Degerfors, DalKurd’e son darbeyi vurdu

J.J Igbarumah çok ciddi bir taktik ile donatılmış olsaydı, bu maç asla yenilgiyle sonuçlanmazdı. Igbarumah öyle gereksiz yere çok topla oynayıp ve dripling yapmak istiyor ki, sanki hayatı boyunca hep mahalle arasında sokak futbolu oynamış. Profesyonel oyun prensiplerinden hiç nasibini almamış. Belli ki, Olausson da ona hiçbir şey katmamış.

Ali Fikri Işık polesar@hotmail.com

26. dakikada golle sonuçlanan penaltıya gelmeden önce, DalKurd 18. ve 21. dakikalarda öyle muz goller kaçırdı ki, sonuç penaltıyla birlikte çok rahatlıkla 3-0 olabilirdi. Degerfors’un baskın oyunu, DalKurd’u "defacto" olarak kontratak oynamaya mecbur bıraktı. Eğer Olausson, bilinçli bir taktikle kontra oynamaya karar verseydi ve bu türden pozisyonlar için ciddi hazırlık yapsaydı 36. dakikadaki pozisyon dahil, ilk yarı rahatlıkla 4-0 bitebilirdi.

Rakip ve lider olan Degerfors öyle yetenekle donanmış bir takım değil. Bildiğimiz düz İsveç sıra takımlarından biri. Onu lider yapan özelliği sağlam bir kenar hücum planı. Özellikle de sol kanat hücum organizasyonu neredeyse kusursuz. Her atakta sol kanat organizasyonu, hücumu mutlaka sonlandırıyor. Söz gelimi Degerforst, DalKurd’ten sağ kanatta hiç kontra yemedi. Çünkü o kanatta neredeyse hiç top kaybetmedi. Eğer Degerfors aynı hücum performansını sağ kanatta da sergileseydi, DalKurd çok zor durumlara düşerdi.

Degerfors'un defansif tavrı çok zayıf ve dirençsiz. Olausson bunu önceden görüp, defans ve orta saha arasında baskı uygulama talimatı verebilirdi. Ama hiç öyle bir şey olmadı. Nitekim 36. dakikada tam o bölgede W. Clemons’un kaptığı top sırf, oraya dair bir planlama yapılmadığı için golle sonuçlanmadı.

DalKurd ikinci topları kazanmak için orta sahada hiç bıktırıcı pres yapmadı. Orta saha oyuncuları rakibe basmak yerine tıpkı kenar savunmacıları gibi rakibi kontrol etmeyi yeğlediler.

J.J Igbarumah çok ciddi bir taktik ile donatılmış olsaydı, bu maç asla yenilgiyle sonuçlanmazdı. Igbarumah öyle gereksiz yere çok topla oynayıp ve dripling yapmak istiyor ki, sanki hayatı boyunca hep mahalle arasında sokak futbolu oynamış. Profesyonel oyun prensiplerinden hiç nasibini almamış. Belli ki, Olausson da ona hiçbir şey katmamış. Mesela bu düzeydeki bir futbolcu, her zaman ve her durumda vücudunu topla rakip arasına sokması gerektiğini anlamamış. Eğer anlamış olsaydı, 55. dakikadaki pozisyonla birlikte en az iki penaltı daha kazandırırdı takımına.

Santrafor Selmani sanırım ofsayt kuralından bihaber. Hem pozisyon öncesi sürekli ofsayt pozisyonunda hem de pozisyon anında. Rakibin arkasına sarkmak için yüzünü kaleye dönmenin yeterli olduğunu sanırım kimse ona öğretmemiş.

Geri pas hastalığı bütün hızıyla devam ediyor. Kaleciye atılan bütün geri paslar, kalecinin uzun vuruşları sayesinde rakibe ikram ediliyor. E, bu işten takım olarak DalKurd’un faydası ne?

Degerfors maçı gösterdi ki Dalkurd’un oyun tercihi olarak kontra oynamaktan başka şansı kalmamış. Üstelik kerhen yapılan bu tercih az daha doğru sonuçlar doğurabilirdi.

Deferfors bir tek planla, tek kolu kahraman gibi bu ligde lider olmuş. Sadece sol kanat organizasyonunu da geliştirdikleri lider olunabilen bir ligden bahsediyoruz.

Bıkmadan söyleyeceğim. Teknik direktör Olausson’un bu takıma verebileceği hiçbir şey yok. Bu takım artık her maçta Olaussona kurban ediliyor.

Tüm yazılarını göster