Defne’de kamulaştırma olmadan zeytinlik kesimi: 'İtiraz ederseniz polis gelir'

Defne'de TOKİ için kamulaştırma olmadan zeytinlik kesimi yapıldı. İtiraz edenlere ‘polis getiririz’ denildiğini belirten üretici Semir Baş, "Şu an resmi kamulaştırma yok, 'el koyma' var" dedi.

Abone ol

HATAY - Hatay’ın Defne ilçesi Toygarlı Mahallesi'nde Toplu Konut’a (TOKİ) yol için birçok tapulu zeytinlik; tebligatsız, resmi kamulaştırma olmadan ‘el koyma’ yöntemiyle kesildi. Üç ay önce başlayan kesimlere karşı bölge halkının yaptığı basın açıklamaları ve nöbet eylemi yeterli olmadı. Önceki gün zeytinlikler kesilirken engel olmak isteyen Semir Baş, yetkili kişilerin "Zorluk çıkarmayın, polisle geliriz" dediğini aktardı.

'RESMİ KAMULAŞTIRMA ÜÇ AYA OLACAK'

Semir Baş’ın zeytinliğinin olduğu bölgede (hisseli tapu, birden çok kişinin hakkı var) ağaç kesimi bugün de devam etti. Resmi olarak kamulaştırma olmadığını, ‘el koyma’ olduğunu belirten Baş, “Bize milletvekillerinin, muhtarın herkesin haberi var diyorlar. Bizim de yapabileceğimiz bir şey yok. Dün biz kesimi durdurduk, şikâyet ettik. Bize polisi getiririz buraya dediler. Üç aya kadar resmi kamulaştırma olacağını, tüm haklarımızın verileceğini söylediler. Verilir mi verilmez mi bilmiyoruz” dedi.

'ÜÇ AYDIR KESİM VAR, KİMSEYE ÖDEME YAPILMADI'

Üç aydır Toygarlı’da 80 ile 100 yaş arası zeytinlikler kesilmeye devam ediyor. Şu ana kadar resmi bir kamulaştırma olmadığı için arazi sahiplerine ödeme yapılmadı. Bu bölgede yaşayan birçok kişinin temel geçim kaynağı zeytin ve zeytinyağı ticareti. Yıllardır dışarıdan zeytinyağı almadıklarını, artık üreticiden tüketici konuma düştüklerini vurgulayan Semir Baş, “5 dönümden elimize 2,5 dönüm kalıyor. Üç kardeşiz, aramızda böleceğiz. Ne yapalım, devlete karşı gelemeyiz ama hakkımızı alır mıyız bilmiyoruz. Ağaçlarla duygusal bir bağ da var aramızda. Dededen kalma ağaçlar. Kepçeler kestikçe içim parçalanıyor. Kalan dalları topluyorum, mülkümden kalanlar bunlar. Ne işime yarar bilmiyorum” diye konuştu.

'TİCARET ODASI SEKRETERİNİN ZEYTİNLİĞİNE DE EL KONULDU'

Aylardır zeytinleri için direnen Çiğdem Arslan, zeytinlerin olduğu alana çadır kurarak, 32 gün boyunca nöbet tuttu fakat zeytinlerinin kesilmesine engel olamadı. Kendi zeytinliği de dahil üç aydır zeytinliği kamulaştırılan hiç kimsenin ödemesinin yatmadığını çünkü bu sürecin resmi ilerlemediğinin altını çizen Arslan, yaşananları şu sözlerle aktardı:

“Ticaret Odası Genel Sekreteri Metin Kuseyri ile görüştüm. 25 dönüm zeytinliğine el koymuşlar tapusu düşmüş, farkına bile varamamış. Hiçbir hak talep edemedi. Bu zeytinlikler de öyle olacak. Antakya Karayolları 3’ncü bölgeden bizzat gidip öğrendim. Kamulaştırma kararlarında öncelikle yer tespiti yapılıyor. Sonra projeye uygun ise bu konu görüşülüyor ve ilk aşamada değer tespit işlemi yapılıyor. Değer tespitinden sonra vatandaşa ödemesi yatar ve muvafakatname imzalatılır. Ancak bizim burada herhangi bir kamulaştırma olmadı. Hala çizimde olan netlik kazanmamış, onaylanmamış bir yol var. Soru işaretleriyle dolu bir proje. Ortada yetkili de yok. Ankara merkezli taşeron firma ile muhatap oluyoruz ki muhatabımız değil bu şirket. Karşı çıkınca emniyet karşımıza geliyor.”

KARAKOL İFADESİNİ ALMADI

Çiğdem Arslan’ın alınan arazisinin yanı sıra duvarla çevirdiği ve ‘bu kısım alınmayacak’ denilen arazisine de yakın zamanda yol kapsamında el konuldu. Arslan, duvarının yıkılacağını öğrenince aynı gün karakola ifade vermeye gitmesine rağmen ifadesinin alınmadığını söyledi. İfadesi alınmayınca, duvarı yıktırmamak için akşam saat 21.00 sularına kadar arazide nöbet tuttuğunu fakat gece yarısında duvarının yıkılarak arazisinin alındığını söyledi.

Karakolun da suç işlediğine dikkat çeken Arslan, hukuk dışı ve organize şekilde arazilerinin ‘gasp’ edildiğini, o akşam ifadesi alınsaydı, mahkeme kararı olmadığı için duvarının yıkılmayacağını belirtti.

Burada birçok insanın tarımdan ve zeytinden geçindiğini, insanların elinden geçim kaynaklarının alındığını aktaran Arslan, “Bugün bir zeytin ağacı 80-100 senede verimli hale geliyor. Benim ömrüm yeniden zeytin ekmeye yetmez. Yazık değil mi bu ağaçlara” dedi.