktan zulmün, faşizmin tezahürüdür." Tümer, "Ülkeyi üstü açık bir cezaevine dönüştüren AKP-MHP iktidarı cezaevlerinde artık açıktan insanlık dışı politikalar uygulamaktadır. İHD’nin son olarak açıkladığı verilere bakıldığında durumun vahameti açık ve net olarak ortadadır" dedi.

'AİLE ÖNÜNDE DARP VAKALARI YAŞANIYOR'

Cezaevlerindeki düzenlemeleri eleştiren Tümer, şu ifadeleri kullandı: "Tek tip kıyafet düzenlemesinin yapıldığı 696 sayılı KHK ile cezaevlerinde baskı ve işkencelerin artacağının sinyali verilmiştir. İktidarın cezaevi politikaları kapsamında yıllardır devam eden çıplak arama ve ayakta sayım dayatmaları bilinen bir gerçekliktir. Yine OHAL kapsamında görüş sürelerinin bir saatten yarım saate indirilmesi, buna itiraz eden tutsakların, ailelerinin gözleri önünde darp edilmesine kadar varan uygulamalar yaşanmaktadır. Hasta tutsakların tedavilerinin yapılmaması veya hastaneye dahi kelepçeli götürülmesi, kadın tutsakların erkek asker gözetiminde muayenelerinin yapılması dayatılmaktadır."

'YASAKLI OLMAYAN KİTAPLAR ENGELLENİYOR'

Tümer, cezaevlerinde sosyal ve kültürel faaliyet haklarının sürelerine uygun davranılmadığına da dikkat çekerek, "Kısıtlamalara gidilmiş, yasaklanmamış kitap ve dergiler dâhil olmak üzere kitap, gazete ve benzeri yayınlar tutukluların ellerinden alınmış veya verilmemiştir" dedi.

'CEZAEVİ UYGULAMALARI, DEMOKRASİ ÖLÇÜTÜDÜR'

"Cezaevlerindeki bu uygulamalar ülkedeki siyasi gerilimin yansımasıdır" diyen Sümer, "Dışarda ve içerde toplumu sindirmeye dönük bu tür politikalar daha öncede pek çok kez denenmiştir. En yakın örneği 12 Eylül zindan politikalarıdır. Hatırlanması gereken temel konu ise 12 Eylül sürecinde de sonrasında da cezaevlerindeki tutsaklar devletin bu teslim alma sindirme politikalarına karşı her türlü bedeli ödemeyi göze alarak direnmişlerdir. Demokrasiyi dilinden düşürmeyen AKP iktidarı bilmelidir ki bir ülkenin demokrasi ölçütü başta cezaevlerindeki uygulamalarıdır" ifadelerini kullandı.

Açıklamaya şu sözlerle son verildi: "Eş Genel Başkanımız Sayın Mehmet Arslan şahsında cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve işkenceleri kabul etmiyor, şiddetle kınıyoruz. Bu tecrit ve işkence uygulamaları karşısında asla sessiz kalmayacağımızı belirtiyoruz. Ayrıca AKP iktidarının savaş ve zülüm politikalarından derhal vazgeçmeye ve ülkede barış ortamının yeniden tesisi için gerekli adımları atmaya çağırıyoruz.” (Duvar)