DEM Parti Sözcüsü Doğan: Korkunç olaylarla dolu bir haftayı geride bırakıyoruz

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan "Ekmek ve Adalet" kampanyası başlatacaklarını belirterek, "İşimize, aşımıza, özgürlüğümüze, alın terimize, ekmeğimize göz koyanlara karşı kampanyamızda buluşalım" dedi.

Abone ol

DUVAR - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Türkiye siyaset tarihi açısından aslında korkunç olaylarla dolu, hem bizi geçmişe götüren, hem bugüne dair çok önemli ipuçları içeren, hem de maalesef yarınla ilgili emarelerle dolu bir haftayı geride bırakıyoruz" dedi.

Hakların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partinin genel merkezinde gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

'BİR UTANMAZLIK SİLSİLESİ SÖYLEME VE EYLEME DÖKÜLDÜ'

Suriyelilere yönelik ırkçı saldırılara tepki gösteren Doğan, "Türkiye siyaset tarihi açısından aslında korkunç olaylarla dolu, hem bizi geçmişe götüren, hem bugüne dair çok önemli ipuçları içeren, hem de maalesef yarınla ilgili emarelerle dolu bir haftayı geride bırakıyoruz. Siyaset tarihi, yargı, hukuk, özgürlükler, demokrasi açısından baktığımızda, tam da böyle bir haftayla karşı karşıyayız. 30 Haziran'dan bu yana birçok kentte mültecileri hedef alan ırkçı saldırılar var. Kayseri'de kız çocuğuna taciz iddiası üzerinden alevlendirildi. 'Taciz mağduru Türk değil, Türkiyeli değil, Suriyeli' diyerek, bu Kayseri Emniyet Müdürü'nün açıklaması yatıştırılmaya çalışılan bir utanmazlık silsilesi, ardı ardına söyleme ve eyleme döküldü. 

Uzun zamandır iktidarından muhalefetine medya kuruluşlarından sosyal medyaya kadar mülteci karşıtlığı ve düşmanlığı ve bununla ilgili propagandanın bir sonucu gördük. Öyle ki sosyal medyada bununla ilgili capslar görseller yapıldı. 'Türkiye'de Suriyelilerin en işi var' diyenlere 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var, ne işi vardı, neden böyle bir politika yürüttü?' diye soran yurttaşlar var. Türkiye Mülteci Konseyi'nin hazırladığı rapora göre, o gün başlayan ve gece boyunca devam eden linçlerin ardından 107 dükkan yağmalandı, tahrip edildi, yabancı plakalı araçlar saldırıya uğradı, bazıları ateşe verildi" ifadelerini kullandı. Türkiye ve Suriye'de yaşananların sorumlusunun AKP-MHP olduğunu ifade eden Doğan, iktidarı tedbir almaya ve sorunla yüzleşmeye davet etti.  

'İŞİD'E BERAAT VERİLDİ' 

10 Ekim Gar Katliamı davasına değinen Doğan "Tıpkı Kobani Davası'nda olduğu gibi 10 Ekim Ankara Gar Katliamı Davası'nda tabiri caizse IŞİD'e beraat kararı çıktı. Oysa yıllardır kaldırdığımız her dosya kapağının altında devletin yüzünü görüyoruz. Gerçekler aydınlatılmadı. Suç tanımı yapılmadı ve bütün sorumlular cezalandırılmadı. Mahkeme zabıtlarında ne yazarsa yazsın herkes gerçeği biliyor, ancak bilmekle değil, yargılamakla adalet gelecek. Demek ki mücadeleyi büyütmek ve adalet sağlanana kadar 10 Ekim Ankara Gar Katliamı 31 yıl geçmiş olmasına rağmen Sivas Madımak tüm bunların birbiriyle bağlantılı ve aynı akıl verenlerin eliyle çıktığını bilerek hatırlayarak mücadele etmek gerekiyor" diye konuştu. 

'MEMLEKET YANGIN YERİ, GELECEK ÇALINIYOR'

Doğan, devamında sözlerini şöyle sürdürdü; "Neyle boğuşuyoruz? Tüm bunların gölgesinde bırakılmak istenen nedir? Yıllardır söyleyegeldiğimiz üzere savaş politikalarının gölgesinde bırakılan; işimiz, aşımız, emeğimiz ve bizden çalınanlar. Memleket yangın yeri. Halkın cebi, sofrası her şey yangın yeri. Onlar tartışa dursunlar, asgari ücret öyle mi olsun böyle mi olsun diye. Asıl olması gereken bu ülkede işçilerin, emekçilerin, hayat pahalılığından dolayı bir yangın yeri olduğunu söylememesi. Bu ülkede işçiler yanıyor, emekçileri yanıyor, alın teri ile çekinmeye çalışanlar yanıyor. Milyonlarca insanı yoksulluk ve sefalete mahkum eden politikalarda ısrar ediliyor. Halkın geleceği çalınıyor. Çocukların ve gençlerin geleceği karartılıyor. Bunun bir kader olmadığını biliyoruz. Ve DEM Parti olarak diyoruz ki: Bize dayatılan savaşa ranta talana yolsuzluğa, sömürüye açlığı yoksulluğa, işsizliğe tecride ölüme darbeye hapishanelerde işkenceye irade gaspına cinsiyetçiliğe kadın katliamlarına doğa katliamına ve ekolojik yıkıma mecbur ve mahkum değiliz. 

EKMEK VE ADALET KAMPANYASI 

Bunlara karşı birlikte mücadele edebiliriz ve bu gidişatı birlikte değiştirebiliriz. İşte o yüzden yakında bir kampanya başlatıyoruz. Özgürlük eşitlik demokrasi ve emek mücadelemizi 'Ekmek ve Adalet' kampanyası ile güçlendiriyoruz. Herkesi kampanyamızı katılmaya ve mücadeleyi birlikte büyütmeye davet ediyoruz. Peki kimleri davet ediyoruz; asgari ücretlileri emeklileri, memurları işçileri, köylüleri,  çiftçileri tüm emekçileri başta kadınlar, gençler olmak üzere adaletsizliğine uğradığını düşünen herkesi insana yakışır bir yaşamı mümkün kılmak, ki bunu mümkün kılmak yine birlikte olanaklı. Bunu mümkün kılmak için de ekmek ve adalet kampanyamıza katılmaya ve mücadeleyi yeniden hatırlatıyorum. İşimize, aşımıza, özgürlüğümüze, alın terimize, ekmeğimize göz koyanlara karşı ekmek ve adalet kampanyamızda buluşalım diyoruz. Ranta karşı, adalet ve emek mücadelesi için buluşalım.

'TARIM MİTİNGİ' İLE START VERİLECEK

Partimiz Ekmek ve Adalet kampanyasına ne zaman nerede start verecek? 19 Temmuz'da Mardin'in Kızıltepe ilçesinde vereceğiz startı. Neyle veriyoruz bu startı? Kızıltepe'de yapacağımız tarım mitingiyle. Ardından Temmuz ve Ağustos ayı boyunca da Mersin, Kocaeli, Iğdır, Ağrı, Antalya, Aydın, Manisa, İstanbul, Hatay, İzmir ve daha pek çok il ve ilçede emekçilerle buluşacağız, ilerleyen günlerde bunun daha ayrıntılı bir şekilde planlanmış halini sizlerle paylaşacağız. Sözünü ettiğimiz iller ve bu iller dışında nereler olduğunu tabi buna ilçeler de dahil merkezi örgütleme komisyonumuz bu planlamayı tamamladığında daha detaylı bir şekilde sizlere açıklayacağız.

'KÜRTLERE UYGULANAN HUKUKUN TANIMI NEDİR?'

DEM Parti olarak alanda, sokaklardayız. 3 Haziran'dan bu yana DEM Partililer, gönüllüleri ve dostları sokaklarda, yollarda. Son olarak Marmara ve Ege'den başlayan Ankara, Adana, Batman, Diyarbakır 3 Temmuz'da, dün değil, önceki gün Van'da Eş Genel Başkanımız Tuncer Bakırhan’ın katılımıyla buluşan 'İradeye Saygı Yürüyüşü'ne start verdik. Peki, neden yürüyoruz? Yürüyüşümüzün adından da anlaşılacağı üzere kayyımda ısrar edenleri halk iradesine hürmete davet etmek için yürüyoruz. 'Sandık sonuçlarına saygımız var' diyenlere 'Kürtleri bu saygıdan muaf tutmaya devam edecek misini?' diye sormak için yürüyoruz. Yargımız hukuku değil, kanunu konuşarak kayyım atadı diyen Sayın Cumhurbaşkanına tekrar soruyoruz. Kürtlere uygulanan hukukun tanımı nedir? Kürt halkı bir tek AKP gibi sistem partilerine oy verdiğinde mi oyunu geçerli sayıyorsunuz ya da iradesi geçerli sayılıyor, iradesi saygıya değer görülüyor.

'GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ'

Şimdi biz de DEM Parti olarak çağrımızı buradan bir daha yenileyelim. Bu utancı taşımak istemeyen tüm Türkiyelilere sesleniyoruz ve Türkiye’deki vicdanlı insanlara sesleniyoruz. Herkes durup bir an düşünsün lütfen. 21’inci yüzyılda dünyanın kaç ülkesinde insanlar kendi oylarıyla seçtikleri belediye eşbaşkanları yerine kayyım atanmasın diye gece gündüz o belediyelerin önünde nöbet tutuyor. Ya da dünyanın kaç ülkesinde insanlar 40 dereceyi aşan sıkacakta veya eksilere düşen soğukta kendi iradelerine saygı gösterilsin diye yürümek durumunda kalıyor. Ya da dünyanın kaç ülkesinde böyle kilometrelerce böyle yol yürüyerek bir tür irade tanımazlığa karşı direnmek zorunda kalıyor insanlar. Lütfen bunu bir an düşünün, bir an herkes düşünsün. Hakkari’de ne oluyor? Hakkari’de olanlar Ankara’da yaşayan beni de İstanbul’da yaşayan sizi de İzmir’de yaşayan ötekini de ilgilendiriyor. Niye hepimizi ilgilendiriyor? Niye? Kayyım meselesi, sadece DEM Partililerin meselesi değil. Bu soruları sormaya devam eder, sahici bir sorgulama ve yüzleşmeye başlarsak işte o zaman bu kadar çok sorgulayan insanın iradesi karşısında Hakkari kayyım rejimi için sonun başlangıcı olur. Biz bu konuda kararlıyız. Geri adım atmayacağız. Hakkari Belediyesi'nde olması gereken kayyım değil, Sıdık Akış ve Viyan Tekçe'dir. Hakkari, tekrar ediyoruz, kayyım rejimi için sonun başlangıcıdır."

(HABER MERKEZİ)